• Sonuç bulunamadı

B. Sarı Saltık ve Saltıknâme Hakkında

B.9. Saltıknâme’nin Yazma Nüshaları

2.13. Mitolojik Renkler

Saltıknâme’de renklerin mitolojik yönünü görmekteyiz. Bir destan kahramanı olarak Saltık, kızıl elmaya sahip olmayı ister. Bununla birlikte hükümdar ile birlikte kızıl otağda oturur ve eski bir Türk geleneğinin gereklerini yerine getirir. Saltık’ın sahip olduğu atların renkleri de oldukça önemlidir. Kahramanın erginlenme sınavlarında bu atların önemi daha çok görülür. Saltık, sahip olduğu taşlar sayesinde kötülüklerden korunmuştur. Kırmızı taşı sayesinde yorgunluktan kurtulan Saltık, ak taşı sayesinde yolunu bulmuştur.

Saltık, savaşa çıkacağı zaman ak sancağı alır. Ak ve kara konusunda Kalafat, halk inançlarında ak renk kutlu kara renk ise kutsuzluğu simgeler (2018: 54). demiştir.

Renkler hakkında Akay’ın vermiş olduğu bilgiler şöyledir: “Ak renk

kutsallığı simgeler. Sarı, Orta Dünyayı simgeler. Sarı renk kötü değildir. Bazı kaynaklarda verilen, sarı rengin kötü olduğu, yalnızca altın sarısının iyi olduğu bilgisi yanlıştır. Sarı renk, Güneş ile Ay’ı, Orta Dünyayı ve hayvanlarını simgeler. Mavi, yer, toprak ve suyun, yer-suyun simgesidir. Yaşıl (yeşil) renk maviye yakındır. Yeşillikler, otlar yeşermeye başlayınca gök maviler çıktı derler. 7 yılda bir, 9. ayda eylülde ölüler için ve Erlik Bey’e yapılan, ölülerin çağırılıp onlara söz söylendiği ritüelde ağaca 7 kara ve 7 kızıl küçük bezler bağlanır. Kırmızı, ata ruhlarını simgeler. Bu renklerde olan bezler her zaman baş parmak ve işaret parmağının boyu kadar kısalıkta olur. Dikkat ederseniz Kamların elbiselerinde de öyle parçacıklar siyah ve kırmızı renkte vardır. Onlarda ata ruhlarını sembolize eder” (Arpacı, 2012:181).

Mitolojik tasavvurda ak, kara, gök, kızıl ve yeşil renkler önemlidir. Bu mitolojik tasavvur yönlerin adlandırılmasında da etkili olmuştur. Öyle ki kara kuzeyi bildirir ve ülkemizde kuzeyde bulunan denizin adı Karadeniz’dir. Batının rengi ise ak olarak bilinir. Bugün Ege denizi olarak nitelendirmiş olduğumuz deniz aslında Akdeniz’dir ve batıda bulunur.

155

2.13.1. Ak Renk

Ak renk temizliğin sembolüdür. Ak renk anne sütüdür. İlki, başlangıcı, temizliği ve saflığı simgeler. Ak renk kutsalın da simgesidir. Ak bilgi ve bilgelik demektir. Ak saçlı ihtiyar motifi de bilgeliği gösterir. Ak başlangıcın ve sonun rengidir. Ak doğumu ve ölümü çağrıştırır. Ak amniyon sıvısı içinde beslenen bebek tertemizdir. Ölümle birlikte ak kefene sarılan insan aslında kara dünyadan sonsuzluğa yani ak bir dünyaya uğurlanır. Ak aynı zamanda eski Türk yas törenlerinde kullanılan bir renktir.

Akay Kine'ye göre “Ak başlangıcın başlangıcıdır ya da her şeyin

sonudur. (Bu inancın adı neden Ak Cang’tır? Çünkü bizim atalarımız her şeyin Aktan başladığına inanmışlardı. Her şey Aktan başladığı gibi her şey de Aka geri dönecektir. Erkeğin tohumu aktır. Yeni doğmuş çocuk da ilk günden itibaren ak sütle beslenir. Ak kutsallığın rengidir. Ak sonu olmayan Gök Tanrı’nın rengidir. 'Türklerin inanç sistemi Ak Cang, zamanla Türklerin varoluş noktasından ayrılarak tüm dünyaya yayılışı ile farklı farklı renklere bürünmüştür. Bu değişik renklerden biz, tekrar Akı oluşturmazsak yeryüzündeki bu güzel resmi tekrar oluşturamazsak dünyanın sonu gelebilir. (Bunu yapmak Türk halklarına düşmektedir. (Bizim yani Türklerin bu Akı oluşturma imkânımız var. Bizim buna, hala zamanımız ve hakkımız var. Çünkü Türk halkları bu inancı hala hatırlarında tutmaktadırlar, hala Ata yurtlarım, toprağın göbeğini anımsamaktadırlar; hala Türk atalarına saygı ve sevgiyi yüreklerinde taşımaktadırlar (Arpacı, 2012: 60).

Saltık, savaş meydanına ak sancağı ile birlikte girer. Yüce’nin aktarmış olduğuna göre, Türk devletlerinin bayraklarının rengi ak renktedir (Yüce, 1987:298). Saltık’ın ak sancağı da bu açıdan oldukça önemli olarak görülür.

Sarı Saltık, delikanlılığa adım attıktan sonra sefer hazırlıklarına başlamıştır. Sarı Saltık, sefere hazırlanırken kırk yaranı ile hareket etmiştir. Onlarla hazırlıklarını tamamladıktan sonra özel savaş giysilerini giyinip başlarına ak bir tülbent takmışlardır. Kırk yaranın başında beyaz tülbentten sancak bulunurdu (Demir-Erdem, 2013: 31).

156

Saltık, savaş meydanında ak renkten sancak kullanırdı. Hemen İslam

leşkeri toplandı, Harcine’ye yürüdüler. Seyyid’in başı üzerine beyaz bir sancak getirdiler. Yürüyüp Harcınevan yani Amasya iline girdiler (Demir-

Erdem, 2013: 62).

2.13.2. Kızıl Renk

Kırmızı, koruyucu bir renktir. Lohusa kadınların başına kırmızı bir kurdele takılır. Baba evinden çıkan geline kırmızı kuşak bağlanır. Kendi eşiğinden çıkıp başka bir evin eşiğine giden kadın korumasızdır. Onu koruyacak eşya ise al/kırmızı kuşaktır. Kırmızı dilek dilerken kullandığımız çaputların da rengidir. Aynı zamanda Hıdırellez gecesi dilekler kırmızı bir gül ağacına asılır. Bu uygulamalarda kullanılan kırmızı renk, al ruhu ve ocak kültü ile ilişkilidir. Kalafat, al rengin al karısı ile ilgili olduğunu ifade eder. Al renk- Al ruhu (al karısı kızıl saçlı bir kadın olarak kimi kaynaklarda tasavvur edilmiştir) ilişkisinden gelmektedir, Al rengi hasma karı korkutucu ve dosta karşı koruyucu özelliğe sahiptir (2018: 55). Kırmızı aynı zamanda yakıcılığı ile güneşin ve dolayısıyla iktidarın rengidir. Bu sebepledir ki iktidar yetisi olanlar savaş öncesinde kızıl otağda otururlar. Günümüzde de mecliste vekiller kırmızı koltuklarda oturur. Kırmızı gücün rengidir. Kimse kırmızı rengi bırakmak istemez. Güçten düşmek özellikle ataerkil toplumlarda erkeklerce büyük önem teşkil eder. Al rengin gücü öylesine büyüktür ki o kırmızı koltuklarda oturanların çoğu erkektir. Bu renk al karısı örneğinde olduğu gibi tekrar kadın eline geçerse iktidar yetisini kaybeden erkin elinde ne kalır.

Altay Türklerinde kırmızı renk, kanı, ateşi, güneşi, güç ve kuvveti, gençliği, güzelliği, sağlığı, bereketi, kutu yansıtan renklerdendi. Altay Türk topluluklarının bir diğer kolu olan Telengitler’de ise kırmızı renk, kutsal ve koruyucu renk olarak kabul edilmesidir (Kalafat, 2018: 80).

Şerif, gelip bir handa konakladı. Gördü ki bu Türk meliki ordu toplamış. Dört milyon asker, şehrin önünde beklemekte. Kızıl bir otağ kurmuşlar ve büyük yeşil çadır bağlamışlar (Demir- Erdem, 2013: 264).

157

Şerif ‘in baba tarafı Hüseyin soyuna anne tarafı ise Hasan soyuna dayanmaktadır. Şerif iki soydan almış olduğu yetkiyi kırmızı ve yeşil ile simgelemiştir. Bu tarafta Şerif, kendisi başına iki işaret koydu. Biri kızıldır.

Kızıl Hüseynîlerin elbisesidir. Biri de yeşildir. Yeşil Hasanîlerin elbisesidir. Bu Seyyid, bu Said alametleriyle donandı. Zira Şerif, baba tarafından Hüseynî ve anne tarafından Hasanî idi (Demir-Erdem, 2013: 29).

Saltıknâme’de savaş olmadan önce er meydanında toplanan hanlar ve beyler kızıl otağda otururlar.

2.13.3. Altın ve Gümüş Başlı Tuğ

Bu iki renk savaş motifi olarak görülmektedir. Sarı Saltık, savaş meydanında ordusunu kırkar şekilde parçalayarak başlarına rütbelerine göre altın ve gümüş tuğ geçirilmesi ile bir savaş düzeni oluşturmaktadır. Bu eski bir Türk âdeti olarak metinde de yer bulmuştur. Tuğun önemi onu kaybedenin savaşı kaybettiği yönünde önemlidir.

Altın ve gümüş kıymetli madenler olduğu için bu renklerdeki eşyalar da zenginliği ve gücü gösterir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SALTIKNÂME’DE DESTAN MOTİFLERİ

Saltıknâme’de türler arası geçişkenlik özelliğini destan motiflerinde de görmekteyiz. Saltık, bir destan kahramanı olarak epik özellik gösterir. İslamiyet dönemi Türk destanlarının son halkasında yer alan Saltıknâme yalnızca bir destan değildir.

Bu eser içerisine diğer türleri de nüfus ederek kaynaşık bir şekilde bir bütünü oluşturur. Destan motiflerinde İslamiyet’in de etkisiyle bazı efsanevî ve menkıbevi unsurlar bir arada görülür. Saltık aynı zamanda olağanüstü mekânlarda olağanüstü yaratıklarla yaptığı savaşlarla bu epik unsurların içerisine masal motiflerini de dâhil etmiştir. Bu sebeple bu eser, türler arasında dolaşan bir kahramanın destansı mücadelesini gösterir.

Destanlar birer milli hafıza olarak ülkelerin kültürlerinde yer bulur. Milletlerin geçmişini epik unsurlarla anlatan destanlar İslamiyet’in tesiriyle birlikte kahramanlarda gaza ülküsü de görülmeye başlanmıştır. Saltık da turan

158

ülküsü ile birlikte gaza ülküsünü de en güzel şekliyle anlatan bir kahramandır. Saltık’ın düşmanları ile yaptığı mücadelelerden anlaşıldığı üzere o öncelikle kılıç kalkan ile kan dökerek değil de akıl ve mantık ile ikna ederek İslamiyet’e davet etmiştir. Onun bu mücadelesine itaat etmeyenleri ve asilikte ısrar edenleri ise er meydanında adil bir savaşa davet etmiştir.

Bu çalışmada Oğuz Kağan ve Er Töştük destanlarından izler olduğu gibi Arkaik Türk destanlarından da kalıntılar bulunmaktadır. Bununla birlikte Battalnâme ve Danişmentnâme’den de pek çok motif Saltıknâme’ye taşınmıştır. İlave olarak İran, Mısır, Arap ve Hint mitolojilerinden de intikal eden unsurlarla zengin bir bütün oluşmuştur. Bu güzel harman ise Saltıknâme’yi diğer eserlerden ayırmaktadır.

Bu bölümde Saltıknâme’de destan motiflerinin eser içerisindeki konumunu inceleyeceğiz. Burada belirtmekte fayda var ki Sarı Saltık’ın ölümünden çok zaman sonra derlenen bu hikâyelerin içerisinde elbette müstensihin tesiri vardır. İslamiyet’in yerleşmesi ve benimsenmesi ile birlikte gaza ülküsü eserde sıklıkla dile getirilir. Bunun yanı sıra Saltık’ın bir Türk olduğu onun savaşçılıktaki başarısı es geçilmez. Ruhbanlar, Saltık’ın kanının her bir damlasından bir savaşçı Türk oluşacağını söyler. Saltık’ın kızıl elmayı almak için verdiği mücadelede oldukça destansıdır. Eserde yer alan destan motifleri türler arası geçişkenliğin bir parçasını oluşturur.

Benzer Belgeler