• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.1. Kemalizm

4.1.1. Çocuk Romanlarında Kemalist Söylem

4.1.1.5. Milliyetçilik

Kemalizmin anlamı Mardin'in de dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bir ulus devlet olarak kavramsallaştırılmasında ortaya çıkar (2015: 231). Bu dönemki milliyetçilik anlayışı laiktir ve kaynağını İslam öncesi döneme ait olan Orta Asya imajlarından sağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel harcı homojen bir Türk toplumu olarak görülmüştür. Bu sebeple toplumda Türklük bilinci eşitliği sağlayıcı bir unsur işlevi ile ele alınır. İncelediğimiz romanlarda Türklük kavramının bu iletiler doğrultusunda kullanıldığını görürüz.

Türklük vurgusunun ön plana çıktığı romanlardan biri 87 Oğuz'dur. Romanda Oğuz çalışkan, dürüst ve zeki bir Türk çocuğu olarak betimlenir. Öğretmenin sınıftaki çocuklara Oğuz ismiyle ilgili tarihi bir hikâye anlatacağını söylemesi romanda başkahraman üzerinden Orta Asya kaynaklı bir imaja atıf yapıldığını göstermektedir. Romanda Oğuz'un okuduğu Bayrak Diyor ki şiirinde de Türklüğe vurgu yapılır: "Üzerinde gezdiğin/Son nefesin değin/ Varlığın sezdiğin/Bu toprak: Türk

elidir!.. Senin doğduğun yer tan! /Alev, nabzında atan!../Dünyayı gezen atan/Koca Türk' ün selidir!.. İnsanlık arkadaşın, /Tarihtir senin yaşın!../Herkesten yüksek

42

başın/Daha yükselmelidir!... Boş değildir gelişin;/Yurdu yüceltmek işin/Bu yurtla yükselişin/ Gazi'nin emelidir!.." (s.75).

Şiirde milliyetçiliğin yurtseverlik ile ilişkilendirildiğini görüyoruz. Türk vatanı son nefesin verildiği bir yer olarak anlatılırken, geçmişte yaşayan Türkler yüceltilerek koca Türk ifadesi ile anılır. Bu durum "Türk" kimliğinin oluşturulmasında tarihin bir unsur olarak kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca Türk'ün geçmişinin tarih kadar eski olduğu ve diğer milletlerden daha yüksekte yer aldığı söylenir. Bir Türk'ten istenen ise Gazi'nin de emeli olan yurdu yüceltmesidir.

Romanlarda İslam-Osmanlı geçmişinden arındırılmış bir milli kimliğin oluşturulduğunu görüyoruz. 87 Oğuz'da Osmanlı döneminde yapılan eserlerin, İslam veya Osmanlı temalarına hiç değinilmeden Türk'ün parlak zaferi olarak anılması bunu göstermektedir: "Orada; eski Bizans'ın ve hemen bütün Avrupa'nın en yüksek mimarlık

abidesi olan Ayasofya'nın yanında Türk'ün zaferini yükselten Sultanahmet Camii'ni göğüsleri kabararak seyrettiler." (s.83).

Ahmet Yıldız, Kemalist milliyetçiliğin etnik-soya dayalı unsurlar içermediği önermesine dayandığını fakat pratikte millet inşa etme sürecinde bu önermenin işlemediğini ifade eder. Ona göre Kemalist milliyetçilik uygulamada Türk tanımını yaparken soya dayalı unsurları da ihtiva etmiştir (2009: 212, 213). Benzer uygulamayı

87 Oğuz'da görebiliriz. Romanda öğretmen Anadolu'da Kurtuluş Savaşı'na katılmış

çocuklar ile kendi öğrencilerini Türk olarak tanımlarken soya dayalı bir kaynak göstermiştir: "Türk çocuğu deyiniz… Bütün Türk çocukları aynı soydandır. Hepsinin

de bacağında ve kalbinde kuvvet vardır." (s.80).

Bu söz ile Türklüğün soya dayanan yönünün yanı sıra sınıfsız, imtiyazsız bir halkın oluşturulmasında eşitliği sağlayan öge olarak da konumlandırıldığını söyleyebiliriz. Zengin bir sınıfa ait olan Selim'in annesi Selim'e ayrıcalık gösterilerek sınıf gezisine tramvay ile götürülmesini teklif eder. Annesi Selim'in Kurtuluş Savaşı'ndaki çocuklar gibi ve sınıftaki fakir çocuklar kadar dayanıklı olamayacağını düşünmektedir. Bunun üzerine ise öğretmen: "Türk çocuğu deyiniz… Bütün Türk

çocukları aynı soydandır. Hepsinin de bacağında ve kalbinde kuvvet vardır." (s.80)

diyerek Türklük paydasında zengin ve fakir olan sınıfı birleştirmek istemiştir. Ekonomik sınıflarından dolayı anlaşamayan Oğuz ile Selim'in romanın ilerleyen

43

kısımlarında birbirlerini tamamlayan iki çocuk olarak belirtilmesi sağlanmak istenen bu eşitliğin diğer bir göstergesidir. Bu iki çocuk birbirlerinden öğrendikleri ile dayanışma içerisinde hareket ederek ideal Türk çocuğunun sahip olması gereken özellikleri kazanırlar. Selim, Oğuz'dan sağlıklı ve akıllı olmayı öğrenirken Oğuz da Selim'den temiz ve nazik olmayı öğrenir.

Türkçenin önemi ve Türk çocuğunun ana dilini bilmesi gerektiği vurgusu diğer bir milliyetçi unsur olarak karşımıza çıkar: "Hocanım ben Türk'üm!.. İnsan kendi dilini

bilmezse neyi bilecek?.. Türk çocuğu Türkçe dersinden her zaman tam numara almalıdır!.." (s.86).

Rakım Çalapala'nın diğer bir romanı Mustafa Atatürk'ün Romanı da benzer milliyetçi unsurlar içermektedir. Kitabın kapağında yer alan "Türk Çocuğunun Altın

Kitabı" ibaresi yazarın çocuklarda Türklük bilincini oluşturmak istediğini gösterir. Bu

ifadeye göre, Türk çocuğu en büyük Türk olan Atatürk'ün hayatını kendine örnek alarak bu kitabı altın değerinde görmelidir.

Kitapta Türk milleti yüce ve yenilmez olarak tarif edilir. Türk'ün damarında akan kan temizdir ve Atatürk Türk olmakla her zaman gurur duymuş bir liderdir.

"Türk'ün damarındaki kanın temiz" olarak ifade edilmesi yazarın milli kimliğini

belirlerken soya dayalı bir tanımlama yaptığını düşünmemize sebep olur. Çalapala bu romanında da soya dayanan bir milliyetçi anlayışı ifade eder. Bunun yanı sıra Türk milleti diğer milletlerden üstün görülmüştür. Romanda bu görüş Atatürk'ün "Bir Türk,

dünyaya bedeldir…" (s.95) sözüne referans verilerek yer almıştır.

Dönemin Türkçülük anlayışında yer alan Orta Asya sembolleri bu romanda da yer alır. Atatürk Türklerin başbuğu olarak milletini dünyada temsil eden bir liderdir:

"…Krallar, başbakanlar, dünyanın en önemli yazarları, büyük adamları, Türkiye'yi ve onun en büyük başbuğu Atatürk'ü görmeye geliyorlardı..." (s.102).

Romanda yer alan bir diğer milliyetçi unsur ise Osmanlı'da milliyetçi görüşün ilk temsilcilerinden sayılan Namık Kemal'dir. Yazar, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Namık Kemal'in yazılarını okuduğunu söyleyerek onların düşüncelerini milliyetçi eksende şekillendirdiğini aktarmak istemiştir.

44

Türk İkizleri romanına baktığımızda dikkatimizi çeken ilk unsur kitabın adında

geçen Türk ibaresidir. Yazar kitabın adını koyarken milliyetçi bir unsuru tercih ederek yaşamlarını ele aldığı ikizlerin Türk olmalarını öne çıkarır. Buna rağmen içerikte Türk kimliğinin tanımlanmasında hangi unsurların dahil olduğunu çokça işlemez. Türk milleti romanda Osmanlı İmparatorluğu'ndan sonra Atatürk ile el ele verip Türk devrimini yapan millet olarak tanımlanır.

Romanlarda genel olarak İslam-Osmanlı geçmişinden arındırılmış, kaynağını Orta Asya'daki referanslardan ve soyun belirleyiciliğinden alan bir Türk kimliğinin oluşturulduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra Türklüğün homojen, sınıfsız, ayrıcalıksız bir halk oluşturma amacında ortak bir payda olarak ele alındığını da söyleyebiliriz. Bunu sosyal adalet anlayışını yansıtan bir milliyetçilik olarak da yorumlayabiliriz.