• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Meme Kanseri

2.1.2. Meme Kanseri Risk Faktörleri

Yaş, cinsiyet, ırk, benign meme hastalıkları, meme kanseri öyküsü, yaşam şekli, beslenme tarzı, sigara, uzun süreli ve yüksek endojen veya eksojen östrojene maruz kalma, aile öyküsü, genetik ve çevresel faktörler, iyonize radyasyon maruziyet meme kanserinin en çok bilinen risk faktörleridir (3).

Meme kanserinde bilinen en önemli risk faktörü endojen östrojene maruziyet süresidir. Erken menarş (<12 yaş) ve geç menapoz (>55 yaş) meme kanseri riskini artıran faktörlerdir. Otuz yaşından sonra doğum yapan kadınlarda meme kanseri riski, 18 yaşından önce doğum yapan kadınlara göre 2–5 kat fazladır. Oral kontraseptiflerin kullanımı meme kanserini riskini düşük oranda artırmaktadır (12).

Cinsiyet ile meme kanseri arasında da kuvvetli ilişki mevcuttur. Meme kanseri kadınlarda erkeklerden yüz kat daha fazla görülmektedir (4).

Meme kanseri insidansı yaşla birlikte artar ve en sık beşinci ve altıncı dekatlarda görülür. Vakaların %75’i tanı konulduğu anda postmenapozal dönemdedir (3).

Meme kanseri, insidansının ilerleyen yaşla birlikte arttığı bilinmektedir.

Nüfus tabanlı kanser kayıt merkezi verilerine göre ülkemizde meme kanseri sıklığının beşinci ve altıncı dekatta arttığı görülmüştür (8). Menapoz sonrası hormon replasman tedavisi meme kanseri riskini arttırmaktadır (12). Birinci dereceden akrabada meme kanseri varlığı riski 2 kat arttırırken, birinci dereceden akraba iki kişide meme kanseri varsa risk 4–6 kat artmaktadır (13). Genel populasyon riski

%10-12 olan meme kanserinde cinsiyet, yaş, menarş ve menapoz yaşı, nulliparite, meme biyopsisinde atipik hiperplazi, obezite, hormon replasmanı, oral kontraseptif kullanımı olarak bilinen genel risk faktorleri yanı sıra yüksek penetranslı ve düşük

6

penetranslı genler, modifiye edici genlerle epigenetik etkenlerin de önem taşıdığı bilinmektedir (14,15).

Meme kanserlerinin %5–10'u kalıtımsaldır. Breast kanser tip (BRCA)-1 ve BRCA-2'deki mutasyonlar tanımlanmış en iyi kalıtımsal risk faktörlerindendir. Bu genler, DNA hasarının onarılması ile ilişkili tümör supresör genlerdir. Genç yaşta özellikle 35 yaşın altında meme kanseri gelişen hastalarda bu mutasyonlar daha sık görülür. BRCA taşıyıcılarında ömür boyu meme kanseri gelişme riski %40–80, over kanseri gelişme riski %20–40'dır. BRCA-1 gen mutasyonu ile ilişkili meme kanserleri sıklıkla invaziv (infiltratif) duktal karsinom (İDK) tipinde, hormon reseptörü (HR) ve İnsan epidermal büyüme faktörü reseptör (HER)-2 negatif kanserlerdir. Kötü prognostik özelliklere; yüksek mitotik oran, yüksek tümör gradı ve yüksek oranda p53 mutasyonuna sahiptirler. BRCA-2 gen mutasyonu varlığında aynı zamanda endometrium, prostat, pankreas ve mide kanseri gelişme riski de artmıştır. Ataksia-telenjiektazi, Li-Fraumeni, Peutz-Jeghers ve Cowden sendromlarında da meme kanseri gelişme riski artmıştır (3,16).

Amerikan Kanser Topluluğu’nun raporuna göre beyaz ırk kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının siyah ırka oranla %20 daha fazla saptanmasına rağmen, mortalite oranları siyah ırkta daha fazladır. Bu durumun etnik farklılıklardan ziyade büyük oranda yaşam tarzı ve sosyoekonomik durumlardan kaynaklandığı düşünülmektedir (17). Atipisiz proliferatif lezyonlar için (kompleks fibroadenoma, sklerozan adenozis, intraduktal papillomalar) hafif artmış invaziv meme kanseri riski mevcuttur (relatif risk 1.3-2). Atipi ile birlikte olan proliferatif lezyonlar için (atipik lobuler hiperplazi, atipik duktal hiperplazi) invaziv meme kanseri riski biraz daha artmakta (relatif risk 4-6), eğer atipi multifokalse bu risk iyice artmaktadır (relatif risk 10) (18). Atipik hiperplazi pozitif aile hikayesi olanlarda meme kanseri riskini

%20, negatif aile hikayesi olanlarada riski %8 arttırır (3). Kişisel invaziv veya in situ meme kanseri öyküsü kontralateral memede invazif kanser gelişme riskini artırır. In situ lezyonlarda kontralateral invaziv meme kanseri riski 10 yıllık %5’dir. İnvaziv meme kanseri olanlarda ise kontralateral meme kanseri gelişme riski premenapozal kadınlarda yıllık %1 ve postmenapozal kadınlarda yıllık %0.5 artar (19).

Yüksek sosyoekonomik düzey meme kanseri gelişimi açısından 2 kat artmış riski ifade eder. Ancak bu durum bağımsız bir risk faktörü olarak değerlendirilmez;

7

reprodüktif alışkanlıklardaki değişiklik nedeniyle ortaya çıktığı düşünülmektedir (20).

Düzenli fiziksel aktivite, kadınlarda meme kanseri riskini azaltmaktadır.

Özellikle adelösan çağdan itibaren yapılan düzenli fiziksel aktivitenin premenapozal kadınlarda meme kanseri riskini azalttığı bulunmuştur. Orta şiddette fiziksel aktivitelerin bile anovulatuar siklusa neden olarak, östrojenin azalmasına ve sonuçta meme kanseri riskinin azalmasına neden olduğu düşünülmektedir (21).

Postmenapozal kadınlarda da yapılan düzenli aktivitenin meme kanserine karşı kilo kontrolü sağlayarak koruyucu etki oluşturduğu düşünülmektedir (22).

Diğer yandan çok zayıf premenapozal kadınlarla normal kilolu kadınlar karşılaştırıldığında meme kanseri riskinin çok zayıf kadınlarda da arttığı bulunmuştur (21).

Alkol kullanımı özellikle hormon reseptör pozitif meme kanserli hastalarda artmış risk ile ilişkili olmasının yanısıra bu etki hormon tedavisi ile aditif hale gelmektedir (23).

Haftada 5’den fazla öğünde kırmızı et tüketenlerle özellikle HR pozitif meme kanseri arasında ilişki tespit edilmiştir (24).

Düşük yağ oranlı süt ürünlerini kullanan premenapozal kadınlarda meme kanserine karşı koruyucu etkisi gösterilmekle beraber postmenapozal kadınlarda bu etki gösterilememiştir (25).

Özellikle menarş yaşı civarında sigaraya başlayanlarda, 20 paket yıldan uzun süre sigara kullananlarda meme kanseri riskini önemli ölçüde artırmasına rağmen, postmenapozal dönemde sigaraya başlayan kadınlarda meme kanseri riskini azalttığı bulunmuştur (26).

Özellikle 10-14 yaş arasında, memenin aktif olarak geliştiği dönemde, radyasyona maruz kalma meme kanseri riskini artırmaktadır. Hayatın ilk 3 dekatında toraks bölgesine yapılan tedavi amaçlı radyoterapi işlemi de aynı şekilde meme kanseri riskini artırmaktadır. Kırkbeş yaşından sonra radyasyona maruz kalma veya radyoterapi meme kanseri riskini etkilememektedir (27).

8

Mamografik olarak dens meme yapısına sahip olan kadınlarda riskin 4-5 kat artmış olduğu düşünülmektedir (28).

Benzer Belgeler