• Sonuç bulunamadı

Sözlükte, “konukseverlik” olarak geçen misafirperverlik, eserlerde yer bulabilmiş bir değerdir. Gerek yerli eserlerde kültürel olarak, evinde misafir ağırlamak övülmüş, gerekse yabancı eserlerde evrensel olarak, misafir ağırlamak ve misafire her şekilde iyilik etmek tavsiye edilmiştir.

Saraya gelen kuyumcuyu hekim alıp padişahın huzuruna götürdü. Padişah kuyumcuya iltifatlar yağdırıp ihsanlarda bulundu. Hazinesini ona teslim etti (Mevlâna, 2007: 116).

Köylünün birinin bir şehirliyle ahbaplığı vardı. Köylü şehre indiğinde şehirli dostunun evine gider kurulur, aylarca yer içer, şehirlinin dükkanına gider ihtiyaçlarını temin ederdi (Mevlâna, 2007: 131).

Varna’da saraç Ömer Ağa var idi ki ahalinin de şahidiyle sabit olacağı gibi pek iyi bir adam idi. Babam onunla mektuplaşırdı. Birbirlerine hediyeler gönderirlerdi. Varna’da bulunduğumuz esnada eşi bizi defalarca evine davetle pek çok ikramlar etti (Naci,2010:45).

Paşa hazretleri alçakgönüllülerin büyüklerinden yahut büyüklerin alçakgönüllülerinden oldukları gibi beni de ziyadece sevdikleri için yanlarından ayırmak istemezlerdi. O geceyi orada birlikte geçirmemize müsaade buyurdular. Ocağın bir tarafında kendi kır döşeklerini yaptırdılar. Diğer tarafına da ben kendi pırtımı yerleştirdim. Onlar uyumak üzere yattılar. Yorgun idik (Naci,2010:52).

“Buyur, bir yorgunluk kahvesi içelim de, gideceğin yere sonra gidersin.” deyip Köse’ye kapısını açmış (Güney,2010: 146).

Bütün Kocabağ halkı şu anda ekmek başında. Ortadaki çorba kabına evin bütün elleri bir bir uzanıyor. Kimi evlerde misafirler var. Onlar titizlikle ağırlandı, onlara serin yataklar serildi, odalarının önüne ihtiyaçları için ıbrıklarla(ibriklerle) su kondu ve sabahın ezanıyla birlikte namaza kaldırıldılar (Zarifoğlu, 2005: 29).

Sütçü ile karısı çok konuksever insanlardı. Otlaklarına kim uğrasa, damlarına doğru gelen kimi görseler sevinçle karşılarlardı. Gelen, ister canlı ister cansız, ister insan olsun ister kuş, sevindirirdi sütçüleri. Yağmur yağsa yağmura hoş geldin derlerdi, güneş açsa güneşe! Düşen kan, esen rüzgarı, sıcağı, soğuğu hep sevgili konuklan(konukları) bilirlerdi. Hele serçeleri öz kızlarından ayırmazlardı (Cumalı, 2010:2,3).

Sütçü ile karısının konukseverliklerinin, Sonçiçek’in çok tatlı, çok sevecen bir kız olmasının, türkülerinin bu seçimlerinde payı olduğu elbet yadsınamaz (Cumalı, 2010:11).

Geçen yıl eski otlaklarında konukları olan Tanzanyalı leylek ile eşiydi gelenler. Sonçiçek, onların kendisini unutmayışlarına çok sevindi (Cumalı, 2010:91).

BENLİ NİGAR- Demek bu ziyafet onlar için?

BOLU BEYİ- Konuklarımızı ağırlamak için (Tecer, 2007: 78). Misafir gelmeyen kara evler yıkılsa daha iyi (Cilasun, 2005: 9).

Hanlar Hanı Bayındır Han yılda bir kere ziyafet verip Oğuz beylerini misafir ederdi (Cilasun, 2005: 11).

Pay Püre Bey kudretli Oğuz beylerini çağırdı. Misafir etti (Cilasun, 2005: 48). Begil bu çağrıya uyarak huzura geldi. Selam verdi. Bayırdın Han’ın elini öptü. Han da Begil’i misafir etti. Güzel at, güzel kaftan, bol harçlık verdi (Cilasun, 2005: 128).

-Efendim, öyle sanıyorum ki siz yabancısınız. Memleketimize yeni geliyorsunuz. İsterseniz bizim eve gidelim, misafirim olunuz (Safa, 2011: 51).

Genç adam yemekte halifeye son derece güzel ikramda bulundu. En seçkin yemekleri çıkardı. Delikanlının annesi de gelerek misafiri güzel karşılamıştı (Safa, 2011: 52).

Misafirlerime iyi davranıyordum. Bu akşam size rastlamadan önce, bende misafir olarak kalan yabancılardan birçoğu yanıma yaklaşarak beni selamlamak istediler (Safa, 2011: 53).

Ahmet Efendi ile karısı iyi insanlar oldukları için misafiri içeri aldılar (Safa, 2011: 74).

“Bebeklerim! Size bir teklifim var. Eğer bizimle gelmek isterseniz evimiz hepinizi alacak kadar büyük. Ayrıca ailemin çok misafirperver olduğunu garanti ederim.” dedi (Barrie, 2009:131).

Dudakları hiç kıpırdamıyordu; ama gözlerinden Bayan Darling’in misafirperverliğine sığındıkları aşikârdı. Bayan Darling bu teklifi memnuiyetle karşıladı ve çocukları kendi evlatlarından ayırmayacağını söyledi. Oysa izin alınması gereken merci farklıydı ve kendisine tenezzül edilmediğini görünce alınmıştı (Barrie, 2009:196).

“Biliyorsun, yetişkinler…” Vendi’yi bir an bile yalnız bırakmak istemeyen Bayan Darling’in meraklı gözlerle kendisine baktığını gören Peter Pan’ın cümlesi yarım kaldı. Söze başlayan Bayan Darling oldu. “Peter Pan! Arkadaşlarının hepsini evimizde misafir edebiliriz. Eğer kabul edersen seni de seve seve ağırlarız.” (Barrie, 2009:198).

O halde bizim eve gidelim, hiç yoksa bir parça ısınırsın, dedi (Tolstoy, 2011:13). 1870 yılında, Aziz Sen Nikolay kış yortusunun ertesi günüydü. Kilesinin yönetim başkanı olan ikinci sınıf tüccarlardan Vasili AndreiçBrehunov Kilisesinde yortu töreninden sonra oradan ayrılmayıp kilisenin vakıf işleriyle ilgilendi; daha sonra ise evinde akraba ve yakın dostlarını ağırlayarak onlara ikramda bulundu (Tolstoy, 2011:62).

Yaşlılığı yüzünün her kıvrımından belli olan ailenin annesi, misafirlere hizmette kusur etmemek için çırpınıp duruyordu (Tolstoy, 2011:95).

Sıcak odaya giren Vasili, siyah kürkünü çıkararak masada köşeye kuruldu. Soğuktan donmuş bıyıkları, sıcağı görünce çözülmeye başladı. Efendi, dikkatli bakışlarla odayı ve oradakileri baştan aşağı süzüyordu (Tolstoy, 2011:95).

-Bugün yemeğe getirdiğim kıymetli misafirimizi görüyor musunuz? dedi (Pyle, 2005: 76).

Şerif Hazretleri bugün bana Nottingham’da mükemmel bir ziyafet çektiler. Kendilerini evime (evimde) aynı şekilde ağırlamalıyım! (Pyle, 2005: 77).

Ormanda yakılan ateş çatır çatır yanar, çevrilen taze geyiklerin lezzetli kokusu etrafı doldururken, Robin misafirlerini krallar gibi ağırlıyordu (Pyle, 2005: 77).

Onun için biz de canımız sıkıldığı zamanlar arkadaşlarla çıkar misafir ararız (Pyle, 2005: 98).

“Bizden kurtulduğunu sanma, akşamları sana misafir olup hayalet öyküleri anlatacağız,” dedi (Lindgren, 2008: 18).

Odasındaki şöminede kocaman bir ateş yaktı, ıslanmış elbiselerimizi çıkarttık ve ayaklarımızı ateşe uzatarak ısıttık. Kristin teyze bize kek yaptı ve ateşin ortasında duran üç sacayağı üzerine koyduğu büyük cezvede kahve pişirdi (Lindgren, 2008: 33).

“Galiba misafir ağırlamayı unutmuşuz. Ama, ne olursa olsun burada bizimle birlikte olman çok hoşumuza gidiyor.” (Babbitt, 2010: 53).

Tucklar ona çok iyi davranmışlar, nefis gözlemeler ikram etmişler, hatta balığa bile çıkarmışlardı. Tucklar çok iyi ve çok nazik insanlardır (Babbitt, 2010: 81).

Misafirperverlik birçok eserde geçmektedir. Eve gelen misafiri iyi ağırlamak, her türlü ikramda bulunmak ve rahat etmesini sağlamak övülmektedir.