• Sonuç bulunamadı

Mutluğu artırma stratejileri ve problem odaklı başa çıkma arasındaki ilişkiler

2. Kavramsal Çerçeve

2.5. Travma Sonrası Büyüme, Psikolojik Dayanıklılık, Problem Odaklı Başa Çıkma

2.5.6. Mutluğu artırma stratejileri ve problem odaklı başa çıkma arasındaki ilişkiler

İnsan yaşamında duyguların özel bir yeri vardır. Duygular kimi zaman mutluluğun ifadesi, kimi zaman derin bir acının yansıması, kimi zaman da ifade edilemeyecek kadar karmaşık ve belirsiz bir hâldir. Asılında, duyguların insan yaşamında çok yönlü işlevleri vardır. Duygular insanın psikolojik yapısını ve yaşam karşısında duruşunu belirler.

Olumlu duygular olumlu eylemlere yönetirken olumsuz duygular ise daha çok uyumsuz davranışlara yol açar. Bu yönüyle olumlu ve olumsuz duyguların insanda oluşturduğu tepki ve etkilerin farklılaştığı görülür. Olumsuz duygular bireyin bilişsel görüş açısını daraltarak düşüncesini sabitler (Fredrickson, 1998, s. 304; 2000, s. 7; 2004, s. 1368).

Aynı şekilde, olumsuz duygular bireyde umutsuzluğa yol açar ve tekrarlayıcı kötümser düşünce kalıplarını harekete geçirir. Olumlu duygularsa aksine, merak yönelimini ve iyimser düşünce kalıplarını tetikler. Bu düşünce eğilimleri, insanların gelecekte stresi yö-netebilmesini ve bilişsel esnekliğini destekler (Fredrickson, 2013, s. 34). Olumlu duy-gular verili materyali yeni şekillerde birleştirme ve farklı uyaranlar arasındaki ilişkiyi görme eğilimi gibi bilişsel esnekliği arttırıcıdır (Isen vd., 1987, s. 1130). Olumlu duygu-lar aynı zamanda duygusal işlev bozukluğu ile karakterize edilen psikopatoloji için de bir tür koruyucudur (Garland vd., 2010, s. 849). Bu anlamda olumlu duygular stresin olumsuz fizyolojik sonuçlarına karşı bir kalkan görevi görür (Folkman ve Moskowitz, 2000b, s. 649). Sonuç olarak; olumlu duyguların, ruhsal yapıyı patatolojik risklere karşı

104

muhafaza eden koruyucu bir rol oynamaları yanında benliği güçlendirici bir işlevselliğe sahip oldukları da görülür.

Olumlu Duyguları Genişletme ve İnşa Etme Kuramı’na göre olumlu duyguların üç önemli işlevi vardır. Olumlu duygular bireyin anlık düşünce-eylem repertuarını (bakış açısı genişletme) genişletir. Buna göre, sabit düşünce yapısından ziyade gelişime açık, alternatif çözümler üretebilen, alışılmışın dışında düşünebilen esnek bir bilişsel yapı olu-şur. Olumlu duygular ayrıca; dikkati geliştirir, kişinin farkındalığını arttırır ve daha açık bir zihin esnekliği sağlar (Fredrickson, 1998, s. 308; 2001, s. 223; 2009, s. 120-134). Biliş ve dikkatin kapsamında meydana gelen bu genişleme, kalıcı kişisel kapasite alanları inşa eder. Bunlar; fiziksel, entelektüel, sosyal ve psikolojik kaynaklardır (Fredrickson, 2000, s. 7). Bu kaynaklar içinde en dikkat çekici olanı psikolojik bir kaynak olarak baş etme becerileridir. Olumlu duygular bilişin kapsamını genişleterek esnek ve yaratıcı düşün-meyi mümkün kılar; böylece bireyin stresli durumlarla baş etmesi kolaylaşır. Olaylara daha geniş açıdan bakmaya yol açar ve büyük resme odaklanmayı sağlar. Olaylara daha geniş bir açıdan bakmayı sağlayan başa çıkma yeteneğini artırır (Fredrickson, 2001, s.

222; Garland vd., 2010, s. 849). Buna göre, olumlu duygular baş etme becerilerini kalıcı olarak inşa eder. Olumlu duyguların üçüncü işlevi ise geçmişin olumsuz izlerini tamir etmesidir.

Aslında, başa çıkma ve duygular, ayrılmaz bir sistem olarak görülmelidir. Çünkü zorlu olaylar karşısında uyum sağlamada; düşünme, hareket etme ve eyleme geçme fonk-siyonlarıyla önemli bir rol oynarlar (Folkman ve Moskowitz, 2000b, s. 650; Lazarus, 1996, s. 290; Smith ve Lazarus, 1990, s. 612). Buna göre, bireyleri derinden ekileyen sancılı yaşam olaylarından kaynaklanan içsel gerilimle baş etmede duyguların rolü yad-sınamaz (Folkman ve Moskowitz, 2000a, s. 115; Werdel ve Wicks, 2012, s. 109).

Baş etme sürecinde duyguların önemli bir işlevi vardır. Duygular stresin çözüm-lenmesinde önemli mesajlar içerir (Lazarus, 1991, s. 830; 2003b, s. 185-86). Başa çıkma, insanların duygularını düzenleme ve temel problemleri ele almada başvurdukları kaynak-ları (düşünce ve davranışkaynak-ları) ifade eder. Stresli durumu değerlendirme (bilişsel değerlen-dirme) ve baş etme kavramları, insanların aynı veya karşılaştırılabilir olaylara neden farklı tepki verdiklerini açıklamaya yardımcı olur. Hem değerlendirme hem de başa çıkma, duygularla sıkı sıkıya ilişkilidir. Duyguların, değerlendirmeye koşut hareket etti-kleri görülür. Baş etme çabaları; özellikle stresle ilgili olanlar başta olmak üzere duyguları yönetmeye yöneliktir (Folkman, 1997, s. 1217; Folkman ve Moskowitz, 2007, s. 193).

105

Olumlu duygular ve baş etme arasındaki ilişkileri açıklayan bir diğer boyut da stresli yın ve başa çıkma kaynaklarının değerlendirildiği aşamadır. Birey sancılı bir yaşam ola-yıyla karşılaştığında kaynaklarını ve stresin derecesini bilişsel süzgeçten geçirir. Eğer bi-rey bu değerlendirmede olaya ilişkin tehdit veya zarar şeklinde bir karara varırsa olumsuz duygular su yüzüne çıkacaktır. Oysa birey bu bilişsel değerlendirme aşamasında sancılı olaya ilişkin bir meydan okuma şekilinde bir karara varırsa olumlu duygular oluşacaktır (Folkman ve Moskowitz, 2003, s. 122; Folkman ve Moskowitz, 2007, s. 204; Smith ve Lazarus, 1990, s. 619).

Özetle, duygular stresli durumun bilişsel değerlendirmesi ve değerlendirme so-nunda nasıl bir yol izleneceği konusunda belirleyicidir. Olumlu duygular sancılı olaya ilişkin olumlu değerlendirme yaparak baş etme çabalarının sürdürülmesini destekler;

olumsuz duygulara aksine olumsuz değerlendirmeye yol açarak bireyin motivasyonunu düşürür ve baş etme isteğini zayıflatır. Bu etkileşimde bilişsel değerlendirme duygularla birlikte yol alır. Bir başka ifadeyle olumlu değerlendirme olumlu duygulara yol açar, olumsuz değerlendirme ise olumsuz duygulara neden olur.

Baş etme becerileri ve mutluluğu artırma stratejileri arasındaki ilişkileri doğrudan olmasa da dolaylı olarak ele alan amprik çalışmalar da bulunmaktadır. Örneğin bir çalış-mada, stres durumlarında ergenler tarafından benimsenen baş etme stratejileri ve mutlu-luk algıları incelenmiştir. Katılımcılar, İspanya’da Ortaöğretim öğrencisi (11-18 yaş arası) olan 1.402 kişiden oluşmuştur. Sonuçlar; stresle başa çıkma bakımından öğrencil-erin benimsedikleri stratejilerde, cinsiyet ve çalışma yılı açısından farklılıklar bulunduğunu göstermiştir. Yaş arttıkça mutluluğun azaldığı görülmüştür. Çalışmada, başkalarına hitap eden (ait olmak, manevi destek, sosyal eylem aramak) başa çıkma stratejisinin ergenlerin öznel mutluluğu daha iyi algılamalarına yardım ettiği, buna karşın verimsiz başa çıkma (endişe, başa çıkmamak, stresi azaltmak, kendini suçlamak ve ken-dini tutmak) stratejilerine yönelen ergenlerinse öznel mutluluğu daha az algıladıkları kaydedilmiştir (Salavera, Usán, Pérez, Chato ve Vera, 2017, s. 1314).

Bir diğer çalışmada, 2015 yılında İran'daki görme yetersizliği olan (kör) insan-larda dini başa çıkma stratejileriyle, yaşamdaki anlam ve mutluluk arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmaya, İran’ın Yazd kentinden 103 kör (17 ila 55 yaş) kişi katılmıştır.

Araştırmanın bulgularına göre, dini başa çıkma stratejileri ve mutluluk arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Çalışma; mutluluk ve başa çıkma stratejilerinin ya-şamdaki anlam için en güçlü yordayıcılar olduğunu göstermiştir. Ayrıca, dini inanç ve maneviyatın görme yetersizliği olan bireylerde, yaşamın zorluklarıyla daha mantıklı bir

106

şekilde yüzleşmelerine yardımcı olduğu sonucuna varılmıştır (Abarghouei, Sorbi, Abarghouei ve Bidaki, 2017, s. 130).

Bir başka çalışmada ise yetişkin ve ergenlerde mutlulukla başa çıkma stratejileri arasındaki ilişki araştırılmıştır. Araştırma, 40 ergen ve 40 yetişkinden oluşan 80 kişiye uygulanmış, yetişkinlerin ergenlere göre daha mutlu oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Er-genlerle yetişkinler arasında baş etme stratejileri bakımından anlamlı farklılıklar bulunduğu da araştırma sonuçlarına yansımıştır. Ergenlerde planlı sorun çözme, sosyal destek arama ve mutlulukla pozitif ilişki daha başat konumdayken, yetişkinlerde olumlu yeniden yorumlama, kendini kontrol ve mutlulukla pozitif ilişkinin daha görünür olduğu saptanmıştır (Hawbam, 2014, s. 448).

Alanyazında, başa çıkmada olumlu duyguların işlevine odaklanılması gerektiği vurgulanır (Folkman ve Lazarus, 1988b, s. 309; Folkman ve Moskowitz, 2000a, s. 115;

Folkman, 1997, s. 1217; 2008, s. 3; Fredrickson, 1998, s. 308; 2001, s. 223; 2002, s.

127; 2009, s. 120-134; Lazarus, 2000, s. 578). Bu çalışmalar, olumlu duygu ve başa çıkma becerilerinin doğasına ilişkin önemli ipuçları içerir.

Özetlemek gerekirse; insanlar en zorlu şartlarda dahi olumlu duyguları yaşarlar.

Hatta acı dolu yaşantılarda, olumsuz duygunun yanında olumlu duygular da yaşanabilir (Folkman, 1997, s.1207; 2008, s. 3; Folkman ve Moskowitz, 2000b, s. 648). Bu anlamda mutluluğu artırma stratejileriyle baş etme becerileri arasındaki ilişkinin, sancılı yaşam olaylarına uyum sağlamada önemli katkılar sağlamakla kalmayıp ayrıca, hem sağlıklı baş etme becerileri inşa etme hem de bu becerileri zorlu yaşam olayına rağmen sürdürme motivasyonu sağlayan etkili bir kaynak olma özelliği taşıdığı anlaşılmaktadır.

2.5.7. Psikolojik dayanıklılık, problem odaklı başa çıkma, mutluluğu