• Sonuç bulunamadı

2.2. Alevilikle Đlgili Tanımlamalar

2.2.3. Aleviliği Bir Etnik Yapıya Đndirgeyen Tanımlamalar

2.2.3.4. Zaza Milliyetçiliği Eksenli Tanımlamalar

Zaza Milliyetçiliği, Kürt Milliyetçiliğine tepki olarak ortaya çıkmış, fakat henüz tam olarak sistemleşememiş yeni bir akımdır. Bu akımın sistemleşmesini zorlaştıran en önemli faktörlerden biri farklı bir ulus olduğu savunulan Zazaların, kendilerini Dersim bölgesinde Dımıli, diğer bölgelerde ise Zaza olarak isimlendirmeleridir. Diğer bir faktör ise, Zazaların birbirlerini anlayamayacak şekilde farklı biçimlerde konuşmaları ve önemli bir kısmının Alevi, diğer kısmının ise Sünni olmasıdır.

Zazaların Alevilerle ilgili yaklaşımlarını Dersim (Tunceli) merkezli olarak formüle eden Cengiz’e göre, bu çevrede yaşayan insanlar kendilerini Dımıli olarak

215 M. Bayrak, Alevilik ve Kürtler, Özge Yay., Đstanbul, 1997, s. 79. 216 C. Bender, age., (1993) s. 93.

217 B. Öz, Alevilik Tarihinden Đzler, Can Yay., Đstanbul, 1997, s.103. 218 Đ. Bahadır, agm., s. 224.

tanımlamaktadırlar. Dımililer iki ana kesimden olusur. “Bir kesimi kendisini Kirmanc olarak tanımlarken, diger kesimi Zaza olarak adlandırır. Kirmançlar Kızılbaştır. Zazalar ise, hemen hemen tamamen Sunnidirler. Yani Kirmanç-Zaza ayrimi, Alevi-Suni bölünmesiyle de örtüşür. Đki kesim arasındaki bölünmenin başlangıcı, inanç ayrılığının yani sıra farklı göç dalgalarına ait olmalarıyla da ilişkili olabilir. Bölünmüş olmalarına ve günümüzde kendilerini farklı tanımlamalarına karşın, Kirmançlar ve Zazalar ortak

bir orjinden gelmektedirler.”220 Bu yaklaşıma göre Zazalar başlı başına bir ulustur; Kürt

değildir. Kökenleri ise, Đran’da bulunan Deylem bölgesidir.221

Zaza milliyetçileri de diğer milliyetçi yaklaşımlara benzer bir şekilde, Zazalık bir anlamda Alevi Kızılbaş terimiyle aynı içeriğe sahiptir. Dolayısıyla Aleviliği Zazalığa indirgeyerek, “Zazalık olgusu Alevilik Kızılbaşlık olgusudur” sonucuna

varmaktadır.222

Sonuç olarak: Şahin’in de belirttiği gibi, günümüzde “Alevilik muğlak bir kavramdır; ne sadece etnik ne de dinidir; her ikisinin özelliklerini de taşır buna ek olarak en çok da politiktir. Homojen bir Alevi cemaatinden söz etmenin mümkün olmayışı, Alevilik alanında yerel, ulusal, ve sınırlar ötesi platformlarda birbiri ile etkileşim halinde olan birçok aktörün var olması, Aleviliğin gerek etnik, gerek linguistik, gerekse yöresel ve politik farklılıklara sahip oluşu, ortaya birden çok Alevilik

söylemi çıkarmıştır.”223

Alevilik terimi ve Alevilik olgusu ile ilgili bu söylem/tanım çeşitliliğinin, Aleviliğin objektif bir şekilde anlaşılmasının ve tahlil edilmesinin önündeki en önemli engel olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

Alevilik konusundaki kavram kargaşasının, tanım çeşitliliğinin ve kafa karışıklığının da iki başlık altında toplanabilecek nedenlerden kaynaklandığı görülmektedir. Birincisi, Alevilik olgusunun yapısından ve yaşadığı değişimle aldığı yeni formdan kaynaklanan nedenlerdir. Yeşilyurt, bu nedenleri şöyle dile getirmektedir: “Alevi-Bektaşiliğin... sistematik bir teolojisinin bulunmayışının doğurduğu güçlük bir

220 S. Cengiz, Desim'in Etnik Kökeni Dımlı-Deylem Kuramı (1), http://www.dersim.dk/new_page_2.htm 221 S. Cengiz,Dersim'in Etnik Kökeni Dımlı-Deylem Kuramı (2), http://www.dersim.dk/new_page_2.htm;

Uludağ da Aleviliğin Đran’da XV. yüzyılda doğduğunu ve oradan Anadolu’ya yayıldığını savunmaktadır. (S. Uludağ, “Müzakereler”, Tarih ve Kültürel Boyutlarıyla Türkiye’de Aleviler Bektaşiler ve Nuseyriler, Ensar Neşriyat, Đstanbul 1999, s.157); Deylem bölgesi vurgusu için ayrıca bkz. A. Baytekin, Öteki Aleviler Şare Ma, Ekokitaplığı Yay., Đstanbul, 2004, sh.20-21.

222 B. Qeraman, Toplumsal Kaynak, Ocak-Şubat 97’den aktaran Đ. Bahadır, agm, s. 228. 223 Ş. Şahin, agm., (2002/1), s. 123.

yana, araştırmanın kaynakları bakımından da önemli bir belirsizlik söz konusudur. Hatta günümüz Alevilik-Bektaşi düşüncesi söz konusu olduğunda, bu, çok daha

belirgindir.”224 Đkincisi ise, Alevilik olgusunu ele alan araştırmacıların

formasyonlarından, bakış açılarından ve niyetlerinden kaynaklanan nedenlerdir. Alevilik konusunda yapılan bazı çalışmalarda, tahminler, kaba gelemleler ve ideolojik

sonuçlar ortaya çıkmaktadır.225 “Đdeoloji her ne kadar kudsi gözükse de neticede bir

nevi tahminden öteye geçmez. Maalesef, tahminler ba’zen meselenin esasından daha

çekici hale gelebilir.”226 Bu tespitin, Aleviliğin/Alevilerin göç ve kentleşmeyle birlikte

yaşadığı değişim sürecinde yapılan Alevilikle ilgili tanımlarla doğrulandığı görülmektedir. Yapılan bu nitelikteki tanımlarda, Aleviliğin mahiyetini ortaya koymak yerine, Aleviliği teolojik boyutundan soyutlamak, benzerlerine indirgemek, bir ırkla özdeşleştirmek gibi ideolojik çabalar, çatışmalar ön plana çıkmaktadır.

Aleviliğin anlaşılmasını güçleştiren bu nedenler, ancak Aleviliğin mahiyetine ulaşılmasını sağlayacak araçların, Baha Said’in, geçen yüzyılın ilk çeyreğinde önerdiği, “Şu veya bu meslek-i felsefi veya mezhep namına araştırma yapmaktansa onları olduğu

gibi kabul”227 etmeli anlayışıyla ele alınırsa aşılabilir. Çünkü, bu anlayış, daha asli ve

daha muvaffakiyetli bir araştırma yöntemidir,228 tespitinden hareketle, Aleviliğin yapısı,

bir bütün olarak ve bütün yönleriyle anlamak amacıyla hazırlanan bu tezde, birer araç olarak gülbanglar ve deyişler/nefesler sosyolojik bakışla ele alınıp tahlil edildi. Sonuçta, bazı tespit ve önerilere ulaşıldı.

224 T. Yeşilyurt, Alevilik-Bektaşiliğin Đnanç Boyutu, Đslamiyat Dergisi 2003, cilt 6, sayı 3, s. 14.

225 Bu nitelikteki çalışmaların durumu ve etkileri,Tasavvuf Edebiyatı’nda kullanılan ceviz metaforuyla anlatılabilir. Alevilik olgusuyla ilgilenen bu nitelikteki araştırmacıların durumu ceviz metaforuyla anlatılabilir. Araştırmanın simgesi olarak seçilen ceviz dıştan içe doğru çeşitli katmanlardan oluşur. Cevizin özü olan en iç katmana ulaşmak için şu katmanları sabırla aşmak gerekir: Cevizin ilk katmanı, yeşil ve acı olan en dış kabuğu; ikinci katmanı, birinci katmanın soyulmasıyla ortaya çıkan sert tahta kabuk; üçüncü katmanı, ikinci katmanın soyulmasıyla ortaya çıkan kalınca kahverengi bir zâr olan kabuk; dördüncü katmanı, üçüncü katmanın soyulmasıyla ortaya çıkan şeffaf ince sarımsı kabuk; beşinci ve son katman olan şeffaf ceviz meyvesi, aynı zamanda cevizin özüdür. Cevizin özüne ulaşamayan, cevizin ulaştığı katmanını cevizin özü olarak tarif edecektir. Bu metaforda olduğu gibi, Aleviliğin özüne, esasına ulaşamayan bazı araştırmacılar, ideolojik temelli kaba genellemeler ortaya koymaktadırlar. Bu sonuçlar, Alevilik konusunda kavram kargaşasının ve aleviler arasında kafa karışıklığı yaşanmasının en önemli nedeni olduğu söylenebilir. (Tasavvuf Edebiyatı’nda ceviz metaforu ile ilgili bir değerlendirme için bkz. M. Bobaroğlu, Tasavvuf EdebiyatındaCevizSimgesi, http://www.edebiyatogretmeni.net/forum/edebiyat/tasavvuf_edebiyatinda_ceviz_simgesi-

t15125.0.html;wap2=)

226 Đ. P. A. Andrews, agm. (2009), s. 91.

227 Baha Said, “Teke Aleviliği-Đçtimai Alevilik”, Türk Yurdu, Cilt: 18-4 (Eylül 1926), 182-21, s. 10112. 228 T. Yeşilyurt, agm., s. 14.