• Sonuç bulunamadı

Remzi VELĐYEV, Faciga, Tatarstan Kitap Neşriyatı, Kazan 1996, 192 s.

Tatar yazar Remzi Veliyev tarafından kaleme alınan “Faciga” adlı eser Sovyet Türklüğünün maruz kaldığı trajedinin Tataristan cephesine bir ayna tutmaktadır. Eserde Stalin’in zulmüne uğramış Tatar aydınlarından, özellikle de, Şeref ailesinden bahsedilmektedir.

Galimcan, Burhanetdin, Gıylmetdin, Şihap ve Şehretdin adlı bu beş kardeş Tataristan’ın bugün Bua rayonuna bağlı Aksu köyündendirler. Babaları Şerefetdin Şeref aynı zamanda bir din adamıdır. Şeref kardeşlerin 1900’lü yıllardan itibaren Tatar sosyal hayatında ve kültüründe önemli tesirleri olmuştur. Şeref kardeşlerden Gıylmetdin, Şehretdin ve Burhanetdin 1906 yılında ilk kez Kazan’da Türklere ait bir matbaa açmışlardır. “Matbagin Şeref” adıyla kurdukları bu matbaa sonradan “Megarif” adını almıştır. Bu matbaada başta Abdullah Tukay olmak üzere birçok Tatar aydının eserleri basılır ve okuyucuya ulaştırılır. Ayrıca Rus, Batılı ve Đslam dünyasına ait birçok eser çeviri yoluyla Tatar Türkçesine çevrilir.

Faaliyetleriyle Çarlık hükümetinin, 1917’den sonra da Sovyet rejiminin tepkilerini çeken Şeref kardeşlerin matbaaları defalarca kapatılır. Mesela, yalnız 1908-1913 yılları arasında dört kez kapatılır. Sürekli olarak baskı altında tutulurlar. Tutuklanırlar, aileleri dağıtılır ve Orenburg, Saratov, Taşkent gibi birçok yere sürgüne gönderilirler. Aşağıda da verildiği gibi kimisi sürgünde ölür, kimisi kurşuna dizilir, kimisi de derbeder olarak hayatını devam ettirir.

Rusya’da yaşayan halkların tamamı Stalin rejiminden bir şekilde etkilenmiş ve mağdur olmuştur. Mesela 1930’lu yılların sonunda (1 Ocak 1939 tarihi itibariyle) yalnız esir kamplarında 1.317.195 tutuklu bulunmaktadır. Bunlardan 830.491’i Rus, 181.905’i Ukraynalı, 44785’i Beyaz Rus, 24894’ü Tatar, 24499’u Özbek, 19758’i Yahudi, 18572’si Alman, 17123’ü Kazak, 16860’ı Polyak, 11723’ü Gürcü, 11604’ü Ermeni, 9352’si Türkmen, 4874’ü Başkurt, 4347’si Tacik ve 96948’i de diğer milliyetlere mensup kişilerdir. Bu kişiler arasında hiçbir ayrım yapılmamıştır. Esir kamplarında bilim adamı, din adamı, mühendis, doktor, işçi, köylü gibi her mesleğe mensup insan bulunmaktadır. 70 yaşındaki bir ihtiyar, 15 yaşında bir delikanlı, bir genç kız da kamplarda bulunabilmektedir. (s. 6)

Bununla birlikte Stalin rejimi Şeref kardeşlere özellikle büyük baskı uygulamış ve onlara korkunç bir son hazırlamıştır. 1920-30’lu yıllarda literatürdeki adı “Şerefizm”, “Şerefçilik”le mücadele başlatılmış. Şeref kardeşlerle birlikte, onlara yakın olan, bir şekilde bağlantıya geçen herkes mutlaka sorgulanmıştır. Pantürkizm, Panislamizm, gericilik, rejim düşmanlığı, devleti ve rejimi devirmek için faaliyetlerde bulunmak, Japonya ve Almanya lehine casusluk yapmak, Abdullah Tukay, Ayaz Đshaki gibi Tatar aydınlarını rejime muhalif olmalarına rağmen ön plana çıkarmak, desteklemek gibi birçok suçlamaya maruz kalmış ve baskı altında tutulmuşlardır.

Yukarıda kendilerine isnat edilen suçların pek çoğuyla aslında bir ilgileri yoktur. Fakat mevcut rejim herkesi kendisine karşı bir şekilde tehlike olarak gördüğü için, milyonlarca insanı olduğu gibi, Şeref kardeşleri de mağdur etmiştir. 1955’te Stalin’in ölümünden sonra binlerce insanın dosyası yeniden ele alınmış ve suçsuz oldukları ispatlanarak itibarları iade edilmiştir.

Stalin döneminde insanların tutuklanması ve yargılanma süreçleri ise bir başka trajedidir. Tutuklanan kişilere asılsız birçok suçlama yöneltilir. Elbette bu kişiler de doğal olarak bu suçları reddederler. Sorgulamayı yapan insanlar için bunun fazla bir önemi yoktur. Kendilerine veya rejimin istediği esaslara göre evraklalar düzenleyerek bu kişilerden imzalamalarını isterler. Đmzalamayınca da günlerce en ağır işkenceleri yaptırırlar ve sonunda istediklerine ulaşırlar. Böylece bu masum insanlar işlemedikleri suçları baskı ve işkence yoluyla kabul etmek zorunda kalırlar. Mesela, 1932’de tutukluyken “devlet aleyhinde faaliyet, halk düşmanlığı, Pantürkizm, Japonya adına casusluk yapmak” gibi suçlamalara maruz kalan Burhanetdin (Burhan) Şeref, kendisine yöneltilen bu suçlamaların hiçbirini kabul etmez. Bunun karşılığında dövülür, aç bırakılır, psikolojik işkenceye tabi tutulur, saatlerce ayakta bekletilir (s. 105). Bu arada 60 yaşında ve sakattır. Sonuçta kendisine yöneltilen bütün suçlamaları kabul eder ve verilen evrakları imzalar.

Stalin rejiminin en korkunç uygulamalarından biri ise tutuklanan insanların ailelerinden ayrılması ve devamının da getirilmesidir. Bu kişilerin aile fertleri de birbirinden ayrılır, çeşitli yerlere sürülür ve perişan bir vaziyette yaşamak zorunda bırakılırlar. Öyle ki bazıları ancak 1960’lı yıllarda görüşebilirler. Şeref kardeşlerden Şihap Şeref 1932’de tutuklandığında 2, 5, 8, 13 ve 15 yaşlarında olmak üzere 5 çocuk sahibidir. Babaları tutuklandıktan sonra Aksu köyünde yaşayan çocuklarının ve eşinin durumu içler acısıdır. Evlerinden atılırlar, açlıkla boğuşurlar. Anneleri bu üzüntüye

dayanamaz ve aynı yıl içinde (1932) ölür. Ardından çocukların her biri bir yana dağılır. Büyük çocukları Apas’a akrabalarının yanına, oğulları Rıza Şeref Orta Asya’ya, iki kızı Feyruze ile Emine Kazan’a giderler (s. 139). Şihap Şeref bir daha çocuklarıyla görüşemez. 1939’da cezaevindeyken sağ tarafına felç iner ve aynı yıl cezaevinde ölür.

Şeref kardeşlerden Galimcan Şeref tutuklandığında eşi Esma Şeref, iki küçük çocuğuyla sıkıntılar içinde kalır. Hanımı, kocasından dolayı hiçbir yerde iş bulamaz. Bir süre hemşire olarak çalışır. Kızı 1942’de ölür. Galimcan Şeref tutuklandığında oğlu Aslan Şeref 12 yaşındadır. Daha sonradan babasını hayal meyal hatırladığını söyleyecektir. Arslan Şeref Kazan Üniversitesinde Jeoloji, Fizik-Matematik okur ve bir fabrikada mühendis olarak işe yerleşir. Fakat ona takılan yafta “halk düşmanının oğlu”dur. Uzun yıllar bu yaftayla yaşamak zorunda kalır, psikolojik baskı altında tutulur (s. 68-69).

Yukarıda yazılanlar, (adları geçen ve geçmeyen) birçok kişinin Stalin döneminde maruz kaldıkları baskıların, işkencelerin ancak birkaçıdır. Suçsuz, günahsız milyonlarca kişi Stalin’in zulmüne uğramış, hayatları alt üst olmuştur. Bu insanların yıllarca sonra dosyaları yeniden ele alınmış ve suçsuz oldukları ispatlanmıştır.

Adı Soyadı: Prof. Dr. Galimcan Şeref

Doğum Yeri ve Tarihi: Aksu Köyü, Bua Rayonu-Tataristan/1896 Mesleği: Dilci, Etnograf, Tarihçi, Yazar, Şair

Milliyeti: Tatar Türkü

Suçlanma Konusu: Milliyetçilik, devrim düşmanlığı, ünlü Tatar yazarı Ayaz Đshaki’yi savunmak ve yazılarıyla desteklemek, Latin alfabesine karşı çıkıp Arap alfabesinin devam etmesini istemek ve dolayısıyla gericilik.

Sonuç/Ölüm Tarihi: Galimcan Şeref kendisine isnat edilen yukarıdaki suçlardan dolayı 1940 yılında tutuklanır, yargılanır ve esir kamplarında kalmak üzere 8 yıl hapse mahkûm edilir. 13 Ocak 1945’te Kazan’da ölür. 22 Kasım 1957’de dosyası yeniden ele alınır ve takipsizlik kararı verilir. 30 Eylül 1991’de ise suçsuz olduğu ispat edilerek aklanır.

Adı Soyadı: Burhanetdin (Burhan) Şeref

Mesleği: Gazeteci-Yazar Milliyeti: Tatar Türkü

Suçlanma Konusu: Devlet aleyhinde faaliyet, halk düşmanlığı, Pantürkizm, Japonya adına casusluk yapmak

Sonuç/Ölüm Tarihi: 21 Mayıs 1932’de tutuklanır ve esir kampında kalmak üzere 3 yıl hapse mahkûm edilir. 27 Aralık 1937’de tekrar tutuklanır ve yine esir kampında kalmak üzere 10 yıl hapse mahkûm edilir. Yaşlı ve sakat olan Burhanetdin Şeref, kamp şartlarının kötülüğü yüzünden 28 Aralık 1942’de Raife kolonisinde ölür. Daha sonra dosyası yeniden ele alınır ve 14 Haziran 1957’de suçsuz bulunarak itibarı iade edilir.

Adı Soyadı:Gıylmetdin Şeref

Doğum Yeri ve Tarihi: Aksu Köyü, Bua Rayonu-Tataristan/1885 Mesleği: Gazeteci, Matbaacı

Milliyeti: Tatar Türkü

Suçlanma Konusu: Milliyetçilik, devrim karşıtlığı, halk düşmanlığı, Japonya ve Almanya adına casusluk yapmak.

Sonuç/Ölüm Tarihi: Gıylmetdin Şeref 14 Temmuz 1927’de suçlu bulunur ve 3 yıl Tataristan ve Başkurdistan dışında olmak üzere sürgüne gönderilir. Leningrad’da 9 yıl çok kötü şartlarda, ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalır. 21 Mart 1938’de tekrar Kazan’da tutuklanır ve 2 Haziran 1939’da esir kamplarında çalışmak üzere 8 yıl hapse mahkûm edilir. 5 Ocak 1942’de bu ağır şartlara dayanamayarak ölür. Stalin’in ölümünden sonra (1955) kızının başvurusu üzerine dosyası yeniden ele alınır ve suçsuz bulunarak 1958’de aklanır.

Adı Soyadı: Şihap Şeref

Doğum Yeri ve Tarihi: Aksu Köyü, Bua Rayonu-Tataristan/1875 Mesleği: Din adamı, tüccar, çiftçi

Milliyeti: Tatar Türkü

Suçlanma Konusu: Milliyetçilik, devrim karşıtlığı, devlet ve rejim aleyhine faaliyet, dindarlık, Panislamizm

Sonuç/Ölüm Tarihi: Şihap Şeref 1932’de tutuklanır ve 8 yıl hapse mahkûm edilir. 1932’de esir kampından Kazan’a döner ve 30 Eylül 1938’de tekrar tutuklanarak cezaevine atılır. 1939’da cezaevindeyken sağ tarafına felç iner ve aynı yıl cezaevinde

ölür. Uzun yıllar sonra dosyası tekrar ele alınır ve 11 Ağustos 1989’da suçsuz olduğu ispatlanarak itibarı iade edilir.

Adı Soyadı: Şehretdin (Şeher) Şeref

Doğum Yeri ve Tarihi: Aksu Köyü, Bua Rayonu-Tataristan/1887

Mesleği: Din Adamı, Tarihçi, Yazar (Dini ve Tarihi konularda yazılmış üç adet kitabı vardır)

Milliyeti: Tatar Türkü

Suçlanma Konusu: Din işleriyle uğraşmak, Panislamizm, mevcut düzeni yıkmak için halkı isyana teşvik etmek, Japonya ve Almanya lehine faaliyetlerde bulunupq casusluk yapmak

Sonuç/Ölüm Tarihi: 1928’de yukarıdaki suçlamalardan dolayı tutuklanarak 3 yıl esir kampında kalmaya mahkûm edilir. 16 Nisan 1936’da Ufa’da tekrar tutuklanır. 7-11 Ocak 1938’de suçlu bulunur ve idam cezasına çarptırılır. 17 Haziran 1938’de Ufa’da kurşuna dizilerek öldürülür. Stalin’in ölümünden sonra dosyası yeniden ele alınır ve 21 Aralık 1956’da suçsuz bulunarak aklanır.

Benzer Belgeler