• Sonuç bulunamadı

2.2. İTHALAT TALEBİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER

2.2.1. Milli Gelir

En genel tanımlamayla milli gelir, bir dönem, genellikle bir yıl içinde üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin parasal değerleri toplamıdır. Genel ekonomik faaliyetlerin büyüklüğünü ya da toplam üretimi ölçen gayri safi yurt içi hâsıla ve milli gelirdir. Ekonominin genel üretim hacmini belirtmek üzere en yaygın olarak kullanılan gösterge gayri safi yurt içi hâsıladır. Nihai mal ve hizmetlerin piyasa

211 Özkan, s. 124.

212 Parasız, s. 29.

213 Yalta, s. 85.

214 Parasız, s. 87.

56

değeri; üretilen malların miktarları ile bu malları piyasada satın alanların ödedikleri birim fiyatların, yani birim satış fiyatlarının çarpımına eşittir.

Gayri safi yurt içi hâsıla üç farklı yaklaşımla ölçülebilir. Bu yaklaşımlar:

Toplam üretim yaklaşımı, Toplam harcama yaklaşımı ve Toplam gelir yaklaşımıdır.

Toplam üretim yaklaşımında, gayri safi yurt içi hasıla ekonomiyi oluşturan çeşitli faaliyet alanlarındaki tüm firmaların katma değerleri hesaplanarak ölçülür. Burada belirtilen katma değer kavramı; firmaların ürettiği mal veya hizmetlerin piyasa değerinden onu üretmek için başka firmalardan satın aldığı mal ve hizmetleri çıkardıktan sonra kalan pay olarak tanımlanır215. Katma değeri oluşturan pay firmanın çalıştırdığı üretim faktörlerine ücret, faiz ve rant geliri olarak dağıtılır, arta kalan pay da firmanın kârını oluşturur216.

Yani katma değerin hesabına firmanın üretim faaliyeti sırasında yalnızca kendi çalıştırdığı faktörlere yaptığı ödemeler girer, firma dışından satın alınan girdilere yapılan ödemeler girmez. Buna göre ekonomide üretilen bir malın yarattığı katma değerler birbirine eklenirse toplam faktör gelirlerine ulaşılır ki bu da nihai malların toplam değerine yani, gayri safi yurt içi hasılaya eşittir217.

Toplam harcama yaklaşımında; bir ülkede belli bir dönemde üretilen nihai malları satın almak için o yıl yapılan harcamalar toplanır. Ekonomide harcamayı yapanlar özel kesim ve hükümet kesimi olmakta ve buna göre harcamalar da kişisel tüketim harcamaları (C), özel yatırımlar (Ig) ve hükümet satın alımları (G) olarak gruplandırılmaktadır. Ayrıca dışa açık bir ekonomide buna ihracat ve ithalat farkını (XM) ya da net ihracatı eklemek gerekmektedir.

Toplam gelir yaklaşımında ise; gayri safi yurt içi hâsıla, kişilerin üretim sürecinde elde ettikleri gelir üzerinden hesaplanır218. Toplam harcama yaklaşımı gibi bir ülkede bir dönemde üretilen nihai malların hangi amaçlarla kullanıldığını değil, bir ülkede bir dönemde üretim sürecine katılanların (üretim faktörlerinin) üretimden aldıkları payların ne olduğun yansıtır. Sözü geçen faktör gelirleri işgücü gelirleri, kiralar, faizler ve kârlardır.

215 Yılmaz, s. 14-15.

216 Paya, s. 79.

217 Oktay, s. 14-15.

218 Ordu, s. 74.

57

Bir ülkede bir dönemde, genellikle bir yıl içinde gerçekleştirilen üretimi ve yaratılan geliri ölçmede gayri safi yurt içi hâsıla dışında, gayri safi milli hâsıla, net yurt içi hâsıla ve milli gelir kavramları vardır. Gayri safi milli hâsıla, belirli bir dönemde ülkenin ulusal kaynakları ile üretilen nihai malların piyasa değeri olarak tanımlanmaktadır. Gayri safi yurt içi hâsıla ile gayri safi milli hâsıla kavramları ekonominin toplam faaliyet hacmini belirlemesi açısında oldukça yakın kavramlardır. Yaratılan geliri ölçmede kullanılan bir diğer kavram da milli gelir kavramıdır.

Bir ülkede yerleşik kişilere ait faktörlerin ülke içinde ve ülke dışında çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirlerin toplamını ifade eder219. Mili geliri hesaplamak için yurt içi gelir ile yerli üretim faktörlerinin diğer ülkelerde elde ettikleri faktör gelirleri toplamından, yabancı üretim faktörlerinin ülkede elde ettiklerini çıkartmak gerekir.

İthalatla mili gelir arsındaki ilişki iki yönlü olarak açıklanır. Öncelikle milli gelirin üretimini gerçekleştirebilmek için ham madde, ara malı ve yatırım mallarının yurt dışından ithal edilmesi ve dolayısıyla üretimin arttığı dönemlerde ithalatında da artması kaçınılmaz olacaktır220. Diğer açıdan ise kişi ve kurumların yaptıkları harcamaların ve tüketimin bir bölümü de yabancı mallara yöneliktir.

Bu nedenle milli gelirin arttığı dönemlerde hem üretim hem de tüketim yönünden gelen etkilerle ithalat artacaktır. İthalat ile milli gelir arasındaki bağlılık ortalama ithalat eğilimi, marjinal ithalat eğilimi ve ithalat gelir esnekliği ile de ifade edilir221.

2.2.1.1. Ortalama İthalat Eğilimi

Ortalama ithalat eğilimi, toplam ithalatın o yılın gelirine oranlanmasıyla bulunur. Denklem ile ifadesi aşağıdaki şekildedir. Qm = M / Y Denklemde Qm ortalama ithalat eğilimini, M ithalatı, Y ise milli geliri göstermektedir222. Ortalama ithalat eğilimi gösterilmiştir. Eşitlik, toplam milli gelirin ne oranda ithalata bağlı olduğun gösterir.

219 Hall, s. 74.

220 Ertek, s. 96-97.

221 Ertürk, s. 85.

222 Esen, s. 84.

58

İthalatın milli gelire oranı ne kadar yüksek olursa ortalama ithalat eğilimi o kadar yüksek olacaktır. Teorik olarak, yüksek gelirli ülkelerin genellikle ithalata daha az bağımlı olduğu kabul edilir. Bu nedenle bu ülkelerde ortalama ithalat eğilimi düşüktür. Tersi durumda yani düşük düzeyindeki ülkelerde ise oranın yüksek olduğu görülür223.

2.2.1.2. Marjinal İthalat Eğilimi

Marjinal ithalat eğilimi, gelirdeki bir birimlik artışın ithalatta meydana getirdiği artışı ifade etmektedir. Denklem ile ifadesi aşağıdaki şekildedir. m = ∆M /

∆Y Denklemde m marjinal ithalat eğilimini, ∆M ithalattaki değişmeyi, ∆Y ise gelirdeki değişmeyi ifade etmektedir. İthalat fonksiyonunun eğimi yani ∆M / ∆Y marjinal ithalat eğilimini verir.

Marjinal ithalat eğilimi yüksek olan ülkelerde artan gelirin önemli bir kısmı dış ülkelere akmaktadır. Bunun nedeni insanların ithal ürünleri satın alma eğilimlerinin yüksek olmasıdır. Milli gelirin artması ile satın alma gücü yükselen bireyler lüks ihtiyaçlarını da satın almak isterler. Bu nedenle milli gelirdeki artış ithalatı artırır.

2.2.1.3. İthalatın Gelir Esnekliği

Önemli bir ekonomik gösterge olan ithalatın gelir esnekliği, ülkenin ithalata olan bağımlılığını gösterir. Gelir esneklikleri, büyüyen bir ekonomi için oldukça fazla önem taşımaktadır224. Diğer koşullar sabitken bir ülkenin dış ticaret dengesinin açık veya fazla vermesi, zaman içinde o ülkenin ithalat talebinin gelir esnekliği ile diğer ülkelerin her birinin ihracat talebinin gelir esnekliklerine bağlıdır225.

İki ülkeli bir modelde ticaretin başlangıçta dengede olduğu varsayılırsa, her iki ülkede de fiyatlar sabit ve gelirin büyüme oranı aynıyken, bu ülkeler arasındaki ticaret dengesi zaman içinde, bu iki ülkenin karşılıklı olarak nispi gelir esneklikleri ile ihracatlarının farklılaşmasına bağlı olarak değişecektir. Böyle bir durumda, bu iki ülkeden ithalat talebinin gelir esnekliği, kendi ihracatına olan dış talebin gelir esnekliğinden daha büyük olan ülke; ihracat artışından daha büyük bir ithalat artışı ile karşılaşacaktır226. Yani dış ticareti açık verecektir227.

223 Dinler, s. 74.

224 Güvenek, s. 75-76.

225 Akgül, s. 51-52.

226 Aytaç, s. 14-15.

227 Bayraktutan, s. 13-14.

59

Eğer bu iki ülkenin nispi gelir esneklikleri yeteri kadar ters ise ve bu iki ülkeden ithalat talebinin gelir esnekliği büyük olan ülkenin iç geliri (milli geliri) nispeten yavaş büyüyorsa, bu ülke ödemeler dengesindeki açığı karşılamakta yetersiz kalacaktır. Kısaca gelir esnekliklerinde eşitsizlikler, ödemeler dengesinin performansı ister çok kötü, isterse beklenenden çok daha iyi durumda olsun yine de önemlidir.