• Sonuç bulunamadı

2.2. MİRANLI MUSTAFA PAŞA

2.2.10. Ölümü

Hamidiye Alayları’nın oluşturulmasından on yıl sonra Bedirhan Bey'in oğullarından bazıları Hamidiye Alayları’na ve Miran Aşireti’nden Mustafa Paşa’ya karşı sözünü esirgemeyen bir muhalefet kampanyası başlattılar. Sürgündeyken muhalefet kampanyalarını yürüten ve gazetelerini yayımlayan Abdurrahman Bedirhan ile kardeşi Mikdad Mithat, Mustafa Paşa ve Hamidiye Alayları’nı gazeteleri Kürdistan'da daha fazla eleştirmeye başladılar. Kürdistan'ın yayın hayatı süresince Hamidiye örgütlenmesine, Zeki Paşa'ya ve Sultan'a karşı pek çok eleştiri yazısı yazıldı.373

Mustafa Paşa'nın mahvını isteyen Bedirhanların bu dileği paşanın 1902'de aşiretleri ile birlikte göç yolundayken374 Bedirhanların yeni müttefiği Şırnak Aşireti Reisi Surzâde Mehmed Ağa ve adamları tarafından pusuya düşürülerek öldürülmesi ile gerçek oldu.375 Olayda Mustafa’nın oğullarından birinin de öldüğü belirtilmektedir. Katiller Mustafa’nın hayatta kalması halinde babasının yerini

373 Klein, Hamidiye Alayları Devletin Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, s.164. Ayrıca Kürdistan

Gazetesi ilk beş sayıya kadar Mikdad Mithad Bedirhan tarafından, sonraki sayılar ise Abdurrahman Bedirhan tarafından yayımlanmıştır. Daha ilk sayıdan itibaren Kürt milliyetçiliği ve özgürlüğü adına yayımlar yapması Abdülhamid ve yönetiminin de dikkatinden kaçmamış ve daha ilk sayının Kahire’de yayımlanmasından hemen sonra, henüz ikinci sayısı yayımlanmadan imparatorluk illerine girişi yasaklanmıştır. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Malmîsanij, İlk Kürt

Gazetesi Kurdistan’ı Yayımlayan Abdurrahman Bedirhan 1868-1936, İstanbul: Vate

Yayınları, 2011, s.121.

374 Eliaçık, ‘’Miran Aşireti Reisi Mustafa Paşa’nın Bölgedeki Vukûatıyla İlgili Arşiv Belgeleri’’, Uluslararası Şırnak Sempozyumu, s.136; Eliaçık, ‘’Cizre Alayları ve Eşkıyalık’’, Uluslararası Bilim Düşünce ve Sanatta Cizre Sempozyum Bildirileri, s.112; Baz-Şarman-Cengiz-Ölgen, Şınak Aşiretleri Ve Kültürü, s.69; Klein, Hamidiye Alayları Devletin Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, s.171; www.cizre.gen.tr.

91

alacağından korkuyorlardır. Böylece Miran Aşireti kendilerinin bölgedeki konumunu güçlendirmeyi başarmış olan bir önderini kaybetti.376

Mustafa Paşa’nın ölümüyle ilgili olarak Diyarbekir Valisi Faik Bey tarafından Sadaret’e 15 Eylül 1902 tarihinde gönderilen telgrafta Bitlis'te Ateşgir Boğazı’nda aşiretler arasında meydana gelen silahlı çatışmada Mustafa Paşa'nın öldürüldüğü ve cenazesinin de askerler tarafından Cizre Kaymakamlığı’na getirildiği belirtilmişitir. Bu çatışmada Mustafa Paşa'nın büyük oğlu İbrahim ile mühürdarının da yaralı olduğu, karşı taraftan Şırnak Aşireti Reisi Surzâde Mehmed Ağa’nın oğlu Ali Ağa’nın da öldüğü belirtilmiştir.377 Mustafa Paşa’nın naaşı Cizre'ye getirilerek kendi adı ile anılan türbesine gömülmüştür.378 Bu türbe Cizre’nin güneyindeki mezarlığın doğusunda yer almaktadır.379

Ayrıca Mustafa Paşa’nın ölümünden sonra çatışmaların tekrardan yaşanmaması için alınan önlemler doğrultusunda Bitlis’ten Bâb-ı Âlî’ye 4 Nisan 1903 tarihinde gönderilen telgrafta Mustafa Paşa'nın ölmesinden dolayı Miran Aşireti’nin çatışma içerisinde olduğu aşiretlerle tekrardan sorunlar yaşayabileceği belirtilmiştir. Bu sebeple Miran Aşireti’nin Üstü Şekir Boran adlı yerden topluca geçmesine müsaade edilmeyip ufak kafileler halinde geçirilmesinde yarar olacağı ifade edilmiştir. Alınacak önlemler hususunda ise askerî memurun gerekeni yapması ve neticeyi de 4. Ordu'yu Hümayun’a bildirilmesi istenmiştir.380 Ayrıca Mustafa Paşa’nın alınan önlemler doğrultusunda bazı kişilerin aracı olarak görevlendirilmesi de istenmiştir. Bu hususta Dahiliye’den 12 Ekim 1903 tarihinde gönderilen telgrafta Miran Aşireti Reisi Mustafa Paşa’nın ölümüyle beraber Miran ve Şırnak aşiretleri arasında saldırı olabileceği ifade edilmiştir. Bu sebeple iki aşiret arasında da söz sahibi olan ve Siirt’te Peygamber soyundan gelen Said Ahmet ile Belediye Reisi Hami Efendiler seçilmiş ve bu kişiler iki kere bölgeye giderek taraflar arasında sulh etmeye çalışmışlardır.381

376 Klein, Hamidiye Alayları Devletin Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, s.171-172. 377 BOA., DH.TMIK.M.131-28-3

378 Yaşın, Tarih Kültür Ve Cizre, s.109.

379 M. Zahir Ertekin, Cizre’deki Mimari Eserler, Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Snat Tarihi Ana Bilim Dalı Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2005, s.69.

380 BOA., DH.TMIK.M.141-35-1 381 ŞD.2733.41-1

92

Mustafa Paşa’nın ölümüyle ilgili olarak Osmanlı Devleti’nin şark bölgesine geniş bir gezi yaparken Cizre’ye de uğrayan Mark Sykes, bazı bilgilere değinmişitir. 1902'de öldürülen Mustafa Paşa'nın türbesinin önünden geçerek kasabaya doğru ilerlediklerini ifade eden Sykes, Mustafa Paşa’nın küçük bir Kürt kabilesinin reisi iken Sultan tarafından Hamidiye Alaylarında komutan olduğuna değinmiştir. Mustafa Paşa’nın bu görevi yaparken işlediği cürümlerinden dolayı herkes tarafından nefretle bakılan birine dönüştüğünü ifade eden Sykes, Paşa’nın cesedinin düşmanları tarafından çalınarak yakılmasından korkulduğundan dolayı korunduğunu belirtmiştir. Mustafa Paşa’nın ölümüyle ilgili olarak birkaç farklı hikâye duyan Sykes, bunlardan ilkinin bir geçit töreni sırasında kendi aşiret alayının önünden geçerken kahraman bir asker tarafından öldürüldüğü hikâyesi olduğunu ifade etmiştir. Diğer hikâyelerde ise gözü kara bir düşmana karşı yapılan saldırıya liderlik ederken, bir vadiden gece saatlerinde bir başına at sürerken, bir çatışmada adamlarıyla beraber pusuya düşürülüp son kişiye kadar savaşırken, adamlarını teşkil eden düzenli ordu tarafından öldürüldüğü yönünde olduğunu belirtmiştir. Ancak bu hikâyelerin eğlendirici yönleri olduğunu da belirten Sykes, Mustafa Paşa’nın gerçek ölüm nedenini 2 Hıristiyan kâtip ve Şırnak Kürtlerinin verdiği bilgiler sayesinde öğrendiğini belirtmiştir. Aşireti ve sürüleri ile yaz mevsimini Van Gölü'nün güneyinde geçiren Mustafa Paşa büyük düşmanı olan Şırnak Kürtlerinin bölgesi üzerinden geri dönerken, Şırnak Aşiret üyeleri Şırnak geçidinde durdurarak, onu iki gün boyunca alıkoymuşlardır. Sabrını kaybeden Mustafa Paşa da bir saldırı girişiminde bulunarak “Bu geçitten ya bugün

geçeriz ya da asla!” diye bağırarak dikkatli bir nişan alıp Şırnak Aşireti’nin

adamlarından birini öldürünce adamın yoldaşları geri çekilmişlerdir. Sonra Mustafa

“ilerlemeden önce yemek yiyelim.” demiş. Kendisine ekmek getirilmiş. Tam ekmeği

ağzına götürdüğü sırada nerden geldiği belliği olmayan bir kurşunla alnından vurulmuş ve hiçbir ses çıkarmadan öylece yere yığılmıştır. Bu şekilde Mustafa Paşa’nın asıl ölüm şeklini öğrenen Sykes, Türkiye'nin Asya topraklarındaki huzurunu kaçıran maceraperest bir şahsın sonunun böylece gelmiş olduğunu belirtmiştir.382

Mustafa Paşa’nın ölümü ile birlikte Miran Aşireti'nin başına Mustafa Paşa'nın oğlu Abdülkerim geçti. Gözlemcilere göre Abdülkerim de bölgede aşiretinin gücünü babasıyla aynı yöntemleri kullanarak (talan, gözdağı, cinayet) arttırmaya çalıştı.

93

Ancak artık kendisine de aşiretine karşı daha büyük bir ittifakla karşı karşıya olduğundan onca şiddet kullanmasına rağmen ilk başta o kadar başarılı olamadı. Ama Abdülkerim ve başka Hamidiye reisleri Hamidiye bağlantıları sayesinde oluşturdukları küçük emirlikler sayesinde yine denetim mekanizmalarını oluşturdular. Sultan II. Abdülhamid'in devrilmesine ve Zeki Paşa'nın yeni rejim tarafından görevden azledilmesine kadar da güçlerini korudular.383

Belgede Miran aşireti ve Mustafa Paşa (sayfa 103-106)