• Sonuç bulunamadı

Mustafa Paşa’nın Saldırılarına Karşı Devletin Aldığı Önlemler

Belgede Miran aşireti ve Mustafa Paşa (sayfa 96-99)

2.2. MİRANLI MUSTAFA PAŞA

2.2.8. Mustafa Paşa’nın Saldırılarına Karşı Devletin Aldığı Önlemler

Mustafa Paşa’nın yapmış olduğu tüm yağma, tecavüz, gasp, katletme gibi faaliyetlerine karşı devlet çeşitli tedbirler almaya çalışmıştır. Ancak incelemiş olduğumuz belgelerin neredeyse tamamında alınan bu önlemler daha önceki yıllarda yaşanan olaylar tecrübe edinildiğinden daha çok askerî tedbirler olmuştur. Bunun yanında yaşanan olaylar defalarca müfettişler tarafından soruşturulup Mustafa Paşa’nın yargılanması istenmişse de kendisini koruyan Zeki Paşa sayesinde herhangi bir yargılanma olmamıştır. Devletin almış olduğu tedbirlere örnek olarak Bitlis Valisi Hüsnü tarafından Dahiliye’ye 30 Mayıs 1900 tarihinde gönderilen telgrafta Mustafa Paşa’nın yaz mevsiminde yaylaya gitmek üzere yola çıkmış olmasından bahsedilerek yaşanabilecek sorunların giderilmesi için de her sene önlem olarak bölgeye konuşlanan asker sayısının bir kat daha arttırılması gerektiği belirtilmiştir.357 Yine benzer bir olayda, Diyarbakır Vilayeti’ne gönderilen bir telgrafta Diyarbakır'da bulunan Miran Aşireti üyelerinin aralıksız ve şiddetli olan tecavüzcülerinin yayla zamanından önce engellenmesi gerektiğinden Bitlis Vilayeti’nden alınan yazının sureti ile durumun önemi anlaşılmış olup gereğinin yapılması için bölgeye jandarma birliklerinin yerleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.358

Mustafa Paşa’nın gasp ve saldırıları hususunda birçok örnek bulunmaktadır. Bunlardan biri de Mustafa Paşa’nın Şammar Aşireti Şeyhi Berciş işbirliği yaparak her yıl hediye adı altında halkı haraca bağlaması üzerine devlet yetkilileri de bazı

356 BOA., BEO.1855-139115-1

357BOA.,DH.ŞFR.247-106-1-1; BOA., DH.ŞFR.247-106-1-2; BOA.,DH.ŞFR.247-106-1-3; BOA.,

DH.ŞFR.247-106-1-4

84

önlemler almıştır. Bu konuda Hazîne-i Hassa-i Şâhâne Nezareti’ne 21 Mart 1893 tarihinde gönderilen bir telgrafta bu hususun tekrarlanma olasılığı bulunduğundan gerektiğinde kullanılmak üzere adı geçen mahallenin önemli bölgelerinde devamlı bir kuvvet bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.359 Miran Aşireti ile Şammar Aşireti arasında arasında her ne kadar bazı mücadeleler yaşanmış olsa da bu belgeden görüldüğü kadarıyla bazen bu iki aşiret arasında işbirliği yaşanmıştır.

Hükümet yetkilileri Mustafa Paşa’nın alışıldık saldırılarını engellemek için bazen Miran Aşireti’nin göç yolunu değiştirmek gibi tedbirleri almaya çalışsa da, bu türden tedbirler genelde yetersiz kalmıştır. Bu konuda Diyarbekir Vali Vekili Enis Bey imzasıyla Dahiliye’ye 12 Temmuz 1893 ve 13 Temmuz 1893 tarihinde gönderilen telgraflarda Miranlı Mustafa Paşa'nın 11 Temmuz 1893 tarihinde yaylaya geçirilme görevi 4. Ordu Müşirriyeti’nden Miralay İbrahim Paşa’ya verildiği belirtilerek çeşitli önlemler alındığından bahsedilmişitir. Ayrıca aşiretin üyelerinin hayvanları ile beraber geçeceği yolun müsait olmadığı ve mamur olan köylerden kalabalık bir aşiret topluluğuyla geçmesinin sakıncalı olduğu ifade edilmiştir. Eşkir boğazının orta tarafı müsait bir yol olmasına rağmen bu bölgededen geçerken Şırnaklı ve Batvanlı Aşiretleri ile Miran Aşireti’nin husumet yaşamasından dolayı sıkıntılı olmasından ötürü aşiretin geçiş yolu üzerine bir tabur asker konularak gerekli tedbirlerin alınması gerektiği belirtilmiştir.360 Ancak devletin bir tabur asker göndererek Miran Aşireti’nin yolunu değiştirmeye çalışması bir sonuç vermemiştir. Mustafa Paşa geçiş yolu üzerinde iken Batvanlı aşiretinin Dirgül nahiyesindeki 3 köyünün hanelerine saldırarak ekinleri tahrip edip iki Müslüman ile bir Hıristiyan’ı katletmiş ve Şırnak İle Batvan Aşiretlerine ait arazi ve hayvanlara büyük zararlar vermiştir.361

Mustafa Paşa’nın bazı adamlarının Şırnak ve Batvan Aşiretlerine bir saldırı yapacakları tespit edildiğinden devlet görevlileri bu adamların bazılarını geçici olarak başka alaylara aldırmaya çalışıyor. Bu konuda Seraskeriye tarafından Diyarbekir Vilayeti’ne 4 Aralık 1895 ve 12 Aralık 1895 tarihlerinde gönderilen telgraflarda Miran Aşireti Reisi Mustafa Paşa ile Şırnak ve Batvan aşiretleri arasında

359 BOA., DH.MKT.1961-108-1

360 BOA., DH.ŞFR.175-140-1; BOA., DH.ŞFR.175-140-2 361 BOA., DH.ŞFR.176-2-1; BOA., DH.ŞFR.176-2-2

85

sürtüşmeler olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Mustafa Paşa’nın refakatinde bulunan Binbaşı Mahmud Efendi, Fettah Ağa, Kolağası Tahir ve Yüzbaşı Züraf Ağaların Şırnak ve Batvanlı aşiretlerine saldırarak asayişi bozma durumundan söz edilmiştir. Bu sebeple Tahir ile Züraf’ın Zaho kazasında olan alaylarına ve Mahmut Efendi ile Fettah Ağa’nın da vilayet dahilindeki alaylardan birine aldırılmalarının gerekliliği belirtilmiştir.362

Osmanlı Devleti’nin Mustafa Paşa’nın bölgedeki saldırılarına önlem alma hususunda Diyarbekir Valisi Mehmed Halid tarafından 11 Eylül 1901 ve 25 Eylül 1901 tarihleri arasında yaşanan 15 günlük olaylar cetveline göre alınması gereken tedbirlerle ilgili telgrafta Cizre'de Mustafa Paşa, Alay Binbaşılarından Fettah, Kolağalarından Tahir ile Mustafa Paşa’nın yardımcılarından Abdullah Ağa ve Cizreli Molla Sadıkzâde Osman Efendi’nin bölgede zulümler yaptıkları belirtilmiştir. Bununla beraber Tahir Ağa ve adamlarının Meman Nahiyesinin Hezak Köyü halkına bir saldırı düzenleyeceğine dair bilgi Mardin Mutasarrıflığı’ndan gelince, Mardin'de bulununan Çöl Alaybeyi, 20 jandarma ile adı geçen nahiyeye gönderilmiş ve paşa ile adı geçen adamlar hakkında gereğinin yapılması için bir soruşturma açılmıştır. Bu soruşturma neticesinde Mustafa Paşa ve adamlarının bölge halkına zulüm ettiği, birçok köyü yakıp haneleri yıktığı anlaşılmış ve de üstelik meşhur eşkıyalar Ahmet Mikdad, Mahmud, Mecid, Termeneli Ali Şeyho, Hasan Bereket ile adamlarına hilat giydirip bunları da Tahir Ağa'nın emrine soktuğu ve bu adamları da alaybeyinin bulunduğu Meman nahiyesinin üç tarafında toplandığı anlaşılmıştır. Bu sebeple bölgede daha kötü olayların cereyan etme durumu ortaya çıkmış olduğundan acilen Mustafa Paşa’nın yakalanması ve gereğinin yapılması istenmiştir. Aksi takdirde bu yaşanan olayların vilayetin her yerine sıçrayacağından duyulan şüphe dile getirilmiştir.363

Mustafa Paşa ile ilgili olarak bazen devlet kurumlarının hiçbir şey yapamayacağı ve ancak padişah makamının devreye girmesinin gerektiği de ortaya çıkmıştır. Bu hususta Umûm-ı Erkan-ı Harbiye Dairesi 4. Şubesi’nden Serasker Rıza tarafından 23 Kasım 1901 tarihinde gönderilen telgrafta Miran Aşireti Reisi Mustafa

362 BOA., A.MKT.MHM.636-39-1; BOA., A.MKT.MHM.636-39-2 363 BOA., HR.SYS.83

86

Paşa ile adamlarının saldırılarına dair Dahiliye’den üç kıta yazının geldiği belirtilmiştir. Bunun üzerine bu yazı gerekenin yapılması için 19 Kasım 1901 tarihinde Erkan-ı Harbiye Umumiye Dairesi’ne havale edilmiştir. Ancak Hamidiye Süvari Alayları hakkında Diyarbekir’den Dahiliye Nezareti’ne gelen yazının padişahlık ve gereken emir ile fermanın halifelik makamından olmasından dolayı bu konuda herhangi bir şey yapılamayacağından acele ile adı geçen nezarete iadesi istenmiştir. Yani Mustafa Paşa hakkında seraskerliğe sunulan yazı padişah katına takdimi gerekli olduğundan bu hususta seraskerlik tarafından bir şey yapılamayacağı anlatılmaktadır. 364

Yine Mustafa Paşa’nın saldırılarına devlet yetkilileri tarafından alınan tedbirler hususunda Diyarbekir Valisi Halid tarafından Dahiliye Nezareti’ne 24 Şubat 1902 tarihinde gönderilen bir telgrafta Mustafa Paşa'nın Cizre’de saldrılara devam ettiği ve değirmenlerin yollarını keserek askeri yiyecekleri zorla aldığı belirtilmiştir. Bunun yanında hayvan sayımında da çeşitli hile yollarına başvuran Mustafa Paşa’nın bölgedeki Müslüman ve Hristiyan halka da kötülükler ettiği saptanmıştır. Bu sebeple tedbir olarak Mustafa Paşa’nın daha fazla kötülük etmesini engellemek adına acilen Diyarbekir'e aldırılması veya asayiş için Mardin'de Süvari Nizamiye Bölüğü’yle Cizre'ye gönderilmesi istenmiştir. Ancak 4. Ordu'yu Müşiri Zeki Paşa tarafından bu konuda 19 Şubat 1902 tarihli telgrafta bu durum bildirilmiş ise de Mustafa Paşa’nın henüz hareket etmemiş olmasına nazaran gerekenin yapılması için adı geçen müşiriyete tekrar yazı yazıldığı ifade edilmiştir.365

Belgede Miran aşireti ve Mustafa Paşa (sayfa 96-99)