• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1. Nazım Şekilleri

22

23

Terkib-i bent Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Terkib-i bent, aynı vezinde çoğunlukla 6-10 beyit arası yazılmış en az üç bentten meydana gelen nazım biçiminin adıdır. Terkib-i bentlerde bentlere hane, bentleri birleştiren beyitlere de vasıta denir. Öteki musammatlarda olduğu gibi terkib-i bentlerde de mısra sayıları aynı olan bentler olduğu gibi mısra sayıları değişen bentlerle de terkib yazılmıştır. Bent sayısı genellikle 5-7 bent arasındadır; fakat 17 bende kadar uzayan bentlerde vardır. Mısralar gazelde olduğu gibi beyit beyit kafiyelenirken bütün mısraların birbiriyle kafiyeli olduğu terkibler de vardır. Vasıta beyitleri ise kendi aralarında kafiyelidir. Kafiye şekilleri şöyle gösterilebilir (İpekten, 1999: 114).

aa xa xa…vv bb xb xb…yy aa aa aa…vv bb bb bb…yy aa xa xa…aa bb xb xb…aa

Bu üç kafiye şeklinden en çok birincisi kullanılmıştır.

Sâ’îd Efendi, Yârî, Fevzî, Nûrî, Belîğ, Kâşif, Kelîm, Bayburtlu Zihnî, Mehmed Memdûh Paşa, Ferrî, Kelâmî, Dâniş Mehmed, Kâzım Paşa, Kâzım Paşa, Nef’î, Sermed Mehmed, Gelibolulu Âlî, Harputlu Hayrî, Tayyâr Mahmûd Paşa, Abdî, Neş’et Süleyman, Şeyh Gâlib, Zîver Paşa, Nûrî (Hanyalı), Âkif (Selanikli) saki-namelerini terkib-i bent şeklinde yazmıştır. Terkib-i bentlerde en hacimli Sa’îd Efendi’nin 96 beyitten oluşan saki-namesi iken Zîver Paşa’nın 24 beyitten oluşan saki-namesi en kısa olanıdır.

“Nûrî’nin eserinin dikkat çeken yönü, her bendin vasıta beyitlerini başka bir şairin şiirinden almış olması ve aldığı bu beytin kime ait olduğunu da üçüncü beytin ikinci mısrasında söylemesidir” (Canım, 1998: 81).

Terci-i bent Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Terci-i bent, genellikle 4-10 beyit arası yazılmış nazım biçiminin adıdır. Terci-i bendin, terkib-i bentten farkı vasıta beyitlerinin her bendin sonunda tekrar edilmesi yani vasıta beytin aynı zamanda nakarat olmasıdır. Terci-i bendin kafiye düzeni şu şekildedir:

aa xa xa…yy bb xb xb…yy

24

aa aa aa… yy bb bb bb…yy

Yukarıdaki kafiye şekillerinden en fazla kullanılan birincisidir. Tercilerde vasıta beyti aynı zamanda nakarat olduğu için bu şekilde konu bütünlüğü vardır. Bentlerde anlatılan konu her bendin sonunda asıl düşünceye bağlanmış, bu nedenle terci yazmak terkiblere göre daha zor olmuştur (İpekten, 1999: 119).

Alî Şîr Nevâî, Ahmed-i Dâ’î, Feyzî-i Kefevî, Fevrî, Bağdatlı Zihnî, Hâletî-i Gülşenî, Turâbî, Cem’î, Hâmî eserlerini terci-i bent şeklinde yazmışlardır. Hâmî’nin terci‘i diğerlerinden farklı olarak vasıta beytinin yalnızca bir mısrası nakarattır. Terci-i bentler arasında 100 beyitle en uzun saki-name Alî Şîr Nevâyî’nin saki-namesidir, en kısa saki-name ise 30 beyitten oluşan Hâmî’nin saki-namesidir.

Kaside Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Arapça “kasada” kökünden gelen kaside kelimesi, “niyet etmek, yaklaşmak”

anlamlarına gelir. Kaside, 9 beyitten 100 beyite kadar aynı aruz kalıbıyla yazılan “aa ba ca da…” şeklinde kafiyelenen bir nazım şeklinin adıdır (İpekten, 1999: 38).

Fehîm-i Kadîm, Nergisî, Keçecizâde İzzet Molla, Nâmık Kemâl ve Mehmed Memdûh Paşa saki-namelerini kaside şeklinde yazmışlardır. Kasideler nesib bölümlerinde işledikleri konulara göre isimlendirilir: Bahâriyye, Şitâ’iye, Îdiyye gibi.

Nergisî’nin saki-namesi de nesib kısmı saki-name olan kasidelere örnektir (Arslan, 2012: 537).

Müseddes Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Aynı vezinle yazılmış altı mısralık bentlerin birleşmesiyle meydana gelen musammatlara müseddes denir. Genellikle 5-7 bent arasında olup 12 bende kadar olanları da vardır. Kafiyelenişi oldukça farklıdır, bütün musammatlarda olduğu gibi müzdevic ve mütekerrir olanlarının yanı sıra bentlerde beşinci ve altıncı mısraların kafiyeli olduğu müseddesler de vardır (İpekten, 1999: 103).

Şâkir Efendi üç saki-namesini bu nazım şekliyle yazmıştır. Nâfî de saki-namesini müseddes nazım şekliyle farklı bir kafiye sistemi ile yazmıştır: “aa ba ca / dd ed fd”

gibi.

Muhammes Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Muhammes, beşli demektir. Beş mısralık bentlerden oluşan nazım şekline muhammes denir. Çoğunlukla 4-8 bent arasında yazılmıştır. Muhammeslerde yaklaşık

25

20 çeşit kafiye sistemi kullanılmıştır (Saraç, 2007: 123). Bunlardan en fazla kullanılanlar şöyledir:

aaaaa bbbba cccca aaaaA bbbbA ccccA

şeklindedir.

Hâmîd’in 8 bentlik saki-namesi bunlardan farklı kafiyelenmiştir. Kafiyelenişi:

“aaaaa bbbaa cccaa….” şeklindedir. Muhammeslerde ilk bendin mısraları birbiriyle kafiyelidir. Diğer bentlerin ilk dört mısrası kendi arasında, son mısrası ilk bentle kafiyelidir. Buradaki örnekte ise diğer bentlerin son iki mısrası ilk bent ile kafiyelidir.

Müstezat Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Müstezat, gazelden türetilmiş bir nazım şekli olup aruzun “mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fa’ûlün” kalıbıyla yazılır ve her mısranın altına “mef’ûlü fa’ûlün” cüzleriyle yazılmış kısa bir mısra eklenir. Eklenen bu kısa parçalara ziyade denir (Saraç, 2007: 68).

Şâkir Efendi’nin 8 bendlik müseddes müstezat şeklinde yazdığı saki-namesi şöyle kafiyelenir:

Aa Aa Aa Aa Aa Aa Bb Bb Bb Bb Aa Aa …

şeklindedir.

Müselles Nazım Şekliyle Yazılanlar:

Müselles kelimesi “üçleme, üç köşeli” anlamında olup her bendi üç mısradan oluşan nazım şeklinin adıdır. İlk bendin her üç mısrası birbiriyle kafiyeli olup diğer bentlerin ise ilk iki mısrası birbiriyle, son mısrası ilk bentle kafiyelidir (Saraç, 2007:

107). Bentlerin kafiye dizilişi,

aaa bba cca aaA bbA ccA

şeklindedir.

Mehmed’in (Sağır Ahmed Beyzâde) saki-namesi müselles nazım şeklindedir.

26

Şarkı Nazım Şekliyle Yazılanlar:

“Şarkı, bestelenmeye uygun biçimde yazılan murabbalara denir. Şarkıların üçüncü mısralarına miyân, bent sonlarında tekrarlanan mısralarına nakarat denir” (Saraç, 2007:

117).

Muhammed Lutfî şarkı şeklinde üç tane saki-name yazmıştır. Bunların kafiyelenişi şöyledir;

abab cccb dddb…

Bu şarkılardan ikisi bu şekilde kafiyelenirken diğerinde nakarat da vardır. Diğerleri,

aBaB cccB dddB…

şeklinde kafiyelenir.

Dörtlükler Hâlinde Yazılmış Saki-nameler:

Tuyuğ

Türkçe bir kelime olan tuyuğ “Şarkı söyleme, övme, kapalı söz” anlamlarına gelir.

Edebiyatta dört mısralı bir nazım biçiminin adıdır. Kafiyelenişi “aaxa” şeklindedir (Saraç, 2007: 99).

Seyyid Nigârî dörtlüklerle, tuyuğ biçiminde, “aaxa” kafiye şekliyle saki-name yazmıştır.

Rubai

Rubai kelimesinin anlamı dörtlü, dört harfli demek olup edebiyatta özel vezinlerle yazılan dört mısralık nazım şeklinin adıdır. Kafiye düzeni “aaxa” şeklindedir. Bunun yanı sıra “xaxa ve aaaa” şeklinde bütün mısraları kafiyeli rubailer de vardır. Bütün mısraları kafiyeli olanlara rubai-i musarra veya terâne adı verilir (Saraç, 2007: 93).

Lebîb’in saki-nameleri rubai-i musarra yani “aaaa” şeklinde kafiyelenmiş, rubailerdir.

27