• Sonuç bulunamadı

Özgürlük; “1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu. 2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet” (Türk Dil Kurumu Okul Sözlüğü, 1994: 583). anlamına gelmektedir.

Özgürlük, eserlerde, çok önem verilen, uğruna her şeyin göze alınması gerektiği söylenen ve insan doğasına uygunluğu dile getirilen önemli bir değer olarak yer bulmuştur.

Mevlâna, maddeye olan bağımlılığı özgürlüğe engel olarak görmekte ve özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu vurgulamaktadır.

Dünya bağını kopar, maddeye olan bağlılıktan kendini kurtar da, hür ol, ey oğul ne zamana kadar altının, gümüşün esiri olacaksın? (Mevlâna, 2007: 15).

- Oradaki papağanları görünce halimi anlat ve de ki, falan papağan benim mahpusumdur, ben onu kafeste besliyorum. Size selam söyledi. Ben gurbet ellerde kafeslerde sizin hasretinizle can vereyim, siz serbestçe ağaçlıklarda kayalıklarda dolaşın bu reva mıdır? Hiç değilse bir seher vakti ben garibi de hatırlayın ki ben de birazcık mutlu olayım, dedi. Başka bir şey istemem, dedi (Mevlâna, 2007: 121).

Diğer yerli eserlerde de, özgürlüğün değeri, esir olunan bir hayatı yaşamanın ölümden de kötü olduğu, özgürlüğünü kazanmanın uğruna her şeyin yapılabileceği vurgulanırken, insan doğasının özgürlüğe yatkın olduğu dile getirilir.

-Ne olacaksa bir an önce olup bitse bari, diye geçirdi içinden. Böyle yaşamaktansa yerde cansız yatmaya razıydı. Hatta o, ölüsüne, ayağındaki kocaman postalla dokunup, eline almaya ve av çantasına atmaya değer bulmasa bile. Kendi kendine acımaya başladı. Bu ne farktı böyle. Bu ne eşitsizlikti. Fakat ağaçları, aralarında hür bir şekilde haftalarca dolaştığı yaprakları, ağaç gövdelerinin arasından görünen sazlıkları ve gölü, güneşin canım ışıklarını düşününce, her şeye rağmen yaşamak daha kuvvetli çıktı içinde. Fakat yine de sustu. Gözlerini yavaş yavaş namludan ayırarak (Zarifoğlu, 2005: 75).

İşte o günden beri yurdumuzun tüm yüreklerinde Köroğlu bir özgürlük özleminin kahramanı olarak yaşayıp gelmiş. Şiirlerini okumuşlar, oyunlarını oynamışlar. Köroğlu, bir yiğit olarak, bir yürek sesi duyurarak yaşayıp gidecek… (Burdurlu: 2007- 60).

O bile serbestliğe vurgundur. İster ki kimseler oyununa karışmasın, kimseler düşüncelerine engel olmasın. Ötüşsün, bağırsın, çağırsın; kimseler “Yapma, etme!” demesin, herkes nazını çeksin. Uyuyacaksa yesin, içsin, gezsin, vursun, kırsın, binsin, sallansın! Baskının ne biçim olduğunu anlamak istersiniz haşarı bir çocuğu dikkatle seyredin! (Rasim, 2004: 47).

Annesi ile babası kendi bildiği gibi davranmakta rahat bırakırlar, kendilerinden bir şey sorup bir şey istemedikçe yaptığına ettiğine karışmazlardı (Cumalı, 2010:52).

Serçesini seven oydu, severken içinden nasıl gelirse öyle sevecek, öyle davranacaktı (Cumalı, 2010:53).

İki uzun gün içinden çıkmadığı yeni yuvası, üçüncü gün dar gelmeye başladı Minik Serçe’ye. Durmadan plastik yoğurt kabının kıyılarına tırmanmaya, kendini dışarı atmaya çalıştıkça kayıyor, ot yatağına düşüyordu (Cumalı, 2010:58).

Kuşlar uçar. Ben koşarım;

Onların kanatları var, Benim kanadım kollarım. Kuşlar kanat çırpar.

Ben de kollarımı sallarım… Uçun kuşlar, uçun kuşlar;

Hepinizle yarışım var! (Fikret, 2005: 23).

-Nasıl üzülmeyeyim? On altı yıldır. Babanın esiriyim. Babaya anaya akrabaya kardeşe hasretim (Cilasun, 2005: 61).

-Burada niçin boş laf edip duruyorsun, mademki vuruşmak için er istiyorsun, varıp babanı kurtarsana. On altı yıldır esirdir, dedi (Cilasun, 2005: 108).

Esir olan Kazılık Koca’yı salıvermişler, çıkıp geldi (Cilasun, 2005: 112). Barrie’e göre, özgürlüğe kavuşmak her şeyden değerlidir.

“Emredersiniz reis.” dediler ve Dağ Lalesi’nin bağlarını hemen çözdüler. Dağ Lalesi ise özgürlüğünün coşkusuyla suyun içerisinde kayıp gitti. Fakat korsanlar bu işte bir tersliğin olduğunu düşünüyorlardı (Barrie, 2009:101).

Diğer yabancı eserlerde de, özgürlüğün önemi ve ne kadar değerli olduğu vurgulanmaktadır.

Ben sizi öldürmek istedim; ama siz benim hayatımı kurtardınız. Şimdi hayatta kalırsam ve siz de isterseniz en sadık köleniz olarak size hizmet edeceğim. Oğullarıma da bunu yapmalarını emredeceğim. Beni affedin! (Tolstoy, 2011: 59).

Artık özgür olduğunu, hiçbir şeyin kendisini tutmadığını hissediyordu (Tolstoy, 2011:143).

Pinokyo’nun kendisini özgür duyumsayınca ne kadar sevindiğini düşünün artık, bir dakika bile durup düşünmeden hemen kentten ayrılıp Peri’nin evinin yolunu tuttu (Collodi, 2008- 55).

- Aferin oğlum! diye bağırdı köylü, omzuna vurarak. Bu duygular senin değerini yükseltir. Ne kadar hoşnut olduğunu göstermek için seni şu anda evine dönmekte özgür bırakıyorum (Collodi, 2008- 62).

Ben kendi kendimin efendisiyim. Şu İngiltere’de kimseyi kendime efendi yapmayacağım!.. (Pyle, 2005: 48).

Sevgili arkadaşımız Villy’i, Şerif’in adamları esir almış. Bunun için şimdi bize, oklanmızı(oklarımızı), yaylarımızı kavrayıp, onu kurtarmak düşüyor (Pyle, 2005: 57).

-Ben özgür bir insanım, dedi (Pyle, 2005: 90).

Ormanda hür ve neşeli bir hayat yaşarsın (Pyle, 2005: 96).

“Sinemayı boş verin! Rakip okulun öğrencileri Kreuzkamm’ı tutsak aldılar, bizim de onu kurtarmamız gerekiyor.” (Kastner,2010: 50).

Hem parasız yatılı hem de burs alıyor, ama kimseye de boyun eğmiyor. Karşısındaki ister öğretmen olsun ister son sınıf öğrencisi ya da kral, eğer haklıysa, onu tutabilene aşk olsun!” (Kastner,2010: 53).

Egerland ciddi bir ifadeyle yaklaşarak, “Tutukluyu serbest bırakın!” dedi. .” (Kastner,2010: 75).

Bunun üzerine bizim de tutsak edilen arkadaşımızı kurtarmak için kente inmemiz kaçınılmaz oldu.” (Kastner,2010: 83).

Kendime ait bir odaya sahip olduğum o gün benim en mutlu günüm oldu (Lindgren, 2008: 19).

Sonra bir bahçe çitinin üzerinde yürümeye başladık.

“Yalnızca yolda yürüneceğine kim karar vermiş dersiniz?” dedi Lasse. Britta bunun büyüklerin buluşu olabileceğini söyledi (Lindgren, 2008: 25). Svipp uzun süre kulübesinin yanında bağlı kaldığı için yolculuk boyunca çok mutluymuş. Hoplayıp zıplamış ve mutlulukla havlamış (Lindgren, 2008: 39).

Neden bir kafese kapatılmayı kabul edesin ki? keşke senin yerinde ben olsaydım, öyle dışarıda dolaşıp canımın istediğini yapsaydım. Tek başıma bahçeden dışarı çıkmama bile izin vermiyorlar, biliyor musun? (Babbitt, 2010: 10).

Mae özgür kalacaktı (Babbitt, 2010: 91).

Yerli ve yabancı eserlerde özgürlüğün her şeyden değerli olduğu, esaretin insan doğasına ne kadar aykırı olduğu, insanın özgürlüğü için her şeyi yapması gerektiği vurgulanmıştır.

4.14. SAĞLIKLI OLMAYA ÖNEM VERME İLE İLGİLİ BULGU VE