• Sonuç bulunamadı

2.2. İTHALAT TALEBİNİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER

2.2.2. Döviz Kuru

İthalatın hızını ve hacmini belirlemede rol oynayan bir diğer önemli faktör döviz kurudur. Döviz kuru en basit ifadeyle bir ulusal paranın diğer bir ulusal para cinsinden fiyatıdır228. Döviz kuru ulusal ve uluslararası göreli fiyatlar arasındaki ilişkiyi kuran değişkendir. Döviz kurundaki bir değişme dış ticarete konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarını ve dolayısıyla diğer piyasaları etkileyerek ekonomide küresel değişiklikler yaratır. Dış ticaret açısından döviz kurunun ifadesi iki şekilde gerçekleşmektedir: Nominal döviz kuru ve reel döviz kuru. Döviz piyasasında belirlenen kurlara nominal kur denilmektedir229.

Nominal döviz kuru bir ulusal paranın yabancı bir ulusal para cinsinden fiyatını gösterdiğinde iki yanlı, birden fazla yabancı para cinsinden ortalama fiyatını gösterdiğinde ise çok yanlı bir özellik taşımaktadır. Çok yanlı nominal döviz kuru hesaplanırken hangi yabancı paraların dikkate alınacağı, o ülkenin dış ticaretinde görece olarak fazla yer kaplayan ülkelerin hangisi olduğuna bakılarak karar verilir.

Yurt içi fiyat düzeyinin (P), yurt dışı fiyat düzeyine oranının nominal döviz kuru ile çarpımına reel döviz kuru denilmektedir. Reel döviz kuru, ulusal para birimi cinsinden nispi fiyat düzeyini göstermektedir.

Reel döviz kuru düştüğünde ülke içinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatı yurt dışındaki malların fiyatına göre nispi olarak düşeceğinden ihracat artar, yurt dışındaki malların fiyatları nispi olarak yükseldiğinden ithalat azalır. Teorik çalışmaların önemli bir kısmında reel döviz kuru; ticarete konu olmayan ve olan malların göreli fiyatı olarak tanımlanmaktadır. Yani reel döviz kuru rakamı olarak, ticarete konu olmayan malların konu olan mallara oranı alınmaktadır230. Buradaki reel döviz kuru, ticarete konu olan malların yurt içindeki maliyetini göstermektedir.

Reel döviz kurunun artması diğer bir ifadeyle reel kurda görülen bir değerlenme,

228 Aytaç, s. 84.

229 Babaoğlu, s. 89.

230 Aktaş, s. 21-22.

60

ticarete konu olan malların yurt içi üretim maliyetinin göreli olarak arttığını göstermektedir231. Reel döviz kurunun değerlenmesi ülkenin uluslararası rekabet gücünün azaldığını göstermektedir232.

Ülke ticarete konu olan malları önceye kıyasla daha düşük bir etkinlik seviyesi ile üretmektedir. Tersi durumda yani reel döviz kurunun azalması ülkenin rekabet gücünde bir artışı göstermektedir233. Yaygın olarak kullanılan bir diğer reel döviz kuru tanımı da yurt içi fiyat endeksinin yabancı fiyat endeksine oranıdır234. İki tanım arasındaki temel fark, yurt içi fiyat endeksinin yabancı fiyat endeksine oranı olarak belirlenen reel döviz kuru tanımının yalnızca ticarete konu olan ve olmayan malların yurt içi göreli fiyatını değil yurt dışı göreli fiyatını da yansıtmaktadır.

Bundan dolayı, yurt içi fiyat endeksinin yabancı fiyat endeksine oranı olan reel döviz kuru tanımının daha kapsamlı olduğu ileri sürülmektedir. Farklı döviz kurlarında belirli bir zaman dilimi içerisinde talep edilen yabancı para miktarına döviz talebi, arz edilen döviz miktarına döviz arzı denir235.

Döviz arz ve talebi kısaca yerli ve yabancı mal ve hizmetlere talepten ve ev sahibi ülke ile ülke dışındaki yatırım fırsatlarından kaynaklanır236. Ülkedeki kişi ve kuruluşların ülke dışından mal ve hizmet alma istekleri (tüketim, yatırım ve ara malları ithalat ihtiyacı, sigorta, turizm, seyahat hizmetleri talebi gibi) döviz talebini, yabancıların söz konusu ülkenin mal ve hizmetlerini satın alma istekleri döviz arzının kaynağını oluşturmaktadır. İthalat amacıyla talep edilen döviz miktarı döviz talebini oluşturmaktadır. Diğer bir ifade ile döviz talebi, yabancılara ödemede bulunmak amacıyla toplam yabancı para miktarıdır.

Çeşitli mal ve hizmetleri ithal edebilmek amacıyla döviz talep edilir. Döviz kurları ile döviz talebi arasında ters orantılı bir ilişki vardır. Döviz kuru yükselince döviz talebi azalır. Yüksek kur ülkeden borç ödeyeceklerin belli miktarda yabancı para için daha fazla ulusal para vermelerini gerektirir237. Döviz kurlarının yükselmesi, ithal mallarının ulusal para cinsinden fiyatlarını yükseltir. Dolayısıyla yabancı malların talebini azaltır ve döviz talebi düşer.

231 Arat, s. 14.

232 Kılavuz, s. 59.

233 Oktay, s. 49.

234 Öner, s. 21-22.

235 Özer, s. .

236 Paya, s. 32.

237 Ordu, s. 21.

61

Döviz kurlarının düşmesi durumunda ise ithal malların ulusal para cinsinden fiyatı daha ucuz hale gelir ve ithalat artar. Döviz kurlarındaki değişmelerin ithalat talebini ne ölçüde etkileyeceği, ilgili ithal mallarının fiyat esnekliğine bağlıdır.

Burada sözü edilen fiyat, döviz kurudur238. Döviz kurlarındaki değişmeler karşısında ithalat miktarında ne kadar bir değişme olacağı ithalat fiyat esnekliği kavramı ile ifade edilmektedir. İthalat fiyat esnekliğinin denklem ile ifadesi aşağıdaki biçimdedir.

Döviz kuru ile ithalat miktarı arasındaki ters yönlü ilişkiden dolayı, döviz kuru esnekliği negatif çıkması beklenir. Daha önce ifade edildiği gibi döviz kurundaki artış, ithalatı azaltırken, kurun düşmesi ise ithalatı artırmaktadır. Formüle göre döviz kurundaki yüzdelik artışa karşılık ithalat miktarındaki yüzdelik olarak daha fazla bir azalma meydana geliyorsa EER mutlak değer olarak birden büyük olacaktır239. Bu durumda ithalat talebinin döviz kuru karşısında esnek olduğu söylenir. Aksine döviz kurundaki yüzdelik artışa karşılık ithalat talebinde daha az bir düşme meydana gelirse esneklik katsayısı, yani EER, birden küçük olacaktır240. Bu durum, ithalat talebinin kur karşısında esnek olmadığını gösterir.

Aksi durum ise birim esneklik halidir. Yani döviz kurundaki yüzde değişme ile ithalat talebindeki yüzde değişme birbirine eşittir. Ülkenin ithalat talebinin bir veya birden büyük fiyat esnekliğine sahip olması, ithalatı yapılan mal veya hizmetlerin yurt içerisinde ikamelerinin fazla olduğunu göstergesidir. Bu da ithal ikameci endüstrilerde ilerlemenin ifadesidir. Yani ithalat fiyatlarındaki yükselmelere karşı tüketiciler, taleplerini yurt içi sektörlere yönlendirerek tepkilerini göstermektedirler. İthalat talebinin fiyat esnekliğinin birden küçük olması halinde ise, ithal malların fiyatlarındaki yükselme karşısında bu mallara olan talep kısılmamakta ve Ödemeler Bilançosunda açıklar meydana gelmektedir.

Döviz kurlarında meydana gelen değişmelerin dış ticaret dengesini belirleyen önemli bir etken olması açısından döviz kuru belirleme rejimi oldukça önemlidir. En genel haliyle döviz kuru rejimleri sabit ve dalgalı kur sistemleri olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Kur, siyasi otorite tarafından belirlenip yönlendiriliyorsa sabit kur sistemi, piyasadaki arz ve talebe bağlı olarak belirleniyorsa da dalgalı veya esnek kur sistemi olarak adlandırılır. Sabit döviz kuru sisteminde kurlar Merkez Bankası

238 Parasız, s. 87.

239 Peker, s. 25.

240 Özkan, s. 87.

62

tarafından bir kez belirlenir241. Arz ve talep koşulları ne olursa olsun piyasa kurlarının belirlenen sınırlar dışına çıkmasına izin verilmez.

Sistemin amacı, döviz kurunun değer beklentisini kırmak ve sonuç olarak enflasyonu kontrol altına almaktır. Ulusal paranın aşırı değerlendiği durumda ihracat azalırken ithalat ve bunun sonucunda dövize olan talep artmaktadır242. Döviz kurunun sabitlenmesi halinde merkez bankası artan döviz talebini piyasaya döviz satıp karşılığında yerli parayı çekerek karşılayacaktır. Bunun sonucunda daralan para arzı faiz oranlarını artırıcı etki yapacak ve ekonomiyi yavaşlatacaktır.

Döviz kurları ister piyasa isterse parasal otorite tarafından belirlensin zaman zaman ayarlamalara maruz kalır243. Ülkeler ekonomik yapıları ve rezerv durumlarına göre ulusal paranın fiyatını artırıp azaltabilirler244. Döviz kurlarının parasal otorite tarafından ülkedeki enflasyon oranından daha düşük oranda artırılması durumunda yabancı paranın o ülkedeki satın alma gücü düşeceğinden, o ülkelere ihracat zorlaşırken ithalat ucuzlayacaktır245. Bu duruma ulusal paranın yabancı paralar karşısında aşırı değerlenmesi denilmektedir. Aşırı değerlenmenin getirdiği olumsuzluklardan kurtulabilmek için paranın dış değerinin düşürülmesi gerekmektedir246.

Paranın dış değerinin parasal otorite tarafından aniden ve iradi bir şekilde düşürülmesi politikasına devalüasyon denilmektedir247. Devalüasyon, sabit döviz kuru sistemi uygulayıp dış ticaret dengesi açık veren ülkeler tarafından bu açıkların kapatılması amacıyla yapılmaktadır248. Ülkenin sürekli dış açık vermesi döviz rezervlerinin azalmasına ve döviz krizi sebebiyle ithalat yapamaz hale gelmesine neden olur. Bu durum ise yatırım ve ara malı ithal eden sektörlerde üretimin durmasına ve ihracatın azalmasına sebep olmaktadır.

Devalüasyon Ödemeler Dengesi açıklarını kapatmada döviz gelirlerini artırıcı ve döviz tasarrufu sağlayıcı olmak üzere iki önemli etki yapar. Devalüasyon ithal malların ulusal para cinsinden fiyatlarını yükselttiğinden ithalat azalır ve böylece

241 Taban, s. 71.

242 Parasız, s. 27.

243 Yalta, s. 27.

244 Yakut, s. 36.

245 Ünsal, s. 157-158.

246 Yakut, s. 32.

247 Taban, s. 142.

248 Unay, s. 89.

63

döviz tasarrufu sağlanır. Diğer yandan devalüasyon sonucu yerli malların yabancı para cinsinden fiyatları ucuzladığı için ihracat ve döviz gelirleri artar. Bu iki olumlu etki de dış açığın kapanmasını sağlar.

Devalüasyonun ithalatı etkileme üzerindeki başarısı, ithal mallarının talep esnekliğine bağlıdır. Daha önce belirtildiği gibi ithal mallarının talep esneklikleri birden büyüktür ve bu sebepten dolayı devalüasyonun ithalatı kısarak dış ticaret açığını kapatma olasılığı yüksektir. Ancak üretim ve yatırım çabaları önemli ölçüde ithal yatırım malları ve girdilere bağlı olan ülkelerde, ithal mallarının talep esnekliği göreli olarak düşük olduğu için devalüasyonun beklenen etkisi göreli olarak kısıtlıdır.

Literatürde devalüasyonun dış ticaret dolayısıyla ithalata etkilerini inceleyen yaklaşım “esneklik yaklaşımı”dır. Esneklik yaklaşımına göre devalüasyonun ne ölçüde döviz tasarrufu sağlayacağı ithal malların talebinin esnekliğine bağlıdır249. İthal mallarının talep esnekliği birden büyük ise devalüasyonun en iyi sonucu verdiği ifade edilmektedir. Talep ne kadar esnek ise döviz tasarrufu sağlayıcı etki de o derece yüksek olur. Döviz kazandırıcı etkisi yani döviz gelirlerinin artması ise ihraç mallarının talep esnekliğine bağlıdır. Döviz kurundaki değişmelerin dış ticareti olumlu yönde etkileyebilmesi için ithalat ve ihracat esnekliklerinin ne olması gerektiği Marshall-Lerner koşulu ile açıklanmıştır250.

Bu koşul, ithalat ve ihracat talebinin fiyat esnekliğinin toplamının birden büyük olması halinde devalüasyonun dış ticaret dengesi üzerinden iyileştirme meydana getireceğini ifade etmiştir. İhraç mallarının yurt dışı talep esnekliği (ex) ile ithal mallarının yurt içi talep esnekliklerinin (em) toplamının birden büyük olması gerekmektedir (ex + em > 1). Buna Marshall Lerner koşulu denilir251. Eğer esneklikler toplamı bire eşitse ( ex + em =1) devalüasyon sonrasında dış açık rakamında herhangi bir iyileşme olmayacaktır. Eğer esneklikler toplamı birden küçükse (ex + em<1) hedeflenenin tam tersine, dış acık küçüleceğine büyüyecektir.

Devalüasyonun dış ticaret dengesi üzerinde yaptığı olumlu veya olumsuz etki Marshall-Lerner koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği ile yakından ilgilidir. Bu koşul, nispi ithal fiyatlarındaki bir artışın yalnızca ithalat veya ihracatın fiyat

249 Yalta, s. 87.

250 Taban, s. 81.

251 Ertürk, s. 11.

64

elastikiyetleri 1’den büyük ise dış ticaret dengesini iyileştireceğini ifade eder252. Bununla birlikte kısa dönemde bu elastikiyetlerin değeri her zaman daha düşüktür.

Başka bir ifadeyle, kısa bir zaman diliminde hem ihracatın hem de ithalatın nispi fiyatlardaki değişmelere oldukça tepkisiz olduğu ortaya konabilir. Bu genellikle üretici ve tüketicilerin devalüasyona yavaş uyum sağlamalarından kaynaklanmaktadır253. Bunun farklı nedenleri olabilir. Birincisi, tüketicinin tepki gecikmesidir. Değişen rekabet durumunu tanımak alıcılar için zaman alır ve bu gecikmenin dil farkı ve diğer engellerden dolayı yurt içi ticaretten ziyade uluslararası ticarette daha uzun olması beklenebilir. Diğer bir neden, kısa dönemde var olan sözleşmeler, satın alınan miktarlarda ayarlamaya izin vermeyebilir254. Bu üretim tepki gecikmesidir. Yeni iş bağlantılarını kurmak zaman alır. Bu nedenlerle devalüasyonun ithalat ve ihracata tepkisi gecikmektedir.

2.2.3. Politik Tercihler: Korumacı Dış Ticaret Politikası – Serbest Dış Ticaret Politikası

Ülkede uygulanan dış ticaret politikası, dış ticareti oluşturan iki önemli bileşenden biri olan ithalatı belirleyici bir nitelik taşımaktadır. Ülkede korumacı, diğer bir ifadeyle kısıtlayıcı dış ticaret politikası benimsenmiş ise ithal mallara olan talep azalırken, aksine serbest liberal dış ticaret politikası izleniyorsa tüketiciler, firmalar uzmanlaşma ve fiyat avantajından faydalanıp ithal mallara olan taleplerini artıracaklardır255. Korumacılık farklı şekillerde tanımlansa da, Dünya fiyatlarının üstünde üretim yapan yerli üreticileri, ithal mallarının rekabetinden sakınmak için ithal mallarının iç fiyatlarını tarife yoluyla yükseltmektir.

Korumacılık, ülkelerin kendi piyasalarında ithalatlarını kısıtlamalarına neden olan bir politika şeklidir ve tarifeler, tarife dışı engeller, kotalar, gönüllü kısıtlamalar, damping uygulamaları ithalat lisansları şeklinde uygulanmaktadır256. Dış ticarette korumacılığı savunanlar çok çeşitli nedenler üzerinde dururlar. Bunların bir kısmı ulusal güvenlik, iktisadi kalkınma ve dampingin önlemesi gibi gerekçeler öne sürerler. Diğer bir kısmı ise ulusal çıkarlardan çok belirli meslek guruplarının özel

252 Özer, s. 19-20.

253 Seyidoğlu, s. 14-15.

254 Öner, s. 79.

255 Dinler, s. 102.

256 Dinler, s. 25-26.

65

çıkarlarını savunur. Korumacı dış ticaret politikasının bir diğer önemli nedeni gelişmekte olan ülkelerin dış ticaret hadlerinin bozulmasıdır.

Tarıma dayalı ihracat yapan ülkelerin ürettikleri malların talebi, sanayi mallarına oranla daha düşük olduğundan ticaret hadleri zamanla aleyhlerinde bir eğilim göstermektedir257. Savunulan görüşe göre bu olumsuz gelişmeyi önlemek için sanayileşme yolu tercih edilecek ve sanayileşme ise ancak koruma yolu ile olacaktır.

İthalat hacmini etkileyen bir diğer politika şekli ise korumacılığın tam tersi olan serbest dış ticaret politikasıdır258. Bu politika ihracata dayalı sanayileşme stratejisi ile açıklanmaktadır. İhracat için üretime ağırlık ve üretilmiş ürünlerin ihracatını kolaylaştırmak için teşvik tedbirlerini kapsayan bir dış ekonomi politikasıdır. Bu politika ülkelerin serbest ticaret koşullarında, dinamik mukayeseli üstünlüğe sahip oldukları koşullarda üretim yapmalarını öngörmektedir259.

Serbest dış ticaret politikasında birinci amaç, Dünya pazarları için üretim ve ihracatın artırılması, ikinci amaç ise sanayi ürünlerinin genel ihracat içindeki payının yükseltilmesidir. İhracatın özendirilmesi için vergi iadesi, ithal girdilerden gümrük alınmaması, döviz tahsisi, ucuz kredi gibi kolaylıklar sağlanmaktadır. İhracat hacmindeki gelişme ile döviz rezervleri artırılıp ithalat giderlerinin daha kolaylıkla karşılanması sağlanmaktadır260.