• Sonuç bulunamadı

Sanat, sadece resim, heykel ve müzik değildir. Sanat hayatı anlayan zekânın, onu en ilgi çekici, en güzel biçimlere sokması demektir (Erinç, 1995: 70). Aynı zamanda

sanat “görülebilen ve iletiĢimsel ya da iĢlevsel bir amaç içeren Ģeydir (Barnard, 2002: 31). Ġlkel sanatların evriminin temelinde gerçekçi duvar resimleri ve heykeller bulunmaktadır. Mirimanov‟a göre, Paleolitik Çağ sanatının kökeninde yatan soyut – geometrik Ģekillerin çok sayıda örnekleri; Fransa‟da Lasko mağarası, dağlık Tassilin- Adjer Platosu, Sahara‟da Ennedi ve baĢka birçok kaya çizimi ve mağara resimlerinde görülmektedir (Temizel, 2007: 26). Her bir nesneye, mümkün olan bir fikir ya da sembol olarak bakabiliriz (BoydaĢ, 2004: 47). Bu açıdan semboller;

…geleneğe bağlılığı oranında, onu yadsıyıcı bir özellik de taĢır. Bu nedenledir ki, bir yandan tarihsel bir süreç içinde yer alır, bir yandan da, eĢi olmayan, benzersiz, tek bir olgudur. Yani hem toplumsaldır, hem de alabildiğine bireyseldir. (Cömert, 1999: 9).

Mağara resimlerine baktığımızda Somuncuoğlu‟nun da belirttiği gibi; “insan daha doğada açık alanda yaĢama becerisini geliĢtirememiĢtir. Mağaralarda yaĢamaktadır (Somuncuoğlu, 2011: 22). Mağaralar korunma savunma açısından ideal yerler olarak, insanın mağaradan çıkması uzun bir süresini almıĢtır. Açık alanlara çıkılmaya baĢlamasıyla insanoğlu için dünya üzerinde yavaĢ yavaĢ bir medeniyet oluĢma süreci baĢlamıĢtır. Tüm dünyada uygarlıkların geçirdikleri geliĢim aĢamalarında ilk önce taĢ ve ağaç araçlar yapılıp kullanılmıĢtır. TaĢ ve ağaç çok ilkel de olsa bir insan elinden geçmiĢ, birazcık değiĢtirilmiĢtir. Bu araçlar iki ayrı grupta incelenmektedir: Birinci grup savaĢ araçları, korunma araçları niteliği arz eder. Ġkincisi ise geçim iĢlerinde yararlı olan, yiyip içmede kullanılan araçlardır: taĢ baltalar, taĢ bıçaklar vb… Daha sonra toprak araçların yapılmasıyla “sanat” anlayıĢının belirgin bir nitelik kazandığı görülmektedir. Toprak kaplar üzerinde süsleme, iĢleme iĢleri geliĢme yolundadır. Ġnsan, düĢüncesini çizgi çizgi yarattığı ürüne geçirmektedir. Yapılan bu süslemeler insanın doğa karĢısında yaratıcı gücünü ortaya koymaktadır. Yapılan süslemeler toplulukların sanat görüĢleri, çevreleri, çevrenin bitki örtüsü gibi bilgiler de sunmaktadır (Eyuboğlu, 1997: 26-27). Bu mitolojik semboller, “doğaya sıkı sıkıya bağlı bir gözlemin ürünü olan biçimlerdir, varoluĢ nedenlerinden birini ancak baĢka biçimlerde bulur, onda temellenirler (Tansuğ, 1993: 17).

Mit, çok farklı kültürlerin davranıĢ ve düĢüncelerinin sözlü kültürün ürünleridir. Daha sonra yazıya geçirilerek biçimsel olarak bir baĢka deyiĢle “sanatsal” olarak aktarılmasıdır. Mitlerin araĢtırılması ve bulunup ortaya çıkarılması 19-20. yüzyıla

dayanmaktadır. Mit ile değerlendirilen nesnelerin ve heykellerin kendi kültürleri ve dönemleri içinde değerlendirilmesi büyük bir önem taĢımaktadır. Çünkü mitoslar, “Ġnsanların tarihsel yaĢantıları içinde yarattıkları fiziksel ortam, bir kez yaratıldıktan sonra, o yaĢantının bundan sonra geliĢmesini etkileyen dinamik bir etmen olur. Bu dinamik rolün tarih boyunca sürekliliği insan yerleĢmelerine bölgesel ya da evrensel bir boyut kazandırmaktadır” (Kuban, 1995:199). Bundan dolayı tarihsel koĢulların değiĢkenliği içinde yaratılan mitosların etkileme gücü her zaman aynı değildir. Bazen etkilerini yitirmekte ya da ortadan kalkmaktadırlar.

Her topluluk kendi döneminde, koĢulları doğrultusunda rahatlama ve huzur bulmanın yollarını aramıĢtır. Fakat her kültürün doğa karĢısında çaresiz kaldığı durumlar da olmuĢtur. Dolayısıyla aynı mitosun, farklı kültürlerde nasıl değiĢiklikler geçirdiği konusunda çok sayıda örnekleri bulunmaktadır. Örneğin, Lamacı, Müslüman veya Hıristiyan görünümler altında, arkaik dinsel mitler ve kavramlar seçilebilmekte, ayrıca insanların efendisi olan Gök tanrıya inanç, özgün bir kozmogoni türü, hayvanlarla mistik dayanıĢma görülmektedir (Eliade, 2009: 12).

Arkaik dönemlerde dil, din ve kültür gibi benzerlikler yanında, yapılan resimlerde benzerlikler görülmektedir. Bu resimler aynı zamanda evrensel, sembolik bir dil oluĢturmaktadırlar. Sanatın evrensel olması, bütün insan türünü kapsayan bir anlam taĢımasıdır (Tansuğ, 1993: 20). Gezgin‟in ifadeleriyle, ortaya konulan ürünlerde,

…bireysel bir duygu aktarımı veya sanat ihtiyacı olsaydı, herkesin içinden gelen farklı duygularla mağaralarda yer alan bütün resimler birbirlerinden çok farklı olurlardı. Ama dünyanın her yerinde bu dönemlerde yapılan resimlerin konu benzerlikleri taĢıması ĢaĢırtıcıdır. Bu durumda bireysel bir üretim söz konusu değildir, diyebiliriz. Sanatçı mensubu olduğu toplumun duygularını yansıtmıĢtır. Mitsel anlatıların resimlerini çizmiĢtir. Toplumun bilinçdıĢında taĢıdığı arkaik korkuları duvara yansıtmıĢtır. Bütün toplumların acımasız doğa koĢullarına karĢı yaĢadığı en önemli sorun ölümdür. (Gezgin, 2008: 16).

Bundan dolayı öteki dünya inancı ile ölümün somutlaĢtırılması ve buna karĢı mücadele geliĢtirilmesi sonucu bu resimler ortaya çıkmıĢtır. Bu resimler bir sanatçı tarafından oluĢturulmamıĢtır, daha çok toplumun ihtiyacından dolayı yapılmıĢtır. Bu nedenle bu resimlerin toplumsal bir psikolojik rahatlama oluĢturduğu, toplumsal bir terapi ya da bir boĢaltım yolu oluĢturduğu düĢünülmektedir.

Ortaya çıkan bütün mitoslardaki ürünler arasında anlam yüklü iĢaretler gerçek biçimsel düĢüncenin iĢleyiĢidir. Ortaya çıkan ürünlerde bir heykel sanatı örneği ya da mimari bir eser çıkarmak amaçlanmamıĢtır. Giysilerden ev aletlerine kadar kullanılan nesneler hatta vücuda yapılan Ģekiller (dövmeler, yüz resimleri) mite açıklık kazandıran iĢaretler düĢüncenin ürünleridir (Bonnefoy, 2000: 992-993). Mitsel törenlerde dil, dans, ritmik ezgi, büyü törenleri gibi bütün biçimleriyle ortaya çıkan her Ģey bir sanata dönüĢmüĢtür. Sanatın ilk ortaya çıkıĢını Fischer Ģu Ģekilde anlatmaktadır:

Ġnsan varoluĢunun tâ kökündeki büyük güçsüzlük duygusu ile birlikte güçlülük bilincini, doğa korkusu ile birlikte doğaya üstünlük sağlama yeteneğini yaratma her türlü sanatın baĢlıca özüdür. Ġnsanların kullanabilmesi için taĢa yeni bir biçim veren ilk araç yapıcı, ilk sanatçıdır. (Fischer, 1993: 32).

Ġlkel insanlar hayvan kemiklerinden veya kemik tozu ve kil karıĢımından insan ve hayvan heykelcikleri yapıyor, bunları da fırınlarda piĢirerek sertleĢtiriyordu. Gerek mağara duvarlarına gerekse de kemik üzerine çizdikleri resimler veya taĢ, kemik ve piĢmiĢ topraktan yaptıkları heykelcikler sanat değeri yüksek üretilerdir. Bu resimler birer sanat harikalarıdır (AteĢ, 2002: 38). Ġlkel insanların yeni bulduğu ve yarattığı her Ģeyle hem gücünü artırmıĢ hem de yaĢamına zenginlik katmıĢtır. Bu süreç içerisinde mitsel anlatılar ve sanat ürünleri daha da çoğalmıĢtır. Günümüzde bu ürünlerin bir sınıflandırmasını yapmak, bunların biçimsel yapıları incelenerek estetik açıdan değerlendirilmesi, topluluklara ve kültürlere göre değiĢkenlik göstermektedir.