• Sonuç bulunamadı

Medyanın Etkisi Modeline İlişkin Bulgular

Terör örgütlerinin yapmış olduğu eylemler halka medya aracılığıyla iletilmektedir. Medyanın güvenirliği, doğruluğu ve haberi aktarış şekli korkuyu etkileyen önemli bir unsurdur. Katılımcılara terör örgütlerinin yapmış olduğu eylemleri hangi kaynakta öğrendikleri soruldu. Verilen cevaplar basın yayın organlarının yapmış olduğu haberler, televizyon, gazete ve internet araçlarından oldu.

Bu araçların güvenirliği ve doğruluğu soruldu.

Katılımcılara medya ile ilgili sorulan ilk sorun terör eylemlerini hangi kaynaktan öğrendikleri ve güvenirliğinin nasıl olduğu soruldu. Soruya verilen cevaplar bir birinden farklılık arz ediyordu. Aşağıda cevaplardan oluşan bir dizi örneğe yer verildi. Verilen haberlerin artık doğruluklarının bulunmadığı konusu çoğu katılımcının ortak düşüncesidir.

“Genellikle haberlerden. Sosyal medyadan, ajansa göre değişiyor durum örneğin kimi 5 şehidimiz var diyor kimi 2 şehidimiz var diyor. Doğru olmayan haberler.” (Erkek, 19 yaşında, K45)

93 Katılımcılardan edinilen bilgiler bazı haberlerin hiç aktarılmadığı, aktarılan haberlerin ise tarafsızlık ilkesine aykırı olduğudur. Kişiler haberlere güvensizlik oluştururken, sebepler arasında habercilik için elzem olan tarafsızlık ilkesinin ihlali de yer almaktadır.

“Genellikle sosyal medya, televizyon ve haberlerden. Bana göre çoğu kendine özgü haber yapıyor. Çoğu haber yanlı ve çoğu haberi de bize vermiyorlar, duymuyoruz.” ( Erkek, 26 yaşında, K44)

Kitle iletişim araçlarının çeşitlilikten yoksun olduğu ve haberlerin tek merkezden yayılmasının rahatsızlığı dile getirilmiştir. Bu durum haberin doğruluğunu ve inandırıcılığını sarsmakta ve kişilerin haberlerin inandırıcılığını olumsuz yönde etkilemektedir.

“Yani pek çok kaynaktan öğreniyoruz ama bu kaynakların güvenilir olduğu söylenemez. Kitle iletişim araçlarının pek çoğunun tek bir merkezden yönetildiği düşünülünce çokta doğru olduğu söylenemez.” (Erkek, 32 yaşında, K27)

Haberleri anlama, sorgulama ve anlamlandırma bilincinin bireylerde yerleşmediğini ifade eden katılımcı bulunmaktadır. Doğru haber denilecek habere ulaşmanın zorluk derecesini ve haberlerin doğruluğunun teyit etmenin bir yolunun bulunmadığı vurgulanmıştır.

“Haberler, hiçbir bilgim yok haberlerin hangisi doğru hangisi yanlış onun bilincinde değilim. Güvenebileceğimiz bir kanalın olması gerekir. Ortak kanı olarak herkesin güvenebileceği bir kanal olması gerekir. Ama maalesef öyle bir kanal yok.” (Erkek, 40 yaşında, K15)

Kimi katılımcılar tarafından televizyondan verilen haberlerin güvenirlik derecesinin internette verilen haberlerden daha iyi olduğu düşünülmekte ve haberlerde olaya tanıklık eden halkın etkisinin daha inandırıcı olacağı düşünülmektedir.

“Televizyondan, radyo ve gazeteden öğreniyorum. Bu kaynaklar %100 güvenilir değil. Yanlış eksik ya da fazla yansıtıldığını düşünüyorum bu bütün haberler için geçerli. Olması gerektiği ise orada olaya şahit olan halkın durumu bildirmesi ile yapılabileceğini düşünüyorum.” (Kadın, 24 yaşında, K11)

Bazı katılımcılar ise haber yapılırken acındırma usulünden rahatsızlıklarını dile getirmişlerdir. Ve bunun düzeltilmesi gerektiğini vurgulanmışlardır. Haber yapılırken

94 ya da aktarılırken kullanılan etkileyicilik, duygu sömürüsü olarak algılanırsa o haberlerin haber değerini kaybetmesine neden olabilmektedir.

“Televizyondan, haberlerden, güvenirliğine inanıyorum yani inanmak istiyorum. Çünkü internetten okuduğumuz haberleri inanmıyorum.

Düzeltilmesi gereken taraf olarak örneğin bir kadın suça karıştıysa bunun acındırarak anlatılmamasını istiyorum.” (Kadın, 38yaşında, K6)

Katılımcıların verdiği cevaplar arasında dikkat çeken bir cevapta verilen haberin verilme şekli neyse onu aldıkları ve başka bir şansları olmadığını söylemiştir.

Yani sorgulama ve doğruluğu takip etmeden mahrum olduklarını ifade etmiştir.

“ Daha çok televizyondan öğreniyorum televizyon bize haberlerde ne veriyorsa biz de onu izliyor ve ona inanıyoruz başka çaremiz yok. Çünkü olayları yakından takip etme olanağımız yok.” (Kadın, 38 yaşında, K7)

Medya ile ilgili sorulan sorulardan bir tanesi güvenirlik hakkındadır.

Katılımcılara medyadan edindikleri bilgilere güvenip güvenmediği sorulmuştur.

Katılımcıların bazısı sosyal medyayı daha güvenilir bulmaktadır. Bunun dışında kalan yayın organlarının taraflı olduğu düşünülmektedir. İnternet araçlarının daha çok sorgulanabiliyor oluşu bu araçlarla aktarılan haberlerin güvenirliği için olumlu sonuçlar doğurabilmektedir.

“Sadece sosyal medyadan verilen haberlerin doğru olduğunu düşünüyorum.

Ama onun dışındaki basın yayına güvenmiyorum. Yandaş medya oldukları için ve belirli haberleri ya da belirli bir ideoloji yansıttıkları için.” (Kadın, 26 yaşında, K43)

Bazı katılımcılar ise tam tersine sosyal medya ve internette verilen haberlere güven duymadığını bir yığılma sonrası yapılanların haber niteliği kazandığını düşünmektedir.

“İnternet üzerinden verilen haberleri hiçbirine güvenmiyorum. Çünkü herkes bir şey atıyor ortaya o büyüyünce de yalan haber oluyor.” (Erkek, 18 yaşında, K38)

Katılımcıların büyük çoğunluğu haberlere güvenlerinin çok azaldığını belirtmektedir. Haberi teyit etme imkânı bulan bir katılımcı artık haberlerin hiçbirine güvenmediğini ve şüphe ile yaklaştığını ifade etmiştir.

“Yüzde sıfır hiç güvenmiyorum. Güvenmiyorum örneğin doğuda yaşayan arkadaşlarım bir takım olaylar olduğunu söylemişlerdi ama bunlar hiçbir

95 şekilde medyada ifade edilmedi. O yüzden inanmıyorum.” (Kadın, 29 yaşında K33)

Katılımcıların verdiği cevaplar arasında haberlere güven duygusunun zedelendiğini ifade eden bir katılımcı haberlerde suçlu ile suçsuzun yerini çok rahat değiştirildiğini gözlemlediğini ve artık haberlere güveninin kalmadığını söylemiştir.

“Bana göre yüzde sekseni yalan. Televizyonu açıyorum bakıyorum haberlere ve direkt yalan haberle karşılaşıyorum. Suçsuzken suçlu ya da suçluyken suçsuz durumuna düşen insanları çokça görüyorum televizyonlarda.”(Kadın, 22 yaşında, K30)

Katılımcılardan biri yaşadığı bir mağduriyetin medyada yanlış lanse edildiğine tanık olduktan sonra artık verilen haberlere şüphe ile yaklaştığını vurgulamaktadır.

Yaşanılan bir mağduriyet ya da tanık olunan bir olayın medyada aktarılış tarzı o haber kaynaklarına olan güveni ve inandırıcılığı ciddi anlamda sarsabilmektedir.

“Çoğuna güvenmiyorum çünkü bunu özellikle birebir yaşadığım için biliyorum Gezi olayları döneminde olmayan şeyleri olmuş gibi yansıtıldığına ben buna şahit oldum.” (Kadın, 26 yaşında, K14)

Katılımcılardan başka birisi de medyaların haberleri haber yapan kanalın ideolojisine göre şekil aldığını ve tarafsızlık ilkesini yok saydıkları için artık verilen haberlere güveninin kalmadığını ifade etmiştir.

“Çoğuna güvenmiyorum. Medyanın var olabilmesi için bir ideolojisi olması gerekiyor. Toplumda var olan çatışmaları medyanın şişirdiğini düşünüyorum.

Savundukları fikirlere göre haberleri yapıyorlar. Bu yüzden doğru haberi ulaşmak neredeyse imkânsız.” (Erkek, 23 yaşında, K12)

Katılımcılara medyada verilen haberlerin doğruluğunu sorgulayıp sorgulamadığı sorulduğunda büyük çoğunluğu sorguladıklarını söylemiştir. Bunun sebebi olarak da güvenilmeyen ve doğruluktan uzak haber yapılmasını gerekçe göstermişlerdir. Katılımcılar neye ve kime güveneceklerini bilmediklerini ifade etmişlerdir.

“Evet sorguluyorum. Hatta artık kime güveneceğimi şaşırdım. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmediğim için haberleri izlemekten vazgeçtim.”

(Erkek, 26 yaşında, K44)

96 Katılımcılar doğru habere ulaşmanın zorluğunun yanında benzer güvenilmezlik ve yanlış haberler olduğunu bu sebeple doğruya ulaşamadıklarını vurgulamışlardır.

“Doğru olduğunu düşünmüyorum. Kıyaslıyorum ama yine de bir doğrula ulaşamıyorum. Çünkü birbirine benzer yalan haberler var.” (Kadın, 40 yaşında, K37)

Katılımcılardan birisi Türkiye’de haber izleme kültürünün giderek kaybolduğunu ve insanların artık haberleri umursamadığını vurgulamıştır. Bu durumun sebebi olarak haber yapan kişilerin haberlerin yansıtma şeklinden kaynaklanmaktadır.

“Sorguluyorum yanlış olduğunu düşündüğüm hiçbir yorumu izlemiyorum.

Türkiye'de haber takip etme kültürü giderek azalıyor. İnsanlar haber izlemiyor ya da gazete okumuyor. İnanılan bir gazete olmadığı için insanlar takip etmiyor bence.” (Erkek, 40 yaşında, K17)

Katılımcılardan biri haberin doğruluk derecesinin farklı kanallarda aynı haberin verilmesiyle anlaşılacağını söylemiştir. Yani birkaç kanalda aynı ya da benzer haber varsa doğru ama bir haber tek kaynaktan veriliyorsa yanlış ya da uydurma olduğu düşünülmektedir.

“Hiçbiri doğru gelmiyor ama bazıları daha güvenilir geliyor. Şayet haber doğruysa bütün kanallar aynı şekilde veriyor haberi. Ama tek yönlü ve tek bir kanalda veriliyorsa inandırıcı gelmiyor.” (Erkek, 40 yaşında, K15)

Katılımcıların çoğunluğu farklı ideolojide olduklarını düşündükleri kanalları kıyaslayarak doğru habere ulaştıklarını dile getirmişlerdir. Her haber kanalının kendisine bir ideoloji benimsediği ve aktarılan haberlerin bu ideolojiler çerçevesinden yansıtıldığı düşünülmektedir.

“Sorguluyorum. Farklı yandaşlık sergileyen kanalları kıyaslayarak doğru olanı bulmaya çalışıyorum.” (Erkek, 23 yaşında, K12)

Katılımcılardan bazıları da televizyon kanallarında verilen haberlerin internet aracılığıyla teyit edilince doğru olduğu kanısına vardıklarını söylemişlerdir. Eğer bir haber internet araçlarınca denetlenebiliyorsa ya da ulaşılabilir oluyorsa daha doğru ve gerçek kabul görülmektedir.

97

“Diğer haberlere göre sorguluyorum. Araştırma yapıyorum örneğin internetteki haber ile kanalların vermiş olduğu haberleri karşılaştırıyorum.

Uyuşuyor mu diye bakıyorum.” (Erke, 35 yaşında, K10)

Medya ile ilgili sorulan sorulara alınan cevaplar göstermiştir ki halkın basın yayın konusunda ciddi güvensizlik ve şüphesi olduğudur. Yine elde edilen başka bir sonuç ise haberlerin doğruluk ve tarafsızlık ilkesini ihlal edilmesidir. Yapılan haberlerin belirli ideolojiler tarafında şekil alması da güvenirliğini sarsan bir unsur olarak gösterilmiştir. Kısaca halkın medyaya güveni ciddi ölçütlerde sarsılmış olduğu görülmektedir.