• Sonuç bulunamadı

28.02.2019

1.SINIF ÇİFT

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1.SINIF ÇİFT KÜRSÜ öğrencilerinin ORTAKLAŞA EMEĞİYLE, özveri ile hazırlanmıştır.

ÜCRETSİZDİR.

Sayfa 2 / 9

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 28.02.2019 ÇİFT

İÜHF 1.SINIF ÇİFT-İMECE PAYLAŞIM

MEDENİ HUKUK

28.02.2019

İÇİNDEKİLER

1.DERS

Sayfa 3 / 9

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 28.02.2019 ÇİFT

Baba ile soybağının kurulması yollarına devam edeceğiz. İkinci bir yol esasında ana ile evlilik üst başlığıyla açıklayabileceğimiz bir yol gördük. Ana ile evlenince o evlilik içinde doğan çocuk doğrudan kocaya bağlıdır.

Bir ikinci yol var. Evlilik ile soy bağı kurmaya yarayan sonradan evlilik dediğimiz. Çocuk doğmuştur, daha sonra ana ile baba evlenmeye karar verirler. TMK 292, 293, 294.Maddelerde evlilikten önce doğmuş olmasına rağmen, daha sonra anne baba evlenirse, kendiliğinden o evlenen adam ile bir soy bağı ilişkisi kurulmuş olur, TMK Madde 292 ve devamından anladığımız. Fakat bunun için, bu evlilikten önce doğan çocuğun başka biriyle soybağı ilişkisinin bulunmaması gerekiyor.

Soy bağı hukukunun temel bir ilkesidir. Biriyle yani başka bir babayla soybağı ilişkisi varsa ikincisiyle aynı bir ilişki kurmak mümkün değil. Mevcut bir soy bağı ilişkisini çökertmeden veya ortadan kaldırmadan ikinci bir soy bağı kurulamaz. Temel bir ilkedir soy bağı hukukunda. Dolayısıyla sonradan evleneceklerse evet çocuk o evlenenlerin çocuğu haline gelir hukuken soybağı ilişkisi kurulur. Fakat bunun için başkasıyla bir hukuki nesebinin soy bağının kurulmamış olması gerekir.

TMK 293.Madde bildirimden bahsediyor. Bildirim, evlendikten sonra sonuçta bu çocuğun bu evliliğin ve çocuğun bildirilmesi gerekiyor, yerleşim yerindeki veya evlilik yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar. Fakat şuna dikkat etmenizi rica ediyorum Bu bildirim, kurucu bir bildirim değildir soy bağı bu bildirim ile kurulmuyor, bu bildirim sadece açıklayıcıdır. Soy bağı ne zaman kuruluyor? Sonradan evlendiği anda, evlilikten önce doğan çocuğun babası haline geliyor, bu bir soy bağının kurulması yollarından bir tanesi. Yine hukukun esasına dayalı bir ilişki olduğu için 294.

Maddeye baktığımızda bu ilişkiyi bu sefer ortadan kaldırmaya yönelik bir imkan verildiğini, bir tür İptal Davası Hakkı verildiğini görürsünüz.

Evlilikle soy bağı ilişkisinin kurulmasına karşı, başkaları harekete geçebiliyor. Kimler bunlar?

Anne ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve cumhuriyet savcısı, sonradan evlilikten kurulan soy bağına itiraz edebilirler. İtiraz eden kocanın, baba olmadığını ispatlama yükümlülüğündedir, yasal mirasçılar bu çocuk nereden çıktı ya diyebilir. Çünkü onlar bu durumdan etkileniyorlar .’’Hayır ,esasında çocuğu değil.’’ ‘’Hayır, esasında babası değil’’ deyip itiraz edebiliyorlar. Bu imkanı özellikle onlar bakımından vurgulayan bir madde 294. Madde. Yasal mirasçılar, çocuğun kendisi veyahut altsoyu ya da Cumhuriyet Savcısı bu davayı açabiliyor. Sonradan koca haline gelen kişinin, baba olmadığı hususu ispat edilmesi gerekir. Bu ispatın çok zor bir ispat olmadığı kabul ediliyor. Ne yapılacak? Bir başka erkeğe olan babalık olasılığını daha zayıf olduğu ortaya konulması yeterli olacağı kabul ediliyor. İşte ‘’birbirlerini tanımıyorlardı, zaten sonradan evlendiler diye onların çocuğu haline geldi ama böyle bir şey mümkün değil. Tanıştıklarında kadın zaten gebeydi ‘’ gibi hususları ispat etmek suretiyle bu sonradan evlenme yoluyla kurulan soy bağının ortadan kaldırılması, mahkeme kararıyla ortadan kaldırılması mümkün olduğu kabul ediliyor 294.Madde bu yolu, bu imkanı düzenliyor.

Detaylı bir düzenleme yok, tanımanın iptali diye bir davamız var ileride göreceğiz esasında, o davanın kıyasen Burada 294 maddede düzenlemenin uygulanacağı kabul ediliyor. Mahkeme eğer hakikaten de sonradan evlenen kişinin baba olamayacağı kanaatine ulaşırsa, bir karar veriliyor, soy bağı ilişkisi ortadan kaldırıyor. Bozucu yenilik doğuran bir karar olduğu kabul ediliyor. Geriye dönük bir şekilde, sanki soy bağı ilişkisi hiç kurulmamış gibi sonuç ortaya çıkıyor. Bu da sonraki evlilikle soy bağı ilişkisinin kurulması. Demek ki sonraki evlilikle soy bağı ilişkisi kurulur, bu soy bağı tesis etmenin yollarından bir tanesi, önceden evlenmiş çocuk, evlilik içindeki çocuk gibi, o evlenen kişilere bağlanır.

Fakat bu hususun, bu bağın ortadan kaldırılması mümkündür ona dikkat.

Sayfa 4 / 9

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 28.02.2019 ÇİFT

Peki devam ediyoruz, soy bağı ilişkisi kurulması yollarından bir diğeri, bu sefer babanın veya baba olduğunu iddia eden kişinin başrolde olduğu tanıma. Şimdi tanımaya geleceğiz fakat tanımaya gelmeden önce çok önemli bir husus notlarım arasında gördüm açıklayayım:

Şimdi bu soy bağına ilişkin yargılama usulünü düzenleyen 284. Madde var. 284. Maddede soy bağı davaları usulü var. Şimdiye kadar neler gördük? Soy bağının reddi davası gördük. Az önce gördüğünüz bu; sonraki evlilikle kurulan soy bağına itiraz davası. Daha sonra göreceğiniz tanıma.

Tanımaya karşı, tanımanın iptali davası. Daha sonra göreceğiniz baba, bir türlü tanımıyor, fakat oğlu olduğunu iddia eden çocuk, babalık davası açabiliyor. Bunlar soy bağına ilişkin açılan davaların esasları düzenliyor 284.Madde. Hakim, maddi olguları resen araştırır. Hakim, gerçeği ortaya çıkarmak için resen araştırma yapabileceğini düzenliyor; fakat 2. Fıkrasında önemli bir husus düzenleniyor, diyor ki; ‘’Taraflar ve 3. kişiler soy bağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermek yükümlüdürler.

3.kişi olabilir davanın taraflarından biri de olabilir soy bağının belirlenmesinde zorunlu olan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Rıza göstermek zorundasın diyor;

devamında davalı hakimin öngördüğü araştırmaya ve incelemeye rıza göstermezse hakim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu onun aleyhine doğmuş kabul edebilir. Rıza göstermek zorundasın; mesela DNA testi yapılması gerekiyor, hakim o testi yaptırmaya karar verdi; bununla ilgili olarak kişilik hakkı söz konusu olduğu için kişinin rızası ile o testi yapabilirsiniz. Ancak rıza verme yükümlülüğü getiren 284.Madde var. Peki rıza vermezse ne olacak? 284.Maddenin bulduğu çözüm, aleyhine karar verilebilir; onun aleyhine sanki bir ispat söz konusu olmuş gibi bir sonuca ulaşılır. İşte baba oğlunu reddediyorsa DNA testini Rıza göstermiyorsa baba olduğu ispatlanmış gibi bir sonuca ulaşabilir hakim.

Şimdi bu bir yargılama hukukun meselesidir, yani hakimin yargılama yaparken hangi hususlara dikkat etmesi gerektiği, esasında medeni hukuk gibi maddi hukuk ile ilgilenen hukuk dalının dışında. Buna ilişkin bir Usul Hukukumuz vardır. 3. Sınıfta göreceksiniz Usul Hukuku bu meselelerle ilgilenir. Dava nasıl açılır? Dava açıldıktan davacı, davalı, hakim ne yapmalı? Delilleri kim toplar?

Delilleri kim takdir eder, vesaire. Fakat burada bir yargılama hukukuna ilişkin kural çıkıyor karşımıza.

Bu alana yönelik olarak yine Usul Hukukunu düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunumuz var.

HMK Hukuk Muhakemeleri Kanunu 292 Maddede benzer, bir yani konu itibariyle benzer içerik itibariyle değil, soy bağının tespiti için inceleme diyor ki, orada uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olma, ayrıca sağlık yönünden tehlike oluşturmama şartlarıyla, herkes soy bağının tespiti amacıyla vücudundan kan ve doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın, bu yönüyle ayrılıyor.

Şimdi okuyacağım cümle, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde, hakim incelemenin zor kullanarak yapılmasını karar verir hakim zorla yapılması yönünde karar verilebilir gibi bir içerik 284.Madde 2.bent ve 292.Maddenin buldukları çözüm farklı. Hangisi öncelikli uygulanacak? Adamı zorla bir testte mi tabii tutacağız? Yoksa zorlamayacak ve hakim karar verecek.

Bu iki madde, hangisinin öncelikle uygulanması gerektiği meselesi tartışmasını ortaya çıkarır. İşte özel hüküm, genel hükümle meseleyi çözmeye çalışan bazı hukukçular, burada 284 Maddede yargılama hukukuna ilişkin özel bir düzenleme olduğunu tartışır. ‘’Evet Medeni kanunda yer alsa da yargılama usulüne ilişkin bir düzenlemedir, özellikle bu yüzden bunu uygulamalıdır hakim.’’ diyenler var. Takdir sizindir bir hukukçu olarak sonuca ulaşabilirsiniz. Yargılama Hukuku açısından bu iki maddenin farkını ortaya koymak istedim.

Sayfa 5 / 9

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 28.02.2019 ÇİFT

Tanıma TMK. 295, 296, 297, 298, 299, 300'e kadar karşınıza çıkan bir düzenleme. Babalığa özgü, baba olan kişiye özgü, onun şahsına sıkı suretle bağlanmış bir haktır tanıma. Hukuki nesebin kurulması yollarından bir tanesidir. Birisi çıkıyor diyor ki ‘’bu çocuk aslında benim. Bu çocuğun babası benim.’’ İşte bu çocuğun babası benim diyebilir mi, diyemez mi? Derken nelere uymalıdır? Bunları düzenliyor. TMK 295 Madde ve devamı. Tabii baba yani doğal nesebden bahsettik. Doğal nesebe sahip olan birinin, bu hakka sahip olduğu kabul edilir. Hakikaten de baba ise, gerçekten o hakka sahip olduğu kabul edilir. Yine bu hak, babalığın tespitine babalık ilişkisini kurulmasına yönelik bir haktır. Bu yüzden mesela, bu kişinin yerine geçip, dedesi torununu tanıyamaz. Hem babanın yerine geçip, babası odur diyemez, hem de ‘ben dedesiyim’ diyemez. Bu tanıma dediğimiz müessese, kurum sadece babalığa yönelik, baba olduğunun tanınmasına yönelik bir müessese, bir kurumdur. Başka akrabalık ilişkileri için kullanılabilecek bir kurum değildir. İşte ben amcasıyım emenin, hukuki karşılığı yoktur. Tanıma kurumu bunu karşılamıyor. TMK 295. Madde ve devamında, babalara özgü bir durum, bunun devreye girebilmesi için.

Evet bir soy bağı ilişkisi kurar bu tanıma göreceğiz. Şekil ve usulünü gerçekleştikten sonra soy bağı ilişkisi kurulmuş olur, hukuki soy bağı kurulmuş olur, hukuken de kişi baba haline gelmiş olur Ama, bunun için bir takım komşularımız var. Ne dedik, babalara özgü, babalığın şahsına bağlı bir kurumdur, başka bir ilişkinin tespiti için kullanılamaz.

Fakat önemli bir diğer koşul, mevcut ortamda çocuğun başka biriyle soy bağının ilişkisinin bulunmaması gerekir, soy bağı hukukunun temel esası ve ilkesidir. Biraz önce bahsettiğim gibi ikinci bir soy bağı ilişkisi kurulamaz. Var olan soy bağı ilişkisinin üstüne, bir soy bağı ilişkisi kurulamaz.

İkincisini kurabilmeniz için, birincisini yok etmeniz gerekir. Dolayısıyla birini tanıyacaksın, o tanıyacağın kişinin başka birine bağlanmamış olması gerekir, bir soy bağı ilişkisinin olmaması gerekir.

Şimdiye kadar gördük soy bağı ilişkileri nasıl kurulduğunu, görmeye devam edeceğiz. En azından şimdiye kadar gördüğümüz itibarıyla bir kere, belirli bir kişinin evliliğin içinde doğmamış olması gerekir veya belli bir kişinin evliliğin içinde ana rahmine düşmemiş olması gerekir. Çünkü evlilik içinde doğduğu anda soy bağı ilişkisi kuruluyor muydu? Evet kuruluyordu. Evlilik sona erse bile, 300 gün boyunca yine takip ediliyordu. O karineyi hatırlayın: 300 güne kadar yine kime bağlı oluyordu?

Soy bağı olarak eski kocaya bağlanmış oluyordu. Yine sonradan evlenmiş olabilirler, onu gördük.

Sonraki evlilikle, daha önce doğan çocuk, o baba ile koca ile soy bağı ilişkisine girmiş olur.

Şimdiye kadar gördüğümüz itibarıyla, en azından bu şekilde bir ilişki kurulmamış olmalıdır, dolayısıyla evlilik dışında doğmuş olmalı. Fakat aynı zamanda, evlilik dışında ana rahmine düşmüş olmalı ve sonradan evlenmemiş olmalıdır. Yani biriyle bir babalık yönünden soy bağı olmamalı ki tanıma gündeme gelebilmeli. Tanıma Engeli deriz biz buna. Mevcut olayda tanıma engelinin bulunmaması gerekir. Herhangi bir süre yok işte, çocuk doğduktan itibaren şu kadar sürede tanıdın, tanımadıysan bu hakkı kaybedersin gibi bir süre yok. Çocuk için de bir yaş sınırı yok, tanınacak kişi için bir yaş sınırı da yok. Dolayısıyla aradan yıllar geçmiş olabilir, 1 yıl 30 yıl vesaire, tanıma yine de mümkün, göreceğiz ileride.

Bunun karşılığında babaya karşı açılabilecek bir babalık davası vardır. Babalık davalarında durum öyle değil. Daha önce söyledik, Orada bir süre çıkacak karşımıza, baba tanımak istediğinde herhangi bir süre engeli yok. Fakat, babaya zorla o ilişkiyi kurdurmak istediğimizde, bir süre çıkacak karşımıza ona dikkat, şahsa bağlı bir haktır söylediğim gibi, başkası onun yerine geçip kullanamaz.

Ayırt etme gücünü bulunması yeterlidir bu hakkı kullanabilmesi için. Dolayısıyla bu genel ilke çerçevesinde sınırlı ehliyetsizlerin bağ kurabilmesi gerekir.

Sayfa 6 / 9

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 28.02.2019 ÇİFT

Fakat TMK Madde 295, özel bir düzenleme getirmiş. Tanıma eyleminde bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin rızası gerekir. Şimdi genel ilkelerimiz vardı hatırlayın; sınırlı ehliyetsizlerin tek başına yapabilecekleri işlemler vardı, şahsa sıkı suretle bağlı, izin veya rızaya gerek olmaksızın kullanabilirler, bu genel ille. Fakat 295. maddede genel ilkelere bir istisna tanımış, şahsa bağlı bir hak olmasına rağmen, tanıma. Eğer, ergin olmayan veya sonradan kısıtlanmış bir kişi bu hakkı kullanacaksa, tek başına kullanabilecek mi? Hayır kullanamayacak. Neden? Özel bir düzenleme var kanunda. Özel bir düzenleme, o genel ilkeye istisna tanıdığı için dolayısıyla onların rızası. Kimlerin?

Yasal temsilcilerin rızası ya da izni. İzin veya onayı gerekli olacaktır.

Kurucu yenilik doğuran bir Hakkın kullanılması ile beraber soy bağı ilişkisi kurulmuş olur başka Herhangi bir şeye ihtiyaç yoktur. Muhatabın bunu kabul etmesine gerek yoktur, işte bu çocuğumdur, çocuk kabul edip etmemek gibi bir durum yoktur, yenilik doğuran bir haktır, kullanıldığı anda sonuç doğurur, geriye yönelik sonuç doğurur. En başından itibaren soy bağı ilişkisi kurulmuş olur, en başından itibaren babası olur, kural olarak geri alınamaz. Zaten yenilik doğuran hakların genel özelliğidir, kural olarak geri alınamaz. İki istisnadan bahsedebiliriz belki: Bir -göreceğiz ileride- vasiyetname ile tanımak mümkün, vasiyetname düzenler. Vasiyetnamenin ne olduğunu 4.sınıfta göreceksiniz; vasiyetnameyi kişi ölmeden önce düzenler, fakat öldükten sonra sonuç doğurur. Böyle bir belgedir, böyle bir irade beyanıdır. Ne düzenleniyor ise orada, ben öldükten sonra sonuç doğursun diyor. O yüzden ölüme bağlı tasarruf olarak değerlendiririz, adlandırırız. Tasarrufun sonuç doğurabilmesi ölüm olayının gerçekleşmesine bağlıdır. Düzenleyen kişi ölecek ve öldükten sonra sonuç doğuracaktır. Dolayısıyla çocuğu olduğunu biliyor ve o çocuğu tanımak istiyor, fakat ben hayattayken ortalık karışmasın diyor. Hangi yönteme başvuruyor? Vasiyet yöntemine. ‘’Ben öldükten sonra ortaya çıksın’’ diyor vasiyetname düzenlemişse, vasiyetname.

Az önceki açıklamalar çerçevesince ne zaman sonuç doğurur? Ölümle sonuç doğurur. Peki ölünceye kadar ne yapabilir? Yine ileride göreceksiniz, o vasiyetnameden kurtulabilir. Vasiyetnameyi düzenleyen yani, vasiyetnameyi geri alabilir. Geri almanın çeşitli yolları vardır. Dolayısıyla bir istisna, vasiyetname ile yapılmışsa tanıma, vasiyetnamenin geri alınması yollarıyla ortadan kaldırılması mümkündür çünkü, yani sonuç doğurmamıştır. ikincisi irade sakatlığı söz konusu ise göreceğiz tanımanın iptali davası. Şimdi irade sakatlığı söz konusu iken, çocuğu olduğunu zannetti, fakat sonradan anladı ki kandırılmış, aslında iradesi bir şekilde sakatlanmış. Eğer irade sakatlığı varsa, geri alma teknik olarak iptal davası açmak suretiyle o tanımanın yetkilerinden kurtulabilir.

Demek ki bu şekilde tanımanın, esasa ilişkin birtakım şartları vardır; başka kişiyle soy bağı ilişkisi olmamalı, tanıyan kişi baba olmalı vesaire. Bir de tanımanın içeriği önemli, yani sen benim çocuğumsun deyince tanımış olmuyor, belirli tanımlarla tanımanın gerçekleşmesi gerek. Diyor ki Madde 295, Fıkra 1, tanıma babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senetle veya vasiyetnamede, vasiyetnamesinde yapacağı beyan ile olur.

Dört tane yol gösteriyor bize 295 .madde.

Nüfus memuruna yazılı beyan, mahkemeye yazılı beyan resmi senet noterde

veya vasiyetname bu yollardan biri ile ancak tanıma mümkündür.

Şunu anlıyoruz, bir kere tanıma için dava açmaya gerek yok, fakat tamamen sözlü beyanlarla olabilecek bir şey değil. Nüfus Müdürlüğü'ne yazılı beyan, mahkemeye yazılı beyan, resmi senet veya vasiyetname. Bu yollardan biriyle ancak tanıma mümkün.

Sayfa 7 / 9

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 28.02.2019 ÇİFT

Vasiyetname ölümden sonra sonuç doğurur, ölümden önce tanımış olsa bile, henüz soy bağı ilişki kurulmaz. Fakat diğer yollarda tanıma gerçekleşmişse, hayattayken sonuç doğuran işlemler oldukları için, diğer tanıma yolları gerçekleştiği anda sonuç doğurur ve geriye yönelik bir şekilde soy bağı ilişkisi kurulmuş olur. Elbette ki ne olacak kişinin baba olduğu? Nüfusa kaydedilecek. Fakat bu durum nüfusa kayıt kurucu değildir, ne zaman gerçekleşir? Soy bağı ilişkisinin nüfusa kayıtla mı gerçekleşir? Hayır nüfusa kayıt, var olan durumu yansıtmalıdır bunu biliyoruz zaten. Bir soy bağı ilişkisi vardır onu nüfusta gösteriyoruz, nüfus kayıtları kurucu değildir. Dolayısıyla tanıma ile beraber sonuç doğar? Nedir o sonuç? Soy bağı ilişkisi kurulur. Kimler arasında? Baba ile çocuk arasında, bir soy bağı ilişkisi, hukuki nesep kurulur.

Peki bu durumdan rahatsız olan biri olabilir mi? Onlara bir yol göstermeli miyiz? Evet göstermeliyiz. TMK. 297, 298, 299, 300.Madde neyi düzenliyor? Tanımanın iptalini düzenliyor. 297.

Madde, tanıyan kişinin iptal hakkını düzenliyor, irade sakatlığı varsa tanımayı iptal edebilirsin, diyor.

Tanıyan, yanılma aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir. İptal davası anne ve çocuğa karşı açılır. Dolayısıyla baba olduğunu düşündü, tanımayı gerçekleştirdi, tanıma gerçekleşti, sonuç doğdu. Fakat sonra baba olmadığını, aslında tanımayı yaparken iradesini sakatlandığını fark etti. İrade sakatlığı bir kişinin kendi kendisine yanılması ya da başka biri tarafından yanıltılması veya korkutulması yollarından biri ile gerçekleşir. Hatasını anladı, o hileyi fark etti veya korkutmanın etkisi ortadan kalktı. Artık bu davayı açabilecek, tanımanın etkisinden kurtulmak istiyorsa Madde 297, baba dışında diğer ilgililerin de hakkından bahsediliyor 298. Maddede. Kimmiş onlar? Ana ve çocuk.

Tanımaya karşı ana da dava açabilir çocuk da açabilir. Hatırlayın, tanıma babanın tek taraflı irade beyanıyla yapılır. Tanıma esnasında annenin buna yapabileceği hiçbir şey yoktur. Ananın bunu kabul etmesi gerekmiyor, kabul şartı yok. Çocuğun da kabul etmesi gerekmiyor, baba tanıdığında sonuç gerçekleşir. Adamla çocuk aynı fikirde olmayabilir, çocuk esasında buna karşı çıkıyor olabilir. Fakat bir kişinin baba olduğunu iddia eden bir kişinin, tek taraflı irade beyanı ile sonuç gerçekleşiyor. İşte bu sonuç, bu sefer anne ve çocuğa dayatılan bir sonuç. Çocukla bir soy bağı ilişkisi kurumuş oluyor, ana da bundan etkileniyor. İşte 298. maddede dava hakkı tanınmış. Hayır ben seni tanımanı tanımıyorum demek yetmiyor, gidecek dava açacak ana, çocuk.

Çocuğun ölümü halinde altsoyu Cumhuriyet Savcısı Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini talep edebilir. Temelde Ana ve çocuk dava hakkına sahip başkaları da sahip, fakat onlar ikincil. Davacı kimdir? Onlar işte çocuğun altsoyu, Cumhuriyet Savcısı Hazine ve diğer ilgililer. Fakat bir şartla onlar devreye girebiliyor, çocuk ölmüşse, çocuk dava süresinde davayı açmadan ölmüşse. Bunun yerine bu davayı onun alt soyu dava açabiliyor, Cumhuriyet Savcısı devreye girebiliyor veya hazineyi temsilen çeşitli kurumlar var, onlar devreye girebiliyor veya başka yetkililer. Mirasçılar olabilir mesela, bu

Çocuğun ölümü halinde altsoyu Cumhuriyet Savcısı Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini talep edebilir. Temelde Ana ve çocuk dava hakkına sahip başkaları da sahip, fakat onlar ikincil. Davacı kimdir? Onlar işte çocuğun altsoyu, Cumhuriyet Savcısı Hazine ve diğer ilgililer. Fakat bir şartla onlar devreye girebiliyor, çocuk ölmüşse, çocuk dava süresinde davayı açmadan ölmüşse. Bunun yerine bu davayı onun alt soyu dava açabiliyor, Cumhuriyet Savcısı devreye girebiliyor veya hazineyi temsilen çeşitli kurumlar var, onlar devreye girebiliyor veya başka yetkililer. Mirasçılar olabilir mesela, bu