• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL & KURAMSAL ÇERÇEVE

2.4. Başarılı/Yaşanabilir Kentsel Mekân Üretmede Kalite Olgusu ve Ölçütleri

2.4.1. Mekân Kalitesine Yönelik İlgili Yaklaşımlar ve Mekân-Yer İlişkisi

2.4.1.2. Mekâna Bağlı İnsan Gereksinimleri Yaklaşımı

Günümüzde üzerinde yoğunlukla durulmaya başlanan mekân kalitesi kavramı konusunda fiziksel çevrenin oluşumuna katılanlar, bu çevreyi kullananlar ve bu çevreden dolaylı olarak etkilenenlerin kalite beklentilerinin önemli olduğu ve bu beklentilerin farklılaştığı gözlenmektedir. Diğer yandan, daha iyi çevrelerin oluşturulmasına yönelik profesyonel çabalar ve kullanıcının gelişen çevre bilinciyle birlikte mekân kalitesine ilişkin beklentilerin düzeyi de yükselmektedir (Gülersoy ve ark, 2005).

Kentsel mekânın kalitesi her şeyden önce insanın eylemlerini en etkin şekilde yerine getirebilmesi için sağlanması gereken koşulları tanımlayan insan gereksinimlerine cevap verip vermediğiyle ilgilidir. Mekânsal kalite arayışları ve mevcut değerin iyileştirmesinde insan gereksinimlerine cevap verebilme önemli bir niteliktir.Bu noktada insanın temel gereksinimlerinin neler olduğu, fiziksel çevrenin oluşumunda insan gereksinimlerinin fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik yönleriyle karşılanması ve

tasarlanan çevrenin öncelikle amaçlanan eylem ve davranışların gerçekleştirilmesine uygun olup olmadığı önemli görünmektedir (Özsoy, 1994).

Bu konudaki en temel kuram Maslow’un 1943 yılında ortaya koyduğu ihtiyaçlar hiyerarşisi olup, bu yaklaşım çeşitli yorumlarıyla günümüze kadar gelmiştir. İnsan davranışının kaynağı olan gereksinimler, en zorunlu ve yaşamsal olandan, en seçkin olana doğru bir uzanım göstermektedirler.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi kuramı, bireylerin işlevlerini yerine getirmeleri ve yaşamlarını sürdürmedeki gereksinmeleri arasında zorunluluk derecesi bakımından beşli bir kademelenme önermektedir. En temel gereksinmeler; hava, su, uyku ve gıda gibi yaşamın sürdürülmesi için karşılanması mutlaka gerekli olan fizyolojik

gereksinmelerdir. İkinci kademe, tüm fizyolojik gereksinmeler karşılanmaya

başlandığında ortaya çıkan ve içinde yaşanan çevrede kararlılığı ve tutarlılığı sağlayan

güvenlik gereksinmeleridir. Üçüncü kademe, bireylerin içinde bulundukları toplumda

kendilerine gerek olduğuna, sevildiklerine ve yalnız olmadıklarına inanmaları yani sevgi

ve ait olma, aidiyet gereksinmeleridir. Dördüncü kademe, bireylerin kendisine saygısını

koruması ve başkaları tarafından saygı görmesi ile ilgili olan saygınlık gereksinmesidir. Son kademe ise, bireylerin gerçekleştirmek için doğduğuna inandığı işi gerçekleştirmesi olarak tanımlanan kendisini gerçekleştirme gereksinmesidir. Maslow’a göre (1968), bu gereksinmeler karşılanmadan tam bir memnuniyet olamaz. Bu kurama göre, alt kademeler gereksinme iken, üst kademeler istek haline gelmektedir. Bireylerin güdüleri arttıkça, istekleri de gereksinme haline gelmeye başlamakta ve bunların gerçekleşmemesi durumunda yaşamdan memnuniyet azalmaktadır(akt; Tekeli, 2004).

Sirgy’e (1986) göre; gelişmiş toplumlardaki bireyler, saygınlık ve kişisel doygunluk gibi üstkademelerde yer alan gereksinmeleri; az gelişmiş toplumlardaki bireyler ise, dahaçok fizyolojik ve güvenlik gibi alt kademelerde yer alan gereksinmeleri karşılamayaçalışmaktadırlar. Bu yaklaşıma göre, yaşam kalitesi, gereksinmelerin giderilmedüzeyinin hiyerarşisi olarak tanımlanmakta ve toplum genelinde, gereksinmelerikarşılama konusunda ne kadar yüksek doyuma ulaşılırsa, o kadar yüksek yaşam kalitesi elde edilmektedir.

Cooper (1975) ve Lawrence (1987), Maslow’un bahsedilen ihtiyaçlar listesine bilişsel kapasiteler ve estetik ihtiyaçları da eklemektedirler.Lawrence (1987)’a göre bu temel ihtiyaçlar evrensel olup önem sıralaması ve gerçekleşme düzeyleri kültürden kültüre değişebilir.

Sanford ve Wrighstman’a (1970) göre; kentsel çevrede nitelik arayışları yönündeki en önemli engel toplumun büyük kesimindeki gelir düzeyinin düşüklüğüdür dolayısıyla insan ihtiyaçlarının öncelikleri açısından estetik ve anlamsal özellikler geri sıralarda yer almaktadır (akt. Nezih ve Ayıran, 1995). Örneğin; düşük gelirliler için öncelikle beklenen, istenen fizyolojik gereksinmelerin karşılanmasıdır. Fizyoljik gereksinimlerin karşılanmadığı bir durumda estetik ihtiyaçtan bahsedilemez.

Mekâna bağlı insan ihtiyaçlarıhiyerarşisi oluşturmadaoldukça önemli diğer bir yaklaşım Lang (1994) tarafından yapılmıştır. Lang (1994); insan ihtiyaçlarının tasarım açısından yorumunun zaman içinde çok farklılaştığını, tasarım etkinliğinin temel olarak insanın yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik olduğunu, dolayısıyla insanın içinde var olduğu çevrenin kalitesi ile de yakından ilgili olduğunu belirterek insanın amaçlarına hizmet etmek üzere yapısal çevrenin kapsamlı bir insan ihtiyaçlarımodeline dayanılarak oluşturulmasının gerekliliğini vurgulamakta ve aşağıdaki sınıflamayı önermektedir;

- Fizyolojik gereksinimler (hayatta kalma, sağlık, konfor, güvenlik, gelişme, kalkınma, psikolojik gereksinimler)

- Emniyet ve güvenlik gereksinimleri

- Bilişsel gereksinimler (tekdüzelik, çeşitlilik, imgesellik) - Bireysel gereksinimler (önemsenme, tanınma, tatmin)

- Estetik gereksinimler (güzellik, duyumsal estetik, zihinsel estetik, sembol) Ayıran’a göre (1995); insan deneyimini zenginleştirme, anlamlı çeşitlilikler yaratma, insanların yeniliğe ve heyecan duymaya olan sürekli ihtiyaçlarını karşılama, kaliteli bir çevreden beklenen özelliklerdir.

Diğer bir insan ihtiyaçlarına dayalı yapılan çalışma da Sonay Çevik’in 1991 yılında yapmış olduğu, mekâna bağlı insan ihtiyaçlarını belirlediği doktora tezinde karşımıza çıkmaktadır (Çevik, 1991, Çizelge 2.5).

Çizelge 2.5. Mekâna bağlı gereksinmeler (Çevik, 1991)

Paumier ve ark. (1988) ise, başarılı kamusal mekânların, en sade ve yalınşekilde insan ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde tasarlanmasının gerekliliğini vurgulamakta ve başarılı bir kamusal mekânın tasarımında insan ihtiyaçlarına yönelik olarak malzeme seçimlerine, detaylara ve mekânıoluşturan ana elemanlara (döşeme, yeşillendirme,

oturma elemanları, ışıklandırma gibi) önem verilmesinin gerekliliğine değinmektedir.

Tezin konusunu ve araştırma evreni oluşturan alışveriş mekânları toplumun her kesiminden insanın kullanım alanı olduğundan, herkes için gerekli minimum ihtiyaçları karşılayabildiği takdirde kalitelibir alışveriş mekânı olma özelliği taşıyabilir. Bu noktada herkes için çevre ölçütü önem kazanmaktadır.Kamusal mekân kalitesine yönelik üzerindedurulan en önemli noktalardan biri, yaşlı ve engelliler için mekânın uygun olmasıdır. Örneğin; kaldırımların tekerlekli sandalye kullanımına elverişli olması, işaretlendirmeleringörme özürlü insanlara da hitap edebilmesi ya da kamusal mekânda yer alan birmerdivenin rıht yüksekliklerinin her yaştan insan için uygun olması gibi önemlidetaylar, mekânsal kaliteyi etkilemektedir.

İnsan ihtiyaçlarının karşılanma derecesine bağlı bir kavram olarak kalite; mutlak/kesin değil, görecelilik ve öznellik taşıyan bir kavramdır (Baird ve ark.,1996). Bunun yanı sıra kullanıcıların ihtiyaçları cinsiyet, yaş, eğitim, meslek, gelir düzeyi,

BiIgiye-bilgilendirmeye gereksinme Bilgi, fiziksel ve psikolojik güvenlik ihtiyacı, katılma-geliştirme-ortaya çıkarma ihtiyacı gibi ihtiyaçlar bağlamında bir mekân için Önemli bir gereksinimdir. Degişikliklere-sürprizlere-

heyecanlanmayagereksinme

Değişimler, farklılık gereksinmeleriyle birlikte ortaya çıkmakta ve gözlemcilerin çevreye karsı ilgilerini çekmek veya onları heyecanlandırmayı

Değismlere-farklılıklara Gereksinme

Heyecanlanma, değişiklik (farklılık gereksiniminin karşılanması) ile doğrudan ilişkili bir gereksinim olarak görülmektedir.

Fiziksel ve psikolojik güvenliğe gereksinme

Kişisel ölçekle memnun olmaya, direk olarak diğer mekana bağlı gereksinmelere, düzenleme-ilişkilendirme ve sembolleştirmeye, çevresinin günlük ve seçilmiş parçalarına (öğelerine) ait olma-bağlanmaya, koruma bölgesi olarak kişisel çevre ve ilişkilere göre düzenlenen temel bir gereksinimdir.

Düzenleme-

ilişkilendirmeyegereksinme

Düzenleme-ilişkilendirme gereksinimi, güvenlik içinde kişisel ihtiyaçların karşılanmasında çevrenin ve çevre koşullarının kavranması açısından oldukça önemlidir.

Sembolleştirmeye gereksinme

Mekânsal biçimlerin ve sistemlerin, etkinliklerin, ilişkilerin, işlevlerin ve anlamların bağlan üzerinden açıklanır ve kişiye bağlı özellikler, zaman ve mekâna bağlı özellikler, sosyal ve toplumsal bütün-yapı bağlamında sembole bağlı kimlik-karakter

Çevreye ait olma ve duygusal bağlara- ilişkilere gereksinme

Büyük bir bölümü yaşanılır, hissedilir zamansal -mekânsal bütün oluşturan, insancıl bir toplumsal yafam ve sosyal-mekânsal öğelere sıkı duygusal bağlar oluşturmayla ilgilidir. Kimliklendirme-bağlanmaya gereksinme

Sembolleştirmenin devamında kuvvetli duygusal bağların getirdiği ait olma, bağlanma duygusunun ileri bir aşamasıdır. Bireyin çevresini tanıması ve çevresine karşı güven duymasını sağlayacak görüntüler-görünüşler, kullanımlar ve anlamların uyumluluğu ile ilişkilidir

Özellik ve kamusallığa gereksinme Sosyal çevreden kaynaklı mekânsal yapılarla belirlenirler. Özellik, bir taraftan yalnız olma, diğer taraftan ise aile ve konut bölgesi ve yakın arkadaşlar çevresi ile ilişkilidir. Kendi gerçekleştirme, katılma ve bir

şeyler ortaya koymaya gereksinme

Kabiliyetlerin gelişimi, yaşam davranışlarının aktif ve bağımsız olarak biçimlendirilmesinin gelişimi ve insanın kişiliğinin oluşmasındaki etkili bir gereksinmedir.

kültür düzeyi, yapılan eylem gibi özelliklere, fiziksel ve toplumsal çevreden gelebilecek etkilere bağlı olarak da değişeceğinden, değerlendirme çalışmalarında bu girdilerin hesaba katılması gerekli olmaktadır. Bir mekânın kalitesi ile ilgili olarak, çeşitli kişi ve grupların (kullanıcılar, çalışanlar, esnaflar, sahipler, kiracılar, yerel yönetimler,

mühendisler vb.) ihtiyaçlarına bağlı olarak farklı değerlendirmeleri olabilir. Nitekim tez

kapsamında yapılan anket uygulamasında (kullanıcı-esnaf-ilgili kurum kuruluş anketleri ve demografik verilere göre mekân kalitesi değerlendirmeleri) bu girdiler kullanılmıştır.

2.4.1.3.Ardışık Mekânlarda Seri görünüm, Gestalt ilkeleri ve tasarımı yönlendiren