• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

SAFEVîLER’DEN GÜNÜMÜZE: TAHRAN OKULU

medreselerde öğrencilere ders olarak okutulmuştur.282 Eserlerinde felsefe ve kelâm konularında açıklamalar yaptığı gibi ahlak, hadis, peygamberlik, imamet, ibadetler gibi konularda da açıklamalarda bulunur.283 Bazı Farsça eserler de yazmış olan Sebzevarî bazı eserlerini manzum olarak kaleme almıştır.284 Eserlerinde din çok baskın bir unsur haline gelmiştir. Eserleri, Şia’nın temel meselelerinden olan İmamet konusu ile ilgili bir takım açıklama ve ispatlar barındırır.285

3.2.1. Sebzevarî’de Varlık

Sebzevarî felsefeyi, eşyanın başlangıcını ve sonunu sorgulayan ve kendini bilmeyi amaçlayan bir ilim olarak, ayrıca din ile ortak olarak Allah’ın kanunlarını ele alan bir ilim olarak tanımlar.286 Sebzevarî eşyanın hakikati dikkatli bir incelemeye tabi tutulduğunda üç asli gerçeklik ortaya çıkacağını söyler. Bunlardan İlki varlık, ikincisi mahiyet, üçüncüsü ise zulmet yani karanlıktır. Ona göre varlık mutlaktır ve mahiyet ise nisbî ve mümkündür. Varlık kendi zatında iyidir ve iyi olduğu apaçıktır.287 Bilkuvve varlık bilfiil varlık haline gelene kadar hem varlığın sınırındadır hem yokluğun sınırındadır. Bu sebeple hem var olma hem var olmama imkânı birbirine eşittir. Şu halde bilkuvve olanı bilffil hale getiren zat yok olamaz eğer böyle olsaydı yoktan bir şey ortaya koyamazdı. İkbal’e göre Sebzevarî bu noktada İlahi failiyet görüşü ortaya koyarak Platonun durağan dünya görüşünden uzaklaşmış ve Aristoteles düşüncesine yaklaşarak “İlk gerçek”i tüm hareketlerin kaynağı olan bir fail konumuna getirmiştir. 288 Âlemde her şey kemale erişmeye aşk duyar ve kendi nihai sonsuzluğuna doğru hareket eder. Cansız bir varlık bitkiye, bitki hayvana, hayvan ise insana doğru hareket eder. İnsan ise ilk gerçeğe doğru hareket eder ki bu durumda hareketin kaynağı aynı zamanda hareketin hedefi olur.289 Bu düşüncelerine göre Sebzevarî âlemin merkezine temel ilke olarak hareketi koymaktadır. Bu durum onun düşünceleri üzerinde etkili olan Molla Sadra’nın cevheri hareket düşüncesinin bir neticesidir. Molla Sadra’nın “vahdette kesret” düşüncesinden de etkilenmiş olan Sebzevarî’ye göre varlık yani hakikat kendi zatında birdir ancak aynı zamanda birden çoktur. Onun düşüncesinde de tıpkı Molla

282 Keith Hitchins, agm. s.12-13

283 Keith Hitchins, agm. s.12-13

284 Şamil Öçal, “İran’da İşrâkî Düşünce’nin Seyri”, s.42

285 Keith Hitchins, agm. s.12-13

286 Muhammed İkbal Lahori, Seyr-i Felsefe Der İran, Çev: A.H. Aryanpour Muessese-i Entesharat-e Amir Kabir Yay, Tahran, 1383, s.133-134

287 Muhammed İkbal Lahori, age. s.134

288 Muhammed İkbal Lahori, age. s.134-135

289 Muhammed İkbal Lahori, age. s.135

Sadra düşüncesinde olduğu gibi çokluğu kabul etmek birliği kabul etmekle çelişmez zira bu birlik çokluğu kendinde barındırır. Çokluk aslında var olan birliğin özelliklerinin tezahürüdür. Âlemde var olan her şey onun nurunun yani hakikatin sıfatlarıdır. Bu nedenle gözle görülen çokluk aslında karanlığın aydınlanması gibidir.290

Varlık Sebzevarî düşüncesinde de apaçık ve aşikâr olan olarak tanımlanması güç olarak ifade edilmiş ve bu bağlamda varlığın tanımlanması güçlüğüne değinilmiştir.291 Varlığın üç asli gerçekliğini açıklarken mahiyeti nisbî ve mümkün olarak tanımlamış olan Sebzevarî bu bağlamda yine Sadra etkisiyle mahiyetin asaletini kabul etmemiş olur. Nitekim ona göre her şeref ve iyiliğin kaynağı olarak varlık asil olandır.292 Yesribî’nin aktarımına göre varlığın asaletini Manzûme fi’l Hikme olarak da bilinen Gureru’l-Feraid adlı eserinde şu dizelerle ifade etmektedir:

“Hiç kuşku yok, varlık nezdimizde asıl Bize muhâlefet edenlerin delili sakat Çünkü O, bütün şerefin menbaı Hiç farklı değil kâinâtın tarzları İlliyette öncelik lüzûmlu

Mahiyette ayrım kabil değil Zorluklarda mertebeler var Envâi çeşit, murâd edeni aydınlatır Öylece varoluşta eşitlikten Çıkmıştı eşyanın tamamı

Birlik hâsıl olmadıkça vâsıl olmayacak Zira gayrısı kesretle gelir

Hak ne birlenir, ne de söze gelir Vahdet onunla akmadıkça”293

290 Muhammed İkbal Lahori, age. s.135

291 Ahmet Pirinç, Aşkın Hikmet Metafiziği; Hikmet-i Müte’âliye Filozoflarından Molla Hâdi Sebzevârî’nin Metafizik Anlayışı, Astana Yayınları, Ankara, 2020, s.26-29

292 Seyyid Yahyâ Yesribî, İrfan Felsefesi, s.128

293 Seyyid Yahyâ Yesribî, İrfan Felsefesi, s.128

Bu dizelere göre tüm şereflerin kaynağı olarak kabul etmiş olan Sebzevarî’ye göre bu nedenden dolayı varlık asil olmalıdır yani varlık mahiyetin de kaynağı olarak kabul edilmiştir. “İlliyette öncelik lüzumlu” ifadesinde sebebin sonuçtan önce gelmesinin zorunlu olduğu anlatılmaktadır. Varlığın kaynak olması bakımından mahiyetten önce gelmesi yani varlığın illeti olması gereklidir. Bu bağlamda varlık sebep mahiyet ise sonuç olarak kabul edilmiştir. “Mahiyette ayrım kabil değil” ifadesi ile mahiyetin teşkîk ile derecelendirilemeyeceğinin bir ifadesidir. Oysa varlık çeşitlidir ve teşkîk ile derecelendirilir.294

“Öylece varoluşta eşitlikten Çıkmıştı eşyanın tamamı”

Dizelerinde ifade edilen eşitlik ise mahiyet varoluşa kavuşarak bilfiil hale gelmesini ifade etmektedir. Pirinç’e göre bu düşüncede mahiyet, hem varlığa hem de yokluğa aynı mesafededir. Bu neden mümkün varlık olarak kabul edilmiştir. Varlık sayesinde ayniyete kavuşmaktadır. Eğer varlık olmasaydı mahiyetin bizatihi varlığından söz edemeyecektik. Mahiyet varlık sayesinde bilfiil hale gelmektedir.295 Bu bağlamda varlık asil olandır ve mahiyet bilkuvve halden bilfiil hale getirmektedir. Mahiyetin varlık ve yokluğa eşit mesafede iken varlığa kavuşarak tezahür etmesi varlığın asaletine bir delildir.

“Birlik hâsıl olmadıkça vâsıl olmayacak Zira gayrısı kesretle gelir

Hak ne birlenir, ne de söze gelir Vahdet onunla akmadıkça”

Mahiyet asil olsa idi âlemde birlik olamayacaktı çünkü mahiyet çokluğa kaynaklık ederler ve zatında çokluğa sahiptir. Bu nedenle eğer varlık mahiyete sonradan ekleniyor olursa asil olan ile ona atfedilen arasında birlik olamayacaktır.296 Ona göre mahiyetin asıl olması ontolojik bakımdan çokluğa sebep olacaktır. Bu durumda Sebzevarî’ye göre ontolojik birlik varlık sayesinde ortaya çıkmaktadır.

294 Ahmet Pirinç, age. s.37

295 Ahmet Pirinç, age. s.40

296 Seyyid Yahyâ Yesribî, age. s.129

Sebzevarî’ye göre varlık mefhumu yokluk mefhumunun zıttıdır. Yokluk kavramının anlamı konusunda herhangi bir tartışma veya farklılık yoktur. Bir şeyin zıttı ancak kendi varlığının çelişeni olabileceğinden Yokluğun zıttı olan varlık da tektir. Bu durum varlık kavramının eş anlamlı olarak kullanıldığını göstermektedir.297 Varlık taksim edilebilirdir. Zorunlu-mümkün, cevher-araz gibi sınıflandırmalar buna örnektir.

Bütün bu sınıfların müşterek noktası varlık olmalarıdır. Eğer varlık eş anlamlı olmasaydı böyle bir taksim yapılamazdı.298Varlık düşüncesinde Molla Sadra’ya derin bir bağlılık duyduğu anlaşılan Sebzevarî varlığı ontolojik gerçekliğe sahip tek varlık olarak kabul etmiş Molla Sadra’nın bu düşüncesini de desteklemiştir.299 Meâd ve cevheri hareket gibi konularda da Sadra ile aynı düşünceleri paylaşmaktadır.300 Tüm bunlardan hareketle Sebzevarî’nin Molla Sadra düşüncesinin sadık bir takipçisi ve yorumlayıcısı olduğu açıktır.

3.2.2. Sebzevarî’de Sentezci Yaklaşım

Sebzevarî düşüncesinde felsefeyle meşgul olmak külli hakikate irfânî bir şahitlik edebilmek için gereklidir. Bu amacın hâsıl olması için çalışınca varlık ve varlığın hakikati üzerine düşünülmüştür. Sebzevarî de bu amaçla varlığın hakikati üzerine düşünmüştür.301 Izutsu’nun ifadesiyle: “Bir arif olarak varlık okyanusunun derinliklerine dalarak, varlığın sırlarını ruhani gözleriyle görmeye kadir bir şahsi tecrübeye sahip olmuştur.”302 Bu bağlamda Sebzevarî varlık görüşü ve dünyaya bakışını ortaya çıkaran şeyin külli hakikati elde etmek amacıyla felsefe ile meşgul olmak olduğunu kabul etmiştir. Varlığın hakikatini elde etmek ancak irfânî bir şahitlikle elde edilebilir. Izutsu’nun yukarıda aktardığımız ifadesi Sebzevarî ‘nin düşüncelerini ortaya atarken çıkış noktası olarak işaret ettiği temel amacıdır.

Sebzevarî’ye göre ilim ve hikmete sahip olduktan elde edilen iman ve ahlak nefsin kemale erişmesi için en önemli gerekliliktir. Bu ahlakı elde etmek için ihlas, sadakat, tevekkül, kendini Allah’ın takdirine bırakmak gibi faziletlere sahip olmak

297 Ahmet Pirinç, age. s.44-46

298 Ahmet Pirinç, age. s.46

299 Ahmet Pirinç, age. s.204

300 Seyyed Hossein Nasr, Sonnete Aklaniye İslami Der İran, çev: Saied Dehghani, Ghasidehsara Press, Tehran, 2004, s.457-458

301 Toshihico Izutsu, Bunyad i Hikmat i Sabzavari, çev: J. Mujtabavî, Ed: M. Mohaghegh, C.J. Adams, Institute of Islamic Studies McGill University Tehran Branch In Collaboration with Tehran University Tehran University Press, Tehran, 1981, s.1-2

302 Toshihico Izutsu, age. s.1-2

elzemdir. Bu faziletlere sahip olmak için nefsi terbiye etmek gerekir.303 Bu noktada

“iman” kavramı önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sebzevarî imanın en yüksek derecesinin “Ruhani şahitlik (şuhud-i ruhani)” olarak belirlemiş bunu diğer bir ifadeyle ehl-i şuhuda âyân olan iman olarak tanımlamıştır. “İhlas, sadakat, tevekkül, kendini Allah’ın takdirine bırakmak gibi faziletler” olarak açıkladığı erdemlere sahip olmak ve nefis terbiyesi ile bu iman düzeyine erişecek ve ruhunu saflaştırıp aydınlatacaktır. İmanın son merhalesi ve kâmil haline ulaşan bu aydın ruh Allah’ın varlık tecellilerinin bir tecellisi olacak ve varlığı Allah’a yaklaştıracaktır. Sebzevarî bu Allah’a yaklaşma fiilini “varlığın hakikatinin merkezi ile birlik olmak” olarak açıklamıştır. 304

Bu açıklamalara göre Sebzevarî felsefe ve ilimle uğraşmanın amacını, iyi ahlak elde ederek nefsi terbiye etmek olarak belirlemiştir. Felsefe ve ilim, nefis terbiyesi ve erdemlerin elde edilmesinde kâmil bir imana sahip olmayı sağlayarak irfânî bir aydınlanmayı sağlayacaktır. Bu bağlamda Sebzevarî felsefe ve ilim yoluyla elde edilen bilgilerin davranışsal bir erdemlerle birleşerek irfânî bilgiye ulaşmaya yarayacağını düşünmektedir. Bu düşünce yapısı hem akli bilgiye ve verdiği önem hem irfânî bilgiyle Allah’a yakın olma amacını aynı anda içinde barındıran sentezci bir yaklaşımdır.

Sebzevarî ‘nin düşünceleri Hikmet-i Müteâliye düşünce sistemine uygun olarak sentezci ve disiplinlerin birleştirilme çabası içinde olunan bir sistem olarak ortaya çıkmaktadır.