• Sonuç bulunamadı

2.2 Fetih

2.2.2. Hz Ömer Dönemi Irak Fetihleri

2.2.2.1. Nemârık Savaşı

Hz. Ömer, irtidad etmiş ancak pişman olup Müslüman olmuş, dini bütün kimseleri savaşa teşvik etme kararı aldı.446 Medine’den çıkan ordu gelmeden Şeybânîlerden ve diğer Bekr b. Vâil kabilesi üyelerinden bir kuvvet oluşturmak istiyordu. Hz. Ömer’in bu emri, irtidad edenlerin kritik görevlere getirilmemesi ile ilgili Hz. Ebû Bekir’in ortaya koyduğu siyasetin revizesi anlamına gelmemektedir. Bölgeyi tanıyan, kalabalık oluşturacak, pişmanlıklarını gösterebilme imkânı olacak aynı zamanda yetkisiz bir grubun İslâm ordusunda yer almasında bir sakınca görmemiştir. Müsennâ on gün içinde Ebû Ubeyd ise bir ayda Hîre’ye ulaştı.447

Rüstem, Nemrî isimli kumandanı Kesker’e, Câbân komutasında bir orduyu da Furât Bâdeklî’ye doğru harekete geçirdi.448 Câbân’ın Tüster’de olduğu öğrenildi ve Ebû Ubeyd onunla Hîre ile Kâdisiye arasında yerleşim yeri olmayan bir yerde, Nemârık’ta (ﻕ ِﺭﺎﻤَﻨﻟﺍ)449 karşılaştı ve onu mağlup etti.450 Tüster’de olduğuna dair bir bilgi

gelmiş olabilir ancak karşılaşma burada gerçekleşti. Tüster’de gerçekleşen savaş ayrı bir olaydır.

Câbân’ın komutan olduğu orduda Cişnesmah ve Merdanşah, kanatlarda görevliydiler. Bu ordu, Hîre ile Kâdisiye arasında Nemârık denen yerde Müslümanlarla karşılaştı. İki taraf şiddetli bir şekilde savaştılar. Persler yine hezimete uğradı. Merdanşah, Ektel b. Şemmah tarafından öldürüldü.451 Câbân ise kaçtı, yakalandı ve Müslümanlardan biri ona eman verdi.452 Bu eman olayında Câbân’ı

445 Balcı, İlk İslam Fetihleri ve Savaş-Barış İlişkisi, 190-191. 446 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/434.

447 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/434. 448 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/435. 449 Hamevî, Mu’cem’ul-Büldân, 5/304. 450 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 359.

451 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/435. Şemseddin Zehebî, Siyeru Aʿlâmi’n-Nübelâ (Müessetü’r- Risâle, 1985).1/100.

133 yakalayan Matar b. Fidda’nın iki köle karşılığında onu serbest bırakması Müslümanlar tarafından hoş karşılanmadı ve Ebû Ubeyd’den Câbân’ı öldürmesini talep ettiler. O da “Müslümanlar tek vücuttur. Birinin verdiği bir eman bizi bağlar, onu öldüremem.” dedi. Daha sonra Câbân Müslüman oldu ve dinine sadık kaldı.453

2.2.2.2. Kesker’in Fethi Şekil 25. Kesker’in uydu görünümü

Çiftçi anlamına gelen Kesker (ﺮَﻜْﺴَﻛ), tavuklarıyla ve zirai ürünleriyle ünlü,

ilerde Kûfe ve Basra arasında kalacak bir kasabadır.454 Sakâtiye olarak da bilinir ve buranın emiri olan Nersî şahın teyzesinin oğludur. Burada Persler “nersîyân” ismi verilen çok özel bir hurmayı yetiştirip muhafaza ederlerdi. Bu hurmayı yalnızca şah ve onun ikramda bulunduğu kimseler tadabilirdi.455

Ebu Ubeyd, hezimete uğrayan Pers askerlerin peşine düştü. Kaçak askerleri Kesker şehrine sığınmak mecburiyetinde bıraktı. Nersî, onlara yardım etti. Savaş

453 İbn A’sem el-Kûfî, Kitâbu’l-Fütûh, 1-2/132. İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/435. 454 Hamevî, Mu’cem’ul-Büldân, 4/461.

134 düzeni aldılar. Ordunun komutanı şah ailesinden Nersî, sağ ve sol kanatlarda da iki amcazadesi Bindeveyh ve Tîreveyh bulunuyordu. Bârusmâ ve Zevâbi halkları da Nersî’ye yardıma geldiler.456 Bârusmâ halkı daha önce teslim olmuş ve cizye ödemeyi kabul etmişlerdi. Câbân’ın yenildiği haberiyle öfke ve endişeye kapılan Rüstem, Medâin’den Ermenî komutan Calinos’u da Nersî’ye desteğe gönderdi. Bu hazırlıklara bakıldığında gerçekten Sâsânîlerde bir direniş ve savaş iradesi gözlenebilmektedir. Anlaşılan Medâin’deki yeni yönetim Müslümanlara karşı Nemârık’ta mutlak bir zafer kazanıp hem güvenliği sağlayacak hem de merkezdeki etkisini artıracaktı. İşler ters gidince hezimeti zafere döndürmek için ellerinden geleni yapmak istediler ve konuyu riske atmamak için Nersî’ye sağlam destek birlikleri gönderdiler.

Ebu Ubeyd, ordusuyla birlikte Kesker’e ulaştı. Calinos’un yetişmesine fırsat vermeden savaşı hemen başlattı ve çok çetin bir mücadele gerçekleşti. Persler yine bozguna uğradılar ve Nersî kaçtı. Bol miktarda mal ve yiyecek ganimet olarak ele geçirildi. Ebû Ubeyd, humus miktarını Hz. Ömer'e gönderdi. Ele geçirilenler arasında nersîyân hurmaları da vardı. Bu hurmalar sadece şah veya şahın ikram ettiği kişiler içindi. Müslümanlar, bu hurmaları bölgede çiftçilik yapanlara ikram ettiler. Bir miktarı da Hz. Ömer’e gönderildi. Bunun üzerine Hz. Ömer “Allah bizlere Kisrâ’nın askerlerle koruduğu yiyecekleri yemeyi nasip etti” deyip şükretti.457

Nersî, Medâin’e bağlı Bârusmâ’ya kaçtı. Calinos savaşa yetişemeyince buraya karargâh kurmuştu. Ebû Ubeyd de komutanlarını Bârusmâ, Zevâbî üzerine ve Nehrcor’a gönderdi. Müslümanlar, buraların bir kısmını barış yoluyla bir kısmını da savaşla fethettiler. Ferruh ve Ferâvendâd isimli merzübânlar Zevâbî ve Kesker halkının cizyelerini peşin olarak ödemeyi teklif ettiler. Ebû Ubeyd bunu kabul etti. Bu sırada çok özel tatlıları İslâm ordusunun komutanına sundular. Ebû Ubeyd, “Orduma da aynısından dağıttınız mı?” diye sorunca, onlar “Hayır.” cevabını verdiler. Ebû Ubeyd, “İnsanları evlerinden buralara alıp gelelim bir de onlara üstünlük mü taslayalım? Allah’ın bize ganimet olarak verdiklerinin orta hallilerinden yerim.”

456 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/436. 457 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/436.

135 diyerek sunulan özel ikramları reddetti.458

Ebu Ubeyd, Müsennâ’ya destek olarak Bârusmâ ve Bânikyâ bölgesine geldi. Calinos’un karargâhına saldırdılar ve onları hezimete uğrattılar. Bölge tamamıyla Müslümanların eline geçti. 459 Calinos, onuru kırılmış bir şekilde merkeze dönmek zorunda kaldı.460

Ebu Ubeyd buradan Hîre’ye geçti. Hz. Ömer, ona şunları söylemişti: “Sen, hile, desise, hıyanet ve zorbalığın diyarına gidiyorsun. Sen şerden vazgeçmeyen, hayrı bilmeyen bir toplumun içindesin. Bu sebeple sırrını açık etme. Sır tutanı kimse elde edemez, sırrı ifşa eden ise kaybeder.”461

2.2.2.3. Köprü Savaşı

Calinos kaçınca Rüstem, Müslümanlarla baş edebileceğini düşündüğü ünlü komutan Behmen Câzuyih'i büyük bir orduyla yola çıkardı.462 Kendisine Feridun'un “Direfşikâbiyân” isimli bayrağı verildi. Persler, bu bayrağı uğurlu sayarlardı. Ordu, yanına Kisrâ'nın bayrağını da aldı. Kaplan derisinden yapılan bu bayrak yaklaşık 7 metre enindeydi.463 Behmen’in lakabı “kaşlı” ve adı “Merdanşah” idi. 4000 kişilik bir süvari birliği ile beraberdi.464 Kibrinden dolayı kaşlarını yukarı doğru kalkık durması için yapıştırırdı. Behmen* lakabı ise Enûşirvan I. Hüsrev tarafından verilmişti.465 İbn

A’sem buradaki komutanın ismini Mihrân olarak verir ve savaşın sebebi olarak Câbân’ın Müslüman olmasını gösterir.466

“Araplara karşı en çetin ve dayanıklı acem komutan” arayışının cevabı olan Behmen 13/634 yılının Ramazan ayında ordusuyla Müslümanların bulunduğu yere

458 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/436. 459 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/437. 460 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/594. 461 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/438. 462 Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, 3/454. 463 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/595. 464 Dîneverî, Ahbâru’t-Tıvâl, 113.

* Avesta’da Zerdüşt’ün oğlu ve iyi düşünceyi temsil eden yedi melekten biri. 465 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 359.

136 ulaştı. Kuss en-Nâtif denilen yerde karargâh kurdu.467 Burası el-Kuss ya da el-Mervaha olarak da bilinirdi.468 Zehebî’ye göre bu olay 14/634’te gerçekleşmiştir469 Müslümanlar da hazırlıklarını tamamladılar. Ebû Ubeyd, kendisi ölürse yerine kimlerin geçeceğini tek tek belirledi. En son kişi olarak Müsennâ’yı komutan naibi olarak belirledi.470 Bir nehir iki orduyu birbirinden ayırıyordu. Persler, "Ya siz köprüyü geçip yanımıza gelin ya da biz köprüyü geçip tarafınıza gelelim." diye sordular. Müslümanlar, Ebû Ubeyd'e: “Emir ver, onlar bizim yanımıza gelsinler.” dediler. Selît de aynı fikirde idi. Ancak Ebû Ubeyd, Perslerin cesaretini kırmak için nehrin diğer tarafına geçmek istedi ve köprüye doğru yürüdü.471 Belâzürî’nin ifadesine göre köprü kullanılmaz halde idi ve Ebû Ubeyd geçiş öncesi köprüyü tamir ettirdi.472 Hîre’ye yakın olduğu için bu köprü daha çok Hîreliler tarafından Fırat’ı aşmak için kullanılırdı.473

Müslümanlar 5.000 kişi, karşı tarafta bekleyen Persler ise 80.000 kişi idi.474 Geçiş sırasında askerler köprüde sıkıştılar. Dar alanda düşmanla savaşmak zorunda kaldılar. Persler, beraberlerinde filler getirmişlerdi. Boyunlarında büyük çanlar olan bu filler hem görüntüleriyle hem de çıkardıkları tuhaf seslerle atları ürkütüyorlardı.475 Aynı zamanda Perslerin atları da tam zırhlıydı. Böyle bir duruma alışık olmayan Arap atları ürktüler ve ilerleyemediler. Müslümanlar, Perslere saldıracakları zaman atlar, fillerden ve zırhlı atlardan dolayı hareket edemiyorlardı.476

Üzerinde profesyonel biniciler tarafından yönetilen, boyunlarında rahatsız edici sesler çıkartan çıngıraklarla düşmana saldıran filler, klasik bir Pers savaş

467 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 359, İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/438.

468 Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, 3/454., Hamevî, Mu’cem’ul-Büldân, 4/349.

469 Şemsü’d-Dîn Ebu Abdullah Zehebî, Târihu’l-İslâm ve Vefâyâtu’l-Meşâhîr ve’l-A’lâm (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, 1993). 3/123.

470 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/438.

471 İbn A’sem el-Kûfî, Kitâbu’l-Fütûh, 1-2/133. İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/438. 472 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 360.

473 Hamevî, Mu’cem’ul-Büldân, 2/140.

474 İbn A’sem el-Kûfî, Kitâbu’l-Fütûh, 1-2/133. 475 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/595. 476 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/439.

137 taktiğinin* ürünüydü. Bu hengâmede Persler, panikleyen Müslümanları ok yağmuruna

tutuyorlardı. Köprü taktikleri konusunda tecrübesiz olan Müslümanlar bu tuzağa rağmen Pers ordusundan 6.000 kişiyi öldürebildiler.* Ebû Ubeyd, önce filleri ortadan

kaldırmak istedi. Tüm filler öldürüldü ancak bu sefer de Perslerin gizlediği büyük ve beyaz bir fil öne çıktı. Ebû Ubeyd, bu filin hortumunu kesti. Bunun üzerine çılgına dönen fil Ebû Ubeyd'i ayakları altına alıp ezmeye başladı.477

Ebu Ubeyd'in ölümünden sonra yerine geçmesini vasiyet ettiği naibi file saldırdı. Fil onu da öldürdü. Sonra sırasıyla komutanlık makamına geçen komutanlar ile savaştılar. Daha önce belirlenen komutanlar sırasıyla komutayı devralıp tek tek şehit düştüler. Pek çok Müslüman asker nehre düşerek kayboldu.478 Geride kalanlar, Persler tarafından kılıçtan geçirildi. Bu savaşta Müslümanlardan 1.800 kişi şehit edildi.479 Fırat’ta boğulanlarla beraber toplam sayı 4.000'e yakındı.Komuta sırası kendisine gelen Müsennâ meydana çıkıp askerlere şöyle seslendi: “Ey insanlar! Sakin olun, ben köprünün başında duracağım. Hepiniz son nefesinize kader bu köprüyü geçmedikçe ben geçmeyeceğim.” Bu geçiş sırasında Selît b. Kays da şehit oldu. Müsennâ da ağır yaralandı. Zırhının halkaları vücuduna geçmişti.480 Müslümanların çoğu ağır yaralıydı, bazıları da çölde kaybolmuştu, nereye ilerlediklerini bilememişlerdi. Geriye kalan az sayıdaki asker Medine’ye geri döndü. Bu savaşta şehit olanlar arasında Ensar ve muhacirden Bedir’e ya da Uhud’a katılan sahabe de vardı.481

Hezimet haberini Hz. Ömer'e, Abdullah b. Zeyd b. Âsım el-Mâzinî ulaştırmıştı. Abdullah, Hz. Ömer'i minber üzerinde görmüş, Hz. Ömer ona: “Ey Abdullah b. Zeyd, ne haberler getirdin?” diye sorunca Abdullah: “Sana kesin haber gelmiştir, ey

* İkinci dünya savaşında kullanılan Sovyet T-34 tankları da benzeri bir büyüklük ve gürültü stratejisine sahipti.

* Bu savaş, taktik ve sonuçları açısından 1297’de İskoçlarla İngilizler arasında geçen Stirling Köprüsü savaşına çok benzemektedir. İngilizler, İskoçlara karşı psikolojik olarak üstün oldukları için onları beklemek ya da nehrin içinden geçmek yerine köprüden geçmeyi tercih etmişlerdi ancak bu büyük bir felakete yol açmıştı.

477 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 360., İbn A’sem el-Kûfî, Kitâbu’l-Fütûh, 1-2/135. İbnü’l-Esîr, el-Kâmil

fi’t-Târih, 2/439.

478 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/596. 479 Halîfe b. Hayyat, Tarih, 125.

480 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/440. 481 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/440.

138 müminlerin emiri!” diye cevap verdi. Sonra Hz. Ömer'in yanına, minbere çıktı, bu haberi gizlice ona bildirdi. Bu haberi Hz. Ömer'e ilk olarak ulaştıran kişinin Abdullah b. Yezîd b. Husayn el-Hatmî olduğu da söylenir.482 Bu haberi alan Hz. Ömer: “Allah, Ebû Ubeyd’e rahmet etsin, durumu bana bildirseydi ben onun yanında olurdum” dedi.483 Müsennâ’nın durumunu da soran Hz. Ömer, yaralı olduğunu duyunca yanına bir birlik gönderdi.484

Bu savaş, Perslerin başarısından dolayı değil, Müslümanların taktik hataları sebebiyle kaybedilmiştir.485 Hz. Ömer, bu olayla ilgili hiçbir gaziyi kınamadı. Yaşanan hadiseyi soğukkanlılıkla karşılayıp ‘Sizin sığınağınız benim.’ sözleriyle dağılan askerleri bağrına basmış ve evlerine dönmelerini sağlamıştır.486 O daha çok Sâsânîlerin merkezinde yaşananları takip ediyordu. Zira İranlıların iç siyaseti karışık bir durumdaydı. Medâin halkı bu sıralarda, Rüstem'e saldırıp onu hal' ettiler. Rüstem darbeyle indirilince Persler, Medâin'e doğru hareket etmişlerdi.487 Sonra tekrar tahta getirdiler. Ancak Firuzan'ı ona ortak yaptılar. Böylece iki fırkaya ayrıldılar. Persler Rüstem’i, Fehlücler de Fîrûzân’ı destekliyordu.488 Esasında Köprü Savaşı, Müslümanlar için ağır bir darbeydi, ancak Sâsânîlerin iç sorunları ve Medine’nin kararlı tutumu bu yenilgiyi önemsiz hale getirdi.489

Persler çekilirken belli şehirleri tekrar almışlardı. Ülleys halkı kendilerine egemen olan Sâsânîlere karşı isyan ettiler ve ileri gelenleri yakalayıp Müsennâ’ya teslim ettiler. İbnü’l-Esîr, Nemârık savaşında Merdânşah’ın Ektel b. Şammah tarafından öldürüldüğünü söylemişti. Ancak Köprü Savaşı sonrası Ülleys’te esir alınanlar ve öldürülenler arasında onun da adını zikretmektedir. Merdânşah’ın öldürüldüğü kesin ancak Nemârık’tan hemen sonra mı yoksa daha sonra mı

482 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/596. 483 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/440. 484 İbn A’sem el-Kûfî, Kitâbu’l-Fütûh, 1-2/136.

485 Âdem Apak, “Râşid Halîfeler Dönemi”, İslam Tarihi ve Medeniyeti (İstanbul: Siyer Yayınları, 2018), 2: . 2/142.

486 Balcı, İlk İslam Fetihleri ve Savaş-Barış İlişkisi, 225. 487 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/597.

488 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/440. 489 Kennedy, The Great Arab Conquests, 107.

139 öldürüldüğü konusunda bir karışıklık gözükmektedir. Müsennâ bu esirleri öldürdü. Ancak esirler arasında bulunan Ebû Mihcen kaçmayı başardı.490

2.2.2.4. Büveyb Savaşı

Büveyb (ﺐْﻳ َﻮُﺒﻟﺍ) savaşının ismi Mihrân ya da en-Nuhayle olarak da bilinir.491

Savaş Ya’kūbî ve Belâzürî’ye göre 14/635’te, Taberî, İbnü’l-Esîr ve İbn Kesîr’e göre de 13/634 yılında vuku bulmuştur.492 Müsennâ b. Hârise düşmanı takibe başladı. İki Pers komutanı beraberindeki pek çok askeri esir aldı ve boyunlarını vurdu. Talebi üzerine kendisine Irak’ın çeşitli yerlerinden yardımcı birlikler gönderildi. Hz. Ömer, aralarında Cerîr b. Abdullah el-Becelî'nin bulunduğu takviye birliklerini Medine’den yola çıkardı.493

Cerîr, Peygamber’den (s.a.v.) Becîle kabilesini idare etme konusunda söz aldığını Hz. Ebû Bekir’e bildirmiş ancak Hz. Ebû Bekir onun bu talebini yersiz bulmuştu. Hz. Ömer ise Becîle kabilesinin toplanıp Müsennâ’ya katılmasına izin verdi. İrtidad edenlerin de asker olarak orduya katılmalarına izin verildi. Belâzürî’nin, Cerîr’in ganimetlerin dörtte birini talep etmesi ve Hz. Ömer’in bu teklifi kabul etmesi iddiası olayların gelişimine, savaş hukukuna ve Hz. Ömer’in siyasetine uymamaktadır.494 Zira aynı Belâzürî Hulvân’ın fethinden sonra Hz. Ömer’in bu sözünü yerine getirmeyip bunun yerine 2000 dirhem olarak ganimetten pay verdiğini anlatmaktadır.495

Müsennâ, bölgedeki kabilelere de haber gönderip kendisine katılmaya davet etti. Bu davete coşkulu bir şekilde cevap verdiler. Herkes akın akın Müsennâ’nın ordusuna katılmaya geliyordu. Bunlar arasında Nemr Hristiyanlarından Enes b. Hilal

490 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/441. 491 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 361.

492 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 363., Ahmet b İshak el-Ya’kûbî, Târîhu’l-Ya’kûbî (Beyrut: Dâru’l- Kütübi’l-Ilmiyye, 1967).2/121., Taberî, Târîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk, 3/461., İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-

Târih, 2/443., İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/597.

493 İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/597. 494 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 362.

140 de vardı. Arkasında Hristiyan bir birlikle savaşmaya gelmişti.496

İslam ordusunun büyük bir hezimetten sonra bu denli ilgi toplaması ilk bakışta tuhaf gelebilir. Her şeyden önce kabile reislerinin önderliğinde irtidad etmek gibi büyük toplumsal bir işe imza atıp ne olup bittiğini anlamadan İslâm toplumunun illetli fertlerine dönüşen bu kişiler için tekrar cihada çağrılmak büyük bir onurdu. Etkin pişmanlık sonrası sadakati ifade etmenin başka bir yolu yoktu. Aynı zamanda bu insanlar ve Müslümanların tamamı kendilerinin taraf olduğu bir ordunun kötü bir şekilde yenilmesinden dolayı düşmana karşı hırslanmışlardı.

Hz. Ömer de ilk defa Hâlid b. Velîd’in komutan olmadığı bir savaşta Müslüman ordusunun bu denli kırılmasından dolayı çok üzgündü. Hatta Irak’a bizzat kendisi gitmek istiyordu. Eğer ikinci defa büyük bir yenilgi yaşanırsa insanlar zafer ve hezimetleri Hâlid ile ilişkilendirecekler ve İslâm ordusunun kendisini yenileyebilen kurumsal yapısı yok olacak, kahramanlar üzerinden olaylar okunacak ve insanlar savaşlardan korkar hale geleceklerdi. Bu direnç eşiğinin atlatılması için ne gerekiyorsa yapılacaktı. Hristiyanların peşinde olduğu şey ise daha çok adalet ve hürriyetti. Onlar İslâm Devleti ile Sâsânîleri karşılaştırma imkânı bulmuşlar ve bir tercihte bulunmuşlardı. Hz. Ömer’in kararlı bir şekilde kendisini savaşa hazırladığı sırada Hz. Ali onu ikna edip, kendisinin Medine’de kalıp savaş dâhil her şeyi merkezden yönetmesi gerektiğine ikna etti. Bu işi yürütebilecek komutan, Sa‘d b. Ebî Vakkâs idi.497

Persler, Müslümanların hamlelerini kestirince Mihrân komutasında başka bir orduyu da Müsennâ'nın üzerine gönderdiler. 12.000 kişilik Pers ordusuyla Mihrân, Kûfe yakınlarındaki Büveyb denilen yerde Müsennâ ile karşılaştı.498 Yâkūt’a göre de el-Büveyb, Fırat’tan ayrılan bir nehrin ismidir ve buradaki savaş Hz. Ebû Bekir döneminde olmuştur.499 Olay nehir üzerinde gerçekleşmiştir ve herhangi bir yerleşim

496 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2442.

497 İbn A’sem el-Kûfî, Kitâbu’l-Fütûh, 1-2/137. İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, 9/613-614. 498 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 362-363

141 birimi ile alakalı bilgi verilmemektedir. Ancak olayın Köprü Savaşı’ndan sonra Hz. Ömer döneminde gerçekleşmiş olması daha doğru görünmektedir.

Persler, “Ya siz nehri geçip yanımıza gelin ya da biz geçip yanınıza gelelim.” deyince Müslümanlar, “Hayır siz nehri geçip yanımıza gelin.” cevabını verdiler. Bunun üzerine Persler, nehri geçip Müslümanların bulunduğu yere geldiler. Bu hadise Ramazan ayında cereyan ediyordu. Komutan Müsennâ, Müslümanlara oruçlarını açmalarını emretti. Bunun üzerine bütün ordu orucunu bozdu.500

Müsennâ askerini savaşa hazırlamaya başladı. Komutanlarla tek tek konuştu. Sabır ve sebat tavsiye etti. Askerler arasında Cerîr b. Abdullah el-Becelî de kavminden bir gurupla beraber bulunuyordu. Düşman ise üç saf halinde idi ve her safta bir fil bulunuyor ve piyadeler bu fillerin önünde düşmanı korkutacak, kendilerini cesaretlendirecek sesler çıkarıyor marşlar söylüyorlardı. Müslümanlar da aynısını yapmak isteyince Müsennâ ordusuna, “bu gürültülerden etkilenmeyin, zayıflıklarını, korkularını örtmek için böyle davranıyorlar. Sizler sessizce bekleyin” şeklinde talimat verdi. 501

Müsennâ, ordusuna şöyle seslendi: “Ben, üç defa tekbir getireceğim. Hazırlıklı olun, dördüncü tekbiri getireceğim zaman saldırıya geçin. Müslüman askerler onun bu emrini dinleyip itaat ettiler. Müsennâ ilk tekbiri getirince Persler acele davranıp Müslümanlara saldırıya geçtiler, âdeta onları hareket edemez duruma getirdiler. 502 Müsennâ ve Müslümanlar, kendilerine zafer ve nusreti nasip etmesi için Allah'a dua ediyorlardı.

Bu esnada Müsennâ'nın kardeşi Mes‘ûd yaralanıp düşünce Benî Bekr kabilesi duraladı. Bunun üzerine Mes‘ûd, "Ey Beni Bekr, sancağınızı kaldırın ki Allah da sizi yükseltsin. Benim yere yığılmam ve ölmem sizi korkutmasın dedi." Bu savaşta Müsennâ bir komutan olarak herkesin saygı gösterdiği ve adaletinden dolayı sevdiği

500 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/442. 501 İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/442.

142 bir kişi olduğunu gösterdi. Hem herkes gibi savaşıyor hem hikmetli hamleler yapıyor hem de güzel bir hitap ile ordusunu motive ediyordu.

Savaş oldukça uzamıştı. Müsennâ, bu işi bitirmek için doğrudan komutan Mihrân'a saldırdı. Onu bulunduğu yerden geri çekilmek mecburiyetinde bıraktı. Bu fırsatı değerlendiren Beni Tağlib kabilesinden Hristiyan bir köle Mihrân'ı öldürdü.

Benzer Belgeler