• Sonuç bulunamadı

Montessori Yaklaşımında Öğretmenin Rolü

1. AMAÇ VE KAPSAM

1.2 Montessori Yaklaşımı

1.2.3 Montessori Yaklaşımında Öğretmenin Rolü

Montessori yaklaşımı, felsefesi, eğitim ortamı ve materyalleri konusunda eğitim almış uzman Montessori öğretmenlerinin ve özel olarak geliştirilmiş Montessori araç–

gereçlerinin bulunduğu eğitim ortamlarında gerçekleştirilebilmektedir. Bu yaklaşımda öğretmen yol göstericidir ve gözlemcidir. Bu yolla çocukların kendi yeteneklerini kullanabilmeleri ve kendi adımlarıyla gelişebilmeleri için sağduyusal ve sağlıklı bir sistem sunmak amaçlanmaktadır (Mallory, 1989). Montessori yönteminde eğitimci ya da öğretmen kavramları geleneksel eğitim yöntemlerindeki anlamıyla kullanılmamaktadır.

Montessori yönteminde eğitimci “yönlendiren-yön veren”anlamında kullanılmaktadır (Torrence ve Chattin-McNichols, 2005).

Montessori yaklaşımında öğretmen, çevreyi hazırlamaktan ve çocukların çevre ile ilişkiye geçmelerini sağlamaktan sorumludur. Öğretmenlerin çocukların kendi gelişimi için potansiyelini kullanma fırsatı tanımaları çocuklar için ömenlidir (Lillard, 2008).

Geleneksel öğretmenlerle karşılaştırıldığında Montessori öğretmeni çocuk odaklıdır ve öğretmenin görevi, malzemeyi nasıl kullanacağını ona anlatarak, onun materyal ile doğrudan doğruya yapacağı deneylerle kendi kendine öğrenmesini sağlamaktır. Ayrıca Montessori öğretmeni çok iyi bir gözlemcidir ve çocuğa bireysel rehberlik hizmeti sunabilen, her materyalden nasıl yararlanabileceğini çocuğa göstermekle bilikte çocuğun gelişimini,

15 materyallerle yaptığı çalışmaları ve eğitim ortamındaki tüm davranışlarını gözlemler (Oğuz ve Köksal Akyol, 2006). Kısaca öretmen, çocuğa rehberlik eden, çocuk ihtiyaç duyduğunda ona yardımcı olan bir yetişkin konumundadır (Arslan, 2008).

Montessori Eğitimcisi sınıf içerisinde bulunan materyalin nasıl kullanıldığını, hangi materyalin hangi yaştaki çocuğa sunulması gerektiği bilmesinin yanısıra materyalin ne zaman geri çekilmesi gerektiğini de bilmelidir. Montessori yaklaşımında eğitimci çocuklara gözlem yapma, keşfetme ve çevreyi araştırma fırsatı vermektedir. Bu eğitimcinin, sadece çocuğun keşfetme, araştırma ve gözlem yapma isteklerini karşılama anlamına gelmelidir. Eğitimci sınıf içerisindeki materyali çocuğun yaşına, gelişimine uygun olarak çocuğa sunmaktadır.

Materyalin nasıl kullanılacağı, sınıf içerisinde çevrenin korunması ve düzenin sağlanması için neler yapılması gerektiğini tek tek çocuklara doğrudan müdahale etmeden göstermektedir (Isaacs, 2007). Montessori sınıfında eğitimci neredeyse fark edilmeyecek düzeyde pasif bir durumda sınıfta materyallerle çalışan çocuklara yardım etmektedir. Bu yardım çocuğun başladığı etkinliğine müdahale biçiminde değil, çocuğu gözlemleyerek çocuğun gelişimi hakkında bilgi edinme şeklinde olmalıdır (Temel, 2005).

Montessori yaklaşımının tüm özellikleri dikkate alındığında okul öncesi eğitimin temel ilkeleriyle birebir örtüştüğü gözlenmektedir. Bu nedenle dünyada Montessori yaklaşımına dayalı eğitim veren okul öncesi kurumlarının giderek yaygınlaştığı, dünya genelinde de (76 ülke) Montessori okullarının aileler tarafından en çok tercih edilen okullar arasında yer aldığı dikkat çekmektedir. Dünya genelinde Amerika’da 1909, Kanada 511, Almanya 318, Hollanda 228, Pakistan 23, Ekvator 15, Suudi Arabistan 4, Etiyopya 2 Montessori okulu bulunduğu belirtilmektedir. Türkiye’ de ise okul sayısının çok az olduğu görülmekle birlikte bir artışın olduğu gözlemlenmektedir (Arslan, 2008). Çocuğun gelişiminin desteklenmesi açısından önemli bir yere sahip olan Montessori yaklaşımına dayalı eğitimin Türkiye’de geleneksel eğitimin yanında alternatif bir model olarak yer almasının önemli olacağı düşünülmektedir.

Son yıllarda özel anaokulları bünyesinde Montessori yaklaşımını uygulayan örneklere rastlanmakta, ancak resmi kurum bünyesinde Montessori eğitimi veren kurum sayısının yok denecek kadar az olduğu dikkati çekmektedir. Bu nedenle çocuk gelişiminin desteklenmesinde önemli etkisi olduğu vurgulanan Montessori yaklaşımının Türkiye de yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu düşünceden hareketle çalışmada çocukların gelişim özelliklerinin belirlenmesi, montessori yaklaşımına dayalı

16 eğitimin çocukların gelişimleri üzerinde etkisi olup olmadığının ortaya konması ve sonuçlar doğrultusunda Türkiye’de Montessori eğitimini yaygınlaştırma yolunda girişimlerde bulunulması amaçlanmaktadır.

17 2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Montessori eğitim yaklaşımına ilişkin yurt içinde ve yurt dışında çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Konu ile ilgili araştırmalar tarih sırasına göre aşağıda sunulmuştur.

Edwards (2002) çalışmasında yeni eğitim yaklaşımlarından ‘Waldorf, Reggio Emilla ve Montessori’ yaklaşımları karşılaştırılmıştır. Çalışmada yaklaşımlar ile ilgili amaç, temel nokta ve genel bilgi içerikleri kaynak taraması niteliğinde belirlenmiştir. Çalışma sonucunda giriş bölümünde her üç yaklaşımın birbirinden ayrıldığı özel durumları belirlemek için okul programını ve öğretmen öğrenci ilişkilerini incelemek amacıyla, okul personeli, geçmiş ve bu süreçte okula devam eden çocuklar ve aileleri ile görüşülmesi gerektiği belirtilmiştir.

Montessori yaklaşımının her üç yaklaşıma göre daha sosyal ve empatik becerileri geliştirici özellikte olduğu saptanmıştır. Montessori eğitimi sonucunda öğrenme çıktılarının daha gözlemlenebilir olduğu belirtilmiştir.

Gleen (2003) Boylamsal değerlendirme çalışmasında Franciscan Erken Montessori Okulunda eğitim alan on sekiz yaşındaki yetişkinlerdeki Montessori eğitiminin etkilerini değerlendirmiştir. Araştırmanın örneklemini okuyan öğrenciler oluşturmuştur. Araştırma sonuçlarına göre Montessori eğitiminin çocukların akademik ve sosyal gelişimlerinde olumlu etkiler yaptığı ortaya konulmuştur. Ayrıca Montessori eğitimi ile yetişen yetişkinler, Montessori eğitimi esnasında edindikleri tecrübelerin şu an ki akademik, kişisel ve sosyal gelişmişliklerinde pozitif katkıları olduğunu ifade etmişlerdir.

Erben (2005) çalışmasında; Montessori materyallerinin, işitme engelli ve zihin engelli çocukların alıcı dil becerilerinden görsel algı düzeyini etkileyip etkilemediğini araştırmıştır.

Araştırma Solomon dört grup modeline göre yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi, toplam 40 çocuktur. Zihinsel engelli ve işitsel engelli çocukların alıcı dil gelişim boyutlarından görsel algıyı değerlendirmek için ahşap olan, dört farklı renkte ve dört farklı geometrik şekil tanıma aracı ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Bu şekiller daire, üçgen, dikdörtgen ve karedir.

Uygulama bölümünde ise Montessori materyallerinden ‘Geometrik Cisimler’ uygulama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırma bulgularına bakıldığında, Montessori-Materyalleri ‘geometrik cisimler’ işitme engelli çocukların alıcı dil becerilerinden görsel algı düzeylerine olumlu yönde etki etmediği, zihin engelli çocukların alıcı dil becerilerinden görsel algı düzeylerine olumlu yönde etki ettiği görülmüştür. Çalışmanın sonunda; Montessori materyallerin işitme engelli ve zihin engelli çocukların alıcı dil becerilerinden görsel algı düzeylerini etkilediği

18 belirlenmiştir. Araştırma sonuçları Montessori materyallerinin eğitim öğretimi kolaylaştırabildiğini ve eğitim öğretimde etkili olabildiğini göstermiştir.

Korkmaz (2005) çalışmasında, Türkiye’de Montessori eğitimi verdiğini duyuran okulların belirtilen akreditasyon kuruluşlarının standartlarını ne oranda karşıladıklarını incelemeyi amaçlamıştır. Çalışmanın örneklemini Ankara’daki iki, İstanbul’daki üç okul oluşturmuştur.

Araştırmada genel tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak uzman görüşü alınarak hazırlanmış bir anket kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan anketin oluşturulması aşamasında Uluslararası Montessori Konseyi (IMC) ve Amerikan Montessori Topluğunun (AMS) akreditasyon standartlarından ve literatür taraması sonucu ulaşılan bilgilerden yararlanılmıştır. Elde edilen veriler sonucunda Türkiye’de Montessori eğitimi verdiğini duyuran okulların, eğitim programlarını düzenleme ve yürütmede, günlük öğretim akışında, yönetim sürecinde hangi açılardan gerçek bir Montessori okulunun standartlarını karşıladığı yorumlanmıştır. Standartları karşılama oranlarının genel değerlendirmesi için yüzde ve frekans hesaplaması kullanılmıştır. Bir alternatif eğitim metodu olan Montessori metodunun Türkiye’de yaygınlaşması eğitim sorunlarının çözümüne yönelik önemli bir alternatif yaratacağı, bu nedenle metodun karar vericiler, akademisyenler tarafından desteklenmesi, metotla ilgili çalışmaların ve yayınların artması, eğiticilerin ülkede eğitim alabilmesinin koşullarının yaratılması, üniversitelerde metot hakkında danışmanlık yapabilecek akademisyenlerin bulunması, denetleyici kurumların bu metodu desteklemeleri, metodun ilköğretim ve ortaöğretim aşamalarının ülke koşullarına adaptasyonu için çalışmalar yapılması gerekliliği ortaya konmuştur.

Lillard ve Quest (2006) çalışmalarında Amerika’nın Wisconsin eyaletinden seçilen iki okulun (Montessori eğitimi uygulayan ve uygulamayan) akademik ve sosyal başarı düzeyleri değerlendirmiştir. Çalışma beş yaş grubunda 20 kontrol ve 30 deney grubu olmak üzere 50 çocuk ile yapılmıştır. Çocuklara çözümlemeleri amacıyla sosyal problemler içeren beş öykü verilmiştir. Montessori eğitimi alan gruptaki çocukların adalet, eşitlik, paylaşım gibi konularda daha yüksek puanlar aldığı gözlenmiştir.

Aydoğan Akuysal (2007) çalışmasında, Piaget ve Montessori yöntemine uygun hazırladığı kavram eğitim programının geometrik şekil ve sayı kavramlarına etkisini incelemiştir. Bu araştırmada deney grubu çocuklarına Piaget ve Montessori yöntemlerine uygun olarak hazırlanan “kavram eğitim programı” uygulanırken, kontrol grubunda var olan program

19 uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulardan deney grubundaki çocukların puan ortalamalarının kontrol grubundaki çocukların puan ortalamalarına göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Deney grubundaki çocukların, sayılarla ilgili eleman sayıları aynı olan iki kümeyi eşleştirme, sayıların simgesel modellerini tanıma ve eşleştirme, nesneleri sayma, sayıların simgesel modellerini yazma, kare, daire, üçgen ve dikdörtgeni tanıma ve yazma davranışlarında anlamlı düzeyde gelişmenin olduğu gözlenmiştir.

Dorrer (2007) çalışmasında Minnesota ve Wisconsin Montessori ilkokullarının müfredatlarının uygulanmasını incelemiştir. İncelenen belgeler arasında yazılı müfredat dökümanları ve Montessori öğretmenlerinin el kitapları bulunmaktadır. Montessori okul personellerinin yazılı müfredat dokümanları ile ilgili duyguları ve alışkanlıkları değerlendirilmiştir. Çalışmaya idareci ve öğretmenden oluşan 77 kişi katılmıştır. Açık ve kapalı uçlu sorular içeren nitel bir çalışma uygulanmıştır. Sonuçlar % 13.2 yazılı doküman kullanıldığını göstermiştir. Katılımcıların büyük bir kısmı, öğrencilere yardımcı olacağı ve okullarındaki müfredatı güçlendirebileceği düşüncesiyle yazılı dokümanları tercih ettiklerini belirtmişlerdir.

Koçyiğit ve Kayılı (2008) yaptıkları çalışmalarında Montessori yöntemi ile eğitim alan ve normal müfredat ile eğitim alan anaokulu çocuklarının sosyal becerilerini karşılaştırmayı amaçlamışlardır. Araştırma grubunu anaokulunda eğitim gören 120 çocuk oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Merrell (1994) tarafından geliştirilen "Anasınıfı ve Anaokulu Davranış Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, Montessori yöntemiyle eğitim alan çocukların normal müfredata göre eğitim alan anasınıfı çocuklarından sosyal işbirliği, sosyal etkileşim ve sosyal bağımsızlık alt boyut puanlarında anlamlı düzeyde farklılık olduğu sonucu bulunmuştur.

Lillard (2008) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada Montessori okuluna devam eden çocuklar ile geleneksel okullara devam eden çocukların sosyal ve akademik becerileri karşılaştırılmıştır. Çalışma Milwaukee’de yapılmış ve şehirdeki reşit olmayan çocukları kapsamıştır. Okula devam eden çocuklar kura yöntemi ile seçilmiştir. Kurayı kazanan ve Montessori Okuluna kaydını yaptıran çocuklar çalışma grubunu, kurayı kazanamayan ve bu nedenle geleneksel metotların kullanıldığı diğer okullara kaydını yaptıran çocuklar kontrol grubu oluşturmuştur. Çalışmanın sonuçlarına göre Montessori eğitimi alan çocukların

20 geleneksel eğitim alan çocuklara göre daha iyi sosyal beceriler sergiledikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Öngören (2008) çalışmasında okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden dört- beş yaş grubu çocuklarına geometrik şekil kavramı kazandırmada Montessori Eğitim Programı ve Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Programlarının etkililiğini değerlendirmektir.

Araştırmanın çalışma grubunu dört- beş yaş grubu 40 çocuk oluşturmuştur. Araştırma bir deney ve bir kontrol grubunu kapsayan, tekrarlı ölçümlerden oluşan (ön test ve son test) deneysel desen kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Altı haftalık montessori eğitim programı hazırlanmıştır. Deney grubuna, geometrik şekil kavramını kazandırmayı amaçlayan Montessori eğitim programı altı hafta süreyle uygulanmıştır, kontrol grubuna MEB Okulöncesi Eğitim Programı uygulanmıştır. Veri toplama aracı olarak “Geometrik Şekil Kavram Formu” uygulanmıştır. Deney ve kontrol grubu çocuklarının Geometrik Şekil Kavram Formu test puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır.

Yiğit (2008), çalışmasında, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden dört- beş yaş çocuklarına sayı kavramını kazandırmada Montessori Öğretim Yöntemi ve Geleneksel Öğretim yöntemlerinin etkinliğini karşılaştırmıştır. Araştırmanın çalışma grubu dört- beş yaş çocuklarına Montessori Öğretim Yöntemi ve Geleneksel Öğretim Yöntemi ile “Sayı Kavramı” eğitimi verilerek, hangi yöntemin daha etkili olduğu araştırılmıştır. Araştırma 20 deney (on kişi dört yaş, on kişi beş yaş), 20 kontrol grubu olmak üzere toplam 40 çocuk üzerinde yürütülmüştür. Araştırma deneysel olarak planlanmıştır. Eğitim süreci (deneysel çalışmalar) üç ay sürmüştür. Montessori öğretim yöntemi ve geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanıldığı grupların sayı kavramı kazanma düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Montessorri Öğretim Yönteminin kullanıldığı dört yaş çocukların geleneksel Öğretim alan dört yaş çocuklara göre sayı kavramı kazanmada daha başarılı olduğu saptanmıştır. Ayrıca yine Montessorri Öğretim Yönteminin kullanıldığı beş yaş çocuklarının da, Geleneksel Öğretim alan beş yaş çocuklara göre daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.

Beken (2009) yaptığı çalışmada beş- altı yaş çocukların el becerilerinin (çizme-boyama ve nesneleri kullanma becerileri) gelişimine Montessori eğitiminin olan etkisi incelenmiştir.

Araştırmanın çalışma grubunu, beş- altı yaş grubu 32 çocuk oluşturmuştur. Araştırmada, öntest-sontest kontrol gruplu deneme modeli kullanılmıştır. Çalışmada öntest ve sontest

21 olarak El Becerileri Kontrol Listesi kullanılmıştır. Deney grubundaki çocuklara 12 hafta süresince toplam 48 etkinlikten oluşan Montessori Yöntemi eğitim programı uygulanmıştır.

Kontrol grubunda günlük eğitim öğretim etkinliklerine herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Araştırma sonucunda, Montessori Eğitimi alan çocukların, el becerileri kazanımlarının, Milli Eğitim Okul Öncesi Eğitim Programı ile eğitim alan çocuklarının el becerileri kazanımlarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir.

Kayılı (2010) çalışmasında anaokulu çocuklarının okul olgunluklarınıda Montessori Yönteminin etkisini belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmaya, 2009–2010 öğretim yılında beş- altı yaş 25 deney grubuna 25 kontrol grubuna olmak üzere toplam 50 çocuk dâhil edilmiştir.

Araştırmada anaokulu çocuklarınn okul olgunluklarını belirlemek amacıyla Metropolitan Olgunluk Testi, anaokulu çocuklarının sosyal becerilerini belirlemek amacıyla PKBS Anasınıfı ve Anaokulu Davranış Ölçeği B Formu, anaokulu çocuklarının dikkat toplama becerilerini belirlemek amacıyla ise FTF-K Beş Yaş Çocukları İçin Dikkat Toplama Testi kullanılmıştır. Bu testler çocuklara deneme öncesi ve sonrasında uygulanmıştır; Deneme süresi altı hafta sürmüştür. Araştırmın sonucunda; Montessori Yöntemi’nin anaokulu çocuklarının ilköğretime hazır bulunuşluklarına olumlu yönde katkı sağladığı ve Montessori Eğitiminin okul öncesi eğitim programına (Milli Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim Programı)’na göre daha etkili olduğu bulunmuştur.

Kayılı ve Arı (2011)’nın yaptıkları Montessori Yönteminin anaokulu çocuklarının ilköğretime hazır bulunuşluklarına etkisini ineceledikleri çalışmada deney grbuna 25 çocuk ve kontrol grubuna 25 çocuk olmak üzere 50 çocuk dahil edilmiştir. Araştırmada anaokulu çocuk larının okul olgunluklarını belirlemek amacıyla Metropolitan Okul Olgunluk Testi, anaokulu çocuklarının sosyal becerileirni belirlemek amacıyla PKBS Okul Öncesi ve Anaokulu Davranış Ölçeği B Formu, anaokulu çocuklarının dikkat toplama becerilerini belirlemek amacıyla ise FTF-K Beş Yaş Çocukları İçin Dikkat Toplama Testi kullanılmıştır. Testler çocuklara deneme öncesi ve sonrasında uygulanmış; ayrıca deneme grubuna altı hafta sonra tekrar uygulanmıştır. Montessori Yöntemi’nin anaokulu çocuklarının ilköğretime hazır bulunuşluklarına olumlu yönde katkı sağladığı ve hali hazırda uygulanan okul öncesi eğitim programına göre daha etkili olduğudur.

22 Byun ve ark. (2013) Montessori ve geleneksel eğitimin nesnel olarak ölçülebilen durağan davranışlar üzerindeki etkilerini karşılaştırdıkları araştırmalarında okul öncesi eğitime devam eden çocuklarla çalışmışlardır. Araştırmaya sekiz Montessori ve dokuz geleneksel yöntemi benimseyen okul öncesi eğitim kurumundaki dört yaş grubu çocuklar dahil edilmiştir.

Çocuklara ActiGraph isimli ivmeölçer giydirilerek ölçümler yapılmıştır. Bu ivmeölçer çocuk otururken veya hareketsiz dururken kullanılmıştır. Ölçme aracı çocuklar okuldayken ve normal rutin devam ederken çocuklara giydirilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde ise durağan davranış düzeyinin Montessori eğitimine devam eden çocukların geleneksel eğitime devam eden çocuklara oranla dah az olduğu görülmüştür.

Soydan (2013), okul öncesi öğretmen adaylarının erken çocukluk yaklaşımını benimseme düzeyleri, çocuğa bakış açısı, öğretmenin rolü, kullanılan materyaller, öğrenme çevresinin yapısı, eğitim müfredatı ve çocuğu değerlendirme şekilleri ile ilgili benimsedikleri görüşleri belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmada 2004 yılında Jensen tarafından geliştirilen ve 2013 yılında Soydan tarafından Türkçeye uyarlanan Erken Çocukluk Yaklaşımlarına İlişkin Görüşler Ölçeği (The Early Childhood Curricular Beliefs Inventory ECCBI) kullanılmıştır.

Ölçeğin uygulması Selçuk Üniversitesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Okul Öncesi Öğretmenliği bölümü dördüncü sınıfa devam eden 200 öğrenciye uygulanmıştır. Sonuçlar incelendiğinde öğretmen adaylarının en çok benimsediği yaklaşımın Bank Street yaklaşımı olurken ez benimsedikleri yaklaşımın ise Montessori yaklaşımı olduğu görülmektedir.

Ansari ve Winsler (2014), Birleşik Devletlerde Resmi Montessori anaokuluna giden düşük gelirli ailelerden gelen siyahi ve latin çocukların okul hazır bulunuşluklarını incelemek amacıyla bir araştırma yapmışlardır. Araştırma kapsamında Miami Okul Hazırbulunuşluğu projesinden elde edilen veriler kullanılmıştır. Araştırmaya dört yaş grubunda olan 7045 latin 6700 siyahi çocuk katılmıştır. Araştırmaya katılan çocukların bir kısmı Montessori metoduyla eğitim alırken bir diğer kısmı ise daha geleneksel bir yöntem olan High Scope yöntemiyle eğitim almışlardır. Ebeveynler ve öğretmenler çocuklarının sosyo- duygusal ve davranışsal becerilerini Devereux Erken Çocukluk Değerlendirme ölçeği vasıtasıyla değerlendirirken, çocukların ön akademik becerileri ise Öğrenme Becerileri Profili ile eğitim yılı başında ve sonunda değerlendirilmiştir. Sonuçlar incelediğinde ise çocukların hangi gruba dahil olduğuna bakılmaksızın çok fazla kazanımlar elde ettiği görülmüştür. Bu çocuklar eğitim yılı başında akademik yeterlik, sosyo- duygusal ve davranışsal beceriler açısından ulusal sınırın altındayken daha sonra ulusal standartları yakaladıkları hatta bazılarının geçtikleri

23 görülmüştür. Düşük sosyo ekonomik düzeye sahip ailelerden gelen siyahi latin çocukların aldıkları eğitim metodunun etkililiği incelendiğinde her iki metodunda çocukların gelişimlerine katkıda bulunduğu ancak geleneksel yöntemle bütünleştirilmiş High Scope metodunun ön akademik becerilerde Montessori metoduna oranla daha etikili olduğu görülmüştür.

Peng ve Yunus (2014), Montessori okullarında eğitim alan Tayvanlı çocukların Başarı testindeki performanslarını incelemişlerdir. Bu kapsamda Montessori eğitimi alan ve almayan ortaokul öğrencilerinin dil, matematik ve sosyal bilimler alanındaki başarı düzeyleri incelenmiştir. Araştırmaya bir, iki ve üçüncü sınıfa devam eden 196 çocuk dahil edilmiştir.

Çocukların dil puanları; İlkokul Dil Yeteneği Başarı Testi (Elementary School Language Ability Achievement Test ESLAAT), matematik puanları, İlkokul Matematik Yeteneği Başarı Testi (Elementary School Math Ability Achievement Test ESMAAT), sosyal beceri düzeylerine ilişkin puanlar ise Sosyal Çalışmalar Yeteneği Başarı Testi (Social Studies Ability Achievement Test SSAAT) arayıcılığıyla elde edilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde ise Montessori eğitimi alan bir, iki ve üçüncü sınıflardaki çocukların Montessori eğitimi almayan gruptaki çocuklardan dil alanında daha yüksek puan aldıkları, matematiksel beceriler açısından ise Montesori eğitimi alan birinci sınıftaki çocuklar yüksek puanlar alırken, iki ve üçüncü sınıftaki çocuklar Montessori eğitim almayan çocuklardan daha düşük puan almışlar, sosyal beceriler açısından Montessori eğitimi alan her üç sınıftaki çocuklar Montessori eğitimi almayan çocuklardan daha düşük puanlar almışlardır. Ayırıca Montessori eğitim alma süresinin dil, matematik ve sosyal becerilerden alınan puanlar üzerinde etikili olmadığı görülmüştür.

Pate ve ark. (2014) okul öncesi çocuklarda fiziksel aktiviteyi incelediği araştırmalarında Montessori ile geleneksel okulöncesi kurumlarını karşılaştırmışlardır. Çalışmada Montessori metodunun çocukların fiziksel aktivitesine olan etkisini incelemek ve geleneksel yöntemleri karşılaştırmak amaçlanmıştır. Araştırmaya Kolombiyada bulunan dokuz Montessori, sekiz geleneksel okul öncesi kurumlardan olmak üzere toplamda 301 çocuk dahil edilmiştir.

Çocukların fiziksel aktiviteleri ivme ölçer aracılığıyla okulda ve okul dışındaki aktiviteler esnasında ölçülmüştür. Sonuçlar incelendiğinde Montessori eğitimi alan çocukların fiziksel

Çocukların fiziksel aktiviteleri ivme ölçer aracılığıyla okulda ve okul dışındaki aktiviteler esnasında ölçülmüştür. Sonuçlar incelendiğinde Montessori eğitimi alan çocukların fiziksel