• Sonuç bulunamadı

2.2. HEġT BEHĠġT

2.1.2. Muhtelif Bakımlardan HeĢt BehiĢt

2.1.2.3. Muhteva Bakımından HeĢt BehiĢt

2.1.2.3.2. Muhteva Bakımından Ġkinci Ketibe

Ġkinci ketibe bir talî„a, iki mukaddime, on sekiz destandan mürekkeptir. Bidlîsî, Orhan Gazi dönemini ihtiva eden bu ketibenin baĢında kaleme aldığı uzun bir Ģiirin ardından ikinci ketibenin hangi bölümlerden meydana geldiğini belirterek Kutlu hünerli talî„a bâbına giriĢ yapmaktadır. Bu bölümde insanlığa halife olma rütbesinin intikalinin sırrını ve hikmetini, sultanlık nesebine nispeti sağlayan bağın illetlerini, Muhammedî mülkünün ilk sahiplerini, yedi yüzüncü yılda devlet yıldızının doğuĢunu simgeleyen Osman Gazi‟den saltanatın Orhan Gazi‟ye intikalini anlatmaktadır. Birinci mukaddimede Sultan Orhan‟ın beğenilir Ģemaili ve övülmüĢ hasletleri; gaza ile fetih istikrarı; Orhan Gazi‟nin adaleti, ihsanı ve cömertliği; onun döneminde yoksulluğun bitmesi; medreseler, hankâhlar ve hayır binalarının inĢası; kiliselerin mescit ve camiye çevrilmesi konularına yer vermektedir. Ġkinci mukaddimede Osman Gazi‟nin vefatının ardından miras paylaĢımı hususunda oğulları Orhan ve Alaeddin arasındaki kardeĢlik münasebetlerinin güzelliğinden söz etmektedir. ġeyh ġeyhülislam Edebali‟nin biraderzâdesi Ahi ġemseddin‟nin oğlu Ahi Hasan‟ın önderliğinde Osman Gazi‟nin miras taksiminin gerçekleĢtirilmesi, Alaeddin Çelebi‟nin vezir olması, Sultan Orhan‟ın cülusu, devlet erkânını sultanlık iĢlerine vekil tayin etmesi, Orhan Bey‟in saltanatının muasırı olan Ġran ve Turan memleketlerinin meliklerin ahvali, Ġlhanlı Ebu Said Bahadır Han dönemi, Ġlhanlı sınırlarında bağımsızlık mücadelesi veren komutanlar, Ġlhanlı hanının oğulları ile vezirlerinin faaliyetleri ve mücadeleleri, Ġlhanlı Devleti‟nin yıkılmasından sonra Ġran coğrafyasında ortaya çıkan tavâif-i mülûk, Selçuklu Devleti‟nin yıkılmasının ardından hanedan üyelerinin vaziyeti, Anadolu‟da kurulan tavâif-i mülûk ve Karaman memleketi hakkında kısaca bilgi vermektedir.

Birinci destanda sekiz yıllık muhasaranın ardından PınarbaĢı‟ndan hücuma geçilmesi üzerine Bursa tekfurunun Ģehri teslim etmesi sonucu gerçekleĢen fethi konu almaktadır. Ġkinci destanda Bursa‟nın Orhan Gazi tarafından pâyitaht merkezi olarak tercih edilmesinin sebepleri, PınarbaĢı, Kaplıca mevkileri, Bursa‟nın vadisi, nehirleri, zirai ile ticari hususiyetleri ve inĢa edilen Dârüzziyâfe‟den söz etmektedir. Üçüncü destanda ise Sultan Gazi Murad‟ın doğumunu edebî bir üslupla kaleme almaktadır.

63

Dördüncü destana Orhan Gazi‟nin ilk fetih teĢebbüsleri ile sebeplerinin takdimi ve Osman Bey döneminde Sakarya Nehri cihetine gönderilen gazilerin faaliyetleri mevzularını muhtasar Ģekilde ele alarak girizgâh yapmaktadır. Ardından Samandıra Kalesi‟ni tâbiiyeti altına almak için gazilerin yaptığı ittifak sonucu gerçekleĢen fethi, ele geçirilen tekfurun fidye karĢılığı satılması hadisesini ve bölgenin Hâceili adıyla meĢhur olmasını hikâye etmektedir. BeĢinci destanda Aydos hâkiminin kızının gördüğü bir rüyanın etkisiyle Müslüman gazilere gönderdiği mektup sonucu gerçekleĢen ittifakı anlatmaktadır. Abdurrahman Gazi‟nin ve birkaç neferin hâkimin kızının yardımıyla kale içine girip kalenin kapılarını açarak gerçekleĢen fethi ve Abdurrahman Gazi ile Aydos hâkiminin kızının oğlu olan Kara Abdurrahman‟ın Rum Ġli‟ndeki namını aktarmaktadır.

Altıncı destana Balakonya isimli bir kızın melik olduğu Ġznikmid Ģehrinin mevkii, coğrafî konumu, fezası, verimli arazisi hakkında bilgi vererek baĢlamaktadır. Ardından Ģehrin tarihini, kimlere ev sahipliği yaptığını, o dönemlerde Ģehrin vaziyetini, yine o devirden kalmıĢ olan görülmeye değer eserlerini, bölgedeki canlı çeĢitliliğini, ovalarının geniĢlikleri, mesafelerini, gölü, nehri, ormanlık alanı, ağaçlarla dolu koruluğu, rüzgârları, ticaret metaı olan ağaçların gönderildiği bölgeleri ile mesafelerini anlatmaktadır. Ağca Hace ve Konur Alb‟in vefatını, Balakonya‟nın erkek kardeĢi, aynı zamanda Koyunhisar tekfuru olan Kalavun‟un öldürülmesinin ardından kalenin teslimini ve Balakonya‟nın kardeĢinin ölümünden duyduğu üzüntü ve korkuyla Ġznikmid‟i gazilere bırakmasını, mabetlerin mescide ve kilisenin medreseye çevrilmesini hikâye etmektedir. Devamında Yunanlı kayserlerinin haberlerini rivayet edenlerden Ġstanbul hâkiminin cüzzamlı kızının Balakova tepeciğindeki kaynar su ve balçıktan Ģifa bulması hikâyesini nakletmektedir. Yine bu bölgede medfun bulunan Bî-nevâ Baba‟dan söz etmektedir. Ġznikmid‟e tabi olan beldelerin fethinin tamamlanıp gaziler arasında vilayetlerin paylaĢtırılması hakkında malumat vermektedir.

Yedinci destanın konusu ise büyüyen beyliğin hanı ile askerlerinin giyimi, orduya yeni eklenen bölükler ile bunlarının düzeninin oluĢturulmasına yönelik teĢebbüslerdir. Alaeddin PaĢa‟nın önerisiyle bey ve askerlerinin beyaz baĢlık giymesini; karar kılınan baĢlıkların Ģekli ve Ģemailini; Yıldırım Bayezid ve Murad

64

Han döneminde baĢlıklar hususunda yapılan değiĢiklikleri; Orhan Gazi adına bastırılan para ve Ģeklini; yeni meydana getirilen yaya bölüğü ve yevmiyelerini; süvari grubuna tahsis edilen tımarı, bu grubun mükellefiyetleri ile muaf oldukları vergileri ve askeri düzen konularını detaylı olarak ele almaktadır.

Sekizinci destana Osman Bey zamanında Ġznik fethini gerçekleĢtirmek için inĢa ettirilen kaleden ve mücahitlerin Ġznik‟e yaptıkları taarruzlardan bahsederek giriĢ yapmaktadır. Ardından Orhan Gazi‟nin yaptırdığı kale, Ġstanbul tekfurunun Ġznik‟e yardım için planladığı gece baskını, casuslar yoluyla öğrenilen baskına karĢılık mücahit askerlerin pusu kurmaları, Ġznik Kalesi‟nin kuĢatılması ve fethi, kul ile kölelerin ganimet olarak alınması, Ġznik‟teki göl, gölün içindeki kadim Ģehir, Ġznik mahallinin kadınlarının Orhan Gazi‟den ricaları, Ġznik‟in hükümet tahtı yapılması, kiliselerin cami ve medreseye çevrilmesi, medreseye müderris tayini, yolcu ribatı inĢası hadiselerini nakletmektedir.

Dokuzuncu destanda Ġznikmid Ģehrinde ġehzade Süleyman PaĢa‟nın istiklali keyfiyeti, Tarakçı Yenicesi, Göynük ile Muturnu vilayetlerinin fethi, Tarakçı Yenicesi‟deki tarakçılık ile kaĢıkçılık zanaatı ve fethedilen yerlerin askerlere ikta edilmesi mevzularını anlatmaktadır. Onuncu destanda Osman Gazi döneminde Gemleyük‟ün ele geçirilmesine yönelik faaliyetlerden kısaca bahsetmekte ve Orhan Gazi döneminde gerçekleĢen fetihten söz etmektedir. On birinci destanda ele aldığı hususlar; Bursa Ģehrinde hayrat yapıları ile sadaka müesseselerinin bina edilmesi, mescid-i caminin tamiri, medrese, hankâh, ribat ile ek binaların inĢasıdır.

On ikinci destanda Karasi Ġli‟nin vaziyetini, Aclan Bey‟in vefatından sonra Orhan‟ın bölgeye teveccüh sebeplerini ve hâkim olmasını, valiliğe Süleyman PaĢa‟nın getirilmesini, Karasi Ġli gazilerinin Süleyman PaĢa‟nın himayesine girmesini, Konlusus ve Ġlenus kalelerinin fethini, Kirmasiyye, Mihalic ve Ulubad Ģehirlerini zimmet akdiyle ele geçirmesini anlatmaktadır. On üçüncü destanda Anahor Kalesi ile Armudili vilayetine Orhan Gazi‟nin teveccühünü ve bu kâfir beldelerin aman dilemesiyle Orhan‟ın iktidar kabzasına girmesini konu edinmiĢtir.

On dördüncü destanda Rum Ġli diyarından etraflıca bahsetmeden önce arzın kuzey ve güneyini iklimlere bölerek kuzeydeki mamur beldelerin bulunduğu

65

iklimleri zikretmektedir. Ġnsanları ten renklerine göre ayırarak yaĢadıkları canipleri ve bu caniplerin havasından söz etmektedir. Kuzeydeki en güzel beldelere sahip olan Rum ve Frenk diyarının kültürlü hâkimlerin ve sanatkârların kaynağı olduğunu belirterek Rum Ġli‟nin yetiĢtirdiği tarihteki en önemli isim olan Ġskender‟den ve onun mülkü olan beldelerdeki tarihî kalıntılardan bahsetmektedir. Rum Ġli‟ndeki mamur ve dârü‟l-mülk olan Ģehirleri sıralamaktadır. Ardından Rum Ġli‟yi çevreleyen denizler, nehirler, adalar, yalçın ve dik dağlardan söz ederek adeta bölgenin fiziki haritasını çizmektedir. Rum Ġli‟nin kaçıncı iklimde bulunduğu, önemli Ģehirlerinin hangi iklimlere dâhil olduğu ve bölgenin nebatî ile madenî çeĢitliliği hususlarına değinmektedir. Orhan Gazi‟nin Rum Ġli memleketlerinin fethedilerek ele geçirilmesi düĢüncesini ve ġehzade Süleyman PaĢa‟nın bu fethi üstlenerek mücahit bir grup askerle karĢıya geçme kararını aktararak bölümü sonlandırmaktadır.

On beĢinci destanda Süleyman PaĢa‟nın Rum Ġli fethi görevini üstlenmesinin ardından Ece Bey, Gazi Fazıl ve Evrenos Bey ile müĢavere sonucu bir gece Rum Ġli‟ne geçerek bir kâfirin Süleyman‟a getirilmesi, bu kâfirin rehberliğiyle Rum Ġli‟ne çıkacak uygun mekânın Cebeni Kalesi olarak belirlenmesi ve Süleyman PaĢa‟nın mücahit askerlerle Cebeni ve AyaĢloniyye Kaleleri‟ni fethetmesi konularını hikâye etmektedir. On altıncı destanda Gelibolu tekfuruyla daima yardımlaĢma cihetinde olan Konurhisar hâkimi Kalokonya‟nın gaziler üzerine taarruzları sonrası Süleyman PaĢa‟nın kaleyi fethetmesini, Süleyman PaĢa ile serdarlarının bir Mevlevî derviĢin hediyesi olan külahı giymelerini, Gelibolu havalisini ele geçirmelerini, Gelibolu‟nun coğrafi mevki olarak önemini, Megalkara‟nın fezası ile gıdası ve kalenin fethi, Ġpsala, Hayrabolu, Corlu Ģehirleri ile Tekür Dağı‟ndaki bazı kalelerin ve bukaların fethini nakletmektedir.

On yedinci destanda Kostantiniyye, Selanik, Mora, Ağriboz ve Frenklerin Rum Ġli‟ndeki Türklerin üzerine yürümek için birlik oluĢturmasını, bu esnada ġehzade Süleyman PaĢa‟nın av sırasında atın üzerinden düĢerek vefat etmesini ve kâfirlerin hücum kalktığı savaĢ meydanında Süleyman PaĢa‟nın ruhaniyetinin kerametiyle kâfirlerin mağlup edilmesini konu edinmiĢtir. On sekizinci destanda Süleyman PaĢa‟nın vefat haberinin Orhan Gazi‟ye vasıl olmasını ve Orhan‟ın

66

pâyitahtı Gazi Murad‟a bırakmasını ve ardından ölüm marazının kendisine ulaĢmasını anlatıp ikinci ketibeyi sonlandırmaktadır.