2.2. Kur’ân-ı Kerîm’de “H-c-r” Kökünden Türemiş Kelimelerin Kullanıldıkları
2.2.4. Mekân Değişikliği/Hicret
Nahl (اوُرَجاَه)549 ve Ankebût surelerinde (ي
ِ ب َرَىَلِإَ ر ِجاَهُمَيِ نِإ)550 yer alan ifadelerin
bir yerden başka bir yere intikal, din uğruna yer değiştirme manası taşıdığı belirtilmektedir.551 Nahl suresinin Mekke’de nazil olduğu konusunda görüş birliği
bulunmakta fakat birkaç ayeti hakkında farklı kanaatler söz konusudur. Son üç ayetinin Medinede nazil olduğu, kırk birinci ayetten itibaren Medine’de indiği söylenmektedir. Özellikle kırk birinci552 ve yüz onuncu ayetin Medine’de nazil olduğu da
547 İbn Cinnî, Ebu’l Feth Osmân b. Cinnî el- Mevsılî el-Bagdâdî, el-Muhtesebu fî Tebyîni Vücûhi
Şevâzzi’l-Kırââti ve’l-Îzâhi anhâ, thk. Alî en-Necdî Nâsıf, Abdulfettâh İsmâîl Şelebî, Cumhûriyyetu
Mısri’l-Arabiyye, Vüzâratu’l-Evkâf, el-Meclisu’l-A’lâ li’ş-Şuûni’l-İslâmiyye, Lecnetu İhyâi Kutubi’s- Sünne, Kâhire 1414/1994, II, 96, 97; Müntecebüddîn el-Hemedânî, el-Kitâbü’l-Ferîd, IV, 616.
548 Ferrâ Mü’minûn suresinin altmış yedinci ayetiyle ilgili açıklamaları yaptıktan, nakilleri verdikten
sonra “bu vecihler lügat değil mana yönüyledir” şeklinde ilginç bir ifade kullanmaktadır. Bkz. Ferrâ, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd b. Abdillâh el-Absî el-Ferrâ’, Kitâbun-fîhi Lugatu’l-Kur’ân, Neşr. Câbir b. Abdillâh b. Süreyyi’ es-Süreyyi’, Yayınevi ve basım yeri yok 1435, s. 103; Beyzâvî, Nâsıruddîn Ebû Saîd (Ebû Muhammed) Abdullâh b. Ömer b. Muhammed el-Beyzâvî, Tefsîru’l Beyzâvî/Envâru’t Tenzîl
ve Esrâru’t Te’vîl, Neşr. Muhammed Abdurrahmân el-Mar’aşlî, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut
[1418/1988 Nâşirin Mukaddimesi], IV, 91.
549 Nahl 16/41, 110. 550 Ankebût 29/26.
551 Devserî, Hecru’l-Kur’ân, s. 62. Ülke, yurt, vatan, yerleşim yerini terk, bir yerden başka bir yere
intikal, bedenle göç etme manasındaki hicret için bkz. İbn Atıyye, el-Muharrar, I, 291; Kurtubî, el-Câmiu
li Ahkâmi’l-Kur’ân, III, 432; İbn Kayyım el-Cevziyye, Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed b. Ebî Bekr
b. Eyyûb ez-Züraî ed-Dımaşkî el-Hanbelî, er-Risâletu’t-Tebûkiyye, Neşr. Hammâd Selâme, Muhammed Uveyza, Mektebetu’l-Menâr, Zerkâ’/Ürdün 1410/1989, s. 23vd. ; İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, I, 23; Ebû Ceyb, el-Kâmûsu’l-Fıkhî, s. 365; Kahtânî, Muhammed b. Saîd el-Kahtânî, el-Velâ’ ve’l-Berâ’ fi’l-İslâm, Dâru Taybe, 6. Basım, Riyad 1413, s. 282.
552 Ömer Rıza Doğrul’un “Mekke devrinin sonlarına doğru nazil olduğu anlaşılıyor” dediği Nahl
suresinin kırk birinci ayetinin Habeşistan muhacirleri hakkında nazil olduğu belirtilmektedir. Taberî,
Câmiu’l-Beyân, XIV, 223; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, XII, 326, 327; Mekkî b. Ebî Tâlib, el- Hidâye, VI, 3996; Ettafeyyiş, Muhammed b. Yûsuf el-Vehbî el-İbâzî el-Mus’abî, Heymânu’z Zâd ilâ Dâri’l-Meâd, thk. Abdulhafîz Şelebî, Vüzâratu’t Türâs ve’l Kavmî ve’s Sekâfe, Saltanatu Umân,
Yayınevi adı yok 1403/1983, IX (01/el-Kısmu’l-Evvel), 260 [Eserin “Heymânu’z Zâd ilâ Dâri’l Meâd” olan ismi “Himyânu’z Zâd” olarak kaydedilmektedir. Matbu nüsha görülmediği için sehven bu şekilde aktarılmış olmalıdır. İsimlendirmede tereddüt hâsıl olmasına rağmen Tefsir Tarihi adlı eserde de aynı sehve düşülmüştür. Bkz. Zehebî, Mustafâ Muhammed Hüseyn ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-Mufessirûn, Dâru’l-Hadîs, Kâhire 1433/2012, II, 278; Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Tarihi, Fecr Yayınevi, Ankara 1996, I, 508.]; Doğrul, Ömer Rıza, Tanrı Buyruğu, Ahmet Halit Yaşaroğlu Kitapçılık ve Kağıtçılık, 3. Basım, İstanbul 1928, II, 428. Müfessir Katâde’nin kanaati bu şekildedir. Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl, V, 20. Cumhura göre ayette sözü edilenler Habeşistan’a hicret edenlerdir. İbn Atıyye, el-Muharrar, III, 394. İbn Atıyye ayetin iniş sebebi hususunda en doğru görüşün Habeşistan muhacirleri olduğu çünkü ayet nazil olduğu zaman Medîne’ye hicretin gerçekleşmediğini, ayetin Ebû Cendel, Süheyl b. Amr hakkında olduğu görüşünün zayıf olduğunu zira bu sahâbîlerle ilgili hadiselerin Medîne’de cereyan ettiğini
79
belirtilmiştir.553 Surenin iniş zamanından söz edenler Mekke döneminin sonları,
peygamberliğin on birinci yılının sonları olarak tarihlendirmektedirler.554
Şehristânî’nin (ö. 548/1153) vermiş olduğu listelerde nüzul sıralamasında sureyi Ca’fer es-Sâdık (ö. 148/765) seksen dördüncü, İbn Vâkıd (ö. 157/159/774/776 [?]) seksen dördüncü, İbn Abbâs (ö. 68/687-88) seksen ikinci, Mukâtil (ö. 150/767) -Hz. Ali’den, yetmiş dördüncü, Mukâtil (ö. 150/767) -an ricâlihi, yetmiş dokuzuncu sıraya yerleştirmişlerdir.555
Surenin Mekke’de indiğine dair görüşler ağırlıklı olmakla beraber, tümüyle Medîne’de indiği, ilk üç ayetinin Mekke’de geri kalanının Medîne’de, ilk on ayetinin Medîne’de kalanının Mekke’de indiğine dair görüşler bulunmaktadır. Mekke’de inen son sure olduğu, Mekke ile Medîne arasında nazil olduğu da söylenmektedir.556 Surenin
iniş zamanının Habeşistan hicreti dönemi, ikinci Akabe biatının ardından hicretten haftalar önce, Mekke döneminin son yılıyla hicret ve hemen sonrasını kapsayan süreç olduğu ifade edilmektedir.557
Bu değerlendirmeler ışığında “h-c-r” kök harfleri ve müştaklarının Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul sürecinde “bir yerden bir yere intikal” manasının önceki başlıklarda ele aldığımız üç aşamadan sonra dördüncü aşamada kullanıldığını söylemek mümkündür.
aktarmaktadır. İbn Atıyye ayeti bu şekilde tefsir ettikten sonra ayetin evvelen ve âhiren tüm hicret edenleri kapsadığını nakletmektedir. İbn Atıyye, el-Muharrar, III, 394.
553 Nehhâs, Meâni’l-Kur’ân, IV, 51; İbnü’l-Cevzî, Zâdu’l-Mesîr, IV, 425, 426; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî,
XIV, 89.
554 Meydânî, Abdurrahmân Hasan Habenneke el-Meydânî, Meâricu’t-Tefekkür ve Dekâiku’t-Tedebbür,
Dâru’l-Kalem, Dımaşk 1420/2000, XIII, 481; Bâzergân, Seyr-i Tehavvul-i Kur’ân, s. 180; Mevdûdî,
Tefhîm, III, 9; Bâzergân, Seyr-i Tehavvul-i Kur’ân, s. 177.
555 Şehristânî, Mefâtîhu’l-Esrâr, s. 21, 22.
556 Mukâtil, Tefsîr, III, 371; Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVIII, 358; Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XXV, 26. Râzî
görüşleri temrîz sigasıyla aktarmakta “Medenî’dir, ilk on’a kadar Mekkî bâkîsi Medenî’dir, İlk on’un
sonuna kadar Medenî bâkîsi Mekkî’dir ya da tam aksi” demektedir. Bkz. Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, XXV,
26; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, XVI, 333.
557 Meydânî, Meâricu’t-Tefekkür, XV, 203. Abdurrahmân Hasan Habenneke el-Meydânî “Ankebût suresi
Mekke’de en son inen surelerdendir, Hicretten önce, Ankebût suresinden sonra sadece Mutaffifîn suresi nâzil olmuştur. Ankebût suresinin bir ilâ on birinci ayetleri Medîne’de inmiştir. Surenin tümüyle Medenî olduğu söylenmiştir. Alî b. Ebî Tâlib’den Mekke ile Medîne arasında nâzil olduğu bilgisi rivâyet edilmiştir” demektedir. Meydânî, Abdurrahmân Hasan Habenneke el-Meydânî, Zâhiratu’n-Nifâk ve Habâisu’l-Munâfıkîn fi’t-Târîh, Dâru’l-Kalem, Dımaşk 1414/1993, II, 147; Mevdûdî, Tefhîm, IV, 199;
Derveze, et-Tefsîru’l-Hadîs, V, 465; Câbirî, Fehmu’l-Kur’ân, II, 351; Esed, Muhammed, Kur’an Mesajı
Meal-Tefsir, Türkçeye Çevirenler: Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İşâret Yayınları, İstanbul 1417/1996, II,
803; İslamoğlu, Mustafa, Gerekçeli Meal-Tefsir [Hayat Kitabı Kur’ân Gerekçeli Meal-Tefsir], Düşün Yayıncılık, 2. Basım, İstanbul 2008, s. 775.
80
Tablo halinde aktarmak gerekirse verilen sıralamalar aşağıdaki şekildedir.558
C.S İnşikâk Rûm Ankebût Mutaffifîn Bakara Enfâl Â.İmrân
İ.V İnşikâk Rûm Ankebût Mutaffifîn Bakara Enfâl
İ.A İnşikâk Rûm Ankebût Mutaffifîn Bakara Enfâl
M.A İnşikâk İnfitâr Zümer Ankebût Yûnus Hıcr Mü’minûn Mutaffifîn
M.R İnşikâk Rûm Ankebût İnsân Zümer Vâkıa Mutaffifîn559 Fâtiha Bakara
Enfâl
[C: Cafer es-Sâdık (ö. 148/765), İ.V: İbn Vâkıd (ö. 157/159/774/776 [?]), İbn Abbâs (ö. 68/687- 88), M.A: Mukâtil (ö. 150/767) –Hz. Ali’den, M.R: Mukâtil (ö. 150/767) -ricâlinden]
Tablo 08: Ankebût suresi nüzul sıralaması
Mekân değişikliği anlamında hicretle ilişkilendirilen ayetlerden biri de Zümer Sûresi’nin560 onuncu ayetidir. Müfessirler suresinin onuncu ayetinde yer alan “Allâh’ın
arzı geniştir/َ ةَعِساوَ ِ َّاللََّ ُض ْرَأ َو” ifadesini hicrete teşvik olarak açıklamaktadırlar.561 Ebu
Hayyân “arz” kelimesiyle Medîne’nin kastedildiği görüşünü aktarmaktadır.562
İbn Âşûr, surenin müminlerin Habeşistan’a hicret etmelerinden bir süre önce yani hicretten önce peygamberliğin beşinci yılında nazil olduğunu, tercih edilen görüşe göre nüzul tertibinde elli dokuzuncu sırada olduğunu Sebe’ suresinden sonra, Gâfir suresinden önce nazil olduğunu belirtmektedir.563
558 Şehristânî, Mefâtîhu’l-Esrâr, s. 21, 22.
559 Şehristânî Mutaffifîn suresinin ismini merfû olarak “Mutaffifûn” şeklinde vermektedir. Bkz.
Şehristânî, Mefâtîhu’l-Esrâr, s. 22.
560 Zümer 39/10.
561 Mâverdî, en-Nüketu ve’l-Uyûn, V, 118; Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl, VII, 111; İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-
Mesîr, VII, 168. Cem ve telifi Şerafî tarafından yapılan tefsirde, surenin elli birinci ayeti dışında Mekkî
olduğu belirtilmekte zamanından söz edilmemektedir. Şerafî, el-Mesâbîh, III, 345. “Arzullâhi vâsia” kaydıyle alakalı olarak “kim yaşadığı yerde ihsân’dan mahrum kalırsa, ihsânı mümkün kılacak bir yere
intikal eder, orada ifrata düşenler için mazeret yoktur, ona düşen tâatte ve ihsanda ziyadeleşmek için Enbiyâ ve sâlihlere hicrette iktida etmektir. Bu ifadeden maksat hicrete teşvik etmektir” denmektedir.
Arzullâh’tan muradın, genişliğinin beyan edilerek teşvik edilmesi nedeniyle cennet olduğu söylense de hicretin kastedilmesi daha sahih bir görüş olduğu ifade edilmektedir. Zira sonraki ayette geçen sabır din üzerinde sabırlı olma veya Allâh yolunda vatanlarından ayrılmaya sabretme manası taşımaktadır. Şerafî,
el-Mesâbîh, III, 361.
562 Ebû Hayyân, el-Bahru’l-Muhît, VII, 558. 563 İbn Âşûr, et-Tahrîr, XXIII, 312.
81
Nüzul tertibini veren kaynaklar, İbn Âşûr’un verdiği bilgilerin doğru olduğunu göstermektedir. İbn Âşûr’un belirttiği surenin iniş sırası kaynaklarda, Şehristânî dışında birer farklı (elli yedinci, elli sekizinci gibi) iniş sırasıyla verilmektedir.
Aşağıda Zümer Suresi Nüzul Tertibi tablo halinde verilmiştir.
Kaynak Sıra Sure Öncesi Sonrası
Zührî (ö. 124/742) 58 [Sebe’-Zümer-Hâ Mîm Mü’min]564 Yâkûbî (ö. 292/905) 57 [Sebe’-Zümer-Hâ Mîm Duhân]565 İbn Dureys (ö. 294/906-907) 58 [Sebe’-Zümer-Hâ Mîm Mü’min]566 Dânî (ö. 444/1053) 59. [Sebe’-Zümer-Hâ Mîm Mü’min]567 Şehristânî (ö. 548/1153)
81 [M.R]. ; 73 [M.A]. ; 56 [İ.A]. ; 58 [İ.V]. ; 58 [Ca’fer]568
[M.R: Mukâtil Ricâlinden, M.A: Mukâtil Hz. Alî’den. İ.A: İbn Abbâs, İ.V: İbn Vâkıd, Ca’fer: Ca’fer es-Sâdık]
Tablo 09: Zümer Suresi Nüzul Tertibi
Zümer suresinin iniş zamanını Habeşistan hicretinin öncesine götürenler olduğu gibi, Mekke döneminin ortalarında, peygamberliğin onbirinci yılında, Medîne döneminin birinci yılında indiği görüşleri bulunmaktadır.569 Surenin nüzul zamanı
564 Zührî, en-Nâsihu ve’l-Mensûh, s. 92. 565 Ya’kûbî, Târîh, I, 352. 566 İbn Dureys, Fezâilu’l-Kur’ân, s. 34. 567 Dânî, el-Beyân, s. 136. 568 Şehristânî, Mefâtîhu’l-Esrâr, I, 21, 22.
569 Meydânî, Meâricu’t-Tefekkür, XII, 131, 178; Mevdûdî, Tefhîm, V, 91; Câbirî, Fehmu’l-Kur’ân, II,
87; Esed, Kur’an Mesajı, III, 935; İslamoğlu, Mustafa, Gerekçeli Meal-Tefsir, s. 909; Bâzergân, Seyr-i
82
hakkında fikir verebilecek karine “Allâh’ın arzı” ifadesidir. Allâh (c.c.)’ın “arzının geniş” olduğunu beyan eden üç ayet bulunmaktadır.570 Bunlar:
1. Nisâ, 4/97.
[اَهيِفَاو ُر ِجاَهُتَفًَةَعِسا َوَََِّاللََّ ُض ْرَأَ ْنُكَتَْمَلَأَاوُلاَقَ ِض ْرَ ْلْاَيِفَ َنيِفَعْضَتْسُمَاَّنُكَاوُلاَق]
“‘Orada mustazaflardan idik’ cevabını verdiler (Melekler ise) ‘Allâh’ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!’ dediler.”
2. Ankebût, 29/56.
[َِنوُدُبْعاَفََياَّيِإَفَ ةَعِسا َوَي ِض ْرَأَ َّنِإَاوُنَمآَ َنيِذَّلاََيِداَبِعَاَي]
“Ey inanan kullarım! Benim arzım geniştir; o halde yalnız bana kul olmakta sebat edin.”
3. Zümer, 39/10.
[َ ةَعِسا َوَِ َّاللََّ ُض ْرَأ َوَ ةَنَسَحَاَيْن دلاَِهِذََهَيِفَاوُنَسْحَأَ َنيِذَّلِلَْمُكَّب َرَاوُقَّتاَاوُنَمآَ َنيِذَّلاَِداَبِعَاَيَ ْلُق]
“De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar iyilik bulacaklardır. Allah’ın arzı geniştir.”
Nisâ suresi Medenî bir sure, Ankebût suresinin de Medine dönemine çok yakın nazil olan bir sure olduğu göz önünde bulundurulursa Zümer suresinin Medine’ye hicretten bir süre önce nazil olduğu söylenebilir. Her halukarda ülke, yurt, coğrafya değişikliği anlamındaki hicretin, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzul döneminde “h-c-r” maddesinin Kur’ân’da yer alışı bakımından dördüncü safhada kullanıldığı anlaşılmaktadır.