• Sonuç bulunamadı

Cami ve Mescid gibi Vakıf Kurumlarına Yapılan Atamalarda Dikkat Çeken Bazı Hususlar Çeken Bazı Hususlar

TARĠHSEL SÜREÇTE KONYA‟NIN CAMĠĠ VE MESCĠDLERĠ Selçuklu ve Osmanlı dönemi Konya camilerine geçmeden önce, “cami”

2. Cami ve Mescid gibi Vakıf Kurumlarına Yapılan Atamalarda Dikkat Çeken Bazı Hususlar Çeken Bazı Hususlar

Vakıf idarecileri, mütevelli dıĢındakı imam, hatip, vaiz, zaviyedar, bevvap, ferraĢ gibi görevlilerin ve cami, mescid, zaviye, han, hangah gibi vakıf kuruluĢlarında görev alanların atamaları genellikle bulundukları yerin idari yapısına göre değiĢmekte idi. Örneğin merkezde yapılan imam, kâtip, müezzin, duagu, cüzhan tayinlerinde, vakfın mütevelli doğrudan Ģeyhülislam‟a arz‟da bulunurken, taĢrada ise o mahallin kadısının ilamı üzerine tayın yapılırdı.717 Bu durum merkezi devlet teĢkilatının resmi prosedürü idi. Ancak bunun dıĢında, yine resmi ama söz konusu görevli atamalarında farklı uygulamaların da olduğu Hurufat defterlerine yansımıĢtır.

Bu uygulamaların genellike iki Ģekilde olduğu görülmektedir.

1. Ġstihkak-ı Zahir ve Numayan Olmak 2. Muhtarı Cemaat Olmak

2.1. Ġstihkak-ı Zahir ve Numayan Olmak

Hurufat defterlerinde, özellikle imam, müezzin, hatip, vaiz gibi görev alanlarında çalıĢacak olan kiĢilerin, bu görevleri hak edip etmedikleri, belgelerde geçen ifade ile “ledel-imtihan istihkakı zahir ve nümayan” olup olmadıklarının tespiti için yapılan imtihanda baĢarılı olanlar, bazen kadı bazen de naib‟in arzı üzerine atanırlardı. Söz konusu kiĢiler hariçten olabildikleri gibi, daha önce cami ve mescidde görev alıp ölen kiĢilerin çocukları da olabilirdi. Kayıtlarda genellikle bu ikinci Ģıkta olanlar‟ın daha çok oldukları anlaĢılmaktadır. Buna aykırı olan durumlarda ise, genellikle ya ölen kiĢinin çocuğu yoktur ya da çocuğunun söz konusu göreve layık olmadığı(istıhkakı zahir ve nümayan), vakıf malını koruyamayacak bir durumda olduğu belirtilerek, baĢka birinin görevlendirildiği anlaĢılmaktadır.718 3 R. Evvel 1217 / 4 Temmuz 1802 tarihli kayıtta Konya‟nın Muhtar Mahallesinde bulunan mescidde 1 akçe yevmiye ile imam ve yine mahalleli hayır sahibi kiĢilerin Konya haricinde vakf ettikleri dokuz dönüm tarlanın öĢür mahsülünden almak üzere müezzin olan Seyyid Abdüllah öldüğünde, “ladel imtihan

717 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşk ilatı, TTK. Basımevi, Ankara, 1988, s.

185.

718 VGMA, HD, 553, Vr.3, s. 3; VGMA, HD, 553, Vr.7, s. 12.

136

istihkakı zahir” olan çocukları Seyyid Hafız Ahmed, Seyyid Mehmed Said ve Seyyid Ġbrahim‟e naib arzıyla müĢtereken berat tevcihi yapılmıĢtır.719 Diğer bir kayıtta ise, Konya‟nın NiĢantaĢ Mahallesi mescidinde vazife-i muayyene ile imam olan es-Seyyid Hüseyin bin Mehmed‟in ölmesi üzerine oğullarının cahil ve na ehil oldukları ayrıca baba mesleği olan imamete rağbet etmedikleri belirtilerek, söz konusu muattal kalan hizmetin devamı için “ladel imtihan istihkakı zahir ve numayan” olan Mehmed bin Hüseyin‟e naib Tayyarizade es-Seyyid Abdurrahim arzıyla berat tevcihi yapılmıĢtır.720

2.2. Muhtarı Cemaat Olmak

Cami ve Mescid görevlilerinin atanmasında sık karĢılaĢılan hususlardan birisi de “Muhtar-ı Cemmat” olmak hususudur. Bazı durumlarda “na ehil” yani ehil olmayan kiĢilerin cami ve mescidlerde görev aldığı ve durumun mahalleli tarafından kadı ya da naibe ulaĢtırılması üzerine görevden alındığı ve yerlerine “muhtar cemaat”

olan bir kiĢinin atandığı anlaĢılmaktadır. Konya‟nın ġeyh Aliman Mahallesinde bulunan Hüseyin Efendi Caminde 4 akçe yevmiye ile hatip olan Seyyid Hafız Emin bin Hafız Ġbrahim hak etmediği görevinden alınarak yerine imtihanla “muhtarı cemaat” olduğu anlaĢılan Hafiz Ömer bin Mehmed‟e naib Seyyid Ġbrahim arzıyla 28 Recep 1217 / 24 Kasım 1802‟de berat tevcihi yapılmıĢtır.721 “Muhtar-ı cemaat”

olmak bir kiĢinin atanmasında en etkili yol olduğu anlaĢılmaktadır. Yine ġeyh Aliman Mahallesinde el-Hac Osman Mescidinde muayyene ile imam olan Ebubekir‟in “terk-i hizmet” ettiği belirtildikten sonra kendi heva ve hevesinin peĢinde olduğu ve dolayısıyla söz konusu görevini aksattığı belirtilmiĢtir. Bunun üzerine “ehli mahalle” olan Ömer bin Ġbrahim, Musa bin Abdükadir ve Halil bin Osman, oğlu Veli Halife muhtarı cemaat olduklarından kendilerine berat tevcihi yapılmıĢtır.722 Recep 1139 / ġubat 1727 tarihli baĢka bir kayıtta, Binari Mahallesi Hızır Sultan Mescidinde 3 akçe yevmiye ile imam olan Fethullah‟ın “na ehil” olup erbabı tımar olduğu ve hizmetini terk ettiği belirtilmesi üzerine görevden alınmıĢ ve

719 VGMA, HD, 553, Vr.2, s. 1.

720 VGMA, HD, 554, Vr.9, s. 16.

721 VGMA, HD, 553, Vr.2, s. 1.

722 VGMA, HD, 1128, Vr.2, s. 138; Ebubekir‟in, muhtemelen, mahalle dıĢından yani baĢka mahalleden gelerek, ġeyh Alıman Mahallesinde el-Hac Osman Mescidinde imam olduğu anlaĢılmaktadır. Osmanlı Mahallesinin sıkı bir oto kontrol sistemine sahip olduğu düĢünüldüğünde, söz konusu durum Ebubekir‟in “muhtarı cemaat” olarak kabul görmemesi için önemli ikinci bir sebep olarak gözükmektedir. Çünkü kaydın devamında “ehli mahalle” olan kiĢilerin aynı zamanda “muhtarı cemaat” oldukları belirtilmiĢtir. Söz konusu bu sonuca, kayıtlarda geçen benzer birçok örnekten yola çıkılarak ulaĢılmıĢtır.

137

yerine “muhtarı cemaat” olan Mehmed Halife‟ye mütevelli arzıyla berat tevcihi yapılmıĢtır.723 Alt baĢlıkta verilen, vakıf kurumlarında çalıĢan kiĢilerin görevlerinden ayrılma nedenleri, aynı zamanda, kiĢilerin neden “muhtarı cemaat” olmadıklarının da nedenleridir.

1. Cami ve Mescid gibi Vakıf Kurumlarında ÇalıĢan KiĢilerin Görevlerinden Ayrılma Nedenleri

3.1. Rızası ile Görevinden Feragat(Kasr-ı yed, terk-i hizmet)

Hurufat defterlerinde “kasr- yed” ya da “terki hizmet” Ģeklinde ifade edilen ve söz konusu kiĢinin memuru olduğu hizmetini baĢka birisine devretmesi (kasr-ı yed) ya da feragat etmesi(terki hizmet) Ģeklinde belirtilen bu durumla ilgili epey kayıt mevcuttur. 6 Muharrem 1213 / 20 Haziran 1798‟de Konya‟nın Karakurt Mahallesi mescidinde nısfı muayyene ile nısfı tevliyet cihetine mutasarrıf olan Seyyid Mustafa, Seyyid Hüseyin ibn Seyyid Hasan kardeĢler iĢtiraken mutasarrıf iken bir süre sonra Seyyid Mustafa rub hisse tevliyet ve rub hisse imamet cihetlerinden ayrılarak, kardeĢi es-Seyyid Ali‟ye arzuhal ile tevcih olunmak üzere inha ve “kasr-ı yed” edip, bunun sahih olup olmadığı araĢtırıldıktan sonra berat tevcihi yapılmıĢtır.724 Bazı durumlarda ise görevli kiĢi eğer iki görevi yörütüyorsa bunlardan birinden ferağat ederek diğer görevine devam etmiĢtir. Sultan Alaaddin vakıf köylerinden Sille‟nin Kuni Mahallesinde Hacı Osman Ağa binası ve Hacı Hasan‟ın minber vaz ettiği mescidde hasbi imam ve hatip cihetlerine mutasarrıf olan Abdulhalim‟in, 5 C. Evvel 1223 / 29 Haziran 1808‟de yalnız imamet cihetini ġeyh Abdullah bin Halil‟e “ferağ”

ve “kasrı yed” etmesi üzerine her birine ayrı ayrı berat tevcihi yapılmıĢtır.725 Hurufat defterlerinde “kasr- yed” ve “terki hizmet” in sadece cami ve mescidlerde değil diğer vakıf kurumları için de geçerli olduğu anlaĢılmaktadır. Ramazan 1118 / Aralık 1706‟da ġeyh Osman-ı Rumi Türbesinde 2 akçe ile cüzhan olan Seyyid Mustafa‟nın

“terk-i hizmet” etmesi üzerine mütevelli arzıyla Abdülkerim‟e berat tevcihi yapılmıĢtır.726

723 VGMA, HD, 1128, Vr.2, s. 138; imam ve diğer vakıf görevlilerin tevcihi genellikle kadı ve naib arzıyla olurken, bu kayıtta da görüldüğü gibi bazen mütevelli arzıyla da görev tevcihi yapılmıĢtır.

724 VGMA, HD, 552, Vr.8, s. 12.

725 VGMA, HD, 553, Vr.11, s. 17.

726 VGMA, HD, 1107, Vr.10, s. 39.

138

3.2. Diyar-ı Aharda Olmak ya da Celâ-yi Vatan Etmek

Hurufat defterlerinde en çok karĢılaĢılan görevden alınma Ģekillerinden biri de söz konusu görevlinin “diyar-ı aharda” ya da “celâ-yi vatan“ olması mevzusudur.

Bununla ilgili çok sayıda kayıt mevcuttur. Sebep olarak, genellikle görevlinin doğduğu yerden ayrılması(celâ-yi vatan), baĢka bir memlekete gitmesi(diyar-ı aharda) ve orada uzun bir süre kalması durumudur. Bunun üzerine boĢ kadroya yeni bir atanmanın yapılması için mahalleli kadıya ya da kadı naib‟ine baĢvurur ve kadı ya da naibin arzı üzerine yeni atama gerçekleĢirdi. Ancak bazı durumlarda kiĢinin uzun bir süre “dıyarı aharda” kaldığı belirtilmektedir.727 Örneğin Kalenderhane Zaviyesinde 1,5 akçe ile nısf imamet cihetine sahip olan Seyyid Mustafa bin Seyyid Ali‟nin On beĢ sene boyunca “diyarı aharda” kaldığı ve nısf‟ı imamet hissesinin muattal kaldığı anlaĢılmaktadır. Gönüllü bir Ģekilde nısf imameti yapan baĢka biri ya da birileri olmuĢ mudur? Bu konuda herhangi bir bilgi mevcut değildir. Ancak on beĢ yıl sonra 22 C. Ahir 1221 / 6 Eylül 1806‟da Seyyid Ali‟nin yarı imamet hissesine sahip olacak Ģekilde, naib Hüseyin Hıfzı arzıyla atandığı anlaĢılmaktadır.728

3.3. Vakıf Malına Sahip Çıkmamak ve ġerir Olmak

Konya‟nın Kalecik Mahallesi Mescidinde imam olan Seyyid Hacı Ali‟nin,

“bila özrü Ģer‟i diyarı aharda” olması dolayısıyla hizmetini aksatması ve Ģerir, fitne fesad iĢlerine karıĢması dolayısıyla cemaatı müslimin‟in nefretini celb etmiĢtir. Hacı Ali, ayrıca söz konusu mahallenin nukud‟u mevkufesini dahi ziyan etmiĢtir.

Mahallelinin Ģikâyetçi olması üzerine Hacı Ali imamet görevinden alınıp, yerine muhtarı cemaat Mehmed bin Hacı Ġbrahim‟e, naib Seyyid Ahmed arzıyla berat tevcihi yapılmıĢtır.729

3.4. Yaptığı ĠĢe Münasip Hal ve Hareketler Ġçinde olmamak

Osmanlı devletinde, genellikle her mahallenin bir cami veya mescid etrafında oluĢtuğu düĢünüldüğünde, cami ve mescidin etrafında oluĢan sadece mahalleler değil, bu müesseselerin aynı zamanda toplumsal hayatın ve birlikte yaĢama anlayıĢının da merkezinde yer aldığı anlaĢılmaktadır. Dolayısıyla böyle önemli bir müessesenin hadimlerine de çok önemli vazifler düĢmektedir. Söz konusu görevin ehemmiyetine varamayan kiĢilerin “mahkeme-i Ģer‟de” bedel ödedikleri kayıtlara

727 VGMA, HD, 553, Vr.7, s. 12.

728 Gös. yer.

729 VGMA, HD, 1108, Vr.11, s. 30.

139

yansımıĢtır. Dört Vukkiye Mahallesi ahalisinin R. Evvel 1136 / Kasım 1723‟te Meclis-i ġer‟e giderek, söz konusu mahallede bulunan Abacıoğlu Mescidinde yevmi 1 akçe ile imam Hüseyin Halife‟nin sü‟i hal içinde olduğunun haber verilmesi üzerine Hüseyin Halife görevinden alınarak(ref‟) yerine muhtar‟ı cemaat olan Ali Halife‟ye naib arzıyla berat tevcihi yapılmıĢtır.730

3.5. Kur‟an-i Kerimi Kıraat‟a Ġktidarı Olmamak

Hurufat Defterleri kayıtlarında geçen ve vakıf görevlilerin görevlerinden azl edilmelerine neden olan diğer bir husus ise, liyakat‟tır. Konu ile ilgili belgelere yansıyan çok sayıda kayıt mevcuttur. Zilhicce 1136 / Ağustos 1724 tarihli kayıtta, Çıralı Mahallesi ahalisinin meclis-i Ģer‟e giderek, söz kousu mahalle mescidinde 3 akçe yevmiye ile imam olan Ahmed bin Ali‟nin Kur‟an-ı Kerimi kıraat‟e iktidarının olmadığını belirtmiĢler. Mahkemede Ahmed bin Ali‟nin huzurunda gerçekleĢen davada, söz konusu kiĢinin ref‟ine karar verilmiĢtir. Bunun üzerine naib arzıyla bu göreve müstehak olduğu anlaĢılan Musa bin Ali‟ye, berat tevcihi yapılmıĢtır.731

Osmanlılar zamanında Konya‟da mevcut olan camiler ve vakıfları hakkında aĢağıda tek tek açıklama yapılmıĢtır. Kronolojik sıra takip edilerek yapılan açıklamada, söz konusu eserlerin banileri, ne zaman yapıldıkları ve hangi mahallede oldukları açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.