• Sonuç bulunamadı

Eğitimde, herkese sunulan olanaklarının arttırılması, fırsat eşitliğinin sağlanması ve toplumun gereksinim duyduğu insan gücünün hazırlanması hedeflerin gerçekleştirilmesi için, eşitlik, verimlilik ve etkililik ilkelerinin kabul edilmesi gerekmektedir (Aydın,1998:136).

Verimlilik kavramı üretilen mal ve hizmet miktarı ile bu üretimde kullanılan girdi arasındaki ilişkiyi ifade eden bir kavramdır. Bir başka deyişle verimlilik kaynak ve girdilerin ne derece etkin kullanıldığını ifade eden bir ölçüdür. Verimlilik, mal ve hizmet üretimi sonunda elde edilen çıktı (ürün) ile kullanılan girdiler arasındaki oran olarak ifade edilmektedir (Gürsoy, 29; Geçer, 2001:6’daki alıntı).

Verimlilik, iç verimlilik ve dış verimlilik olarak iki şekilde ele alınmaktadır. Eğitim sisteminde iç verimlilikten, sisteme yeni girenlerle sistemden çıkanlar arasındaki sayısal ilişkinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi anlaşılmaktadır. İç verimliliğin ölçülmesi sınıf ve okul düzeyinde yapılabileceği gibi, bölge ve ülke düzeyinde de yapılabilmektedir (Aydın,1998:136). Eğitim sisteminin dış verimliliği, hem nicel hem de nitel açıdan ele alınmaktadır. Dış verimlilik ekonomik ve toplumsal istemle eğitim arasındaki ilişkinin ölçüsüdür. Verimlilik, eğitim sisteminin yüksek maliyetli ürünü olan nitelikli insan gücünün amacına uygun olarak kullanılmasını da ifade etmektedir (Aydın,1998:136).

Etkililik kurumların kendilerinden beklenen işlevi yerine getirme düzeyi olarak görülmektedir. Verimlilik ile etkililik aralarında yakın ilişki olan iki kavram olarak değerlendirilmektedir. Verimlilik bir alt değişken olarak etkililiği sağlamanın önemli bir aracıdır.

Eğitimin verimliliği getirmede, verimliliğin ise insan mutluluğunu sağlamada birinci derecede araç olma fonksiyonuna sahip olduğunu söyleyebiliriz. Eğitim ve öğretimin verimlilik artışına dolayısıyla kalkınmaya etkisinin üç yolla gerçekleştiği ileri sürülmektedir ( Eren; Çetintaş ve Başel, 1999: s.107’deki alıntı):

1. Eğitim işgücünün niteliğini arttırarak verimliliği doğrudan etkiler

2. Teknik gelişmeye imkan sağlayarak dolaylı olarak sermaye verimliliğini etkiler.

3. Ekonomide yöneticilerin yani karar vericilerin davranışlarını etkileyerek, girdilerin ussal kullanımını sağlama yoluyla verimliliği etkiler.

İşletmelerdeki insan kaynağı da bir üretim girdisi olduğuna göre, bu kaynağın verimli üretim yapabilecek niteliklere sahip olması işletmeler için yaşamsal bir önem taşımaktadır. Bir işletme ya da ülkenin uluslararası rekabet gücü en başta işgücünün verimliliğine bağlıdır (Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği [TÜSİAD]. http://...mesleki02-2.pdf ).

Üretimin öznesi durumunda olan işgücü ya da insan, günümüzde verimlilik açısından en çok dikkate alınan unsurdur. Çünkü işgücü verimliliği, nitelikli bilgi ve beceri ile verimlik arasındaki doğrusal ilişkinin giderek arttığı çalışma ortamları içerisinde, toplam verimliliğe doğrudan etki etmesi ve bu toplam içinde etki payının büyük olması açısından diğer üretim unsurlarının verimliliğinden daha çok ön plana çıkmaktadır.

İşgücü verimliliğini etkileyen etkenler içinde insangücünün sahip olduğu nitelikler verimlilik için önemli bir etken olarak görülmektedir. İnsangücünün verimli olabilmesi, bir işin gereklerini yerine getirebilmesi için gerekli mesleksel bilgi ve beceriye sahip olması ve bu niteliklerini üretimde etkili bir şekilde kullanabilmesi ile olanaklıdır (Geçer, 2001:13).

İşgücünün verimliliği, işgücünün aldığı eğitime bağlı olarak değişmektedir. Özellikle MTE’nin işgücünün mesleki donanımlarını arttırması ve geliştirmesi açısından verimlilik artışlarına önemli katkı sağlamaktadır. Diğer yandan her örgüt gibi MTE’nin de bu doğrultuda kendisinden beklenen işlevleri yerine getirebilmesi için kendi işleyişine ilişkin etkililiğinin ve verimliliğinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle MTE örgütlenmelerinin çalışma yaşamının gereksinimlerine yanıt verebilecek

esneklik ve verimliliğe kavuşturulması bütün ülkelerin üzerinde çalıştığı önemli bir konu haline gelmiştir. MTE şirketler ve ülkeler açısından uluslararası rekabete dayanmanın stratejik ön şartı olarak kabul edilmektedir.

MTE’de etkililik ve verimliğin arttırılması konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir. Bu görüşler genellikle iki kümede toplanmaktadır. Birinci görüş, üretim sürecindeki işlerin gerekleri ile MTE’nin kazandırdığı bilgi ve becerilerin uyum içinde olması gerektiği varsayımına dayanmaktadır. MTE sistemi, üretim sürecindeki iş yapısının gerektirdiği mesleki bilgi ve becerileri potansiyel işgücüne aktarır, istihdam edilen işgücü ise bu yeterlikleri işbaşında kullanır (Tural,1991:174). İkinci kümedeki görüşler işgücünün verimliği için başka özellikleri ön plana çıkarmaktadır. Eğitimin ekonomik değeri, işe yönelik teknik bilgi ve becerilerden çok, eğitimin, sosyal ve iletişim becerileri, tutumlar, güdüleyici etkenler üzerindeki etkisine dayanmaktadır. Bu beceriler bireyin daha verimli çalışmasını sağlamaktadır. Bu kümede yer alan diğer bir görüşe göre, bireylerdeki belli bir işi yapmakla ilgili özel becerilerden çok, genel beceriler, işe yatkınlık, gelişmeye ve öğrenmeye açık olma gibi özellikler iş yaşamı için daha gerekli görülmekte ve örgün eğitimden de bu özellikleri kazandırması beklenmektedir. Yani uygulanabilirliği fazla olan ve uzun dönemde eskimeyen daha genel beceriler üzerinde yoğunlaşan eğitimden geçenler, verimli işgücü niteliğini kazanmış olacaklardır. Bu görüşlerin altında yatan temel gerekçe, eğitim sisteminin, işgücü piyasalarındaki değişmelerin ve hızla gelişen teknolojinin gerektirdiği yeni insangücü niteliklerini birebir karşılamasının olanaklı olmamasıdır (Tural,1991:174). İkinci görüşü savunanlar özellikle mesleki-teknik eğitimde kazandırılması hedeflenen niteliklerdeki esnekliğe vurgu yapmaktadırlar.

“Niteliklerde esneklik, hem verimlilik hem de istihdam için önemlidir” (TİSK, 2001:26). Nitelik esnekliği, işgücünün niteliklerinin güncelleştirilerek iş yaşamına uygun hale getirilmesini ve bir işten diğerine transferini sağlar. Bunun için, güçlü bir temel eğitim sistemi ile işgücüne yeni ve transfer edilebilir niteliklerin kazandırılması amacıyla işçi-işveren işbirliği gerekmektedir (TİSK, 2001:18).

Yüksek düzeyli esnekliği olan niteliklerin sağlanmasında iki unsur rol oynamaktadır (TİSK, 2001:63):

1. Etkili temel öğrenim: Öğrenim sisteminde ve işyerinde eğitimin ilk aşamalarında niteliklerin geliştirilmesi.

2. Hayat boyu öğrenim için etkin mekanizmalar: Mevcut ve yeni niteliklerin devamlı olarak yenilenmesi

Türkiye mutlaka insan kaynaklarının verimliliğini ve birikimini arttırmak zorundadır. Bunun için işgücünün nitelik düzeyinin arttırılması olmazsa olmaz koşuldur. İşgücünün nitelik düzeyi de ancak etkili ve verimli MTE sistemlerinin kurulmasıyla arttırılabilir.