• Sonuç bulunamadı

3. KUZEY ATLANTİK ANTLAŞMASI ÖRGÜTÜ (NATO)

3.2. NATO İşbirlikleri

Küreselleşmenin de etkisiyle tehdit ve risk tanımlamalarının çeşitlendiği yirmi birinci yüzyılda NATO, ortak bir güvenlik örgütüne dönüşmüştür. Bu çerçevede yeni görev tanımlamalarında kendisini dünya barışının teminatı olarak göstermiştir. Evrensel güvenliği sağlamak adına örgütün temel yapısına ilaveten işbirlikleri kurmuştur. Bu işbirlikleri sayesinde tehdit ve risk algılamalarına daha hızlı müdahale yeteneği kazanmayı hedeflemiştir. NATO, bahsedilen hedeflere ulaşabilmek adına 28 üyeli örgütün yanında Barış İçin Ortaklık, Akdeniz Diyalogu ve İstanbul İşbirliği Girişimi ile gücünü genişletmiştir. Gücünü arttırmasının temelinde realist kuramdan ziyade, dünya barışının tesisini kolaylaştırmasında NATO’nun etkili olabileceğini savunan neo-liberal kuramın etkisinde kaldığı söylenebilmektedir. Dünyanın önemli bir kısmına nüfuz edebilecek güce erişen NATO, bu sayede Soğuk Savaş sonrasında gerçekleştirdiği zirvelerde ortaya koyduğu yeni tehdit ve risklere karşı dünyanın güvenliğini sağlamayı kendisine görev edinmiştir.

3.2.1.Barış İçin Ortaklık (BİO)

NATO’nun otoriter rejimlerden parlamenter sistemlere geçmekte olan ülkelerde sivil-asker ilişkilerinin demokratik zemine oturtulmasına yardımcı olduğu gözlemlenmektedir. Bu çerçevede birçok Doğu Avrupa ülkesinde ise komünist rejimlerden demokrasilere geçerken NATO üyeliği önemli bir amaç olmuştur. NATO, 1994’ten itibaren üye olmayı arzulayan ülkelere reformlarında yardımcı

olmak ve yeni üye olmuş ülkelerin barışı koruma operasyonlarına katkılarını sağlamak amacıyla “Barış İçin Ortaklık” programını geliştirmiştir. Bu program kapsamında demokratik sivil-asker ilişkilerinin kurulmasına özel önem verilmiştir. Nitekim NATO aktif bir şekilde güvenlik sektörü reformu konusunda hassasiyet göstermiş ve üyeliğe hazırlanan ülkeler de bu reformları desteklemiştir.421

Böylece güvenlikte de ortak bir kurumsal hafıza hedeflenmiştir. NATO, 22 ülke ile BİO kapsamında işbirliği yapmaktadır. Tarık Oğuzlu’ya göre, “Barış İçin Ortaklık (BİO-

Partnership for Peace, PFP) girişimi bağlamında NATO’yu harekete geçiren en önemli motivasyonlardan bir tanesi Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra NATO’ya alternatif olarak sunulan güvenlik yapılanmalarının cazibesini sınırlı tutmaktır”.422 NATO bu bağlamda, Çin hariç Orta Asya ve Kafkasya devletlerinin çoğu BİO çerçevesinde işbirliği yapmaktadır. Böylece Soğuk Savaş döneminde nüfuz edemediği noktalarda da söz sahibi olmuş ve güvenliği tehdit eden unsurlara karşı önemli bir caydırıcılık görevi üstlenmiştir. NATO’nun her BİO devleti ile ortaklık programları o ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda ayarlanmaktadır. Ana amaç, BİO ülkelerindeki savunma reformlarını Batı’nın eğilimleri doğrultusunda şekillendirmek ve hızlandırmak, BİO devletlerini barışı koruma ve insani yardım yapma gibi görevlerde NATO ile karşılıklı çalışabilir duruma getirebilmektir. Bu örgüt, Avrasya coğrafyasında bir şekilde BM’nin bir prototipi şeklini almaktadır. NATO’nun BM’den farkı; güçlü ve köklü silahlı müdahale yeteneği olmuştur. Tablo XI’de NATO’nun BİO, Akdeniz Diyalogu ve İstanbul İşbirliği Girişimi ortaklıkları çerçevesinde ilişki kurduğu ülkeler yer almaktadır. Bu ülkelerin sayısı 33; kendisine bağlı üyelerin de 28 olduğu düşünüldüğünde NATO’nun 61 devlet ile ortak bir güvenlik örgütüne dönüştüğü rahatlıkla söylenebilir. Öyle ki bu ülkeler Soğuk Savaş sonrası dönemde kutuplaşmadan ziyade ortak akıl ile yönetilen bir dünya barışını tesis etmek için çalışmaktadırlar. Bu tespit, yine NATO’nun bu şekilde işbirliklerine girmesinde neo-liberal politikaların etkisinin varlığını ispatlamaktadır. Görüldüğü üzere neo-liberal kuram, NATO’nun barışı, işbirliğini ve istikrarı sağladığı

421

Ali L.Karaosmanoğlu, Silahlı Kuvvetler ve Demokrasi, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi, Rapor No:33, Bilgesam Yayınları, İstanbul, 2011, s.5-6.

422

Tarık Oğuzlu, NATO Ortaklıkları ve Türkiye: Barış İçin Ortaklık, Akdeniz Diyalogu, İstanbul

gerekçesiyle, örgütün alan dışı müdahalelerde bulunmasının, genişlemesinin ve insani müdahalelerde bulunmasının fikirsel alt yapısını oluşturmaktadır.

Tablo XI: NATO İşbirlikleri ve Ortaklıkları

BİO Akdeniz Diyalogu

Ermenistan İrlanda Cezayir

Avusturya Kazakistan Mısır

Azerbaycan Kırgızistan Cumhuriyeti İsrail

Belarus Malta Ürdün

Bosna Hersek Moldova Moritanya

Finlandiya Karadağ Fas

Gürcistan Rusya Federasyonu Tunus

Sırbistan İsveç İstanbul İşbirliği Girişimi

İsviçre Tacikistan Bahreyn

Makedonya Türkmenistan Kuveyt

Ukrayna Özbekistan Katar

Birleşik Arap Emirlikleri

Kaynak: “What does the Military Cooperation/Outreach mean in practice?”,

http://www.aco.nato.int/resources/10/documents/Milcoop%20page- ACO%20Webpage_ADCOS%20approved2.pdf, Erişim Tarihi: 10.01.2014.

NATO’nun Akdeniz diyalogu kapsamında yedi ülkeyle de işbirliği mevcut bulunmaktadır. Bu ülkeler arasında Mısır’la ihtilaflar yaşayan İsrail’in bulunması da dikkat çekmektedir. Öyle ki Arap coğrafyasında iki ülkeden kaynaklanacak sorunlar neticesinde oluşacak güvenlik açığına NATO’nun hızlıca müdahale yeteneğinin ortaya çıkabilme olasılığının yüksek olması bile bu diyalogun fikirsel anlamda ne kadar doğru olduğunu kanıtlamaktadır. İstanbul İşbirliği Girişimi ile birlikte NATO’nun Arap yarımadasına da hâkim olduğu gözlemlenmektedir.

3.2.2.Akdeniz Diyalogu

NATO, Avrupa’nın güvenliğinin ve düzeninin, Akdeniz’deki istikrar ve güvenlik ile doğru orantılı olduğunu düşünmektedir. Bu bağlamda 1980’lerin sonu, 1990’ların başlarında Fransa, İtalya ve İspanya, Akdeniz’de Güvenlik ve İşbirliği Konferansı ve Batı Akdeniz Grubu gibi bölgesel girişimlerle Akdeniz’de işbirliği seçeneklerini araştırmaya başlamışlardır. Ancak Cezayir’deki iç savaş ve Libya’ya uygulanan uluslararası yaptırımlar neticesinde bu girişimler gelişememiş ve başarısız olmuştur. Şubat 1995’te örgüt, “Akdeniz’deki NATO üyesi olmayan ülkelerle

doğrudan bir diyalog” başlatmaya hazır olduğunu açıklamıştır. Akdeniz’e sınırı olan

devletlerle gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde Mısır, İsrail, Fas, Moritanya ve Tunus, bugün Akdeniz Diyalogu olarak adlandırılan girişime dâhil olabilmeleri için

gereken daveti geri çevirmeyip kabul etmişlerdir.423

Kuruluşundan bugüne dek, Akdeniz diyalogu devamlı surette genişleyerek üye hacmini arttırmış, icraatlarını çeşitlendirmiş ve bu bağlamda çalışma başlıklarını da derinleştirmiştir. Kasım 1995’te Ürdün’e, 2000 yılında da Cezayir’e gerçekleştirilen üyelik davetinden sonra iştirakçi devletler beşten yedi ülkeye çıkmıştır. NATO’nun 1997 Madrid Zirvesi’nde bir Akdeniz İşbirliği Grubu kurulmuştur. Söz konusu işbirliği grubu, NATO üyeleri ve Akdeniz Diyalogu devletlerinin katılımcılarını ikili ve çokuluslu bir şekilde politik tartışmalarda bir araya getirmiştir. Akdeniz Diyalogunun işbirliğine yönelik basit bir biçimden, kurumsal bir mekanizmaya dönüşmesi diğer Akdeniz devletlerini de alakadar etmiştir. Mesela, Filistin Yönetimi söz konusu örgüte katkıda bulunma ve üye olma hususuyla ilgilendiğini duyurmuştur.

3.2.3.İstanbul İşbirliği Girişimi

NATO’nun Akdeniz’deki temel stratejisinin bir diğer durağı NATO’nun 2004 İstanbul Zirvesi’nde tesis edilen İstanbul İşbirliği Girişimi olmuştur. Bu girişimin kuruluş maksadı Orta Doğu’nun geniş bir kesiminde ve bilhassa Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle bire bir olarak işbirliğine dayanan ilişkiler geliştirmektir. İstanbul İşbirliği Girişimi ana hatlarıyla Akdeniz Diyalogu ile benzer düşüncelerden yola çıkmakta ve aynı şekilde uluslararası terörizmle mücadelede işbirliği, savunma reformu ve ortak eğitim gibi müşterek konular üstünde yoğunlaşmaktadır. Kuruluşundan bugüne dek Bahreyn, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin iştirak ettiği bu girişimin başat hedefleri, girişimi karşılıklı bir biçimde benimseme, esnek olma ve birbirini tamamlama unsurları şeklinde teşkil edilmiştir. Karşılıklı sahiplenme olgusu İstanbul İşbirliği Girişimi’nin aslında iki yönlü bir girişim olduğunu ve doğal olarak her iki tarafın da taşın altına elini koyması gerektiğini ifade etmektedir. NATO’nun buradaki amacı aslında iştirakçilerine bir şeyi güç kullanarak benimsetmek olmayıp; tam tersine, katılımcı ülkelerin düşüncelerine kulak vererek ve ihtiyaçlarını tespit ederek işbirliği olasılığını artırmaktır. İstanbul İşbirliği Girişimi, katılımcılarının değişik ilgi ve beklentilerine doğru ve hızlı sonuçlar üretecek biçimde de esnek olmayı hedeflemektedir. İlaveten NATO’nun buradaki

423 Carlo Masala, “Artan Beklentiler”,

NATO Dergisi,

düşüncesi birçok yönden geri kaldığı bu coğrafya devletlerine bir katkıda bulunmaktır; bu yerlerde çalışmaları olan G-8 ve AB gibi diğer uluslararası aktörlerle rekabet etmek ya da bu örgütlerin üstlendikleri projeleri bozmak ya da yeniden yapmak gibi bir hedefleri bulunmamaktadır. Ana amacı neo-liberal kuramın düşünceleri doğrultusunda küresel güvenliği sağlamak adına geniş bir coğrafyada devletlerin, uluslararası örgütlerin ve diğer aktörlerin işbirliğini sağlamak ya da kolaylaştırmaktan ibarettir. Bir başka açıdan bakıldığında, İstanbul İşbirliği Girişimi ortaklarına muhtelif başlıkları içeren ve sübjektif talep ve beklentiler doğrultusunda koordine edilebilecek işbirliği olasılıkları da sunmaktadır (savunma reformu, savunma bütçesi ve sivil-asker ilişkileri konularında tavsiyelerde bulunmak gibi). Söz konusu başlıklar daha çok küresel terörizmle mücadele, istihbarata dair verilerin paylaşımı, sınır güvenliğine yönelik işbirliği ve KİS’lerin ve bunları gönderme araçlarının yaygınlaştırılmasıyla mücadele gibi meseleler üstünde yoğunlaşmaktadır.424

Benzer Belgeler