• Sonuç bulunamadı

2.3. Kişiler Dünyası

2.3.1. Kadın Karakterler

2.3.2.2. Mesleklerine Göre Erkek Karakterler

Erkek karakterler üzerinden mesleğin ayrı bir önemi olduğu açıktır. Metin içerisinde erkeklerin statülerine, güçlerine göre önem kazandıkları gözlemlenmektedir. Yine bu bağlamda meslek, o dönemin kadın karakterleri için söz edilemeyecek bir durum iken, erkek için tam tersi olarak yalnızca mesleğiyle adlandırılması dikkat çeken bir noktadır. Bu durum, popüler metinlerdeki kişilerin bireysel varlıklarının zayıflığından kaynaklandığı şeklinde de yorumlanabilir.

2.3.2.2.1. Din Adamları

Din adamları, şeyhülislamlar, papazlar, papalar, psikopos ve şeyhler olarak metin içerisinde bulunmaktadırlar. Papazlar, Hürrem’in babası Peder Nikola, Nasya’nın babası Aziz Peder Kostas Vasildis, gibi ismen geçen ve başkişinin önceki hayatını, dinine bağlı biri olması gerektiğini, hatta içten içe gizli din taşımasının normal olacağına işaret edilen kişilerdir. Bunlar dışında yine ismen geçen, Psikopos Mansenyör, Papa X. Leo, Papa Clemens gibi tarihi kişilerin de ismen geçtiği görülmektedir.

Şeyhülislamlar, metin içerisinde genellikle nikah kıyan, fetva veren, padişahların cenaze namazlarını kıldıran kişiler olarak yer almaktadır. Şeyhülislam Zembilli Ali Cemali Efendi, Şeyhülislam Hamid Mahmut Efendi, görevlerinin bilincinde olan, dinin gereğini gözeterek fetva veren, uyarıda bulunan dürüst din adamlarındandır.

Bunlar dışında Safranbolulu Cinci Hüseyin Hoca Efendi ön plana çıkan bir din adamıdır; “çirkin, küçük, hatta komik” bir adam olmanın yanında müthiş gücünü cinlerden almaktadır. Cinlerin en kuvvetlilerinden Salkım Efendi sayesinde her şeyi bilir ve bildirir. Dolayısıyla zamanında üne, zenginliğe sahip bir din adamı haline gelir. Kösem de Cinci Hüseyin Hoca Efendi’nin sayesinde, olmayan her işini oldurur. Bu durumdan ve Hoca’nın zenginliğinden rahatsız olan asiler tarafından, sonunda konağı basılır ve altın tenekelerin arasında öldürülür. Cinci Hoca paraya tamah etmesinin bedelini böylece canıyla ödemiş olur. Yine gök yüzünden fallar bakan, para karşılığı sahte kehanetler uyduran Şeyh Şüca ve zengin olmak için deli bir padişahın tahta çıkmasına fetva veren, istiarede yaptığını ve bu durumun hayırlı olduğunu gördü yalanını söyleyen Şeyhülislam Esat Efendi gibi din adamları da paraya tamah eden, buna göre fetva veren dini ve batıl inançları kullanan, yozlaşmış kişileridir.

Şeyh Şüca, Esat efendi, Zembilli Ali Cemali Efendi, Safranbolulu Cinci Hoca tarihi dönemlerine hemen hemen uygun düşecek şekilde romanlarda yerlerini almışlardır. Fakat bunların dışında Şeyhülislam Sunullah Hoca’nın Kanuni döneminden başlayıp, Sultan Mehmet dönemine kadar bu makama birkaç kez gidip gelmesine rağmen, yalnızca Sultan Mehmet döneminde yer alması, eksik tarihi bilgidir. Bu durum popüler metin yazarlarının dikkatsizliğine de bağlanabilir.

2.3.2.2.1.1. Harem ve Yeniçeri Ağaları

Bu grupta yer alan erkelerden harem içerisinde olanlar hadım olmuş, esir konumunda olan kişilerdir. Haremin güvenliğini, düzenini sağlayan bu kişiler genellikle dayakçı, sert mizaçlı, zalim kişilerdir. Haremde, acemi taşlığında sözlerinin geçmesi sömürü düzenine çanak tutmaktadır. Cariyelerden para ve aşk rüşvet almaları, işlerine gelmeyeni ortadan kaldırabilmeleri bu sayededir. Moskof Cariye Hürrem’de Çuhadar Sümbül Ağa cariyelere işkence eden, zalim, acımasız bir kişiliğe sahiptir;

“O herif şeytan. Beter bir şeytan. Onunla iyi geçin güzelim. İsterse yolunu açar, isterse kaldırıp atar seni saraydan. Kimsenin ruhu duymaz.” (M.C.H., s.161)

Sümbül’ün ‘şeytan’ diye tanıtılması, okuyucunun bakış açısını da doğru orantıda yönlendirmektedir. Kızılcık sopasıyla, cariye dövmesi, aç bırakması nefrete yönlendirilen özelliklerindendir. Haremde “Kaç soluğun kesilmesine sebep olduğunu”(M.C.H., s.252) bile sayamayan Sümbül’ün, Ruslana’ya attığı dayaklardan sonra-Cafer’in Taçam Noyan’a bu durumu haber vermesiyle-ortadan kaybolması ve günler sonra karşı kıyıda bir dere ağzında “siyah tenli, koca kafalı, dev gibi biri”nin kılıçla karnının boydan boya yarılmış olarak bulunması, ölümünün ilahi adalet şeklinde tecelli etmesidir. Ayrıca Sümbül’ün bu ölümüyle Ruslana’nın “Merdivenaltı kaçamağı ayıbı hayatından silinip gitmişti böylece” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, başkişi etrafında karakterlerin kaderlerinin tayin edildiğinin göstergesidir. Yine aynı romanda Ruslana’ya sevdalı, onu korumaya yeminli olan, Cafer ise hemen Sümbül’ün ardından harem ağası olur.

Genel olarak, ağalar engel çıkaran, kişiler olduğu için ‘şeytan’, ‘zebani’, ‘cani’ sıfatlarla nitelendirildikleri görülmektedir. Pargalı ve Hatice’de İbrahim’e zorluk çıkaran Gaffar Ağa, Celayir Ağa, Kara Kraliçe Kösem’de Nasya’yı kızılcık sopasıyla döven Haşmet bu şekilde nitelendirilerek sevdirilmeyen kişilerdendirler. Halil Ağa, Mestan Ağa gibiler ise kurgu içerisinde kötülük ve iyilikten uzak, geçmişi anlatmakla, bilgilendirmekle, kurgu içinde görülmesi gerekeni görmek, duyulması gerekeni bilinçsizce duyurmakla görevlendirilmiş kişiler olarak vardırlar.

Yeniçeri ağaları ve ise ‘istemezükk’ naraları ile özdeşleştirilen tek tip kişilerdir. Bundan başka isimlerine, görünüşlerine, kişilik özelliklerine yer verilmez. İsyancı Ferhat Ağa, bostancı başı Kasım, Hatice'nin yardımcısı olan Dimetokalı Hıdır Ağa gibi ismen geçen, yardımcı, aracı veya isyanları başlatan ve kelleleri alınan kişiler olarak geçmektedirler.

2.3.2.2.1.2. Denizciler, Arabacılar, Pazarcılar, Hekimler

Bu kişiler saray hayatının dışında olup, dışarıya açılan kapı gibidirler. Saray kadını için özgürlüğü çağrıştıran, ya evlilik öncesi aşk ya da evliyken başlaya yasak aşk bu kişiler üzerinden kurgulanmaktadır.

Moskof Cariye Hürrem’de Frederick, Aleksandra’nın ilk olarak Kırım’da bir pazarda gördüğü, hoşlandığı sarışın, lacivert gözlü bir pazarcıdır. Yıllar sonra Hürrem olarak değişen Ruslana ile bir isyan esnasında Çiçekli Han’da yolları kesişir. Ruslana’nın Hürrem olduğundan habersiz ona yaklaşır. Yasak aşkın ardından her şeyi öğrenir. Aşkına sadık, masum, yakışıklı bir genç olan Frederick, Ruslana’yı bırakmak istemez. Sadakat duygusuyla ona sahip çıkmak isterken, Hürrem’in emriyle öldürülür. Bu yönüyle pazarcı Frederick dış dünyaya, yasağa, günaha açılan bir kapıdır.

Cariyenin Kızı Mihrimah’da Mihrimah’ın Rüstemle nişanlıyken sevdalandığı Alaiyeli İsmail bir leventken, dadısı Esma’nın sevdalandığı Ali yine bir pazarcıdır. Nurbanu ve Meleknaz’ın sevdalandıkları denizci Aydın Reis ise her ne kadar Nurbanu’ya sevdalansa da onun saraylara layık olduğunu düşünerek Gabriella/Meleknaz ile evlenir. Dürüst, mert, fedakar, aile bilinci taşıyan sadık bir erkek rolündedir.

Kara Kraliçe Kösem’de Slobodan, Nasya’yı seven genç ve yakışıklı bir arabacıdır. Fakat Nasya her ne kadar gönlü kaysa da kraliçe olma hayaliyle bu ilişkiyi onaylamaz. Hayatı boyunca da ona özlem duyar. Yine nedimesi Sophia, Seyis Ahmet’e sevdalanır. Masum, utangaç, ağır, olgun, yakışıklı bir delikanlı olan Ahmet’e bu evlilik için konumu engel olur.

Pargalı ve Hatice’de Fehim Çelebi, Hatice’nin İbrahim’le evlenmeden önce sevdalandığı, yakışıklı, naif, duygusal, ‘çalı bülbülü’ lakaplı bir hekimdir. Hatice’nin; “ben… çalı bülbülüne sevdalandım galiba. Kahretsin, diye homurdandı aklının bir tarafı. Münasip olmaz. Hiç münasip olmaz.!” Düşüncesi, konum olarak Fehim Çelebi’nin kendisine denk olmamasından kaynaklıdır. Fehim Çelebi, Fedai Behnam tarafından öldürüldüğünde ise derin acılarına rağmen, “Padişah, kızını bir çulsuz hekime verir mi hiç, diye korkmayacaktı.” İfadesi de, bir sitem cümlesi olarak erkek için statünün, mesleğin önemini ortaya koymaktadır. Yine nedimesi Nebile, Ali Çelebi adında genç bir hekime sevdalanır, evlenir. Nebile ve Ali Çelebi evliliğini başta Hatice onaylamaz, daha iyi bir evlilik yapabileceğine inansa da sevgilerinin önünde duramayıp kabul eder.

Erkek karakterler üzerinden mesleğin önemi ayrıca vurgulanmaktadır. Erkekleri sevilen, evlenebilinecek kişiler haline getiren şey meslekleridir. Dönem itibariyle meslek edinemeyen kadınlar erkeklerin mesleklerine odaklanmaktadır. Arabacılar, Leventler, Hekimler ulaşım gibi, sağlık gibi konular etrafında kapalı ortamların dışında, hayata karışan bir yanları olduğundan, aşk maceraları için kurgu içinde şekillenmeye elverişli kişilerdir. Her ne kadar aşk maceralarına uygun olsalar da, roman dünyasında evlilik için uygun görülmeyen erkeklerdir. Daha fazla gücü, parayı, rahat yaşamı sağlayamayacakları için bu aşk bir şekilde bu kişilerin ölmesi, öldürülmesi, çekip gitmesi şeklinde sonlanır. Aydın Reis, Fehim Çelebi, Frederick, Alaiyeli İsmail bu şekilde ölürken, Slobodan ve Seyis Ahmet arabalarını sürerek kaybolurlar. Bir daha onlardan haber alınamaması bir şekilde öldüklerine işaret edilmektedir.

2.3.2.2.1.3. Elçiler

Anlatılmakta olan döneme de bağlı olarak, romanlarda sınırlı ülkelerin elçilerine yer verilmektedir. Bunlar, Venedik elçileri; Marko Ketto, Donna Giritti ve Şah’ın elçileri; Behram, Behnam gibi kişilerdir. Genellikle, önemsenmeyen, protokol usulünce aşağılanan kişilerdir. Roma elçisi olan “Tilki” lakaplı Medici ise daha çok kurnazlığı, hileciliği, çıkarcılığı ile ön plana çıkar. İksir bağımlısı hale getirerek ajan yaptığı Alaiyeli İsmail’i, iksir vadiyle kandırarak işi bitince öldürmeye niyetlenir. İksirden verebilecekken, vermemesi, krizlere girmesine aldırış etmeden izlemesi kötücül özelliklerindendir. Sonunda öldürmeye niyetlendiği İsmail tarafından boğazı kesilip denize atılarak öldürülür

2.3.3. Tiplerine Göre Erkekler