• Sonuç bulunamadı

Milliyetler İlişkisi Araştırmaları

2. BÖLÜM

6.1. Çin’deki Azınlık Sosyolojisinin Odaklanmış Olduğu Konuları

6.1.1. Milliyetler İlişkisi Araştırmaları

1) “Çin Milliyeti, Çok Köklü Tek Gövdeli Düzen” Kuramı

Çin’in en önemli sosyologlarından Fei Xiaotong, ülke sınırları içinde yaşayan Han Çinli-Gayrı Çinli ilişkileri üzerine ciddi araştırmalar yapmış ve “Çin milleti çok

önemli kuramsal katkıda bulunmuştur. Fei, 1988 ve 1997 yıllarında neşretmiş olduğu “Çin milleti çok köklü tek gövdeli düzen” ve “Benim Milliyetler Araştırması

Deneyimim ve Düşüncelerimin Kısa Beyanı” makalelerinde tezini net olarak ortaya

koymuştur. Onun tezleri anahatlarıyla şöyledir:

1) Çin milleti ise, Çin sınırları içindeki 56 milliyeti içeren milli gövdedir. Aksine 56 milliyetin birleştirilerek adlandırılması değildir. Çünkü 56 milliyet çoktan birleşerek karşılıklı mevcut olan, birleşen fakat bölünmeyen bütünlüktür. Bu millî gövdeye tabi olan tüm üyeler yüksek katmanlı milli kimlik bilincine sahiptirler. Yani kaderde ve sevinçte, hayat mematta, şerefte ve namusta birlikte olma, kaderde birlikte olmanın duygusu ve ahlakıdır. Onun bu tezi millî kimlik bilincinin çok katmanlı kuramı denilebilir.

2) “Çok köklü tek gövde düzeni”nin şekillenmesi dağınık olan “çok köken”in birleşerek “tek gövde”ye dönüşümü sürecidir. Bu süreçte mutlaka bir kenetleyici işlevi olan merkeze ihtiyaç duyulur. Han Çinlisi işte çok kökenin temelindeki bir unsurdur. Çünkü o, kenetleyici rolünü icra ettiğinde “çok köken”i birleştirerek “tek gövde” yapabiliyor. Bu gövde artık Han Çinli değil, Çin milletidir (Zhonghua Minzu).

3) Yüksek katmandaki kimlik, alt katmandaki kimliği dışlamaz veya yerine geçmez. Ortak temelde hepsi aslında var olan özelliklerini geliştirerek, çok dilli, çok kültürlü bütünlük teşkil eder. Dolayısıyla, üst katmandaki millet söylenebilir ki, hem “tek gövde” hem “çok köken”in karmaşık bütünüdür. Bu arada, taraflarda karşılıklı olarak karşı gelmeler ve iç zıtlıklar yaşayabilir. Yani farkın birliğidir. Tedricen gerçekleşen değişmeler ile bitmeyen, değişken iç koşullara uyum sağlar, bu şekilde iş bu ortak gövdenin mevcudiyeti ve gelişimi elde edilir (Ma Rong, 1999:2).

Bu noktadan baktığımızda, Fei Xiaotong’un “Çok köklü tek gövde düzeni” kuramında bir çeşit öncülükçülük, yepyeni perspektif vardır. Çin’deki milliyetlerin kaynaşarak gelişen pratik ilerlemesinin analizine bazı yeni kavram ve kuramsal yönlendirmeleri önermiş olup, milliyetler ilişkisi araştırmasına en önemli kuramsal katkı yapmıştır.

2) Pazar Ekonomisi Koşullarındaki Milliyetler İlişkisi

ÇHC 1992 yılında ÇKP’nın aldığı bir karar ile Çin tarzı sosyalist piyasa ekonomisine geçiş yapmıştır. Dolayısıyla pazar ekonomisi şartları altındaki milliyetler

ilişkisinin araştırılması (1990’lı yılların ortalarından itibaren) Azınlıklar Sosyolojisinin yeni konusu olmuştur. Bu alandaki önemli makaleler şunlardır:

Ma Rong, “Lasa Kentinin Yerleşim Düzeni ve Han-Tibetli İlişkisi”(1998), ve “Çin Milletinin Birleştirici Güvünün Oluşumu ve Gelişimi” (1999); Zhou Xing (周星) tarafından yapılan “Çin Milliyetler İlişkisinin Gerçeği ve Geleceği” (1999); Li Jianxin (李建新) “Xinjiang Uygur-Han İlişkisi İncelemesi” (1996); Sun Yanming (孙雁明) “Sosyalist Piyasa Ekonomisinde Milliyetler İlişkisi Üzerine”; Yin Jinshan (尹金山), “Piyasa Ekonomisi koşullarında sosyalist Milliyetler İlişkisini Pekiştirmek ve

Geliştirmek Üzerine”; Cui Chengnan (崔成南), “Milliyetler İlişkileri Gelişimindeki Derin Sorunlar ve Çözüm Yolları” (2000) vs.

Ayrıca konuyu ilgilendiren araştırmaların bazıları kitap şeklinde yayımlanmıştır. Bunlardan bazıları ise: Wang Zongli (王宗礼), Jia Yingsheng (贾应生), “Çin’in

Kuzeybatı Bölgelerindeki Sosyal ModernleşmeninŞaşkınlıkları ve Çıkış Yolları” (中国

西北地区社会现代化的困惑与出路/Zhongguo Xibei Diqu Shehui Xiandaihua de Kunhuo yu Chulu, 1998); Jin Anjiang (金安江), “Sosyalist Piyasa Ekonomisi ve

Milliyetler İlişkileri” (社会主义市场经济与民族关系/Shehui Zhuyi Shichang Jingji

yu Minzu Gunxi, 1996); Yin Zhuguang (尹筑光), Xue Yongfu (薛永福), “Xinjiang

Milliyetler İlişkileri Araştırması” (新疆民族关系研究/Xinjiang Minzu Gunxi Yanjiu,

1996); Zhang Qiaogui (张桥贵), “Taoizm ile Çin Azınlıklar İlişkisi Araştırmaları” (道 教与中国少数民族关系研究/Daojiao yu Zhongguo Shaoshu Minzu Guanxi Yanjiu, 1998); Yang Dehua (杨德华), “Yunnan Milliyetler İlişkisinin Kısa Tarihi” (云南民族 关系简史/Yunnan Minzu Guanxi Jianming, 1998); Huang Haikun (黄海坤), “Aynı Teknede” (同舟论/Tongzhou Lun, 1998), Huang Guangxue (黄光学), “Yeni Çin’in

Milliyetler İlişkisi” (新中国的民族关系/Xin Zhongguo de Minzu Guanxi, 1998).

Yukarıda sıralanan kitap ve makalelerde, farklı açı ve derinliklerden adına “Çin Tarzı Sosyalist Piyasa Ekonomisi” denilen yeni ekonomik sistem ve yaşam tarzında, daha önceki Plan Ekonomisi ve nispeten eşitlikçi sistemden farklı olan “yeni dönem” milliyetler ilişkisinin niteliği, ana özellikleri, motive edici unsurları, sorunun tetikçileri veya mevcut ilişkilere etki yapan önemli unsurları; yeni düzende ilişkilerin

düzenlenmesi için alınması gereken önlemler, öneriler ve ilkleler gibi konular saha çalışmaları temelinde irdelenmiştir.

3) “Reform ve Açılma” Sonrası Çin’in Milliyetler İlişkilerinin Değişimi ve Yönelimleri

ÇKP 1979 sonrası aldığı genel karar ile içine kapalı dönemi kapatarak “Reform ve Açılma” sürecini başlatmıştır. Bu süreçte çıkartılan yasa ve politik kararlar ile Çin’deki milliyetlere nispeten geniş hak ve özgürlükler tanınmıştır69

. Fakat 1992 yılında yürürlüğe girmiş olan sosyalist piyasa ekonomisi var olan plan ekonomisi alışkanlıklarını dipten değiştirerek yeni tarz ekonomik ilişkiler hızla inşa edilirken, azınlıkların gitgide dezavantajlı konuma düşmüş, orantısız ve eşitsiz rekabet azınlıkların marjinalleşmesi durumunu ortaya çıkartmıştır. Hukuk sisteminin mükemmel ve bağımsız olmayışı sorunların adli boyutuna gölge düşürmüştür.

Hızlı kentleşme ve sanayileşme sürecindeki nüfus hareketliliği ülke çapında gerçekleşirken zengin yeraltı ve yerüstü zenginlikleri bulunan Azınlıklar Bölgesi orantısız seviyede Han Çinli göçü alarak paylaşım ve bölüşümde eşitsizliğin ortaya çıkmasına aslî yerli unsurların gözardı edilmesine neden olmuştur. Bu süreçte yapılan araştırma ve çalışmalar genellikle sorunları dile getirmekten ziyade daha pembe manzara sergilemeye gayret sarf etmiştir.