• Sonuç bulunamadı

Model sonuçlarının çekim modelinin temel değişkenleri açısından

3. ÇEKİM MODELİ VE UYGULAMA ALANLARI

3.4. Model Uygulamaları

3.4.2. Farklı ülke grupları için model (2001-2012)

3.4.2.1. Model sonuçlarının çekim modelinin temel değişkenleri açısından

Bu çalışmada çekim modelinin temel değişkenleri arasından uzaklık, komşuluk, kolonyal bağ ve ortak dil değişkenleri modele dahil edilmiştir. Uzaklık dışındaki değişkenler kukla değişken olarak 0 ile 1 olmak üzere iki değer almaktadır. Uzaklık değişkeni nüfus yoğunluğu temel alınarak iki ülkenin büyük şehirleri arasındaki ağırlıklandırılmış mesafeyi belirtmekte olup km. değerini belirtmektedir. İki ülke komşu ise, ortak kolonyal bağa sahip ise ve ortak dili konuşuyorsa 1, değilse 0 değerini almıştır.

3.4.2.1.1. Uzaklık

Bu çalışmada oluşturulan çekim modelinin DYY literatürünün genel mantığı ile tutarlı olduğu görülmektedir. Yapılan analiz sonucunda, uzaklık esnekliği negatif ve mutlak değer olarak 1’e yakın bir değer almıştır (Bkz. Tablo 3.6). Bu durum, iki ülke arasındaki uzaklıktaki her bir yüzde 10’luk artışın DYY akımını yüzde 7,24 oranında azaltacağı, anlamına gelmektedir. Dış ticaret ile ilgili yapılan çalışmalar

incelendiğinde91 uzaklık esnekliğinin genellikle 1’in üzerinde olduğu ya da en azından

bu çalışmadaki katsayıdan daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum, uluslararası ticarette uzaklığın daha fazla önem arz ettiğini ortaya koymakta iken, DYY için uzaklığın negatif etkisi olmakla birlikte uluslararası ticaretteki kadar esnekliğinin yüksek olmadığını göstermektedir. Nitekim DYY’ler uzun vadeli fiziki sermaye akımı olarak değerlendirildiği için uzaklığın dış ticaretteki kadar önem arz etmesi beklenmeyen bir durumdur. Buna karşın uzaklık arttıkça iletişim ve denetim maliyetlerinin artması dolayısıyla diğer şartlar aynı iken, kaynak ülke ev sahibi ülke ile elbette ki yakınlık avantajına sahip olmak isteyecektir.

91 Fratianni M., “The Gravity Equation in International Trade”, 2007 (Çalışmada 143 ülke ve 1980-2003 dönemi alınmıştır.);

Egger P., “On the Role of Distance for Bilateral Trade”, 2008;

Burger M., Van Oort, F., Linders G.J., “On the Specification of the Gravity Model of Trade: Zeros, Excess Zeros and Zero-inflated Estimation”, 2009 (Çalışmada 138 ülke ve 1996-2000 dönemi alınmıştır.)

80

80

3.4.2.1.2. Komşuluk

Çekim modelinin diğer bir değişkeni olan komşuluk değişkeninin tüm ülkelerin dahil edildiği model için katsayısının beklendiği şekilde pozitif bir değer olduğu görülmektedir. Komşuluğun DYY akımları üzerindeki etkisine bakıldığında, bir ülkenin komşu ülke ile olan yatırımının, komşu olmayan bir ülke ile olan yatırımına

kıyasla e0,355 = 1,42 kat daha fazla olacağı görülmektedir (Bkz. Tablo 3.6). Yine

uluslararası ticarette yapılan çalışmalara baktığımızda komşuluğun ticaret üzerindeki etkisinin yatırımlar üzerinde yarattığı etkiden daha fazla olduğu gözlenmektedir. Bunun da ötesinde, herhangi bir birliğe üye olmak komşuluğun modeldeki katsayısını azaltan bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim OECD üyesi ya da AB üyesi ülkelerin birbirleriyle yatırım ilişkilerinde komşuluğun çok önem arz etmediği görülmektedir. Dolayısıyla ülke Birlikleri’nde DYY’ler için uzaklık önemli bir faktör iken, ortak sınırın önemli bir faktör olmadığı görülmektedir.

3.4.2.1.3. Kolonyal bağ

Kolonyal bağlar ana ülkeden ayrılarak ayrı bir kara parçasına yerleşmiş ancak anavatan ile olan bağların sürdüğü bir yapıyı ifade etmektedir. Yerleşikler, ana vatanın vatandaşı olmaya devam etmelerine rağmen, ayrı bir yönetim altında konumlanmışlardır. Ortak kültür, ortak tarih ve ortak kader birliği gibi birçok faktör kolonyal bağlar arasındaki gücü göstermektedir. Çalışmada, kolonyal bağların komşuluğa göre daha belirleyici olduğu görülmesine karşın, uluslararası ticaretteki

kadar önem arz etmediği görülmektedir.92 iki ülkenin arasında geçmişte kolonyal bir

bağ bulunmuş olması DYY akımını normalin yaklaşık e0,594 = 1,8 kat artırmaktadır

(Bkz. Tablo 3.6).

3.4.2.1.4. Ortak dil

Ortak dil, çekim modelinde kullanılan diğer bir önemli değişkendir. Aynı dilin konuşulması, gerek uluslararası ticaret akımlarında gerek de DYY akımlarında önemli bir belirleyici olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortak dil de ortak kültür ve ortak tarih değişkenlerinde olduğu gibi bilgi ve iletişim maliyetlerini azaltma açısından yatırımları etkileyen bir faktördür. Uluslararası ticarette mevzuatın açık ve net olması

81

81

ve uygulama, taşıma güvenliği ve rekabet hususlarında uluslararası alanda geniş düzenlemeler bulunması nedeniyle ortak dilin etkisinin daha düşük olması beklenir. Ancak, yabancı yatırımların uzun vadeli bir nitelikte olması ve bu nedenle ülkeler arasında iletişim ve denetim maliyetlerinin önem arz etmesi dolayısıyla DYY akımlarında ortak dil etkisinin daha yüksek olması beklenmektedir. Tüm ülkelerin dahil edildiği regresyon analizinde aynı dili konuşmak DYY akımlarını normalin

yaklaşık e1,265 = 3,54 katı artırmaktadır (Bkz. Tablo 3.6).

3.4.2.2. Model sonuçlarının diğer değişkenler açısından değerlendirilmesi

İktisadi ve sosyal değişkenler, DYY’ler için oldukça önemli belirleyicilerdir. Yapılan modelde, gerek kaynak ülke gerekse ev sahibi ülkenin GSYH değerlerinin, kurumlar vergisi oranının ve finans ve bankacılık alanlarındaki yeterlilik düzeyinin iktisadi değişkenler anlamında; yönetişim alanındaki başarısının ise sosyal değişken anlamında uluslararası DYY akımlarında önemli faktörler olduğu görülmektedir.

Kaynak ülke GSYH’sının yüksek olması, söz konusu ülkenin daha fazla yabancı yatırım yapması olasılığını artıracağı için DYY ile GSYH arasında pozitif ilişki olması beklenmektedir. Nitekim yaptığımız analiz sonucuna göre, kaynak ülke GSYH’sındaki yüzde 1’lik bir artış, ülkenin yapacağı DYY miktarını yüzde 0,848 artırmaktadır (Bkz. Tablo 3.6). DYY çeken ev sahibi ülke açısından baktığımızda, ev sahibi ülkenin GSYH değerindeki artış, ülkenin ekonomik istikrarı açısından pozitif bir imaj sergilemesi nedeniyle yatırımcı ülke için önemli bir gösterge olarak görülmektedir. Ev sahibi ülke GSYH’sındaki yüzde 1’lik artış, ülkeye gelen DYY miktarını yüzde 0,664 artırmaktadır (Bkz. Tablo 3.6). Uluslararası ticaret ile ilgili yapılan analizlerde de 1’in altında esneklik değeri ile yakın değerler gözlenmiştir.

Kurumlar vergisi, ülkelerin yatırım kararlarında önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmakta, yatırım yapan ülke kar maliyet analizi yaparken ev sahibi ülkenin uyguladığı vergi politikasını da gözetmektedir. Dolayısıyla kurumlar vergisi ile DYY akımları arasındaki ilişkinin negatif olması beklenmektedir. Nitekim yaptığımız analizde de literatür ile uyumlu olarak bu ilişki negatif yönlü çıkmıştır. Analizde ev sahibi ülkenin kurumlar vergisinde yüzde 1’lik artışın, DYY akımının miktarını yüzde 0,393 azaltacağı sonucuna ulaşılmıştır.

82

82

Yönetişim, yatırımcının uluslararası yatırım kararı almasında ve risk değerlendirmesi yapmada önemli kriter olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek kaynak ülkenin gerek de ev sahibi ülkenin iyi yönetişim değerlerine sahip olması, uluslararası yatırım akımlarını pozitif yönde etkileyen bir faktördür. Düşünceyi ifade etme ve hesap verebilirlik, politik istikrar ve şiddet olaylarının olmaması, yönetim etkinliği, düzenlemelerin kalitesi, hukuk kuralları ve yolsuzluğun kontrolü alt kriterlerinin değerlendirilmesiyle oluşturulan yönetişim belirleyici değeri, yapılan analizde özellikle kaynak ülke için daha önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim ana şirketi ve yönetim merkezini çoğunlukla kendi ülkelerinde bulunduran ve diğer ülkelere şube açma yoluyla yatırımı tercih eden ÇUŞ’ların bu kararına da paralel bir yapı sergilemektedir. ÇUŞ’lar için yatırım yapacakları ülkenin politik istikrarı, hukuk kurallarının işlerliği, yönetimin etkinliği gibi kriterler önemli faktörler olmasına karşın, ekonomik, coğrafi ve kültürel maliyetler kadar önem arz etmemektedir. Analiz sonuçlarına göre, kaynak ülkenin yönetişim alanındaki gelişmişliğinin düzeyi yüzde 1 arttığında DYY akımları yüzde 1,86 artmakta iken, ev sahibi ülkenin yönetişim alanındaki gelişmişliğinin düzeyi yüzde 1 arttığında DYY akımı yüzde 0,204 artmaktadır.

Ev sahibi ülkenin finans ve bankacılık alanındaki yeterliliği DYY çekme açısından belirleyici bir diğer faktördür. ÇUŞ’ların genellikle finansal kaynaklara erişimin kalitesinin daha yüksek olduğu ülkelere daha fazla yatırım yapması beklenmekle birlikte, bu etkinin derecesinin çok yüksek olması beklenmemektedir. ÇUŞ’lar genellikle küresel alanda büyük ölçekli faaliyet gösteren tanınmış firmalar olduğu için, küresel piyasalarda finans kaynaklarına zaten kolaylıkla erişebilmektedir. Nitekim yapılan analizde söz konusu değişkeninin yüzde 1 artması halinde, DYY akımının yüzde 0,15 gibi çok yüksek olmayan bir değerde artacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Tablo 3.6’da yer alan analiz sonuçları değerlendirildiğinde OECD üyesi ülkelerin kendi aralarında yaptıkları yabancı yatırımların tüm ülkelerin dahil edildiği analiz sonuçlarına göre bazı farklılıklar içerdiği görülmektedir. Katsayıların işaretleri komşuluk hariç tüm ülke gruplarıyla yapılan analiz ile aynı sonucu vermekle birlikte, tüm ülkeler modelinde tüm değişkenler istatistiki olarak anlamlı iken, OECD ülkeleri

83

83

için yapılan regresyonda komşuluk, toplam vergi ve finans ve bankacılık alanındaki yeterlilik değişkenleri istatistiki olarak anlamsız çıkmıştır. Ayrıca OECD modelinde GSYH katsayıları daha yüksek iken komşuluğun katsayısı oldukça düşüktür. Bunların dışında, genel olarak iki model birbirine benzer sonuçlar vermektedir. OECD ülkeleri arasında yapılan yatırımlarda kurumlar vergisi, kaynak ülke ve ev sahibi ülkelerin yönetişim açısından gelişmişlik düzeyi tüm ülkelerin dahil edildiği analize göre daha fazla belirleyici faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. GSYH, uzaklık ve ortak dil açısından tüm ülkeler modeliyle hemen hemen aynı sonuçları vermiştir. Bu durumda, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri arttıkça yatırımı belirleyen faktörlerin de farklılık göstereceği yorumu yapılabilmektedir. Nitekim ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça yatırımcılar için gerek kendi ülkelerinde gerek de yatırım yaptıkları diğer gelişmiş ülkelerde “iyi yönetişim” daha önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

AB-28 ülke grubuna baktığımızda, komşuluk, kolonyal bağ, toplam vergi ve finans ve bankacılık düzenlemelerindeki yeterlilik değişkenlerinin istatistiki olarak anlamsız olduğu göze çarpmaktadır. Sınırların ortadan kalktığı ve ortak üst kurumlar tarafından yönetilen ülke birliklerinde bu durumun ortaya çıkması olağandır. Nitekim aynı politik ve iktisadi birlik içinde yer alan ülkeler arasında yatırım kararları alınırken söz konusu değişkenler belirgin düzeyde önem arz etmeyecektir. Anlamsız olan değişkenler modelden çıkarıldığında modelin, çoğunlukla gelişmiş ülkelerden oluşan OECD ülke grubuyla hemen hemen aynı sonuçları verdiğini görmekteyiz.