• Sonuç bulunamadı

B. Sarı Saltık ve Saltıknâme Hakkında

B.9. Saltıknâme’nin Yazma Nüshaları

3.12. Ad Verme

Sarı Saltık din değiştirerek Müslüman olan kâfirlere ad vermiştir. Ad verdiği kişilerden yiğitlikte usta olanları ile dost olmuştur. Sarı Saltık’ın Aliyon-ı Rumî’ye ad vermesi Aliyon’un rüyasında İslamî bir rüya görmesinin sonucunda er meydanına gelerek Saltık ile karşılaşması sonucunda olmuştur. Bu olaydan sonra Aliyon, Şerif’e

174

Saltık adını, Saltık ise Aliyon’a İlyas adını verir. Bu ad alma/ ad verme motifi destanî özellik göstermektedir.

Papa Dimitri din değiştirdikten sonra Saltık ona “İbrahim” adını koymuş. Kiliseyi mescide çevirip o kaleye ve şehre de “Baba” ismini vermiştir (Demir- Erdem, 2013: 121).

Saltık; tekürün Müslüman olan kızını Berahim’e verdi. Onun adını, İbrahim koydu (Demir- Erdem, 2013: 346). Eserde Müslüman olan kişilere Saltık tarafından ad verildiği görülmektedir.

Aliyon parmak kaldırıp iman getirdi. Şerif, ona İlyas-ı Rumî adını verdi. Aliyon: Sen bana ad verdin, ben de sana bir ad vereyim. Müslümanlar seni onunla ansınlar, dedi.

Şerif kabul etti. Ona Saltık, diye ad verdi. Fars dilince; güçlü, kutlu ad demektir (Demir, Erdem, 2013: 34-35).

Sivas halkı ona, Sarı Saltık derdi (Demir, Erdem, 2013: 51).

Seyyid, sarı sakallı idi. Karaya boyamıştı, ondan tanıyamamışlardı. Hane hane aradılar. Nerede sarışın kişi bulurlarsa tutarlardı, Sarı Saltık derlerdi. Böylece adı Sarı Saltık kaldı (Demir, Erdem, 2013: 66).

İmana gelseydiniz iyi idi, dedi. Hemen o melik, imana geldi. Şerif ona “Yusuf” adı verdi (Demir-Erdem, 2013: 83).

Hemen imana geldiler. Şerif, Ayadimitri’ye Ali, Ayanmson’a ise Ahmed adını verdi (Demir- Erdem, 2013: 277). Destanda genellikle din değiştirme yolu ile ad

175

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM SALTIKNÂME’DE MASAL MOTİFLERİ

Saltıknâme birçok farklı türün birleşimi olan nadide bir eserdir. Bu eserde türler arasındaki geçişkenlik özelliği iyi bir biçimde kurgulanmış ve eserin bütününe de yansıtılmıştır. Saltıknâme’de türlerin kendi arasında güzel bir uyum içerisinde dans ettiği düşünülürse masal motifleri de bu dansın vazgeçilmez parçası olmuşlardır. Hikâyeler arasına yerleştirilmiş masal motifleri türler arasındaki geçişkenliği ve uyumu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Saltıknâme adlı eserde pek çok masal unsuru bulunmaktadır. Onun masal unsurları ile dolu bir eser olması arkaik dönem kahramanlık destanlarına benzer niteliktedir. Bekki’ye göre de kahramanın olağanüstü varlıklarla mücadelesi, zor durumlarda olağanüstü varlıklardan yardım alması, keramet göstermesi gibi durumlar, Saltıknâme’den önce var olan Türk mitleri, masalları ve destanlarındaki olağanüstü motiflerin Saltıknâme’de yaşayan/yaşatılan unsurlarıdır. Bu unsurlar (mitik ve masalsı öğeler), arkaik kahramanlık destanı olarak adlandırdığımız Güney Sibirya Türklerinden (Altaylılar, Tuvalar, Hakaslar ve Şorlar) derlenip yazıya geçirilen destanlarda bolca yer almaktadır (Bekki, 2014: 314).

Kaf Dağı’na, Zibak Denizi’ne ve Nil Nehri’nin doğduğu yeri keşfe giden Sarı Saltık, zorlu yolları yardımcıları sayesinde kolaylıkla aşmıştır. Bu diyarlara giderken pek çok farklı cinsten yaratık ve mekân ile karşılaşmıştır. Bu yollarda kimi zaman karşısına devler kimi zaman da tılsımlı mekânlar çıkmıştır. Vakvak adasına yolculuğunda bazı ağaçlar ile karşılaşmıştır.

Bu adadaki ağaçların yaprakları erkek üreme organına benzermiş. Bakire kadınlar bu yapraklar sayesinde hamile kalırlarmış. Şerif bunun haricinde bir de camdan tılsımlı bir yer görmüştür. Orada hiçbir şey gerçek değildir. Şerif bu bilinmeyen dünyalar arasında geçiş yaparken bir kuyu içinden ya da bir denizin boşluğundan faydalanmaktadır. Bir kuyu yardımıyla bir yerden başka bir yere rahatlıkla geçmiştir.

176

Kuyu ise Türk Mitolojik sisteminde Şaman esrimelerinden bu yana bilinen ve şamanların yolculuklarında kullandıkları bir kapı olmuştur. Şamanlar esrime tekniğini çok iyi kullanırlar. Kendi bedenlerini bırakıp kolaylıkla ruhlarıyla göğün katlarına çıkabilir veya yer altına inebilirler. Bu türden bir yolculukta yer altına iniş “öbür dünyanın girişi” olan delik/kuyular yardımıyla mümkündür. Kuyuların veya bu deliklerin içinden geçen şamanın uğradığı dünyalar ile masallarda anlatılan farklı dünyaların bu inançla örtüştüğü görülmektedir. Hatta başka ilginç bir benzerlik de karanlık dünyadan ışıklı dünyaya geçişte kullanılan yardımcılar arasındadır. Zira şamanların dünyaya gelişlerine dair anlatılarda veya yolculuklarında daima kuş motifi karşımıza çıkar. Masallarda da kuyu ile inilen karanlık dünyadan ışıklı dünyaya dönüş farklı özellikleri ile bilinen bir kuş yardımı ile mümkün olmuştur (Balkaya, 2014: 58).

Saltık, kemendini bağlayıp kuyuya dibine indi. Derinliği kırk metre vardı. Orada bir dehliz gördü, ileri yürüdü. Biraz ilerledi, kilitli bir kapıya geldi. Kuyu önünde yeşil kanatlı bir kişi otururdu. O Şerif’i görünce çağırdı:

-Gel, ya Şerif, dedi.

Seyyid ileri varıp selam verdi. O melek selam aldı. Şerif: -Siz kimsiniz, burada niçin duruyorsunuz, dedi. O melek:

-Ben meleklerin reisiyim. Bu İmam Ali’nin kabridir. Burayı sekiz yüz seksek sekiz melek bekler. Burada sekiz bin cinni de hizmetkârdır, beklerler. Benim adım Derdail’dir (Demir- Erdem, 2013: 458).

Masal motifleri ile kahramanın yolculuğunda bir dönüşüm de görülmektedir. Kahraman Sarı Saltık, masal motiflerinde görmüş olduğumuz aslan suretindeki şeytan, devler, cinler, ejderhalar ve olağanüstü yaratıklarla savaşmıştır. Bu mücadelelerin sonunda kazanan her zaman Sarı Saltık olmuştur. Sarı Saltık yendiği yaratıklardan aldığı güç sayesinde daha da güçlenerek erginlenme sürecinde önemli yol kat etmiştir. Masalda karşılaştığı zorlukları yenen ve artık olgunluğa erişen Sarı Saltık bireysellikten ziyade toplumsal bir kahraman olmuştur.

177

Masal, kahramanın faaliyeti sonucunda dünyanın değişmesine, dünyanın açıklanmasına ve tasvir edilmesine değil, yalnız kahramanın vaziyetine, onun karşısına çıkan engelleri, zorlukları aşması sayesinde durumun değişmesine yönelmiştir. Masal kahramanı toplumun ideal kahraman tipidir, mitin kahramanı ise ferdîlikten uzak, tipik özelliği silinmiş, yalnız bir halkın veya toplumun belirgin hususiyetlerini idealize eden kahramandır. Mitolojinin anlamında evren unsuru hâkim olduğu halde, masalın anlamında sosyal unsur hâkimdir (Bayat, 2017: 96). Kahramanımız Sarı Saltık’ın özellikle Kaf dağına çıkmasının ilk amacı oğlu Muhammed’i devlerin elinden kurtarmaktı. Fakat kahramanımız Sarı Saltık, yolculuğuna başladıktan ve çeşitli badireleri atlattıktan sonra bireysel amaçlar için çıktığı yolu değişmiştir. Yolun sonunda o artık padişahın kaçırılmış kızlarını kurtaran, topluma hizmet eden bir kişi olarak bir dönüşüm yaşamıştır.

Bireysel çatışmaları ile büyük bir buhranın içerisine giren Saltık güvenlikli dünyasından çıkarak kendi, öz benini bulmuştur. Saltık’ın konfor alanından çıkıp çatışmalardan kurtularak, öz benliğini bulduğu yolculuğunun adresi olan yer: Kaf Dağıdır.

Her insanın kendi hayatının bir kahramanı olduğu düşünülürse her bir insanın aşması gereken bir Kaf Dağı vardır. Evet, yol uzun ve meşakkatlidir. Yol karanlık ve tehlikelerle doludur ama yola çıkılmazsa o yolun nasıl olduğu sadece gerçek kahramanlar tarafından bilinecektir. Saltık, güvenli alanından çıkıp Kaf Dağı macerasına atılma cesaretini gösteren bir kahramandır. Bakalım, kahramanımız Saltık’ın masal dünyasında başına neler gelecek?

Benzer Belgeler