• Sonuç bulunamadı

1.1. Şiraz Okulu

1.1.3. Gıyaseddin Mansur Deştekî (ö.1542)

Daha önce de belirttiğimiz gibi Sadreddin Deştekî siyasi iç karışıklıklar esnasında baskıya maruz kalmış, öldürülmüş ve yerini tam künyesi Mir Gıyaseddin Mansur b. Mir Sadreddin ed-Deştekî eş-Şirazî olan oğluna bırakmıştır. Uzun süren siyasi kargaşalar sonrası Şii mezhepli Safevi Devleti kurulmuştur. Bu dönemde Şii ilim

112 Fatemeh Abedini, Ali Arshad Riahi, Mahmood Zeraatpishe, “Naghd ve Barrasi Asalet Mahevi Seyyed Sened”, Faslnameye Andishe-e Dini Daneshgahe Shiraz Dergisi, Vol. 18, No.3, Autumn 2018, Ser. 68, s.115-116

113 Bkz. Ahmet Pirinç, “İslam Düşüncesi’nde Zihni Varlık(Vucud-i Zihni) Anlayışının Bilgi Felsefesi Bağlamında Değerlendirilmesi”, Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, Amasya Üniversitesi Yay, Amasya, 2014

114 Fatemeh Abedini, Ali Arshad Riahi, Mahmood Zeraatpishe, agm. s.115-116

115 Ghasem Kakaie, Ezzat Maghsoudi, “Vucud-i Zihni Ez Didgah-i Feylesofan-i Mekteb-i Shiraz”, Ma’rifat-e Falsafi Dergisi, Yıl:6,Cilt:2 Sayı:22, Neshriyat Ma’rifat-e Falsafi, Kum, 1387, s. 56-57

116 Murat Kaş, “Zihnî Varlık Tartışmalarının Klasik Sonrası Dönemde Alımlanışı: Bilginin Mahiyeti ve Kategorisi Bağlamında Bir İnceleme”, Nazariyat Dergisi, Cilt:4, Sayı:3, İlmi Etüdler Derneği, Yay, İstanbul, Ekim 2018, s.51

insanları rahat hareket etme imkânı bulmuş ve hükümet tarafından desteklenmiştir.

Deştekî Şah I. Tahmasb döneminde Tebriz sarayında “Sadr” makamında bulunacak kadar yükselmiştir.117 Deştekî’nin 1531 yılında Muhakkık-ı Sani olarak anılan Ali Kerekî (ö.1534) ile aralarında yaşanan tartışmalar sonrası Şah ile arasında ihtilaf oluşmuş, görevlerini bırakarak Şiraz’a dönmüştür. Bu süreçten sonra siyasetten uzak duran Deştekî, ölümüne dek eğitim faaliyetleriyle meşgul olmuş, babası tarafından kurulan Mansuriye medresesinde ders vererek öğrenci yetiştirmiştir. 1542 yılında Şiraz’da vefat etmiştir.118

Deştekî babasının ve yetiştiği ilmi çevrenin etkisiyle çok çeşitli alanlarda çalışmalar yapmış ahlak, tefsir, kelâm, felsefe, tasavvuf, mantık, matematik, astronomi ve tıp gibi alanlarda Arapça veya Farsça olarak birçok eserler yazmıştır.119 En bilinen eserleri Celaleddin Devvanî’nin Ahlak-ı Celâli isimli ahlak konulu eserine reddiye mahiyetinde yazdığı Ahlak-ı Mansuri ve Sühreverdî’nin Heyâkilu’n Nur adlı eserine yazmış olduğu İşrâku’l Heyakilu’n Nur Keşfu’l Zulumatu’l Şevakil El Nur isimli şerhtir.

Bu eser de Ahlak-ı Mansuri gibi Devvanî’nin aynı esere yazmış olduğu şerhe reddiye olarak yazılmıştır ve Deştekî bu şerhinde Devvanî’nin Heyâkilu’n Nur adlı eseri yanlış yorumladığını ifade etmiştir.120

Gıyaseddin Mansur Deştekî’nin felsefe ve kelâm alanındaki düşüncelerinin tamamı Devvanî’ye reddiye mahiyetindedir. Onun görüşleri her anlamda Devvanî düşüncesine karşı çıkmak ve onun felsefe ve kelâm alanında yetersiz olduğunu, açıkladığı konuların çoğunu anlamadığını veya yanlış anladığını göstermek amacıyla ortaya atılmış görüşlerdir. Bu bağlamda eserlerinde bazen eleştirilerde abartılar olduğunu ve sırf karşıtlık oluşturmak için yapılmış olduğunu düşündürmektedir.121 Heyakilu’n Nur şerhinde Deştekî, Sühreverdî’nin bazı temel açıklamalarında genişletme yaparak daha kapsamlı açıklamalarda bulunmuştur. Örneğin Sühreverdî Heyakilu’n Nur adlı eserinde nefs konusunda yaptığı açıklamada yalnızca “insani nefs” ile ilgili bilgiler

117 Parvin Baharzadeh, “Gıyaseddin Mansur Deşteki Şirazi(Bozorg Feylesof Gharn Dehom)”, Faslnameh Nedaye Sadegh Dergisi, No:23, Daneshgahe Emam Sadegh, Tahran, 2001, s.44-45

118 Parvin Baharzadeh, agm. s.46

119 Harun Anay, “Mîr Gıyâseddin Mansûr” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, TDV İslam Araştırmaları Merkesi Yay, İstanbul, 2005, Cilt:30, s.126-127

120 Mehmet Fatih Arslan, “Sühreverdî’nin Heyâkilu’n Nûr’u Nasıl Anlaşılmalı?: Devvânî ve Deştekî Şerhleri Bağlamında Bir İçerik Analizi” İslâmî İlimler Dergisi, Çorum Çağrı Eğitim Vakfı, Çorum, 2017, Cilt:12, Sayı:1, S.245

121 Mehmet Fatih Arslan, agm. s. 211-217

verirken Deştekî, Bitkisel ve Hayvansal Ruh ile ilgili açıklamalar yaparak bu alandaki görüşleri genişletmiştir.122

Devvanî ’ye yazdığı reddiyelerin tamamını gençlik çağlarında yazmış ve yaşı ilerledikçe tartışmacı üslubundan vazgeçmiştir. Ghasem Kakaie’nin belirttiğine göre Deşteki son yazdığı eseri olan Keşfü’l Hakayikü’l Ahmediye kitabında Devvanî ’ye karşı olan sert üslubunu terk ederek daha saygılı ifadeler kullanmıştır.123 Buna rağmen eserlerinin çoğu Devvanî ’nin şerhlerine reddiye olarak yazılmıştır. Deştekî’nin eserindeki en önemli Devvanî eleştirilerinden biri onun yazdığı Heyakilu’n Nur şerhinde İşrâkî düşünceye uygun olmayan bahs ve nazar yöntemini kullanmasıdır. Bundan yola çıkarak Devvanî ’nin İşrâkî anlayışa sahip olmadığını ifade etmiştir.124

Bu bağlamda belirtmek gerekir ki Gıyaseddin Mansur Deştekî’nin felsefe ve kelâm düşünceleri Devvanî‘nin görüşlerinden bağımsız olarak anlaşılamaz. Düşünce ve görüşlerini daha çok Devvanî’ye reddiye olarak açıkladığı için onun anlaşılabilmesi için öncelikle Devvanî‘nin görüşlerini incelemek gereklidir. İran düşüncesi açısından Deştekî ailesi ve Devvanî arasındaki tartışmalar önem arz etmektedir. Hem İşrâkî hem Tûsî düşüncelerinin Safevî dönemi düşünürlerine aktarılması hem de önemli eserlerin yeniden yorumlama bakımından Şiraz Okulu düşünürleri hem İran’da hem Osmanlı düşünce hayatında etkili olmuşlardır. İran düşüncesinin en önemli şahsiyetlerinden olan Molla Sadra’nın eserlerinde Hem Sadreddin Deştekî 125 hem de Gıyaseddin Mansur Deştekî’den alıntılar yaptığı tespit edilmiştir.126 Şiraz Okulu düşünürleri etkileri ve öncüllerine getirdikleri yeni yorumlar açısından önemli eserler verirken kelâm felsefe ve tasavvuf alanlarını uzlaştırmış ve bu üç disiplinde de araştırmalar yapmışlardır. Aynı anda hem İşrâkî hem Meşşai hem Vahdet-i Vücud düşüncesine yakın görüşler belirterek bu üç farklı akımı birbirine yakın görmüşlerdir.

122 Hatice Toksöz, “Celâlüddîn Devvânî’nin Şevâkilü’l-Hûr Fî Şerhi Heyâkili’n Nûr Adlı Şerhi ve Mîr Gıyâsüddin Mansûr’un İşrâku Heyâkili’n Nur-Li-Keşfi Zulümâti Şevâkili’l Ğurûr Adlı Reddiyesi Üzerine Mukayeseli Bir Değerlendirme” Osmanlı Ve İran’da İşrâk Felsefesi, Editörler: M. Nesim Doru, Ömer Bozkurt, Kamuran Gökdağ, M. Fatih Kılıç, Divan Kitap, 1. Baskı, İstanbul, 2018, s. 204-205

123 Ghasem Kakaie, “Aşinayi Ba Mekteb-i Şiraz: Mir Gıyaseddin Mansur Deşteki Şirazi 2” Kheradname-ye Sadra Dergisi, Sayı:7, Hordad, Bonyade Hekmate Eslami-i Sadra, Tahran, 1376, s.64

124 Mehmet Fatih Arslan, agm. s. 214-216

125 Fatemeh Abedini, Ali Arshad Riahi, Mahmood Zeraatpishe, “Barrasiye Tahlili-Tatbiki ye Nazariyeye Besatet Moshtagh Der Araye Seyyid Sened ve Molla Sadra” Kheradname-ye Sadra Dergisi, Sayı:96, Yaz, Bonyade Hekmate Eslami-i Sadra Tahran 1398, s. 65-68

126 Ghasem Kakaie, “Aşinayi Ba Mekteb-i Şiraz: Mir Gıyaseddin Mansur Deşteki Şirazi 2” Kheradname-ye Sadra Dergisi, Sayı:7, Hordad, Tahran, 1376, s.65-66

Safevî devletinin kurulması ve Şia’nın devletin resmi mezhebi olarak kabul edilmesiyle İran’da ilmi ve içtimai yaşantıda ciddi değişiklikler yaşanmış İran coğrafyasında Sünni tasavvuf ve düşünce baskı altında kalmış ve bunun neticesinde yok denecek kadar azalmıştır.127 Bu değişiklikler felsefe, kelâm ve tasavvuf alanında da etkili olmuştur. Çalışmamızın bundan sonraki bölümünde Safevî dönemi düşünürlerini ve inceleyeceğiz.

127 Halil İbrahim Bulut, “Safevîlerin Ehl-i Sünnet Karşıtı Politikaları” Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Sayı:76, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Kültürü Açısından, Hacı Bektaş-ı Veli AraştBektaş-ırmalarBektaş-ı Uygulama ve AraştBektaş-ırma Merkezi Yay, Ankara, 2015, s.19-21

İKİNCİ BÖLÜM

SAFEVîLER DÖNEMİ: İSFAHAN OKULU