• Sonuç bulunamadı

2. EĞĠTĠMĠN TOPLUMSAL ĠġLEVĠ

2.2. NeoliberalleĢen Eğitim

2.2.1. Dünyada Eğitimin NeoliberalleĢmesi

2.2.1.1. Neoliberal Hayatta Okul ve Yeni Tarz Anne Babalık

Günümüzde bilgi toplumu, bilgi teknolojileri, yaşam boyu öğrenme, e- öğrenme, öğrenme toplumu gibi küresel söylemlerin ardında, neoliberal ekonomi politikalarının olduğu görülmektedir. Dünyanın her yerinde ve her alanda hakimiyet kuran neoliberal düşünce, devletin sunduğu hizmetlerin yetersizliğinden ve tekdüze oluşundan yakınarak, eğitim sektöründe özel teşebbüsün önünü açmak istemektedir. Burada devletin toplumsal ihtiyaçları karşılamadaki düzenleyici rolü tartışılır hale getirilmiştir. Devlet politikalarının sorgulanması, toplumsal çıkarların piyasa odaklı olarak yeniden şekillenmesine olanak sağlamaktadır. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik faktörleri neoliberal politikalarca hedef alınmıştır. Toplumsal yapının tüm alanlarına uzanan neoliberal el, büyük çapta kazanca ve geniş bir pazar oranına sahip olan eğitim sektörünü de himayesi altına almaktadır.

Neoliberal uygulamaların eğitim alanınına yansımaları; devlet okullarının imkanlarının sınırlı olması iddiaları, okulların ve sınıfların aşırı kalabalık olmasının öğenciler için dezavantaj olarak görülmesi, devlet okullarında verilen eğitimin giderek zayıflıyor olması ve benzeri gerekçelerle devletin eğitim hizmetlerinden giderek uzaklaşması gerektiği görüşlerinin toplumda yaygınlaşmasıyla gerçekleştiği görülmektedir. Öğretmenlerin maaşlarının çalışma saatlerine göre fazla olduğu iddiası, öğretmenlerin tatil sürelerinin uzun olması ve benzeri gibi gerekçelerle de devletin eğitim sistemi itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Eğitim hizmetleri alanında gerçekleştirilen bu duruma alternatif veya çözüm üretmek amacıyla toplumda özel okullar, özel dershaneler, özel üniversiteler hızla hayata geçirilmiştir.

Eğitimin özel teşebbüse açık hale getirilmesi bir yandan hizmet kalitesini, olanaklarını arttırırken diğer yandan, eğitimin tamamen bir pazara dönüşmesini sağlamaktadır. Eğitim ve okul süreci neoliberal ideolojinin egemenliği altına girerek, ticari bir faaliyet alanı haline getirilmektedir. Söz konusu ideolojinin iyiden iyiye yaygınlaşması, özel okulların, dershanelerin, özel üniversitelerin sayısını hızla artırmaktadır. Bu bağlamda okullar bir işletme mantığıyla çalışmaya başlamıştır. Bunun sonucunda toplumda eğitime yüklenen anlam, eğitimin amacı ve fonksiyonu giderek değişmektedir. Hatta piyasa koşullarına bağlı olan bir form kazanmaktadır.

46

Okul; eğitim hizmeti sunmak için ekonomik karşılığını almayı bekler hale gelmiştir. Artık eğitim kurumları, ekonomiyi elinde tutan güçler için daha çok para ve itibar kazandıran bir yatırım alanı haline gelerek, neoliberal koşulların ihtiyacı olan elemanı yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Neoliberal hayatta okul iyi bir gelir kapısı ve söz konusu politikaları hayata geçirebilecek niteliklerle donatılmış bireyi yetiştirme alanı olarak değerlendirilmektedir (Kirişçi, 2013, s.2). Bu bağlamda okullar; uyguladıkları eğitim sistemi ile neoliberal düşüncenin yeni nesillere aktarımında aracı olan kurumlar dönüşmektedir. Oluşturulan yeni sistemle okullar piyasanın istediği gibi neoliberal politikalara destek veren ve tüketici hazlarının peşinde koşan gibi vatandaşlar yetiştirmeyi amaçlamaktadır.

Eğitimin para karşılığı elde edilebilir bir ürün haline getirilmesi toplumda sadece fakirleri değil, gelir düzeyi itibariyle orta sınıfın üyesi bireyleri de daha kaliteli eğitim imkanlarından uzaklaştırmaktadır. Çünkü sermaye yatırım alanı olarak görülen eğitim sektörünün kar oranının zayıflatılması yeni koşullarda kabul edilemezdir.

“1980‟lerin başından itibaren öncelikle her düzeydeki eğitimin amacını ve içeriğini piyasanın talepleri doğrultusunda yeniden belirlemeye yönelik „reformlar‟ gündeme gelmiştir. İkinci olarak eğitimin ve yetiştirmenin finansmanına yönelik reformlar. Üçüncüsü ise eğitimin toplumsal hareketlilikteki rolünü ve eşitlikçi politik işlevini yeniden düzenlemeye yönelik reformlar. Bunlar yapısal uyum programları olarak uygulanmıştır” (Sayılan, 2006, s.44).

Bahsedilen birinci tür reformlar okullarda eğitim müfredatlarının küresel piyasanın talepleri ve esnekliğin gerektirdiği beceriler doğrultusunda yeniden düzenlenmesini amaçlamaktadır. Okular piyasanın talepleri doğrultusunda eğitim içeriğini şekillendirmektedir. Günümüzde okullar eğitimin her düzeyinde ekonominin ve piyasanın talepleri doğrultusunda insan gücü yetiştirmeyi hedeflemektedir. Eğitimin finansmanında gerçekleşen reformlar eğitim konusunda devletin kamu harcamalarını kısıtlaması, okulların özelleştirilmesi ve öğrenci başına düşen maliyeti azaltmayı amaçlamaktadır.

Reform olarak ifade edilen yeniden yapılanmalar eşitlikçi söylem içererek var olan eğitim sisteminde toplumun tüm kesimleri için temel eğitim olanaklarının eşit olmadığını öne sürmektedir. Yeniden yapılanma, parasız kamusal eğitimin yoksullardan zenginlere kaynak aktarımı anlamına geldiği ve gelişmekte olan

47

ülkelerde yoksulların vergileriyle finanse edilen yüksek öğretimden asıl olarak zenginlerin yararlandığı vurgulanmaktadır (Sayılan, 2006, s.45).

Yaklaşık yirmi beş yılda yavaş yavaş hayata geçirilen neoliberal politikalar sonunda toplumda eğitim alanındaki eşitsizliklerin arttığı görülmektedir. Parası olanlar nitelikli eğitim olanaklarından yararlanabilirken, parası olmayanlar için okul ve eğitim belirsizlikler içerir hale gelmektedir. Devletin eğitim konusunda kamusal işlevi giderek ortadan kaldırıldığı için piyasa eksenli okulların toplumda sosyal sınıfı belirleyici ve sınıfsal koşulların kanıksanan eşitsizliklerine katkı sağladığı görülmektedir. Özelleşen okullarda eğitimin asli finansmanını ebeveynlerin kişisel gelirleri oluşturmaktadır. Burada eğitim giderlerinin finansmanı konumuna gelen veliler eğitimi ticari bir unsur olarak algılamaktadırlar. Eğitimin sahip olunabilirliği velilerin eğitim ve öğretim sürecine daha fazla müdahil olabilme hakkına bağlı olarak tercih edilen yeni bir şeydir. Çünkü yeni koşullar altındaki eğitim artık para karşılığı satın alınabilen bir ürün olarak görülmektedir. Çocuğunun eğitim hizmetleri için para ödeyen anne babalar, okul ve öğretmenden farklı beklenti ve isteklerde bulunabilir hale gelmektedir. Toplumda sosyal sınıfın belirleyicisi olarak görülen özel eğitim kurumları, anne babalar için tercih nedeni olabilmektedir. Ödenecek ücrete dayalı olarak nitelikli eğitimden faydalanacağını düşünen neoliberal koşulların ürünü yeni tarz anne-babalık çocuğunun değişen dünyanın koşullarına özgü içerikte eğitim alabileceği fikrine kapılmaktadır. Neoliberal koşulların bu türden etkileri toplumda alışılmış eğitimin içeriğini, anne babaların eğitim ve okul algısını, okul ve eğitimden beklentilerini de yeni koşullara özgü şekillendirmektedir. Ebeveynlerde oluşan yeni tarz okul algısı alışılmış eğitim sistemi ve uygulamalarından tamamen farklılaştırılmış ve maddileştirilmiş temellerde biçimlenmektedir.

“Okul ücretinin makul olması, okulun ikamet edilen yere yakın olması, eğitim kadrosunun akademik olarak deneyimli ve donanımlı olması, eğitim programının özgün olması, okulun İngilizce eğitim sisteminin başarılı olması, okulun ikinci bir yabancı dil eğitimi veriyor olması, uygulanan rehberlik hizmetinin yetkinliği, okulun bulunduğu bölgenin sosyoekonomik düzeyi, çevremdeki insanların referansı, okulun teknolojiye verdiği önem, okulun yeterli sosyal tesislere sahip olması, iyi bir güvenlik hizmetinin olması, okuldaki temizlik ve hijyenin çok iyi olması, okulda verilen yemeklerin güzel,

48

sağlıklı ve çeşitli olması, okulun anlaşmalı servis hizmetinin kalitesi ve ücreti, öğrencilerin giymiş olduğu kıyafetlerin güzel olmasıdır (Nartgün, 2016. s.155).”

Yapılan araştırmalara göre ebeveynlerin eğitim-öğretim sürecinde neoliberal beklentiler içerinde bulundukları görülmektedir. Anne babalarda; „özel okula gönderiyorum‟, „para ödüyorum‟ ve „bunun karşılığında okulda çocuğum güvenli olmalı‟, eğitim öğretim için okulun sahip olduğu fiziksel imkanlar muhteşem olmalı, davranış bozuklukları bir şekilde görmezden gelinmeli veya yaptırımı olmamalı, öğretmenler her an ulaşılabilir olmalı, öğrenci okula göre değil okul öğrenciye göre şekillenmeli, okul kuralları esnek olmalı, bireysel farklılıklara çok önem verilmeli gibi görüş ve beklentilerin ne yazık ki günümüz neoliberal koşullara özgü hizmet alan anne-babalarda sıklıkla rastlanan bir durumdur.