• Sonuç bulunamadı

2. XLIX NUMARALI ANTALYA ġER’ĠYYE SĠCĠL DEFTERĠ IġIĞINDA 1897 1899 YILLARI ARASI ANTALYA

2.3 Adli TeĢkilat

2.3.1 Mahkemeler ve Mahkeme Görevliler

ġer‟iyye mahkemeleri Osmanlı Devleti‟nde Tanzimat‟ın ilanına kadar aslî, genel mahkemelerdi (mehakim-i umumiyye) ve hukukî, cezaî, idarî, askerî, malî her çeĢit davaya bakarlardı. Ancak yeni mahkemelerin kurulması bunların görev alanlarını gitgide daraltmıĢ, Ġkinci MeĢrutiyet‟ten sonra Ģer‟iyye mahkemeleri aslî, genel mahkemeler olmaktan

120 AġS 49, s. 21, hüküm 29, s. 133, hüküm 217 121 AġS 49, s. 23, hüküm 32 122 AġS 49, s. 82, hüküm 132 123 AġS 49, s. 89, hüküm 143 124 AġS 49, s. 92, hüküm 148 125 AġS 49, s. 100, hüküm 161 126 AġS 49, s. 103, hüküm 166 127 AġS 49, s. 127, hüküm 207 128 AġS 49, s. 128, hüküm 209 129 AġS 49, s. 178, hüküm 294 130 AġS 49, s. 115, hüküm 187, s. 178, hüküm 294 131 AġS 49, s. 40, hüküm 57 132 AġS 49, s. 45, hüküm 65 133 AġS 49, s. 49, hüküm 72 134 AġS 49, s. 49, hüküm 72 135 AġS 49, s. 96, hüküm 154 136 AġS 49, s. 169, hüküm 277 137 AġS 49, s. 169, hüküm 277 138 AġS 49, s. 180, hüküm 296 139 AġS 49, s. 24, hüküm 34

çıkmıĢlardır.140

Tanzimat‟ın ilanıyla beraber Avrupa‟dan ilham alınarak nizamiye mahkemeleri adında yeni yargı mercileri kurulmaya baĢlanmıĢtır. Bu arada ülkede bilhassa dıĢ ticaretin geliĢmesiyle yabancı tacirlerle Osmanlı tacirleri arasında doğan ticari uyuĢmazlıklara yeni kanunlar ve ticari örfler çerçevesinde bakacak ticaret mahkemeleri de kurulmuĢtur.141

Ġncelenen XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil defterinde mevcut olan belgelerin ayrıntılı tahlili sonucunda, defterin kapsadığı 1897-1899 tarihleri arasında ticaret mahkemeleri ile ilgili olarak geçen ibare Ģu Ģekilde tespit edilebilmiĢtir;„„kira konturatı mükavelesinden tahaddüs

mûmâ-ileyh Ömer Efendi tarafından aleyhinde Teke Sancağı ticaret mahkemesine ikame etmiş olduğu alacak da„vâsından dolayı….‟‟142

bu bilgi kısıtlı olmakla birlikte davanın ticaret mahkemesine intikal ettiği görülmektedir.

1856 tarihinde yayınlanan Islahat Fermanı, Müslüman ve gayrimüslim tebaayla ecnebiler arasında ticaret, hukuk veya cinayete iliĢkin bütün davaların karma divanlara havale olunup burada görüleceğini ve bununla ilgili diğer prensiplerin konulacağını bildirerek ticaret mahkemelerinin kurulmasına iĢaret edilmiĢtir. Nitekim çok geçmeden 9 ġevval 1276/1 Mayıs 1860 tarihinde, Fransız ticaret kanununun dördüncü kısmı iktibas edilerek 1266/1850 tarihli Kȃnûnnȃme-i Ticaret-i Berriyye‟ye bir zeyl yapıldı. Buna göre ticaret meclisleri ticaret mahkemesi adını alıyordu. Bunlar merkezde ve taĢrada gerekli yerlerde bulunacaktı.143

Tanzimat‟tan sonra taĢra meclisleri bidȃyet ve istinȃf mahkemesi olarak görev yapmaya baĢlamıĢ, merkezdeki Meclis-i Vȃlȃ da bunların kararlarına karĢı gidilebilecek bir temyiz mahkemesi olarak çalıĢmıĢtır. Daha sonra taĢra meclisleri mahkeme haline getirilmiĢ, bidȃyet ve istinȃf mahkemeleri oluĢturulmuĢ; Meclis-i Vȃlȃ‟dan ayrılan Divan-ı Ahkam-ı Adliye de temyiz mahkemesi kabul edilmiĢtir. Böylece batılı anlamda istinaf ve temyiz kavramları hukukumuza girmiĢtir.144

Bidayet mahkemeleri; kaza, liva ve vilayetlerin merkez kazalarında bulunmaktaydı. Bunlar toplu hâkim esasının benimsendiği bir baĢkan iki üyeden meydana gelmekteydi. Bunların asli görevleri mahkemelerin içtüzüklerinde yer alırdı. Mahkemede yazı iĢlerini birinci ve ikinci kâtipler yürütmekte olup, ayrıca bunlar ceza davalarında ilk tahkikat ve sorguyu yapmakla görevli üyeye yardım ederlerdi. Mahkeme tebligatı ve baĢkanın emirlerini yerine getirmekle görevli olanlar icra memuru ve bunun yardımcısı icra muavini ile icra mübaĢiriydi.145

140 Ekinci, age., s. 237 141 Ekinci age., s. 253-254 142 AġS 49, s. 115, hüküm 186 143 Ekinci age., s. 105 144 Ekinci, age., s. 92 145 Ekinci, age., s. 205-206

Defterde incelenen dönemde bidayet hukuk mahkemeleri ile ilgili; „„…livȃ-i mezkûr

merkez bidȃyet mahkemesinde cereyȃn eden mehȃkemesi neticesinde aleyhlerinde sȃdır olan fî 8 Temmuz sene 313 tȃrîh ve 63 numaralı î‟lȃm aleyhinde bu kere karye-i mezkûre ahȃlisinden bȃzıları tarafından Konya vilȃyeti celîlesi istinȃf mahkemesi hukûk dȃiresinde istinȃf da„vâya kıyȃm olunarak ol bȃbdaki evrȃk istinȃfının sûret-i musaddakaları tarȃfıma tebliğ etdirilmesine…‟‟146

ibaresi yer almakta olup o dönem içinde adlî ve idȃri değiĢmelerin yaĢandığı, Nizamiye Mahkemeleri bünyesindeki bidayet ve istinaf mahkemelerinin bilhassa adli alanda, adalet mekanizmasının baĢında bulunan kadının yetkilerini önemli ölçüde sınırlandırdığı ve haklılaĢtırma iĢlemlerinin yalnızca Ģer‟i mahkemelerde yapılmadığının en önemli göstergesidir.

Ġncelenen XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil defterinde mevcut olan belgelerin ayrıntılı tahlili sonucunda, defterin kapsadığı 1897–1899 tarihleri arasında, bidayet hukuk mahkemesi ile ilgili altı hüküm tespit edilebilmiĢtir.147

Kadıların, kaza idaresinde adli iĢleri yürütmekte birinci dereceden görevli kiĢi olduğu genel olarak bilinmektedir. Kadıların hukuki alanda; Ģer‟î hükümleri yerine getirme, Hanefi mezhebinin tartıĢmalı olan görüĢlerinden en doğrusunu bulup uygulama, Ģer‟iyye sicillerinin yazımı, velisi veya vasîsi olmayan küçükleri evlendirme, ölen kiĢilerin mallarını mirasçılarına taksim etme, yetimler ile kayıpların mallarını muhafaza etme, vasi ve vekilleri tayin veya azil, vakıfları ve muhasebelerini kontrol, evlenme veya boĢanmaları sağlama, vasiyetleri yerine getirme gibi iĢleri mevcuttur.148

Uzak yerlere tayin edilen kadılar görev yerlerine gitmeyerek merkezde kalır ve yerlerine naib tayin ederlerdi. Önceleri kadıların muayyen maaĢları yoktu, vakıf veya mahkeme gelirleriyle geçinirler, yanlarındaki naib, katib, muhzır ve mübaĢir gibi görevlilerin maaĢlarını da kendileri karĢılarlardı. Kadılar, dava görmenin yanı sıra, bulundukları yerin idare, maliye ve belediye iĢleriyle de görevliydiler. O devirde muayyen mahkeme binaları yoktu. Kadılar ya evlerinde veya camilerde dava dinlerlerdi.149 „„… mahkeme-i şer„îyye mukayyidi Hasan

Efendi‟nin Antalya‟nın Şeyh Sinan Mahallesi‟nde vâki„ müsteciren sakin olduğum müteveffa Hacı Süleymân Bey veresesi bağçesinde zeyl-i zabta muharrerü‟l esȃmi müslimîn mahzarında akd eylediği meclîs-i şer„î ȃlîde ketb ve tahrîr ile işbu mahale zabt ve tescîl kılındı.‟‟ ibaresi

ile XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye Sicili Defteri‟nde de dava iĢlemlerinin sadece mahkemede görülmediği evlerde de görüldüğü tespit edilmiĢtir.

146 AġS 49, s. 47 hüküm 69 147 AġS 49, s. 106, hüküm 171, s. 115, hüküm 186, s. 115, hüküm 187, s. 176, hüküm 289, s. 169, hüküm 277, s,47, hüküm 69 148 Akgündüz, agm., s.55 149

Osmanlı Devleti‟nde Tanzimat ile birlikte adli alanda getirilen yenilikler ve değiĢmelerin defterden çıkarılan verilere göre Antalya‟da aynen uygulandığı söylenebilir. Bu dönemde Antalya teĢkilatının baĢında kadı değil, naiblerin bulunduğu görülmektedir.

Kadı bulunmadığı zaman vekâleten davalara bakma yetkisine sahip olan naiblerin çoğunlukla kadının sorumluluk alanındaki daha küçük idarî birimlerde (nahiye, köy) görev yaptıkları bilinmektedir. Naibler, kadı tarafından medrese mezunlarından ve umumiyetlere yörede bulunanlar arasından seçilmiĢlerdir. Bu suretle yapılan naib atamasının, bağlı bulunulan defterdarlık tarafından da onaylanması gerekmiĢtir.150

Ġncelenen XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinde mevcut olan belgelerin ayrıntılı tahlili sonucunda, defterin kapsadığı 1897–1899 tarihleri arasında bölgede görev yapmıĢ, kadı yardımcılarından olan görevliler ise Ģu Ģekilde tespit edilmiĢtir;

BaĢkâtipler; görevi kâtiplerin tutacakları bütün kayıtların kurallara uygunluğunu denetleyerek, buyruldu, ferman gibi resmi yazıların aslına uygun kaydedilmesini sağlamaktı. Ayrıca tutanakların korunması sorumluluğu da baĢkâtibin görevleri arasındaydı. Bilgi sahibi, güzel yazı yazabilen ve halk arasında dürüstlüğü ile tanınanlar bu görevlere getiriliyordu. BaĢkâtipler bunun yanı sıra kadı veya naibin izni ile nikâh kıyabilir, gerektiğinde keĢfe gidebilirlerdi. Ayrıca sicillerin korunmasından bunlar sorumluydu.151 XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinde mevcut olan belgelerin ayrıntılı tahlili sonucunda, defterin kapsadığı dönemde ismi geçen tek mahkeme-i Ģer„îyye baĢkâtibi Vehbi Efendi‟dir.

ġer‟iyye sicil defterlerinin kaydından baĢka davalara da bakabilen, bu çerçevede yeri geldiğinde tahkikat yapıp, keĢfe çıkan ve Ģahitlerin ifadelerini kaydeden kâtiplere152

iliĢkin olarak yer alan „„Kȃtib-i sȃnî mahkeme-i şer„îden Mehmed Ağa‟‟153 ve bir diğer ibare ise;

„„….Antalya‟nın Cami‟-i Atîk Mahallesi‟nde sakin Medîne-i mezkûre kırȃat kȃtibi Mehmed…‟‟154

olarak Ģahitler kısmında ikamet ettiği yer ile birlikte verilmiĢtir.

Muhzır; tarafların mahkemede hazır bulunmalarını temin eder; mahkemenin asayiĢine ve getir götür iĢlerine bakarlardı. Bunlar bazen mahkeme kâtipliği vazifesi de yaparlardı. Tanzimat‟tan sonra nizamiye mahkemelerinde muhzırların yerini mübaĢirler almıĢtır. Bunlar, mahkemenin idare ve inzibatı ile tebliğ ve celb iĢlerine bakardı.155

Defterde tespit edilebilen muhzır ve mübaĢirler Ģunlardır; „„Muhzır Ali Ağa‟‟156, „„Muhzır Ağa Takiyyeci

150

Feda ġamil Arık, „„Osmanlılar‟da Kadılık Müessesesi”, OTAM, S.8, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1997, s.21 151 Çadırcı, age., s.88 152 Tan, agt., s.32 153 AġS 49, s. 8, hüküm 12, s. 91, hüküm 146, s. 122, hüküm 199 154 AġS 49, s. 147, hüküm 238

155 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Hukuku, Arı Sanat Yayınevi, Ġstanbul, 2010, s. 267 156

Mahallesi‟nden Mahmut ÇavuĢ‟‟157, „„MübaĢir Numan Ağa‟‟158, „„Ticaret MübaĢiri Bekir Ağa‟‟159

, „„MübaĢir Yaver Ağa‟‟160 tespit edilebilen görevliler Ģahitler kısmında yer aldığı için görev yaptıkları mahkemeler ile birlikte verilmemiĢtir. Ancak Tanzimat‟tan sonra nizamiye mahkemelerinde muhzırların yerini mübaĢirler aldığı için bu görevlilerin nizamiye mahkemelerinde yer aldıkları söylenebilir.

Defterde, incelenen dönemde bölgede görev yapmıĢ olan diğer bir görevli de mukayyidlerdir. Tespit edilebilen iki görevli geçmektedir; mahkeme-i Ģer„îyye mukayyidi Hasan Efendi161, Teke evrak mukayyidi Ömer ÇavuĢzade162‟dir.

Ġncelenen XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinde mevcut olan belgelerin özelliği vekâletnamelerden teĢekkül etmiĢ olmasıdır. Görevliler arasında yer alan vekile geçmeden önce vekâletname ve vekâlete kısaca değinilerek vekiller hakkında bilgi verilmesi uygun görülmüĢtür.

Vekâletname; sözlükte vekillik kâğıdı ve verilen kâğıdın noterce tasdik edildiği kâğıt163, olarak geçmektedir. Vekâletnameler tek bir konuyu içerdiği gibi, genel vekâletname halinde de olduğu görülmektedir. Vekâletnamenin ilk kısmında vekâletname sahibi yer alırken ikinci kısım vekâlet konusu ardında da vekilin kimliğini belirtmektedir. Vekâlet; bir baĢkasının iĢini görmeye memur olmak demektir. ÇeĢitli nedenlerle mahkemeye intikal etmeyen ya da gelemeyenlerin yerlerine resmi vekilleri gelmektedir. KiĢilerin mahkemede vekilleri vasıtasıyla temsilinde herhangi bir kısıtlanmaya rastlanmamaktadır.

Vekil; Tanzimat‟tan sonra Nizamiye Mahkemelerinde dava takip etmek üzere dava vekili ve muhâmi adıyla profesyonel avukatlar vazife yapmaya baĢlamıĢtır.164

Ancak teĢkilat kanununda avukatlıktan bahsedilmez. Çünkü avukatlar, mahkeme personelinden sayılmaz. Nitekim bu, önceki hukukumuzda davada vekâlet müessesesinin bulunmadığı manasına gelmez. Vaktiyle mahkemede taraflar, kendilerini bir vekil vasıtasıyla temsil ettirebilirlerdi. Bu vekiller, Hz. Peygamber zamanından beri vardı. Bunlar vekâlet akdi çerçevesinde çalıĢırlardı. Osmanlı Devleti‟nde klasik devirde mahkemelerde bugünkü avukatların vazifesini vekiller görürdü. Bunlar, hukuku ve mahkeme usullerini iyi bilen kimselerden seçiliyordu. Vekillik, para getiren bir meslek halini almıĢ ve bunlar adeta baro benzeri teĢkilatlanmıĢlardı. Bugünkü haliyle avukatlık, 12 ġevval 1292/1874 tarihinde çıkarılan Mehȃkim-i nizȃmiye 157 AġS 49, s. 39, hüküm 56 158 AġS 49, s. 87, hüküm 139 159 AġS 49, s. 124, hüküm 201 160 AġS 49, s. 166, hüküm 272 161 AġS 49, s. 36, hüküm 50, s. 155, hüküm 251, s. 172, hüküm 281 162 AġS 49, s. 141, hüküm 229 163 Devellioğlu, age., s.1144 164 Ekinci, age., s. 267

dava vekilleri hakkında nizamname ile Ġstanbul‟daki mahkemeler için kabul edilmiĢ; bir sene sonra neĢredilen Dava vekilleri nizamnamesinin vilayette icrasına dair tahrirat-ı umumiye ile bütün Osmanlı ülkesine teĢmil edilmiĢtir. 1297/1880 tarihli Dava vekilleri cemiyeti nizamname-i dâhilîsi ile 1301/1884 tarihinde çıkarılan Dava vekillerinin imtihanına dair nizamname bu sahayı tanzim eden mevzuat cümlesindendir. II. MeĢrutiyet devrinde Dava vekilleri kanun-ı muvakkati çıkarılmıĢtır.165

Tablo 2. 12. XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil Defteri‟nde Yer Alan Dava Vekilleri

Müslümanların Tayin Ettiği Dava

Vekilleri

Gayrimüslimlerin Tayin Ettiği Dava Vekilleri

Burduri ġükrü Efendi Burduri ġükrü Efendi

Burduri Yaver Efendi Burduri Yaver Efendi

Ömer Arif Efendi Ömer Arif Efendi166

Armanaki Asl-ı Saib Efendi Armanaki Asl-ı Saib Efendi

Elmalulu Ġdriszade Mustafa Ragıb Efendi Elmalulu Ġdriszade Mustafa Ragıb Efendi Emiroğlu Ahmed Efendi167

Emin Sadreddin Efendi Emin Sadreddin Efendi Parsih Efendi veled-i Atalyan Serikli Mustafa Efendi Görünlüoğlu Karabed168 Parsih Efendi veled-i Atalyan Berodrumos169

Aktar Mehmed Efendi Dikici Esnafından Hacı Bandilioğlu Yani170

Hasan Efendi Tefyanzade Vasili Efendi171

Tevfik Efendi Dimyatlı Ahmed el- NeĢar Efendi172

Kanun Osman Efendi Manavızade Hafız Ahmed Efendi173

Dikici Hasan Usta174 Mihailoğlu Anton Efendi175

Abdullah176 Burduri Ali Refik Efendi177

Bakırcı Hasan Usta Burduri Ali Ragıb Efendi178

Hacı Ömer Ağazade Ahmed Efendi Çobanoğlu Anastas179

Muhammed Emin Efendi180 Sarıklıoğlu Benairi(Nebairi)181

165 Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri, s.232–233

166 AġS 49, s. 3, hüküm 2, yalnız bir tane olmak üzere; Antalya'nın Baba Doğan Mahallesi mütemekkinlerinden

ve Devlet-i Aliyye teb„aasının Rum milleti nisvanından Hacı Bandili veled-i Mihail Aleks tarafından vekil tayin edildiğine dair ismi geçmekte olduğu tespit edilmiĢtir.

167 AġS 49, s.7, hüküm 10, Antalya‟da Divan Piri Mahallesi‟nden dava vekillerinden olup, yalnız bir hükümde

geçmektedir.

168

AġS 49, s. 20, hüküm 28

169 AġS 49, s. 21 hüküm 29, Medîne-i Burdur‟da mukim teb‟a-i devlet-i aliyenin Rum milletinden Çoloz oğlu

Hacı Nikola mahdumu biraderi Berodrumos Efendi‟nin vekil tayinine iliĢkin yalnız bir hüküm tespit edilebilmiĢtir.

170 AġS 49, s. 36, hüküm 50

171 AġS 49, s. 146, hüküm 236, Tefyanzade Vasili Efendi ve Ispartalı Harlanbo Ġlyadi‟nin de yer aldığı iki vekil

tespit edilmiĢtir.

172 AġS 49, s. 48, hüküm 70 173

AġS 49, s. 71, hüküm 113

174 AġS 49, s. 29, hüküm 41, Aksekili olup Antalya‟da Bali Bey Mahallesinde sakin mezburenin zevci olarak

yalnız bir hükümde geçmektedir.

175 AġS 49, s. 50, hüküm 75 176

AġS 49, s. 39, hüküm 56, s. 111, hüküm 180, „„ liebeveyn er karındaĢı‟‟ ibaresi yer almaktadır.

177 AġS 49, s.99, hüküm 160, s. 108, hüküm 174 178 AġS 49, s. 161, hüküm 263

179

UĢĢaki Mustafa Nuri Efendi Kuyumcu Hacı Vasili veled-i Sinan182

Manavızade Hafız Ahmed Efendi Kadıoğlu Hafız Mehmed Efendi183

Hacı Hasan Hafız184

Talha Efendizade ġehrî Efendi185

Burduri Ali Refik Efendi Burduri Ali Ragıb Efendi186

Manavızade Mehmed Ali Efendi187

Sarıklıoğlu Benairi(Nebairi)188

Tatlıoğlu Hüseyin ÇavuĢ ibni Mehmed ÇavuĢ189

Süleyman Rıfkı Efendi190

Sandık Emini Mehmed Efendi ibni Hüseyin Efendi191

Ispartalı Harlanbo Ġlyadi192

Moralı Ġsmail Ağazade Hafız Cemal Efendi193

Süleyman Rıfkı Efendi194

Hasan Efendi195

ġeyh Cemaleddin Efendi ibni Hasan Efendi196

ġaban Efendizade Muharrem Efendi197

KiriĢci Ali Usta ibni Mustafa198

Hüseyin Ağa ibni Ahmed199

Tutkalzade Hacı Ahmed Hafız Efendi200

Hüseyin Ağazade Ahmed201

180 AġS 49, s. 47, hüküm 69, „„nefs-i Konya‟da mukim vilayet-i celile-i müĢarün ileyh ma‟arif müdiriyet-i alisi

muhasebecisi Muh‟ammed Emin Efendi…‟‟ olarak geçmektedir

181

AġS 49, s. 134, hüküm 218, Sarıklızade olarak geçtiği tespit edilmiĢtir.

182 AġS 49, s. 125, hüküm 203

183 AġS 49, s. 51, hüküm 77, Akseki kazasına tabi‟ Ahir AĢıklar karyesi ahalisinden olup Antalya‟da misafiren

mukim dava vekili olarak geçmektedir.

184 AġS 49, s. 61, hüküm 95, yalnız bir hükümde geçmektedir. 185 AġS 49, s. 61–62, hüküm 96 186 AġS 49, s. 160, hüküm 260 187 AġS 49, s. 68, hüküm 108 189 AġS 49, s. 76, hüküm 123 190 AġS 49, s. 78, hüküm 128 191 AġS 49, s. 84, hüküm 135 192

AġS 49, s. 130, hüküm 212, ilk önce Burduri Yaver Efendi daha sonra Ispartalı Harlanbo Ġlyadi dava vekili olarak tayin edilmiĢtir.

193 AġS 49, s. 77, hüküm 125, (Antalya‟nın Bali Bey Mahallesi‟nde mukim)

194 AġS 49, s. 78, hüküm 128, Konya vilayeti celilesinde mukim olarak tek bir hükümde geçmektedir. 195 AġS 49, s. 85–86, hüküm 137, eytam müdürü vekil Hasan Efendi olarak geçmektedir.

196

AġS 49, s. 91, hüküm 146, Antalya‟nın Tuzcular Mahallesi‟nde misafiren mukim Kars Muhacirlerinden ġeyh Cemaleddin Efendi ibni Hasan Efendi olarak geçmektedir.

197 AġS 49, s. 105, hüküm 169

198 AġS 49, s. 110, hüküm 178, Antalya‟nın Kızılharım Mahallesi‟nden olup bir hükümde ismi geçmektedir. 199

AġS 49, s. 112,hüküm 181, Antalya‟nın Takiyyeci Mustafa Mahallesi‟nde sakin olarak geçmektedir.

200 AġS 49, s. 137, hüküm 223

201AġS 49, s. 153, hüküm 247 Antalya‟nın Keçi Bali Mahallesi‟nden duhancı Hüseyin Ağazade Ahmed olarak

Dimyatlı ġeyh Ahmed ĠnĢar Efendi ibni Salih202

Kaynak: XLIX No‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil Defteri

Ġncelenen XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinde mevcut olan belgelerin ayrıntılı tahlili sonucunda birden fazla vekil tayinine de rastlanmıĢtır tespit edilebilenler Ģunlardır; Burdurî ġükrü Efendi ile Yalınlı Kebir karyesinden Hacı Osman Efendi ibni Hacı Ömer Ağa203

Emin Sadreddin ve Tefyanzade Vasili Efendiler204 Parsih Atalyan ve Burduri Yaver Efendi205

Tefyanzade Vasili ve Ispartalı Ġlyadi Harlanbo206

Tablo 2. 13. XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil Defteri‟nde Yer Alan Farklı ġehirlerden

Tayin Edilen Dava Vekilleri

Müslümanların Tayin Ettiği Dava

Vekilleri

Gayrimüslimlerin Tayin Ettiği Dava Vekilleri

Cemil Bey207 Görünlüoğlu Karabed208

Miralay Ali Bey209 Mihailoğlu Anton210

Ali Efendi211 Akıllı oğlu Yordan212

Abdülhamit Ağa213 Hacı Yani Kostantinidi Efendi214

Bakırcı Hasan Usta215

Yorgi veled-i Aleksandros216 ġakir Ağa ibn Ömer Ağa217

Abdülkadir Efendi218

Hacı Mehmed Bey219

Cemal Bey220 Hacı Rıza221

Kaynak: XLIX No‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil Defter 202 AġS 49, s. 161, hüküm 262 203 AġS 49, s. 168, hüküm 275 204 AġS 49, s. 4, hüküm 5 205 AġS 49, s. 8, hüküm 12, s. 65, hüküm 103 206 AġS 49, s. 146, hüküm 236

207 AġS 49, s. 3, hüküm 3, Medîne-i Üsküdar'a tabi‟ Bulgurlu karyesinden 208

AġS 49, s. 20, hüküm 28, Konya vilayeti celilesine tabi‟ Karaman kazasının Ahi Osmân Mahallesi‟nden

209 AġS 49, s. 16, hüküm 22, Antalya Alaiye‟den Halil Bey ibn Rıza PaĢa‟nın, Erzinca‟dan Fehime Hanım‟ı

nefsine nikâhlamak için Erzincan‟daki Miralay Ali Bey‟i vekil tayin ettiği tespit edilmiĢtir.

210

AġS 49, s. 50, hüküm 75, Nefs-i Isparta mahallatından Temel Mahallesi

211 AġS 49, s. 53, hüküm 80, Erzincan sancağı dâhilinde Kemah kazasının KarĢı Bağ Mahallesi 212 AġS 49, s. 104, hüküm 167, Isparta‟nın Emr Mahallesi

213 AġS 49, s. 73, hüküm 118, ġam-ı Ģerif vilayeti celilesine tȃbi‟ Yaka kazasına

214 AġS 49, s.131, hüküm 213, An-asl nefs-i Mekri kazası ahalisinden ve Devlet-i Aliyye teba„asından Rum

milletinden

215 AġS 49, s. 111, hüküm 180

216 AġS 49, s. 174, hüküm 286, An-asl Cezayir-i Bahri Sefid Vilayet-i Celilesi merkezi olan nefs-i Rodos 217 AġS 49, s. 127, hüküm 207, Nefs-i Erzurum vilayetinin Ali PaĢa Mahallesi

218

AġS 49, s. 129, hüküm 210, Beyrut vilayet-i celilesinin Nefs-i BaĢure Mahallesi

219 AġS 49, s. 151, hüküm 244, Medîne-i Burdur‟a tȃbi‟ Tefenni kazasında Kafalcık karyesinden 220 AġS 49, s. 164, hüküm 268, Kuds-i Ģerif sancağına tȃbi‟ nefs-i Gazze kasabasının Nifâh Mahallesi 221

Ġncelenen XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinde mevcut olan belgelerin ayrıntılı tahlili sonucunda, kadınlardan vekil tayin edilmediği ve kadınlarında vekil olarak en yakınlarını vekil tayin ettiği tespit edilebilmiĢtir. Örneğin; „„Antalya‟nın Serik Nahiyesine

tabi„ Büğüş karyesinden Behiye Hatun ibnet Hasan′ın, leh ve aleyhinde vuku bulabilecek her türlü dava için babası Hasan oğlu Hasan Efendi′yi vekil tayin ettiğine dair vekâlet hücceti.‟‟222

Bunu kanıtlar niteliktedir.

1897–1899 yıllarına ait olan XLIX no‟lu Antalya ġer‟iyye sicil defterinin geneline bakıldığında bir dava süreci Ģu Ģekilde iĢlemektedir. Davalar müddei denilen davacı tarafından açıldıktan sonra müddea aleyh olarak isimlendirilen davalı, usulünce mahkemeye davet edilirdi. Eğer davalı Ģahıs “gâib-i ani‟l-meclis” ise yani meclise gelmemiĢse veya

“gâib-i ani‟l-beled” ise yani beldede değilse, usulen üç defa davetiye gönderilir ve

mahkemeye gelmesi istenirdi. Tabiatıyla davalı Ģahıs mahkemeye gelmeyince davacı davanın gıyaben, yani davalı mahkemede olmamasına rağmen devam etmesini isterdi. Davalının mahkemede olmaması nedeniyle davalı Ģahsın haklarının savunulması için mahkeme tarafından bir Ģahıs görevlendirilirdi.223

Ayrıca davalarda vekil tayin edildiği görülmektedir. Günümüzdeki avukatlık müessesesine benzeyen bu tür bir uygulama ile kiĢilerin tecrübeli Ģahısları kendi yerlerine davayı devam ettirmeleri konusunda yetkili kıldıkları görülmektedir. Ancak burada dikkat çekici husus kiĢiler tarafından vekil tutulan Ģahısların etnik kimlikleridir. Zira sicil içinde en çok vekil tayin edilen kiĢiler Burduri Yaver Efendi ve Burduri ġükrü Efendi‟dir. Nitekim bu vekillerin hem Müslüman hem de gayrimüslimlerin davalarında vekil olarak görev yapması dikkat çekicidir. Bu suretle Müslüman ahalide gayrimüslim Ģahıslara karĢı genel bir önyargının olmadığı görülmektedir.

222 AġS 49, s. 17, hüküm 25

223 AġS 49, s. 9, hüküm 15, „„tesviye ve rü‟yete tarafımdan akrabamdan Serikli Mustafa Efendi'yi vekâlet-i

Tablo 2. 14. XLIX No‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil Defterinde Yer Alan Vekillerin Oranları

Kaynak: XLIX No‟lu Antalya ġer‟iyye Sicil Defteri

Vekilin dıĢında Osmanlı Ģer‟î mahkemelerinde mahkemelerin iĢleyiĢinin sağlanması konusunda görev yapan kimselerin dıĢında bir nevi Ģahitler meclisi denilebilecek Ģehrin önde gelen kiĢileri arasından intihap edilen ve dava tutanağının sonuna adları yazılan kimseler “Ģühûdü‟l-hâl” (durumun tanıkları) olarak davalarda hazır bulunmaktaydı. Tarafların gösterdikleri Ģahitler dıĢında duruĢmaları izlemek veya sırasını beklemek üzere mahkemede bulunan dinleyiciler diyebileceğimiz kimseler arasından birkaçının mutlaka adları „„Ģühûdü‟l- hâl” baĢlığı altında yazılmaktaydı. Eğer hiç kimse mahkemede dinleyici olarak bulunmuyorsa bu kez muhzırlardan bir ikisinin adı tutanak sonuna yazılmaktaydı. Toplumun geniĢ kesimlerini ilgilendiren veya Ģehrin ileri gelenleri arasında çıkan ve mahkemeye akseden davalara kalabalık bir dinleyici grubun katıldığı anlaĢılmaktadır. Bu tür yargılamalar sonunda tutulan kayıtların bitimine müftü, nakibüleĢraf kaymakamı, Ģeyh ve derviĢlerden bazıları ile birlikte esnaf kethüdalarının adları yazılmaktaydı. Dava niteliğine göre durumun tanıkları değiĢmekteydi. Bazen mahkemelere beldenin bütün ileri gelenleri dinleyici olarak gidiyorlar, içlerinden birkaçının adı yazıldıktan sonra ve diğerleri anlamına gelen ibare ile tümü belirtiliyordu.224

Dava niteliğine göre durumun tanıkları değiĢtiği gibi tanık sayısının da değiĢtiği görülmüĢtür. Ġncelen defterde en çok Ģahit ismi yer alan örneğin „„Antalya′nın değişik

mahallerinde oturan altmış üç kişinin, resmî kurumlar ve özel şahıslar tarafından kendilerine

224

açılacak her türlü dava için, ayrıca tütün satımı ve nakli için vekil olmak üzere Antalya‟nın Teşvikiye Mahallesi‟nden ve Devlet-i Aliyye‟nin Rum milletinden Yavonco Deblo Efendi‟nin tevkil eylediklerine dair vekâlet hücceti.‟‟225

gösterilebilir.

225

3. XLIX NO’LU ANTALYA ġER’ĠYYE SĠCĠL DEFTERĠ’NE GÖRE SOSYO-

Benzer Belgeler