• Sonuç bulunamadı

Mustafa Paşa’nın Gayrımüslim Ahaliye Yönelik Saldırı ve Gaspları

Belgede Miran aşireti ve Mustafa Paşa (sayfa 90-93)

2.2. MİRANLI MUSTAFA PAŞA

2.2.6. Mustafa Paşa’nın Gayrımüslim Ahaliye Yönelik Saldırı ve Gaspları

Mustafa Paşa’nın yağma ve baskınlarındna nasibini alanlar arasında gayrımüslimler de yer alıyordu. Musul'daki İngiliz temsilcisinin Şubat 1895'te verdiği rapora göre Cizre kazasındaki bir Hıristiyan Köyü'nün sakinleri patriklerine şikâyette bulunup Mustafa Paşa ile diğer yerel ağaların köylerini tekrar tekrar yağmaladıklarını ve yaptıkları şikâyetlerin cevapsız kaldığını ve bu nedenle de köylerini boşaltmanın eşiğine geldiklerini bildirmişlerdi. Diyarbekir’deki konsolos ise Mustafa Paşa'nın sadece bu köyü değil, Cizre dolaylarındaki pek çok Hristiyan ve Müslüman köyünü de harabeye çevirdiğini belirtiyor ve kış mevsiminde aşiretleri ile birlikte adı geçen sancakta yaşayıp yazları Van bölgesine göç ettiğinden gidiş gelişleri sırasında yolunun üzerindeki bütün köylere zarar verdiğinden bahsediyordu. Konsolosluk yetkilisi Bağdat yolunda olan bazı masum Müslümanlara da zarar verdiğini ilave ederek kendisi hakkında yapılan suç duyurularına ise dolgun bir kesenin yardımıyla beraat kararı aldırmayı başardığını belirtiyordu.341 Mustafa Paşa’nın rüşvet ile yargı önüne çıkmaktan kurtulduğu J. Klein tarafından belirtilmiş ise de bu konuda yapmış olduğumuz arşiv taramasında herhangi bir belgeye rastlanılmamıştır

Mustafa Paşa, Hamidiye komutanı oluşunun yaklaşık 10. yıldönümünde ilk Kürt gazetesi “Kürdistan”da Abdurrahman Bedirhan tarafından “Mısto Keçelo” (Mahallî tabir ile Kel Mısto demek) diye tabir edilmiş ve bu kişinin birçok Ermeni ve Müslüman’ın katili olduğundan bahsedilmiştir.342

Mustafa Paşa’nın saldırılarından en fazla nasibini alan toplumlardan biri de Yezidilerdir. Bu konuda Musul Vilayeti’nden Bâb-ı Âlî’ye 27 Kasım 1897’de gönderilen bir telgrafta Miran Aşireti Reisi Mustafa Paşa’nın adamları tarafından

340 BOA., Y.MTV.232-102-1

341 Klein, Hamidiye Alayları Devletin Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, s.137. 342 Klein, Hamidiye Alayları Devletin Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, s.103-104.

78

Zaho ve Cizre sınırında çadırda yaşayan Yezidi Heviri Aşireti üzerine 300 kadar atlı ile saldırı yapılmış ve saldırı sonucunda 62 ölü ve 77 yaralı olduğu bildirilmiştir. Ancak Heviri Aşireti’nin güzergâhı üzerinde bulunan Silopi nahiyesine gittikleri yönde ölülerin cesetleri ile yaralıların görülemediği açıklansa da aşiretin diğer üyelerinin mal ve hayvanlarından bir hayli miktarının gasp edildiği ve bunun faillerinin Miranlı Mustafa Paşa'nın emriyle oğulları İbrahim ve Abdülkerim ile mahiyeti tarafından yapıldığı Zaho Kaymakamlığı'ndan bildirilmiştir. Bu konuda gerekli soruşturma açılmış ve cevabı Diyarbekir Vilayeti’ne de bildirilmiştir. Sonuç olarak bu kişiler hakkında gerekli işlemlerin yapılması istenerek bir mahkeme açılması talep edilmiş ve bu mahkemeden de sulh edilmediği takdirde sonuçlarının daha vahim olacağı adı geçen vilayet makamına bildirilmiştir.343

Yine Mustafa Paşa’nın Yezidilere yönelik bir başka saldırısı 1900 yılının sonuna doğru gerçekleşiyordu. Mustafa Paşa bu saldırıda bölgedeki Yezidilerden beş kişiyi öldürüp pek çok sığır ve koyunu da kaçırmıştı. İngiliz konsolosu durumu özetle şöyle dile getirmektedir: ‘’Bu Musto Paşa, Hamidiye’deki rütbesinden istifade

ederek rehine muamelesi yaptığı Cizre sakinlerini sürekli hırpalıyordu… Yöre sakinleri Musul ve Diyarbekir valilerinin de onayıyla Konstantinopolis’e Paşa hakkında şikâyet mektupları yolladılar; ama hiçbir netice alınmadı. Bâb-ı Âli onları Zeki Paşa’ya havale ediyor. Zat-ı Şahaneleri Musto Paşa ve diğerlerine ilgi gösterdiğinden, beriki söylenenleri yalanlıyor ve Musto Paşa ile 48. Alay Mülazım-ı Sânî Hacı Ağa hakkındaki şikâyetleri nedeniyle Zat-ı Şahanelerinin bahsi geçen valileri sert bir dille azarladığı bile oluyor.344

Mustafa Paşa bölge halkına saldırı ve gasplar yaparken etnik köken seçmiyor, daha çok ekonomik olarak olaya bakıyordu. Hatta Mustafa Paşa bu konuda o kadar çok ileri gitmeye başlamıştı ki, Ermeni ahaliyi adeta Ortaçağ derebeyleri gibi kendi toprağında bir köle olarak çalıştırdığı bile olmuştur. Bu konuda Diyarbekir Vilayeti’nden Dahiliye’ye 17 Ekim 1896 tarihinde gönderilen bir telgrafta Cizre'de Mustafa Paşa yayladan Cizre'ye dönerken Van’dan getirmiş olduğu 100 hane Ermenî halkını kendisine ait köyde iskan ettirip çiftlik ve ziraatte çalıştırmakta olduğu,

343 BOA., DH.TMIK.M.47-6-1

79

Mardin Mutasarrıflığı’ndan bildirildiği belirtilmiştir. Bu sebeple gerekli soruşturmanın açılması istenmiştir. 18 Ekim 1896 tarihinde gelen soruşturma sonucuna göre ise Ermenilerle yapılan konuşma sonucu kendi arzuları ile buraya geldikleri anlaşılıp Van'a geri dönebilecekleri bildirilmiştir.345

Bazen Mustafa Paşa aşiretlere saldırı konusunda o kadar çok ileri gidebiliyordu ki, bu sebeple saldırdığı aşiretler topraklarını terk etmek zorunda kalabiliyordu. Bu durum Dahiliye Nezareti’nin 25 Eylül 1899 tarihli tahririnde Miran Aşireti Reisi Mustafa Paşa hakkında gelen şikâyetler ile ilgili olarak kendisinin bölgede birçok saldırı gerçekleştirerek gasp yaptığı belirtilmiştir. Hatta bu saldırıların engellenmemesi durumunda bölgedeki aşiretlerin toplanarak Şimr urbânına (Çöl Arapları) karışarak ülkeyi terk edecekleri anlaşılmış olduğundan gerekli işlemlerin yapılması istenmiştir.346

Hamidiye Alayları’nın kuruluş sebeplerinden birinin de bölgedeki Ermenî faaliyetleri olduğundan genişçe bahsetmiştik. Zaten alayların kuruluşuna da en çok itiraz eden millet Ermenîler olmuş ve hatta bu millet de Mustafa Paşa’nın saldırılarından nasibini almıştı. Bu noktada devletin almış olduğu tedbirler Ermenîler tarafından da memnuniyetle karşılanmıştır. Bu konuda Diyarbekir Valisi Halid tarafından Bâb-ı Âlî’ye 22 Aralık 1901 tarihinde gönderilen telgrafta devlet yetkililerinin Diyarbekir’de Mustafa Paşa'nın diğer aşiretlere karşı saldırılarını engellemek için gerekli tedbirleri almasından ötürü Ermeniler ile Müslümanların memnuniyetlerini dile getirdikleri belirtilmiştir. Bunun yanında Mustafa Paşa’nın şu anda Cizre'de bulunduğu ve kendisi ile adamlarının da zulüm ve baskıdan men edilmesi 15 ve 17 Eylül 1901 tarihlerinde gönderilen telgraflar ile istenmiştir.347

Mustafa Paşa’nın aslında Keldânîlerle çok da sorun yaşadığı söylenemez. Ancak Mustafa Paşa’nın Keldanilerle olan ilişkilerinde devletin bir hassasiyetinin olduğunu görmekteyiz. Bu konuda Seraskeriye’den Bahêddin tarafından 18 Eylül 1902’de ve Bâb-ı Âlî’den Hüsnü tarafından 18 Eylül 1902 tarihinde gönderilen telgraflarda Miran Aşireti Reisi Mustafa Paşa nezdinde ve şimdi de oğulları yanında bulunan ve kâtiplik hizmetinde bulunan Yusuf ve Maho adlı şahısların Keldânî

345 BOA., DH.TMIK.M-19-66-1 346 BOA., BEO.1376,103170-1 347 BOA., DH.TMIK.M.116-3

80

olduğu anlaşılmıştır. Cizre'den gelen Yusuf'un biraderi Andon’la yakınlığından, diğer birinin ifadelerinden anlaşıldığı ve aşiretin içlerine hususen Hamidiye Süvari Alayları’na mensup Kürtler arasında bu takım kâtibin yer alamasının bazı sorunlara sebep olabileceği belirtilerek Yusuf ve Maho'nun Cizre'den gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir.348

Belgede Miran aşireti ve Mustafa Paşa (sayfa 90-93)