• Sonuç bulunamadı

3. XLIX NO’LU ANTALYA ġER’ĠYYE SĠCĠL DEFTERĠ’NE GÖRE SOSYO KÜLTÜREL YAPI VE EKONOMĠK DURUM

3.4. Meslek Grupları

Osmanlı-Türk ailesi yaĢam tarzı yönünden ikiye ayrılmıĢtır. YaĢam Ģekli; Ģehirlerde

esnaflık, ticaret gibi geçim kaynaklarına dayanıp belirlenirken, kırsal alanlarda baĢta tarım ve hayvancılığa dayalı bir üretim Ģekli ve yaĢam tarzı hâkim olmuĢtur. Kırsal alanda tarım ve hayvancılık faaliyetlerini çoğunlukla Müslüman kesim gerçekleĢtirirken, ticaret faaliyetlerinde gayrimüslim tebaanın ön planda olduğu bilinmektedir. Defterde yer alan kayıtlar, incelenen dönem Antalya‟sında vekâletnamelerden yola çıkarak, Osmanlı‟nın temel üretim güçleri olarak ifade edilen tarım ve hayvancılığın defterde yer almadığı; ancak pek çok farklı esnaf ve meslek grubundan insanın yer aldığı görülmektedir. Bunlar arasında; kasap, bakırcı, bakkal, kahveci, yağcı, hamal, berber, değirmenci, kileci, kunduracı, kaptan, bahçıvan, balıkçı, manav, kiriĢci, terzi, ekmekçi, börekçi, çilingir, aktar, nalband, yoğurtçu, hancı ve duhancı Müslüman meslek grubunu oluĢturmaktadır.

Gayrimüslimlerin meslek grupları ise; terzi, çilingir, kasap, kuyumcu değirmenci, bahçıvan, kayıkçı, semerci, bakırcı, boyacı olarak tespit edilmiĢ bunun yanı sıra defterde geçen; „„Rum milletinden ve tüccardan Sandıkçızade Kostanti Efendi veled-i Nikola‟‟267

ibarelerinden anlaĢılacağı üzere gayrimüslimlerin ticaretle meĢgul oldukları da anlaĢılmaktadır.

Müslüman olmayan halk, yalnız Osmanlı Ġmparatorluğu değil, daha önceki dönemlerde de ekonomik–özellikle ticaret- yaĢamına egemen olmuĢtur. Zaten gayrimüslimlerin ticaret yetenekleri ve gelenekleri yanında devlet ve Müslüman halk, ticareti de sanat gibi makbul bir iĢ saymadığından, doğal olarak ticaret yaĢamı Müslüman olmayan halkın tekeline girmiĢtir.268

Sayılan bu meslek kollarındaki üretim Ģeklinin de tıpkı tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde olduğu gibi temelde kiĢisel üretime ve kol gücüne dayalı olduğu muhakkaktır.

267 AġS 49, s. 12, hüküm 17

268 Yavuz Ercan, Osmanlı Yönetiminde Gayrimüslimler-KuruluĢtan Tanzimat’a Kadar Sosyal, Ekonomik

3.5 KiĢilerin MenĢe’leri

Belgelerde yer alan dikkat çekici kayıtların bir kısmı da aile kurucularının veya baĢka

sebeplerle ismi defterde geçen Ģahısların aslen nereli olduklarına iliĢkin kayıtlardır. KiĢilerin soyu sopu ile iliĢkili önemli ipuçları veren Ģahitler kısmındaki kayıtlardan yola çıkarak, defterde yer alan bazı Ģahıs isimleri Ģunlardır;

Ġbradılı olub Antalya‟da Hasbalaban Mahallesi‟nde misafireten mukim Vasîli,269, Alaiye‟den olup Antalya‟da Elmalı Mahallesi‟nde sakin Ahmet Ağa270

, Giritli Ahmet Ağazade Mustafa271

, Trablus ġam ahalisinden olub Balık Pazarı Oteli‟nde misafiren mukim Mustafa Süleymân272, Elmalı Mahallesi‟nden Cezayirli zade Mustafa Efendi273

, Karaman kazasından olub Antalya‟nın Rağbetiye Mahallesi sakinlerinden Ermeni Kasab Hacı veled-i Giridli oğlu Serkis274, Aksekili olub Antalya‟nın Bali Bey Mahallesi‟nde dikici Hasan Usta275

, Alaiye kazasının Hisariçi Mahallesi‟nden olup Antalya‟nın Kızılsaray Mahallesi‟nde misafiren sakin AkĢehirli zade Mustafa Efendi276

, Alaiye‟nin Yukarı Mahallesi‟nden olup Antalya‟nın Rağbetiye Mahallesi‟nde yaĢayan Rum milletinden Yakafos veled-i Yakandi277

, Isparta‟nın Temel Mahallesi‟nden olup Antalya‟nın Rağbetiye Mahallesi‟nde yaĢayan Rum Akelioğlu Todoros278

, Akseki kazasında Ahir ÂĢıklar köyünden olup Antalya‟nın Kızılsaray Mahallesi‟nde yaĢayan Hamal Mehmed279

XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinde geçen isimlerden yola çıkarak nereli oldukları tespit edilebilmektedir. Nitekim Müslümanların yanı sıra gayrimüslimlerinde nereli olduklarına iliĢkin bilgi edinmemiz yönünde önemli ipuçları vermektedir. Ayrıca misafir olarak kaldıkları mahallelerden yola çıkarak gayrimüslim ve Müslümanların konaklamak için ağırlıklı olarak kendi milletlerinden olanların yanlarını seçtikleri görülmektedir.

3.6 Para

Devletlerin ekonomik geliĢmelerinin kısa sürede paraya yansıdığı gerçeği ile yola çıkacak olursak incelediğimiz defterde o dönem tedavülde kullanılan para ile ilgili yeterli bilgiye

269 AġS 49, s. 4, hüküm 5 270 AġS 49, s. 5, hüküm 6 271 AġS 49, s. 10–11, hüküm 16 272 AġS 49, s. 15, hüküm 21 273 AġS 49, s. 17, hüküm 25 274 AġS 49, s. 20, hüküm 28 275 AġS 49, s. 29, hüküm 41 276 AġS 49, s. 34, hüküm 48 277 AġS 49, s. 45, hüküm 64 278 AġS 49, s. 50, hüküm 75 279 AġS 49, s. 51, hüküm 77

rastlamak mümkün olmamıĢtır. Bu yüzden para ile ilgili belgelerde geçen ibareler ile sınırlı kalınmıĢtır.

Osmanlı‟da, devletin kurucusu sayılan Osman Bey‟den XVII. yüzyılın sonlarına değin

kullanılan temel Osmanlı sikkesi, Fatih Sultan Mehmet devrine (1451–1481) dek bilhassa iki metalden (altın ve gümüĢ) basılan „„akçe‟‟ olmuĢtur.280

XVII. ve XVIII. yüzyıla kadar çeĢitli evrelerden geçen akçe ve XIX. yüzyıla yerini “para” ve “kuruşa” bırakmıĢtır. Osmanlı sikkesinin XVI. yüzyıldan bu yana devam eden değer kaybı XIX. yüzyıla gelindiğinde giderek hızlanır. II. Mahmut döneminde altın para 35 kez gümüĢ para 37 kez değiĢikliğe uğrar. Osmanlı kuruĢunun Ġngiliz sterlini karĢılığı rayici 1814‟te 23 kuruĢ iken 1839‟da 104 kuruĢa düĢer. XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı para birimi olarak kuruĢ karĢımıza çıkmakta ve akçe “muhasebe akçesi” olarak varlığını sürdürmüĢtür.281

Abdülmecid (1839- 1861) döneminde Tashîh-i Ayar Fermanı (1256-M.1840) ile sikke ayarında önemli değiĢikliklerin yapılması yanı sıra pek çok yeni sikke basımına gidildiği görülmektedir. Yapılan düzenlemeler ile ayrıca 100 kuruĢ 1 liraya, 40 para 1 kuruĢa eĢit sayılmıĢ ve bu değerler sabitlenmiĢtir.282

1843 yılında yayınlanan bir fermanla para rejiminde yeni bir düzenleme daha yapılarak piyasadaki mevcut para anarĢisinin önüne geçilmeye çalıĢılmıĢtır. Devletin bundan sonraki dönemde piyasaya sürmüĢ olduğu meskûkâtta 1843–1844 yıllarında belirlemiĢ olduğu standartlara bağlı kalınmıĢtır. 1879 yılında ise çıkarılan Meskûkât Kararnamesi ile Mecidiyenin 100 kuruĢ değerindeki „„Osmanlı altın lirası‟‟ devletin anapara birimi olmuĢ, böylece Osmanlı‟da Cumhuriyet‟e dek sürecek olan lira-kuruĢ sistemine geçiĢ yapılmıĢtır.283

XLIX no‟lu Antalya Ģer‟iyye sicil defterinde, 1897–1899 yılları arasında Antalya yöresinde kullandığı tespit edilebilen paralar ve çeĢitlerine iliĢkin bilgiler kısıtlı olmakla beraber tespit edebildiklerimiz Ģunlardır; Osmanlı altın lirası284, kuruĢ285, akçe286 ve mecidiyedir.287

280

Oğuz Tekin, “Osmanlı İmparatorluğu‟nda Para”, Osmanlı, C.3, YTY, Ankara, 1999, s.171

281 Çadırcı, age., s. 107 282 Tekin, agm., s. 175

283 Mustafa Öztürk, “Genel Hatlarıyla Osmanlı Para Tarihi”, Türkler, C.10, YTY, Ankara, 2002, s. 807 284 AġS 49, s. 21, hüküm 29 285 AġS 49, s. 49, hüküm 72, s. 53, hüküm 80 286 AġS 49, s. 17, hüküm 24, s. 17, hüküm 25, s. 33, hüküm 47 287 AġS 49, s. 49, hüküm 72

Ayrıca bu dönemde Antalya‟da kullanıldığı bilinen diğer paralarda Ģunlardır;

Tablo 3. 1. XII Numaralı Antalya ġer‟iyye Sicili Defteri‟ne göre XIX. Yüzyıl Ortalarında

Antalya‟da Kullanılan Yerli Paralar ve Değerleri

Paranın Adı (Yerli) Değeri (KuruĢ)

Memduhiye Altını 20 Memduhiye nısfı 10 Mahmudiye 80 Mahmudiye Nısfı Altın 40 Mahnudiye Rub‟i 20 Beyaz Yirmilik Mahmudiye 20 Ġstanbul Bütün Altın 28

Ġstanbul Rub‟i Altın 7

Ġstanbul Nısfı Altın 14

Eski Ġstanbul Altını 28

Beyaz Yirmilik 10

Rub‟iyye Altın 9–10

Fındık Bütün Altın 36

Fındık Rub‟i Altın 9–13

Eski On Ġkilik Altın 80

Sanduklı Eski Yirmilik Altın

23 Sanduklı Eski Kırklık

Altın 60

Beyaz Eski Yüzlük 14

Beyaz Eski Yüzlük Nısfı 5

Beyaz Akçe 38–167

Beyaz Eski Ġkilik 10

Bakır Akçe 7–16 Yirmilik Altın 20–25 Üçlük Altın 7 Osmanlı Lirası 100 Ġkibuçuk Ġtibarlı Osmanlı Lirası 250 Adliye 20 Adliye nısfı 10 Adliye Rubî 6

Cedid Adliye Altını 18–25

Eski Adliye Altını 20

Mısır Bütünü Altın 24

Mısır Nısfı Altın 12

Mısır Rub‟i Altın 7

Mısır Dörtlük Altın 6

Yeni Yirmilik Altın 20–21

Eski Onluk Altın 11–13

Onluk Altın 10–11

BaĢ Altını 20–301

Rub‟iyye Altını 5–10

Ġstanbul Nazar Altını 14 Yeni Onluk 11 Yaldız Altını 55–60 Hayriye Altını 23 Bölük Altın 105 Beyaz Cihadiye 20 Beyaz Mecidiye 20

Kaynak: Ruken Tanriseven,12 No’lu Antalya ġer’iyye Sicili Defterine Göre 1862–1864 Yılları Arasında Antalya ġehrinin Ġdari ve Sosyo-Ekonomik Durumu, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih

SONUÇ

XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinin temel kaynak alındığı bu çalıĢmada, defterin öncelikle transkripsiyonundan hareketle, içerdiği belgelerin ayrıntılı incelenmesi yapılmıĢ, böylece, defterin kapsadığı 1897–1899 yılları arasındaki dönemde Antalya Ģehrinin idarî, hukuki ve sosyo-kültürel yapısının değerlendirilmesine çalıĢılmıĢtır.

Bu çerçevede ilkin XLIX No‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil defterinin Ģeklî özellikleri ve içeriği üzerinde durulmuĢtur. Ġncelenen defter, genel olarak Ģer‟iyye sicillerinin yapısal özelliklerine uygunluk göstermekle birlikte, Tanzimat sonrası dönemde Ģer‟iyye sicillerinin Ģekil ve içeriğinde görülen değiĢimleri de yansıtmaktadır. Vekâlet hüccetlerinin konulara göre ayrıldığı ve Ģahit sayısının da buna bağlantılı olarak değiĢtiği görülmektedir. Defterin içerdiği belge çeĢitlerinin ise, bu dönemde Ģer‟î mahkemelerde görülen davaların konularının sınırlandırılmasıyla orantılı olduğu görülmüĢ ve tespit edilebilen belge türleri, örneklerle ortaya koyulmaya çalıĢılmıĢtır.

Defterdeki belgelerin büyük çoğunluğunun vekâletname kayıtlarından oluĢması nedeniyle vekâlet konuları içinde yer alan belgelere göre, ailenin vefat sonucu dağılması ile iĢlerlik kazanan Osmanlı miras hukuku ve koruyucu müesseseleri üzerinde durulmasını gerektirmiĢtir. Burada, aile kurucularının vefat etmesinden sonraki süreçte Osmanlı‟da miras iĢlemlerinin ne Ģekilde yürüdüğü, vefat eden kiĢinin geride bıraktığı mallarının kimlerce tasarruf edildiği, kendine bakamayacak durumdaki yakınlarının nasıl korunduğu saptanmaya çalıĢılmıĢtır. Bu çerçevede Osmanlı Devleti‟nde, ölenin yetimlerinin sahipsiz kalmadığı, vasi, atanması ve eytam sandığı gibi müesseseler eliyle bunların haklarının ve kendilerinin korunduğuna yönelik bilgiler dikkat çekicidir.

Teke Sancağı‟nın sancak merkezi olan, XV. asra kadar Osmanlı Ģehzadelerinin de idaresinde yer aldığı bilinen Antalya‟nın, tarihsel süreçteki öneminden hareketle Osmanlı idarî taksimatındaki yerinin belirlenmesi, üzerinde durulan bir diğer önemli konudur. Bu kapsamda, 1897–1899 yılları arasındaki dönemde, Teke Sancağı‟nı meydana getiren kaza, nahiye, köy ve mahalleler ile bu yönetim birimlerinde mülkî ve adlî alanlarda görev yapan devlet erkânı, defterdeki kayıtların elverdiği ölçüde ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır.

Sosyal alanda varılabilecek sonuçlardan biri ise; Müslüman ve gayrimüslim halkın Antalya‟da ortak mahallelerde karıĢık olarak yaĢadıklarıdır. Gayrimüslimler de Müslüman tebaa gibi her türlü üretim etkinliğinde yer almıĢlar ve ticaret faaliyetlerini genel olarak ellerinde bulundurmuĢlardır. Gayrimüslim halkın gerek kendi aralarında gerekse Müslüman tebaa arasında vekil tayinlerinde de etnik yapı gözetilmediği ve sosyal alana ait birçok

kayıttan anlaĢılacağı üzere Müslüman ya da gayrimüslim tebaanın aynı mahkeme yargılanıp devrin adalet anlayıĢına uygun bir biçimde çözüme kavuĢturulduğu görülmektedir. Sosyo- kültürel yaĢama dair kayıtlardan yola çıkılarak dönemin Antalya‟sında yaygın aile yapısı ve aile kurucularının mesleklerine dair de bilgiler de verilmiĢtir. Defterde yer alan kayıtlar, incelenen dönem Antalya‟sında, ticaretin yanı sıra pek çok farklı esnaf ve meslek grubundan insanların yer aldığını göstermektedir. Bunlar arasında; kasap, bakırcı, bakkal, kahveci, yağcı, hamal, berber, değirmenci, kileci, kunduracı, kaptan, bahçıvan, balıkçı, manav, kiriĢçi, dikici, ekmekçi, börekçi, çilingir, aktar, nalbant, yoğurtçu, hancı ve duhancı mevcuttur.

Sancağın adli ve idarî mekanizmasına dair bilgiler ise, Antalya‟nın incelenen dönemde de Osmanlı‟nın önemli merkezlerden birisi olduğunu göstermiĢtir. Bu açıdan Antalya Ģehrinin, Tanzimat sonrası görülen adli ve idarî değiĢmelerin ilk yansıdığı Osmanlı Ģehirlerinden birisi olması dikkat çekicidir. Bilhassa adli alanda, adalet mekanizmasının odağında bulunan kadının yetkilerinin bu dönemde önemli ölçüde sınırlanmıĢ olması, haklaĢtırma iĢleminin artık yalnızca Ģer‟î mahkemelerde yapılmadığının en önemli göstergesidir. Bu anlamda defterde yer alan en dikkat çekici kayıt ise Ģüphesiz, Antalya kaza merkezinde yer aldığı anlaĢılan ve Nizamiye Mahkemeleri bünyesindeki bidayet mahkemesi ve burada görüldüğü belirlenen davalardır.

Defter kayıtlarına dayanarak yapılan tüm değerlendirmeler, sonuç olarak, Antalya Ģehrinin XIX. asır sonlarına gelindiğinde, bir yandan Orta Asya‟ya kadar dayanan kültürel özelliklerinin pek çoğunu kendinde muhafaza eden, diğer yandan ise Osmanlı‟nın bilhassa Tanzimat‟tan sonra büyük bir ivme kazanan idarî, adli, uygulamalarına ilk sıralarda uyum sağlamaya çalıĢan klâsik bir Osmanlı Anadolu kenti görüntüsünü yansıttığı söylenebilir.

KAYNAKÇA

Benzer Belgeler