• Sonuç bulunamadı

Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir

MEDENİ HUKUK 12.03.2019

MADDE 29- Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir

Yani ben bir arazi içerisinde bir bina oluşturacağım bunun içerisinde bir daire oluşturacağım bu dairenin içinde bir bağımsız bölüm oluşturacağım. Bu bağımsız bölümün satışını gerçekteştireceğim cümlesi bir satış sözleşmesinin konusu olabileceği gibi, bir satış vaadinin de konusu olabilir. Henüz sahip olmadığınız bir taşınmızın satımını satış sözleşmesine de, satış vaadine de konu edebilirsiniz. Bugün bir kefalet sözleşmesi imzalayabilirsiniz veya kefil olmayı vaat edebilirsiniz. Bakınız kefalet sözleşmesi imzaladığınızda Bay Borçlu borcunu ödemediğinde ben 1000 TL kefalet borcu ödeyeceğim dersiniz. Kefalet vaadinde bulunduğunuzda ben gelecekte ben gelecekte bu yönde bu konuda bu tarihte bir kefalet sözleşmesi yapacağım dersiniz. Ön sözleşme gelecekte yapılacak borçlandırıcı işlerle ilgili bir sözleşmenin yapılacağına dair vaattir.

Borçlar kanunu MADDE29:2. fıkrasında bize şunu söylüyor:

... Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, ön sözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.

Yani kefalet sözleşmesi itibariyle nitelikli adi yazılı şekle tabiidir. Taraflar kefalet sözleşmesinin şartlarını belirlemeyebilirler. Arkasından da kefil, kefil olacağı azami meblağı el yazısıyla yazmalıdır. Kefalet talebini el yazısı ile yazmak durumundadır. Borcunun tamamından sorumlu olacağını söylüyorsa mütesilsizdir ifadesini de el yazısıyla yazmalıdır.

yani borcun tamamından doğrudan doğruya birinci dereceden sorumlu olacağını söylüyorsa müteselsil ifadesini el yazısı ile yazmalıdır.

Sayfa 6 / 11

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 12.02.2019

ÖĞRENCİ : Peki hocam kefil olmuyorsa, kefil olma vaadinde bulunuyorsa?

Kefalet sözleşmesi hangi şekle tabii ise kefil olacağına dair bir madde bulunuyorsa, böyle bir ön sözleşme yapılıyorsa bu da aynı şekle tabiidir. Bu çerçevede biz şöyle kefalete dair hükümlere bir bakalım, arkasından da 583. madde 2. fıkrasına bakalım.

MADDE 583- Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Diyor ki, bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunması aynı şekil ve koşullara bağlıdır. Hangi şekil ve koşullara bağlıdır? Birinci fıkrada yazılan şekil ve koşullara bağlıdır. Ön sözleşme çok kilit bir kavram olduğu için, bu ön sözleşme diyen yazarları yerle bir etmişlerdir. Nişanlanma ön sözleşme olsaydı, nişanlanma hangi şekle tabii olurdu? Evlilik sözleşmesinin şekline tabii olurdu. Dolayısıyla demişler ki nişanlanma bir ön sözleşme olamaz, Bir tören olacak, evlendirme memurunun huzuruna çıkılacak, bir saat oturulacak, her iki taraf da evet diyecek şahitler huzurunda. Bu yüzden ön sözleşme diyenleri yerle bir etmişlerdir. Diyorlar ki bir sözleşmede cezai şartlar kararlaştırılabilir mi? Kira sözleşmesi yaptınız, dediniz ki bu sözleşmeye uymazsan şu kadar ceza ödersin. Satım sözleşmesi yaptınız, dediniz ki uymazsan 1000 TL cezai şart ödersin. Eser sözleşmesi yaptınız, inşaatı şu kadar günde tamamlayacaksın tamamlayamazsan geciktiğin her gün için şu kadar cezai işlem ödersin. Bu şekilde cezai işlem kararlaştırılamaz mı? Sözleşme özgürlüğü denen bişey var bal gibi cezai işlem kararlaştırılabilir. Neye dayanarak derseniz borçlar kanunun 179. maddesini okuyabilirsiniz.

MADDE 179– Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.

Demek ki bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda cezai işlem kararlaştırılabiliyormuş. Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.

Peki ön sözleşmeyi yaptınız, satış vaadinde bulundunuz. Gelecekte taşınmazımın sana satışı için tapuda satış sözleşmesini yapacağımı vaat ediyorum. dediniz. Peki biz bu satış vaadi sözleşmesini imzaladık da, sen yarın öbürgün tapuya gelip satış sözleşmesini imzalamazsan ben ne yapacağım? Bay Satış Vaadinde Bulunan'ı baskı almak maksatıyla cezai şart kararlaştırabilir miyiz? Kararlaştırabiliriz. Bunu bilen Borçlar Hukuku yazarları, nişanlanmanın ön sözleşme olduğunu söyleyen yazarlara diyorlar ki, nişanlanmada acaba cezai şart kararlaştırılabilir mi diyorlar .Mümkün mü?

119. madde fıkra 1 diyor ki arkadaşlar: Nişanlılık evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.

Gerçekten de başka türlüsünü düşünebilir misiniz? Bir kişiyle istemediği halde evlenebilir misiniz? O evlilikten hayır çıkar mı? O evlilikten çocuklar dünyaya gelse ne yapacağız biz o çocukları? Nasıl topluma faydalı insanlar haline getireceğiz? Kanun koyucu bununla da yetinmiyor, diyor ki ben bu insanları birazcık daha sınırlayayım. Evlenmeden kaçınma için öngörülen ceza tazminatı ve cayma şartı dava edilemez, diyor. Ancak yapılan ödemeler de geri istenemez. Kısacası ön sözleşme için ceza şartı kararlaştırabilir miymişiz?

Sayfa 7 / 11

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 12.02.2019

Hiç tartışmasız. Herhangi bir sözleşmede ceza şartı kararlaştırabilir miymişiz? Hiç tartışmasız.

Peki nişanlanmada cezai şart kararlaştırabilir miyiz? Kararlaştırılsa bile kanun koyucu ne diyor arkadaşlar? Evlenmeden kaçınma için öngörülen ceza tazminatı ve cayma şartı dava edilemez, diyor. Kimi yazarlar diyorlar ki önsözleşmede cezai şart kararlaştırılsaydı, cezai şart ödenmeseydi dava açılabilir miydi? Hiç tartışmasız. Nişanlamada cezai şart kararlaştırılabilir mi? Evet, belki kararlaştırılabilir. Fakat dava açılamaz.

Arkasından şunu söylüyorlar. Bu ön sözleşme fikrinin savunulmaması gerekir. Çünkü ön sözleşmeden doğan borç yerine getirilmediğinde aynen ifa davası açılabiliyor. Taşınmazı mı satacağım, taşınmazın satışıyla ilgili satış vaadi sözleşmesi yapacağım diyene karşı ne yapılabiliyor? Aynen ifa davası açılıp o satış sözleşmesini yapmasını sağlayacak mahkeme kararı alınabiliyor. Peki, nişanlanmada taraflar birbirlerine neyi vaat ediyorlar. Evlenmeyi vaat ediyorlar. Peki taraflardan biri evlenmiyorum dediğinde aynen ifa davası açabilir misiniz?

Dolayısıyla ön sözleşmeyi savunanları bir kez daha eleştiriyorlar. Bence ön sözleşmeyi kullanan yazarlar, bana göre, bu kadar ağır eleştiriyi hak etmemişlerdir. Onların gönlünden geçen borçlar kanunundaki teknik ifadesiyle değil de, sıradan mantıkla bir ön sözleşmedir.

Ama diğer yazarlar belki onları birazcık yanlış anladılar, belki de eleştirecek yeni bir şeyler çıktı dediler. Aslında ön sözleşme terimini kullananlar bana göre şu mantıkla kullanmışlardır.

Gelecekte yapılacak bir evlenme sözleşmesi var. Bu da ondan önce yapılan bir "ön sözleşme".

Ama vallahi de billahi de ön sözleşme terimini kullandıkları için bin kere pişman olmuşlardır.

Kısacası ön sözleşme görüşü kabul edilebilir mi? Hayır. Sonra bazı yazarlar diyorlar ki nişanlanma ilişkisi şöyle nitelendirilmelidir. Burada tarafların beraber aldığı bir

"karar" vardır. Sözleşme demek istemiyorum, neden? Bir satış sözleşmesinde taraflar birbirini karşılıklı ilgilendiriyordur ama bu iradeler zıt yöndedir. Satıcı, mülkiyeti nakil borcu altındadır;

alıcı, bedeli ödeme borcu altındadır. Bunların beklentisi farklıdır. Tarafların iradeleri bir olsa da beklentileri farklı yöndedir. Nişanlanmada ise iki tarafında aynı yöne giden, evlenmeye giden bir beklentisi vardır. Dolayısıyla bu olsa olsa karar olur. Karar, kişi birliklerinde olur. Örneğin, dernekte, vakıfta, şirket, ortaklık. Fakat burada, bir kişi birlikteliği, kişi birliği yoktur. Dolayısıyla bu görüş de doğru değildir. Karardan bahsedebilmek için temel ilişkinin bulunması gerektiğinden bahsediyoruz. Temel ilişki üzerine, genellikle, oy çoğunluğuyla ortaya çıkan bir beyandan söz ediyoruz. Dolayısıyla karar görüşünü de doktrin benimsemiyor.

Peki arkadaşlar doktrin neyi benimsiyor? Doktrin basitçe, net bir biçimde diyor ki, nişanlanma bir sözleşmedir. Elbette borç doğuran bir sözleşme değildir. Elbette aile hukukuna özgü bir biçimde biçimlendirilir. Bu çerçevede baktığımızda da Medeni kanunun hükümleri çerçevesinde biz Borçlar Kanununun genel hükümlerini nişanlanmaya da uygulayabiliriz. Dolayısıyla burada tam manasıyla bir sözleşme vardır. Ama bu sözleşme tam anlamıyla bir aile hukuku sözleşmesidir. Biz de bu görüşteyiz. Borçlar kanununun genel hükümlerine vurgu yapmak istiyorum. Uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanacak. Borçlar kanununun sondan 3 önceki maddesinde temel başlık TMK ile ilişkisi diyor. Diyor ki, bu kanun Medeni Kanun'un 5. kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır. Özetle nişanlanma nedir? Aile hukukuna özel bir sözleşmedir.

İKİNCİ DERS

Şimdi ise arkadaşlar gelelim ehliyet bahsine. Kimler nişanlanabilecekler, ona dair bilgi vermeye çalışalım. Tam ehliyetli bir kişi, madem MK madde 10 çerçevesinde her türlü hukuki yapabiliyor, çok istisnai durumlar haricinde. Neden çok istisnai durumlar haricinde dedim çünkü evliyse kefalet imzası atacaksa, istisnaları yoksa, eşinin iznini almak zorunda kalacak. Kişi

Sayfa 8 / 11

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 12.02.2019

tam ehliyetliyse MK 10 çerçevesinde yaptığı nişanlanma geçerlidir. Tam ehliyetsizse?

Hemen bir ayrım yapalım. Sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun kişi nişanlanma yaptı, nişanlanma sözleşmesi yaptı. Geçerli mi? Hayır olamaz, tam ehliyetsiz kişilerin yaptığı sözleşmeler kural olarak kesin hükümsüzdür.

ÖĞRENCİ :Neden kural olarak dediniz hocam? Yaptığı eylemle kendinden hükümsüz mü? Hayır, mutlak butlan davası açılması gerekiyor. İleride konuşacağız. Kişi sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun değil de, geçici bir sebepten ayırt etme gücünden yoksun. Acaba bir ayrım yapmamız gerekiyor mu? Yoksa klasik olduğu üzere, madem geçici olarak ayırt etme gücünden yoksun, madem ayırt etme gücünden yoksun o zaman yaptığı nişanlanma kesin hükümsüzdür, diyebilir miyiz? Evet, gerçekten de bazı tartışmalar var doktrinde fakat klasik görüşten ayrılmamak gerektiği görüşündeyim ben.

Geçici de olsa ayırt etme gücünden yoksunun yaptığı nişanlanma kesin hükümsüzdür diyoruz. Gelelim sınırlı ehliyetliye. Hatırlıyor musunuz sınırlı ehliyetliler kimlerdi? Kendine yasal danışman atanmış kişilerdi. Peki acaba MK'da bunu düzenleyen maddede nişanlanmadan bahsedildiğini hatırlıyor musunuz? Yoksa, MK'un bu maddesi daha çok haksal suçları olan, ekonomik bir takım sonuçları olan bir takım hususlar bakımından mı düzenlemeler getiriyordu? Evet, aynen öyle arkadaşlar. MK madde 429'a baktığınızda nişanlanmaya dair bir şey görmüyoruz. Sınırlı ehliyetlinin sınırlandırıldığı maddeler sınırlı sayıdadır. Eğer bu maddelerin içerisinde yer almıyorsa nişanlanma o zaman sınırlı ehliyetli nişanlanmayı tek başına yapabilecek. Demek ki sınırlı ehliyetliler de MK madde 429 çerçevesinde özgürce nişanlanma yapabiliyorlar.

Gelelim sınırlı ehliyetsize. Sınırlı ehliyetsizler hakkına doktrin, bizim şu an okuyacağımız madde üzerine baya kafa yormuş. 118. maddeyi inceleyelim. Nişanlanma, yasal temsilcilerin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz. Nişanlanma nasıl bir haktır? Şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan bir tanesidir. Bununla birlikte kanun koyucu ne yapmıştı? Kanun koyucu bunun evlenme bakımından son derece önemli bir adım olduğunu dikkate alarak, küçükleri ve kısıtlıları korumak adına ne demiştir? Tek başına yapamazsın.

Ancak ve ancak bu kimin izniyle olabilir? Yasal temsilcinin izniyle veya icazetiyle olabilir, demiştir kanun koyucu. Evet şahsa sıkı suretle bağlı bir haktır ama, kanun koyucu bir istisna getirmiştir. Ben maddenin lafzını yorumlayınca böyle anlıyorum. Bununla beraber bazı yazarlar diyorlar ki, hayır şöyle bir yorum yapılmalıdır: Madem ki şahsa sıkı suretle bağlı bir haktır. O zaman geçerlidir. İster anne-babası izin versin ister vermesin. Peki o zaman biz bu maddeyi nasıl yorumlayacağız? Nişanlanma, yasal temsilcinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz. Efendim bu madde nasıl yorumlanmalıymış? Bu madde, nişanlanmanın ekonomik sonuçları bakımından bir yorum getirilmeliymiş maddeye. Nişanlanma madde sonuçları bakımından -izin verilmediği müddetçe- küçüğü veya kısıtlıyı bağlamazmış. Yani yarın öbürgün nişanlanma bozulursa, eğer o nişanlılık ilişkisine küçüğün anne babası izin veya icazet vermediyse o nişanlılık ilişkisini bozan veya haksız yere bozulmasına sebebiyet veren küçük ne ödemeyecekmiş? Maddi ve manevi tazminat ödemeyecekmiş.

Elbette her görüşü saygıyla karşılıyoruz. Ama kendimi şunu sormaktan alamıyorum.

Küçük, cam kırarsa sorumlu mu? Haksız fiillerinden sorumlu mu? Sorumlu. Kalp kırarsa? Sorumsuz mu? Bu kadar basit olması gerekirken niye bu kadar uzatıyorlar? Çok soğukkanlı, çok akademik bir üslupla söyleyecek olursak arkadaşlar, küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerinden sorumlu değiller mi? Evet, sorumlular. Borca aykırı davranışlarından sorumlu değiller mi? Evet, sorumlular. O halde nişanlılık sözleşmesinin ihlalinden de sorumlular mı? Evet, sorumlular. Aslında bana göre hukuku bu. Cam kırarsan sorumlu musun?

Sorumlusun. Kalp kırarsan sorumlu musun? Dolayısıyla, nişanlılık ilişkisini haklı sebep olmaksızın sonlandırırsan maddi veya manevi tazminatı ödersin. Veya davranışlarınla

Sayfa 9 / 11

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 12.02.2019

nişanlılık ilişkisini çekilmez hale getirip, karşı tarafın nişanlılık ilişkisini haklı sebeple sona erdirmesine sebep olursan sonuçlarına katlanırsın. Maddi veya manevi tazminat ödersin.

Dolayısıyla, lafz ve metin bu kadar açık olmasına rağmen bu maddeye böyle bir anlam yükleyemezsiniz. Şimdi hanımefendi gelmiş bana diyor ki Bay X'in kitabını alabilir miyim?

İstediği kişinin kitabı alabilir, istediği kitabı okuyabilir. Yeter ki okusun. Yeter ki ders notlarından okuyarak buraya gelmesin. Diyelim ki Bay X'in kitabında benim biraz önce sevmediğim görüş vardı. Sınıfı geçemez misiniz? Sular seller gibi geçersiniz arkadaşlar. Ben sizin hangi kitabı okuduğunuzu, hangi görüşü benimsediğinizi bilirim ve sizi hiçbir şekilde o görüşü benimsediniz diye kınamam. Siz yeter ki bana gerekçeli, makul cevaplar verin. İster A yazarının görüşünü savunun, ister B yazarının görüşünü savunun, ister benim görüşümü savunun. Hiçkimseye görüş dayatmıyoruz. Burası üniversite. İstediğiniz görüşü benimseyebilirsiniz. Benim asistanım da dahil olmak üzere, sizler de dahil olmak üzere her türlü serbestliğe sahipsiniz.

O zaman arkadaşlar ne yapıyoruz, diyoruz ki bir kısıtlı, ayırt etme gücüne sahip bir kısıtlıdan bahsediyoruz, sınırlı ehliyetsiz. Nişanlanmak istiyorsa -karşı tarafı tam ehliyetliyse- onu bağlamayacaktır. Onu bağlaması için ne gerekir arkadaşlar? Yasal temsilcisinin izni veya icazeti gerekir. Eğer velayet altındaysa nişanlanabilmesi için ne lazım? Anne ve babasının izni veya icazeti lazım. Bunu nereden çıkarıyoruz? MK madde 343 fıkra 1'den, MK madde 342 fıkra 3'ten. Bu maddeler bize ne diyor arkadaşlar? İlk dönem anlattım diye tekrar tane tane okumuyorum. Zekeriya Bey anlatacak diye tekrar tane tane okumuyorum. Sadece şunu söyleyeyim. Ne diyordu kanun koyucu? Vesayet altındaki bir kişinin ehliyetine dair hükümler neye de uygulanır? Velayet altındaki küçük bakımından da uygulanır. Sadece ne istisnadır?

Mahkemelerden izin alınması gerekiyorsa, o istisnadır. Anne ve babanın prensip itibariyle mahkemeden izin alması gerekmez. Vasinin bazı hallerde mahkemeden izin alması gerekir.

Madem bu anlamda bakıldığında kanuni temsilciden bahsettik, acaba temsilci eliyle nişanlanma kurulabilir mi kurulamaz mı, o soru işaretine de yanıt verelim. Ne dersiniz, şahsa sıkı suretle bir hakkın kullanılmasında temsil yasağı var mı yok mu? Temsil yasağı var.

Dolayısıyla küçüğün ad ve hesabına anne ve babası ne yapamaz? Nişanlanma için temsil edemez. Kısıtlıyı, kısıtlı ad ve hesabına nişanlanma için vasisi temsil edemez. Onlarla ilgili yapılacak bir nişanlanma kesin hükümsüzlükle sakattır. Hatta yok hükmünde olduğunu bile söyleyebilirsiniz. Bu anlamda bakıldığında iradeyi temsilci devreye girebilir mi? Ben bugün arabamı bir galeriye versem, satmasını istesem, galeri burada sizin neyinizdir hukuken baktığınızda? İradeyi temsilcinizidir. Ona bir vekalet verirsiniz. Ona bir temsil yetkisi verirsiniz.

O temsil yetkisiyle sizin ad ve hesabınıza arabanızı üçüncü şahıslara satacaktır. Kendisi içinden bir komisyon alacaktır. Peki acaba iradeyi temsilci eliyle nişanlanma kurulabilir mi?

Kurulamaz.

Temsilci kimin iradesini açıklar? Kendi iradesini açıklar. Bu iradeyi açıklarken temsil olunan ad ve hesabına hareket eder. Klasik anlamda temsil budur. Peki bir de haberci diye bir kavram var. Haberci kimin iradesini açıklar? Haber verenin, kendisine o haberi emanet edenin iradesini açıklar. Haberci eliyle nişanlanma ilişkisi kurulabilir mi dersem? Bir mektup zarfının içerisine koysam, şurada bir hanımefendi olsa A isminde, ey hanımefendi sizinle evlenmek istiyorum diye yazsam, mektubun içine koysam, sevgili asistanım Rana'ya versem, Ranacım bunu lütfen A hanımefendiye götürür müsün desem, o da bunu götürüp A hanımefendiye verse, Rana hanım haberci midir, temsilci midir? Habercidir. Kimin iradesini taşır? Kendisine o haberi emanet edenin iradesini taşır. Haberci eliyle nişanlılık ilişkisi kurabilir miyiz? A hanımefendi de bir mektup yazsa, getirse, içinden evet yanıtı çıksa, nişanlanma ilişkisi kurulur mu? Evet kurulur. Tabi benim evli olmadığım ihtimalinde.

Sayfa 10 / 11

1.SINIF ÇİFT-İMECE (ÜCRETSİZ) MEDENİ HUKUK 12.02.2019

Şimdi arkadaşlar şuraya geliyoruz. Normal şartlar altında biz taşınır satımını nasıl yapıyoruz? Bir şekil gerekiyor mu? Biz hukuk eğitimi almamış durumdayken sözleşme diyince kağıt parçası algılarız. Hukuk eğitimi aldığımız andan itibaren biliriz ki yüzlerce sözleşme sözlü olarak yapılır, herhangi bir sıhhat şekline tabii değildir. Çok önemli sözleşmeler vardır, bu sözleşmeler de ancak ve ancak belirli bir şekle göre yapılabilirler. Günde yüzlerce satım sözleşmesi yaparsınız. Ben bugün bir tane su aldım. Su satın alma sözleşmesi yaptım. Kağıt parçası yok ortada ama yaptım. Bir tane tost aldım gerçekten de. Bütün bunları yaptım arkadaşlar. Peki kefil olucam, kefalet sözleşmesi yapabilir miyim? Rana'nın borcuna kefil oluyorum kardeşim, hayırlı olsun, diyebilir miyim? Diyemem. Taşınmaz satışını nerede yapacaksın? Tapuda, yazılı şekilde yapacaksın. Noterde yapacaksınız, satış vaadi yapabilirsiniz ancak ve ancak. Ben gelecekte bu taşınmazın satışını gerçekleştireceğim, buna dair satış sözleşmesini tapuda yapacağım, dersiniz. Noterde yaptığınız ne olur? Satış vaadi olur. Bunun adı ne olur? Ön sözleşme olur. Tapuda yaptığınız satış sözleşmesi olur. O satış sözleşmesi akabinde tapuda tescil işlemleriyle beraber mülkiyet geçer. Bunu gelecek sene konuşacağız.

Şimdi gelelim nişanlanmaya. Nişanlanma acaba nasıl olur? Nişanlanmada tören şart mıdır? Ülkemizin geleneğine göreneğine baktığınız zaman şunu gözlemleyebilirsiniz. Düğün salonu tutmak, herhalde o düğün salonlarında nişanlanmayla ilgili törenlerde yapılabiliyor olsa gerek. Acaba bu nişan töreni şart mı? Aile arasında tören şart mı? Ne bileyim, sağ ele yüzük takmak şart mı? Yüzük olmadan nişanlanma olmaz mı? Tören olmadan nişanlanma olmaz mı?

Bal gibi olur. Nişanlılık ilişkisinin kurulması için herhangi bir sıhhat(geçerlilik) şekli öngörmemiştir. Yani taraflar birbirlerine herhangi bir şekilde evlenme vaadinde bulunursa nişanlanma kurulmuştur diyoruz. Diğer meselelere göz attığımızda, bu açık irade beyanlarıyla olabilir, sözlü olabilir, yazılı olabilir, o filmlerde seyrettiğiniz çok romantik anlarda gördüğünüz gibi, elmas yüzüğün kutusu içinden yüzük çıkar, hanımefendi parmağını uzatır beyefendi takar, hiçbir şey söylemezler birbirlerine sadece ve sadece aşk dolu bakışlarla bakarlar. Birbirlerine evlenmeyi vaat ettiler mi? Hiçbirinin ağzından tek kelime çıkmadı. Benimle evlenir misin demedi. O da ben seninle evleniyorum demedi. Nişanlılık kurulmadı. Kabul edebiliyor musun?

Yani irade beyanları açık olabilir, örtülü olabilir, yazılı olabilir, sözlü olabilir. Hatta arkadaşlar, kanaat verici davranışlarla da, böyle iradeyi ortaya koyan birtakım davranışlarla,

Yani irade beyanları açık olabilir, örtülü olabilir, yazılı olabilir, sözlü olabilir. Hatta arkadaşlar, kanaat verici davranışlarla da, böyle iradeyi ortaya koyan birtakım davranışlarla,