• Sonuç bulunamadı

A. MİRASBIRAKANIN İRADESİYLE ÇIKARMANIN GEÇERSİZLİĞİ

2. Mirasbırakanın Affı

Yeni Medeni Kanunda ve eski Medeni Kanunda bu konuya ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Buna karşılık, mirastan yoksunluk konusunda, MK. m. 578/son hükmü şu şekildedir: "Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar."

Doktrinde, kanunun öngördüğü şekillerde yapılmamış ancak affı çağrıştıran (fiili veya soyut) davranışların mirasçılıktan çıkarmayı hükümsüz kılıp kılmayacağı yani mirasçının affedilmiş sayılıp sayılmayacağı hususunda bir görüş birliği yoktur.166

164 Hatemi, s.103. 165 Bkz. yuk. s.45.

a. Mirasbırakanın Çıkarma Tasarrufundan Önceki Affı

Mirasçılıktan cezai çıkarmada af konusunu iki yönlü ele almak gerekir. Bunlardan birincisi, mirasçılıktan cezai çıkarmadan önceki af, ikincisi ise mirasçılıktan cezai çıkarmadan sonraki aftır.

Mirasbırakan, mirasçılıktan çıkarmayı gerektirecek davranışları sebebiyle saklı paylı mirasçısı ile tüm ilişkilerini bitirebilir. Ancak bunun akabinde hemen mirasçılıktan çıkarma tasarrufunda bulunmayabilir. Bir süre sonra da ilişkileri tekrar düzeldiğinde mirasçısını affedebilir. Mirasbırakan af iradesini mirasçısına veya yakınlarına açıkça beyan edebileceği gibi bu hususu yazılı olarak da bildirebilir. Ancak mirasçısı ile ilişkisi tekrar bozulan mirasbırakan, mirasçısının affettiği önceki davranışlarını esas alarak mirasçılıktan çıkarma tasarrufunda bulunabilir.

Doktrinde, mirasbırakanın mirasçılıktan çıkarma tasarrufundan önceki affedilmiş vakıalara dayanarak yaptığı çıkarma tasarrufunun tenkis edilebileceği ifade edilmektedir.167

Yargıtay'ın da168 desteklediği bu görüşe göre; mirasbırakanın saklı paylı mirasçısını affetmiş olması halinde, cezai çıkarma sebeplerinin varlığı bakımından önemli olan aile bağlarının zarar görüp görmediğidir. Aile bağlarının zarar görmediği hallerde cezai çıkarma sebebi de yoktur. Bu nedenle saklı paylı mirasçı, mirasçılıktan çıkarma tasarrufuna ilişkin her zaman tenkis davası açabilir.

Kanaatimizce de, çıkarma tasarrufundan önceki affedilmiş vakıalara dayanılarak yapılan mirasçılıktan çıkarma tasarrufu tenkis edilebilmelidir.

Mirasçılıktan çıkarılan saklı paylı mirasçının, çıkarma sebebinin geçerli olmadığı iddiasıyla açtığı tenkis davasında ispat yükü MK. m. 512/f.2'ye göre davalılardadır. Davalıların çıkarma sebebini ispat etmeleri halinde, çıkarma sebebinin affedildiğini ispat külfeti davacıya geçer. Davacı olan saklı paylı mirasçı, çıkarma

167 Çubuklugil, Mahiyet, s.454 ve 467; Antalya, Miras Hukuku , s.168. 168 Y. HGK., 21.05.1997 T., E: 1997/2-161 -K: 1997/445 (Talih Uyar, s.378)

sebebini kabul ederek, açtığı davada çıkarma sebebinin affedildiğine dayanıyorsa, çıkarma sebebini kabul ettiği için ispat külfeti yine kendisindedir.169

b. Mirasbırakanın Çıkarma Tasarrufundan Sonraki Affı

Mirasbırakan affettiği mirasçısı hakkında yapmış olduğu çıkarma tasarrufundan her zaman, yapacağı bir vasiyetname ile dönebilir. Bu hususta doktrinde tartışmalı olan nokta ise, mirasbırakanın, şekilsiz yani sözlü ya da bir takım davranışları ile ortaya koyduğu affın geçerli olup olmadığıdır. Bu konuda doktrinde çeşitli görüşler ileri sürülmektedir.

Birinci görüşe göre170 çıkarmayı takip eden böyle bir af, mirasçılıktan çıkarma tasarrufunu geçersiz kılar. Affın ölüme bağlı tasarruf şekillerinden birine bürünmesi gerekli değildir. Mirastan yoksunluğun, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkacağı yönündeki kural (MK. m. 578/son), mirasçılıktan çıkarma bakımından da kıyasen uygulanmalıdır. Mirasçısını samimi ve gerçek anlamda affeden mirasbırakan, böylece çıkarma tasarrufundan dönmüş sayılmalıdır. Af iradesi, dönme iradesini de kapsar. Bu nedenle mirasbırakanın, mirasçılıktan çıkarmadan döndüğünü, ayrıca bir ölüme bağlı tasarrufla beyan etmesi gerekmez. Mirasbırakanın çıkarmadan dönme için bir ölüme bağlı tasarrufta bulunmaması, buna gerek duymaması veya imkan bulamaması sebeplerine dayanır. Zira mirasbırakanın arzusu ve inancı daha önce mirasçılıktan çıkardığı kimsenin, yeniden mirasçı olması yönündedir. Ayrıca, mirasbırakan, af iradesini çoğu zaman ölüm döşeğinde açıklar. Mirasbırakanın son arzularına saygı göstermek gerekir.

İkinci görüşe göre171 şekilsiz af, mirasçılıktan çıkarmanın hukuki geçerliliğine hiçbir şekilde etki etmez. Affın, mirasçılıktan yoksunluğu ortadan kaldıracağına ilişkin

169 Oğuzman/Barlas, s.217; Mustafa Dural/Suat Sarı, Türk Özel Hukuku, C:1, Temel Kavramlar ve

Medeni Kanunun Başlangıç Hükümleri, İstanbul 2004, s.209.

170 İmre, s.389.

kuralın, mirasçılıktan çıkarma bakımından kıyasen uygulanması söz konusu değildir. Yargıtay ve İsviçre Federal Mahkemesi172 de bu görüşü benimsemiştir.

Bu görüşü benimseyen yazarlara göre; mirastan yoksunluk, hukuki sonucu itibariyle mirasçılıktan çıkarma ile örtüşmesine rağmen nitelik açısından farklıdır. Zira, mirastan yoksunluk, şartları gerçekleştiğinde kanunen kendiliğinden hukuki sonuç doğurur. Mirastan yoksunluk sebeplerinin varlığı, mirasbırakanın varsayılan iradesi, mirasçısını mirastan uzaklaştırmak yönündedir. Buna karşılık mirasçılıktan çıkarma, başlı başına bir ölüme bağlı tasarrufu gerektirir. Mirasçılıktan çıkarma, kanunda sınırlı sayıda sayılan sebepler gerçekleştiğinde, bir ölüme bağlı tasarruf ile yapılması gerekir. Aynı şekilde mirastan çıkarmanın ortadan kaldırılması da bir ölüme bağlı tasarruf ile yapılmalıdır. Bu nedenlerle, kanun koyucunun mirasçılıktan çıkarma hükümleri içerisinde af sorununa temas etmemesi maksatlıdır. Burada bir kanun boşluğu yoktur. Affın, mirastan yoksunlukta söz konusu olması, yoksunluktan dönebilmenin mümkün olmaması nedenine dayanır.173

Üçüncü görüş ise174, yukarıda anlatılan iki görüş arasında ortalama bir çözüm benimsemiştir. Bu görüşe göre, mirasçılıktan çıkarmada şekilsiz af, çıkarmadan dönme olarak yorumlanamayacağı gibi bu durumda mirasçılıktan çıkarma tamamen geçerli de değildir. Çıkarma tasarrufundan sonraki af, tasarrufun kendisini değil, tasarrufa temel teşkil eden cezai çıkarma sebebini geçersiz kılar. Zira çıkarma sebebinin gerçekten mevcut olup olmadığına, mirasbırakanın ölümünden sonra karar verilebilir. Mirasbırakan, mirasçısını affetmiş, fakat tasarrufundan dönmemiş ise mirasçılıktan çıkarma tamamen geçersiz duruma da gelmez. Af halinde, geçerli sebebe dayanmayan bir mirasçılıktan çıkarma tasarrufu söz konusu olur. Mirasçılıktan çıkarılan, tasarrufa karşı af sebebine dayanarak bir tenkis davası açmak suretiyle saklı payına kavuşabilir. Sonradan gerçekleşen barışma ve affın çıkarma tasarrufuna hiçbir şekilde etki etmeyeceğini savunmak hakkaniyete uygun düşmez.

Üçüncü görüşü savunan yazarlara göre, mirasçılıktan çıkarma tasarrufu sırasında bulunması gereken çıkarma sebebinin mirasın açılması anında ortadan kalkmış

172 İmre, s.389.

173 İmre, s.389; Özuğur, s.348; Ayan, s.154.

olması gerekir. Yani, mirasçılıktan çıkarılan ile mirasbırakan arasında zarar gören aile bağlarının, yeniden onarıldığını gösteren inandırıcı vakıaların gerçekleşmiş olması gerekir. Mirasbırakan ile mirasçı arasındaki aile bağları bozulduktan sonra tekrar barışmış ve akabinde ilişkiler yeniden bozulmuş ise, mirasçılıktan çıkarma tasarrufu sırasında ki irade geçerli sayılarak tasarruf geçerli sayılmalıdır. Çünkü, çıkarma sebebi geçerliliğini yitirmemiş, onarıldığı sanılan aile bağları aslında kopmuştur.175 Affın varlığının ispatı ise, davalı mirasçılara değil, davacıya yani mirasçılıktan çıkarılana düşer.176

Affın, cezai çıkarma tasarrufu üzerindeki etkisi hususunda doktrinde yukarıda açıklanan üç temel görüşten başka bir diğer görüşe göre, affın, cezai çıkarma üzerindeki etkisi sorusunun "dürüstlük kuralı" (MK. m. 2) çerçevesinde her somut olay bakımından çözümlenmesi gerekir.177

B. MİRASÇILIKTAN ÇIKARMANIN AÇILACAK BİR DAVA İLE

Benzer Belgeler