• Sonuç bulunamadı

MTE’de uygulanan modeller ülkelerin özgül koşullarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu modellere ilişkin çeşitli sınıflandırmalar yapıldığı görülmektedir. Bir sınıflandırmaya göre MTE’de uygulanan modeller: “Çıraklık eğitimi sistemi ağırlıklı sistemler”, “Mesleki ve teknik okul ağırlıklı sistemler” ve “Çıraklık ve mesleki teknik okullarından oluşan karma sistemler” olmak üzere üç biçimde ele alınmaktadır. Başka bir sınıflamada ise mesleki eğitim modelleri, Bürokratik Model (Okul Modeli), Piyasa Modeli, Devlet Kontrollü Piyasa Modeli (İş Birliği Modeli), (İkili Model) adları ile belirtilmektedir. Bu tür sınıflamada temel ölçüt devletin eğitim içindeki rolüdür. OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü)’nin sınıflamasına göre Dünyada uygulanan üç model şöyledir: Birincisi, ABD, Japonya, İsveç gibi zengin ülkelerde ortaöğretimin sonuna kadar uygulanan okul modeli; ikincisi, Almanya ve Fransa’da uygulanan işletme-okul işbirliğine dayalı ikili (dual) model; üçüncüsü ilk iki sistemin birlikte uygulandığı karma modeldir. Yaygın olarak benimsenen sınıflama şekli, “Okul Modeli (Bürokratik Sistem)”, “Piyasa Modeli”, “İşbirliği Modeli (İkili ‘Dual’ Sistem)” olarak yapılan sınıflamadır:

Okul Modeli (Bürokratik Sistem): Bu modelde meslek standartları ve mesleklerin yürütülebilmesi için gerekli belgeler, işveren, işçi ve meslek kuruluşları ile birlikte

devlet tarafından düzenlenmekte, MTE’nin bu standartlara göre okul içinde verilmesi için hükümet ya da yerel kamu yönetimleri tarafından destek sağlanmaktadır. Bu nedenle okul modeline bürokratik model de denilmektedir (Baloğlu,1990:149).

Bu modelde MTE, 9-10-11 yıllık zorunlu temel eğitime dayalı olarak okul içinde gerçekleştirilmektedir. Eğitim sistemi, zorunlu eğitim sonrasında, gençleri ya kısa yoldan bir mesleğe hazırlayacak ya da daha uzun bir akademik veya teknik yoldan yüksek öğretime yönlendirecek biçimde kurulmuştur. Birinci yola kısa öğretim, terminal öğretim, meslek öğretimi; ikinci yola ise, uzun öğretim, akademik öğretim, teknik lise, bakalorya veya olgunluk yolu gibi adlar verilmekte; böylece geniş gençlik kitlelerini kısa yoldan hayata ve iş alanlarına hazırlayan okullar ile, sınırlı sayıda genci yüksek öğretime yönlendiren akademik ve teknik liseler arasındaki fark çok açık olarak ortaya koyulmaktadır. Buna göre temel eğitim sonrası okullar ya aynı çatı altında çok programlı ve çok amaçlı okullar olarak kurulmakta ya da ayrı tür okullar olarak açılmaktadır (Baloğlu,1990:149). Okul modeli uygulanan modeller içinde en pahalı olanıdır.

Piyasa Modeli: Serbest piyasa ekonomisinin gereklerine göre geliştirilen bu model için, ABD ve Japonya ileri birer örnek olarak gösterilebilir. Bu modelde zorunlu genel temel eğitimi sağlamak kamunun, istihdam piyasası gereklerine göre MTE’yi sağlamak ise genellikle özel sektörün görevidir. Buna göre, işe alınmadan önceki MTE daha çok özel sektör tarafından açılan özel üniversite ve özel yüksek okullarda veya işletmelerin çoğu tarafından kendi gereksinimlerine göre doğrudan işletmeler içinde düzenlenen eğitimlerle verilmektedir. Böylece MTE, işletme içi etkinliklerin ayrılmaz parçasını oluşturmaktadır (Baloğlu, 1990:47).

İşbirliği Modeli (İkili “Dual”) Sistem: İkili sistem, MTE’de işletmelerin ve okulların karşılıklı işbirliği ilişkisine dayanır. İkili sistemde uygulamalı mesleki eğitimler işyerlerinde, teorik eğitimler ise okullarda verilmektedir. İşletmelerde verilen uygulamalı eğitimler, işletmeler tarafından görevlendirilen usta öğreticiler ya da profesyonel eğitimcilerin gözetiminde gerçekleştirilmektedir. Bu eğitimler, devlet tarafından genellikle öğretmenler içinden görevlendirilen kişilerce koordine edilmekte

ve denetlenmektedir.

MTE’de uygulanan ikili sistemin olumlu sonuçlarının yanı sıra olumsuz sonuçları da söz konusudur.

İkili (dual) meslek eğitimi sistemi, iş yaşamının gereksinimlerinden beslenen bir sistemdir. Bu nedenle ikili sistem, ekonominin gerçek gereksinimlerine uygun nitelikler kazandırmaya, işletmelerin verimliliğini ve rekabet güçlerini arttırmaya yatkın bir sistem olarak ortaya çıkmaktadır (Schlaffke, 1997:30). “İkili meslek eğitimi sisteminin en büyük yararı, hem alan ve metot yönünden, hem de kişisel ve toplumsal yönden yetkin ve bütüncül bir yapı ortaya çıkarabilmesidir” (Schlaffke, 1997:30). Bu tür meslek eğitimi çalışanın, işletmede kendisine verilen görevle ve işletmenin amaçlarıyla özdeşleşmesini kolaylaştırmaktadır. Bu eğitim türü işletmeye uzun vadede kalite güvencesi ve dolayısıyla rekabet yeteneği kazandırmaktadır (Schlaffke, 1997:28). Bilgi ve becerinin birbirini desteklemesi, somut görevler ve başarının doğrudan ve kolayca değerlendirilebilir olması gibi nedenler ikili eğitime katılanların güdülerini yükseltmektedir (Schlaffke, 1997:28). İkili (dual) sistem aynı anda üç amacın gerçekleşmesine olanak tanımaktadır. Bunlar, bilgiyi kavrayarak edinme; beceri yetisini iş içinde edinme ve bilinçli ve istekli davranış geliştirmedir (Schlaffke, 1997:28). Eğitimin gerçek iş ortamlarında yapılması, eğitimin etkinliğini arttırmanın yanı sıra öğrencilerin iş disiplininin bulunduğu ortam içinde eğitime karşı daha fazla sorumluluk hissetmelerine neden olmaktadır.

Öğretim programlarının işçi ve işveren kuruluşlarınca ortaklaşa belirlendiği ikili sistem, özellikle gençlerin okuldan işe geçişlerini kolaylaştırmada başarılı olmaktadır (Köstekli, 2003. http://...yayinlar.asp?sbj=ic&id=867). İkili sistemle işletmelerde eğitim gören öğrenciler, eğitim sürecinin sonunda işe uyum sürecini tamamlamış kişiler olarak iş yaşamına kolayca atılma olanağına kavuşmaktadırlar. İşletmeler ise, sürekli işe alacakları elemanları uzun süre izleme olanağını buldukları bu öğrenciler içinden isabetli bir şekilde seçme şansına sahip olmaktadır.

ortamlarının (atölye, laboratuar vb.) makine, araç, gereç ve teçhizatla donatılarak eğitime hazır hale getirilmesi ve hızla gelişen teknolojiler karşısında bu donanımların eş zamanlı olarak yenilenmesi çok pahalı ve güç hale gelmiştir. İkili modelde, uygulamalı eğitim süreçleri iş ortamlarına taşındığı için yukarıda belirtilen zorluklar ortadan kalkmaktadır. Hatta üretime dönüştürülebilen eğitim uygulamaları katma değer yaratabilmektedir. Böylece ikili eğitim, bir yandan devletin eğitim harcamalarını azaltırken diğer yandan işletmelere kazançlar sağlamaktadır. İkili modelde işletmeler, MTE’ in hem uygulayıcısı hem de çıktılarının kullanıcısı durumundadırlar.

1977'de çıkarılan 2089 sayılı Çıraklık Yasası, 1978-1982 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı ile Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinin yürüttüğü OSANOR ve METEP (Doğan, 1984) projeleri, 1986 yılında çıkarılan 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Yasasının alt yapısını oluşturmuştur (Doğan, 1997:12).

Türkiye'de mesleki-teknik eğitimin etkinliğini arttırmak ve maliyetleri düşürmek için, uygulanan pilot projeler dışında ikili modelin ülke düzeyinde uygulanması, 1986 yılında kabul edilen 3308 sayılı "Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu" ile başlamıştır. Bu Yasa ile okul ağırlıklı modelden, karma modele doğru yönelinmiştir. MEB’in Erkek Teknik Öğretim, Kız Teknik Öğretim, Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüklerine bağlı okullarında öğrenim gören öğrenciler, 1986-1987 öğretim yılından itibaren haftanın iki günü okulda teorik eğitim, üç günü ise işletmede uygulamalı eğitim görmeye başlamışlardır. 2001 yılında çıkarılan 4702 Sayılı Kanun ile 3308 Sayılı Kanunun ismi “Mesleki Eğitim Kanunu” olmuş ve bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. 2002 yılında 4702 sayılı Kanuna dayalı olarak çıkarılan “Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliği” ikili eğitimin uygulanmasına ilişkin oldukça ayrıntılı bir düzenleme getirmiştir. Yönetmeliğe göre, öğrenciler iş kazaları ve hastalıklara karşı sigortalanmakta, sigorta primleri Devlet tarafından ödenmektedir. Ayrıca öğrencilere yaşlarına uygun olarak işletmeler tarafından asgari ücretin % 30’undan az olmamak üzere her ay ücret ödenmektedir.

Hafta sonu tatili ile birlikte haftanın üç günü okul yaşantısından uzaklaşan öğrencilerden bazıları örgün eğitime ilişkin güdülerini yitirebilmektedirler. Mevzuatta öngörülen denetleme mekanizmalarına rağmen öğrenciler çalışma saatlerinin üstünde ve öğretim programlarında yer almayan işlerde çalıştırılabilmektedirler. İşyeri yetkililerinin ve usta öğreticilerin pedagojik yetersizliklerinden kaynaklanan çeşitli sorunlar da yaşanabilmektedir. İkili model, bölgesel gelişmişlik farkları yüzünden her bölgede aynı etkinlikte uygulanamamakta, bazı bölgelerde eğitim verebilecek yeterlikte işletme bulunamamaktadır.

İkili model, genel olarak bakıldığında yararlı yönlerinin çok olması nedeniyle başta Almanya olmak üzere birçok gelişmiş ülkede ağırlıklı olarak uygulanmaktadır.