• Sonuç bulunamadı

Mutluluğu artırma stratejileri ve problem odaklı başa çıkma arasındaki

5. Sonuç, Tartışma ve Öneriler

5.2. Tartışma

5.2.4. Mutluluğu artırma stratejileri ve problem odaklı başa çıkma arasındaki

Bu tezde mutluluğu artırma stratejilerinin problem odaklı başa çıkma üzerinde an-lamlı bir açıklayıcı olduğu hipotezi öngörülmüştür. Bu hipotez kuramsal bilgilerden elde edilen yorumlarla birlikte ampirik olarak ulaşılan araştırma bulgularından yararlanılarak oluşturulmuştur (Aspinwall, 1998, s. 11; Billings, Folkman, Acree ve Moskowitz, 2000, s. 131; Calhoun ve Tedeschi, 2006, s. 18; Fredrickson, 1998, s. 308; 2004, s. 1375; 2009, 120-134; Fredrickson ve Cohn, 2008, s. 784; Garland vd., 2010, s. 849; 1987, s. 144). Bu hipotez bulgusu, teorik açıklamalar yanında alan yazın çalışmalarını da doğrular mahi-yettedir.

Travmatik deneyimi olan bireylerde mutluluğu artırma stratejileriyle problem odaklı başa çıkma arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler olduğu saptanmıştır. Bir başka ifadeyle mutluluğu artırma stratejilerini kullanma düzeyi arttıkça problem odaklı başa çıkmanın da arttığı gözlenmiştir. Bulgunun; mutluluğu artırma stratejileri ve problem

157

odaklı başa çıkma arasındaki ilişkileri doğrudan ele alan çalışmalara ulaşılamasa da olumlu duygular/mutluluk ve başa çıkma arasındaki ilişkileri inceleyen çalışma bulgula-rıyla tutarlı olduğu görülmektedir (Folkman, 1984, s. 841; Folkman ve Moskowitz, 2003, s. 122; Fredrickson, 1998, s. 300; 2001, s. 218; 2002, s. 124; Fredrickson ve Levenson, 1998, s. 225; Isen vd., 1987, s. 1122-1128). Buna göre mutlu olmanın yollarını aramaya yönelik çabaların problem odaklı başa çıkma becerilerini (sosyal destek arama, planlı so-run çözme ve yüzleşeme) inşa etme ve sürdürme yönündeki açıklamaları desteklediği görülmektedir.

Bireylerin, mutlu olmanın yollarını aramak ve mutluluk düzeyini arttırmak amacıyla başvurduğu amaçlı aktiviteler (Lyubomirsky, 2008, s. 66) konumundaki mutlu-luğu artırma stratejileriyle dışsal stres kaynaklarını en aza indirmek veya stresi yok etmek amacıyla planlı-aktif eylemler olarak tanımlanan (Folkman ve Lazarus, 1980, s. 223) problem odaklı başa çıkma arasında pozitif yönde anlamlı ilişki, alan yazında da ön-görülen ve beklenen bir bulgu niteliği taşımaktadır. Üniversite öğrencileriyle deneysel desende gerçekleştirilen bir çalışmada olumlu duygularla olayı daha geniş bir persfektif-ten değerlendiren başa çıkma (sorunu çözmek için farklı açılardan düşünmeyi ve daha nesnel olmak için durumdan uzaklaşmayı içerir) stratejileri incelenmiştir. Deneysel işlem süreci boyunca ve işlem tamamlandığında gerçekleştirilen ölçümler sonucunda katılım-cıların hem mutluluk hem de geniş fikirle baş etmede olumlu değişimler kaydettikleri gözlenmiştir. Başlangıçta mutluluk düzeyi yüksek olan katılımcılar daha geniş bir pen-cereden bakmak suretiyle zorlu olaylarla başa çıkabilmişler ve sürecin sonunda mutluluk düzeylerinde artış kaydedilmiştir (Fredrickson ve Joiner, 2002, s. 172). Fredrickson ve Branigan (2005, s. 322) tarafından gerçekleştirilen bir başka deneysel çalışmada olumlu duyguların bireyin düşünce eylem repertuarını genişlettiği olumsuz duygularınsa aksine aynı repertuarı daraltıp düşünceyi sabitlediği görülmüştür. Bir başka çalışmada problem odaklı başa çıkmayla pozitif duygu arasında doğru yönlü bir ilişki bulunurken negatif duygularla ters yönlü bir ilişki olduğu izlenmiştir (Topal, 2011, s. 51). Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere olumlu duygular, bireyin düşünce esnekliği kazanarak olaylara daha geniş bir açıdan bakabilmesini sağlamaktadır. Mutluluğu artırma stratejilerini kullanma;

acı olayın üzerindeki duygusal ve bilişsel sis perdesini kaldırmak suretiyle olayı daha sağlıklı bir şekilde görme, sorunu yönetme ve sorunun üstesinden gelme bağlamında problem odaklı başa çıkmaya olumlu yönde katkı sağlamaktadır.

Mutluluğu artırma stratejileri ve problem odaklı başa çıkma ilişkisine ait bulgunun Olumlu Duyguları Genişletme ve İnşa Etme Kuramı (Fredrickson, 1998, s. 308; 2002, s.

158

122; 2004, s. 1375) ekseninde ele alınması yarar sağlayabilir. Bu kurama göre olumlu duyguların işlevlerinden biri de bireyin anlık düşünce eylem repertuarını genişletmesidir.

Olumlu duygular sabitlenmiş düşüncelerden ziyade gelişime açık bir düşünce sistemine işlerlik kazandırmada işlevseldir. Genişlemiş düşünce eylem repertuarı uzun vadede bi-reyin kapasite inşa etmesine olanak sağlar. Bu bağlamda kalıcı kişisel kaynakların en önemlisi bireyin baş etme becerilerinin inşasıdır. Birey kalıcı baş etme becerisi sayesinde alternatif çözümler üretebilen esnek bir düşünceyle durumu daha geniş perspektiften değerlendirirek olayı bütünsel açıdan yorumlar, böylece gerçeğin mümkün olan en doğru tasvirini bu yolla elde edebilir (Fredrickson, 1998, s. 307; 2008, s. 451; Fredrickson ve Cohn, 2008, s. 784; Hefferon ve Boniwell, 2010, s. 23-26). Buna göre mutluluğu artırma stratejilerinin etkin kullanımı, bireylerin olumlu duyguları sıklıkla deneyimlemeleri ya-nında olaylara çoklu pencereden bakabilmelerini ve alternatif seçenekleri düşünmelerini kolaylaştırıcıdır. Bu aynı zamanda gerilimin ortadan kaldırılması veya asgariye indi-rilmesini beraberinde getirecektir. Ayrıca stresi daha iyi yönetmeyi içeren problem odaklı başa çıkmanın inşasında rol oynadığı görülür.

Bu bulguya ait bir diğer yorum ise olumlu duyguların baş etme sürecindeki etki-leşimsel doğasıyla ilgilidir. Olumlu duygular, stresli durumlarda baş etme becerileriyle etkileşim halindedir. Dahası, süreç duygu ile doludur. Bu nedenle hem stresin değerlen-dirilmesi hem de başa çıkma çabaları duygularla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Duygular, stre-sin ilk değerlendirmelerinde ortaya çıkar ve onunla birlikte yol alır (Folkman, 1997, s.

1216; Folkman ve Moskowitz, 2007, s. 204). Bu anlamda olaya ilişkin stresör, benliğe dair fiziksel ve/veya psikolojik bir tehdit, kayıp odaklı olumsuz bir yorumlamada bulu-nulan durumlarda öfke, üzüntü gibi olumsuz duyguların eşlik ettiği görülür. Ancak olayda stres etkeni bir meydan okuma şeklinde olumlu bir değerlendirmede bulunulduğu takdirde sevinç, mutluluk, umut gibi olumlu duygular eşlik eder (Folkman ve Moskowitz, 2003, s. 122; 2007, s. 197; Maes, Leventhal ve De Ridder, 1996, s. 225). Bu anlamda duygular olaya dair yapılan bilişsel ilk değerlendirmenin rengine bürünmektedir. Folk-man’a (1997, s.121) göre olumlu duygular baş etme sürecinin devamını sağlar ve bu yönüyle olumlu duygular baş etmenin yakıtlarıdır. Bu durumda umut, neşe gibi olumlu duygular baş etmeyi sürdürmeyi desteklerken öfke gibi olumsuz duygular bireyin moti-vasyonu düşürerek baş etme çabasını zayıflatmaktadır (Smith ve Lazarus, 1990, s. 619).

Ayrıca olumlu duyguların fizyolojik, psikolojik ve sosyal başa çıkma kaynaklarını onarıcı işlevleri vardır. Dolayısıyla çözülemeyen olumsuz süreçlerde dahi stresi düzenleyen başa çıkma, sürecin geri kazanılmasında önemli bir rol oynar (Folkman, 2008, s. 3). Sonuçta,

159

olumlu duygular ve baş etme çabası etkileşimsel bağlamda hem birlikte yol almakta hem de süreci tekrar düzenleyerek baş etme çabalarının devamlılığını sağlamaktadır. Mutlu-luğu artırma stratejilerinin kullanımının artması, bireyin olaya dair değerlendirmesini olumlu yöne çekmesine bunun da bireyin olaya ilişkin duygusal buğuyu kaldırarak olayı net olarak anlamlandırmasına yardım edeceği öngörülebilir. Böylece adaptasyon için so-runu tam olarak görebilme ve çözümün veya stres kaynağını en aza indirmenin yolu olan problem odaklı başa çıkmanın kullanımının da artması sonucunu doğuracaktır.

Bulguya dair bir başka yorumsa duygu ve biliş arasındaki ilişkinin yönüne dairdir.

Jean Piaget’ye göre duygular, bilişin ardındaki enerjiyi sağlar (Miller, 2008, s. 122).

Benzer bir açıklamayı da Sigmund Freud yapmaktadır. Ona göre düşünce içeriği duygu-larca belirlenmektedir. Martin Seligman'a göre ise duyguyu belirleyen bireyin geçmişle ilgili düşünceleridir. Bilişsel kuramın önemli isimlerinden Aaron Temkin Beck ise bilişin duyguyu oluşturduğunu savunur (Seligman, 2002b, s. 111-112). Bilişsel görüşe dair bir diğer açıklama; duyguların, insanların çevreyle ilişkilerinde işlemleri nasıl değerlendirdi-ğinin bir göstergesi olduğudur (Folkman ve Lazarus, 1985, s. 152). Bir başka ifadeyle duygu bilişin içeriğini yansıtır. Tüm bu tartışmalar mutluluğu artırma stratejilerini kul-lanma düzeyi arttıkça problem odaklı başa çıkmanın da artacağı bulgusuna açıklık getir-mektedir. Dolayısıyla duyguların bilişsel süreçler ve biliş içeriklerini radikal olarak etki-leyeceğini en azından olumlu yorumlama yapma ve duygusal gerilimle baş etme bağlamında sorunun çözümü için bilişsel esnekliğe katkı sağlayacağını düşündürmekte-dir.

5.2.5. Problem odaklı başa çıkma ve travma sonrası büyüme arasındaki