• Sonuç bulunamadı

Yûsuf-ı Meddâh’a Atfedilen Maktel-i Hüseyn ile Hacı Nûreddîn Efendi’nin Hüseyn’in Makteli Adlı Eserinin Karşılaştırılması

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Türk edebiyatında “maktel” türünde bilinen ilk eser, Yûsuf-ı Meddâh’a nisbet edilen “Maktel-i Hüseyn” dir. Nûreddîn Efendi’nin Hüseyn’in Makteli adlı eseri, gerek şekil gerekse muhtevası bakımından incelendiğinde “Maktel-i Hüseyn” ile büyük benzerlikleri görülür. Karahan, Hacı Nûreddîn’in muhtevâ bakımından Kastamonulu Şâzî30’yi, üslup ve rûh itibariyle ise Süleyman Çelebi’yi taklide özendiğini söyler. Nûreddîn Efendi’den seçtiği dört beyti Maktel-i Hüseyn ile karşılaştırarak verdikten sonra, Süleyman Çelebi’nin şâir üzerindeki tesirini de yine mukâyeseli olarak verir 31:

İy èazízler işte başlaruz söze Bir vaãiyyet úılaruz illÀ size

Bu vaãiyyet kim direm her kim ùuta Ol kişi ímÀn ile riólet ide

(Hüseyn’in Makteli, 35-36)

İy èazízler işte başlaruz söze Bir vaãiyyet úılaruz illÀ size

Ol vaãiyyet kim direm her kim ùuta Misk gibi úoúusı cÀnlarda tüte (Vesîletü’n-Necât, 33-34)32

30

Kastamonulu Şâzî ve Yûsuf-ı Meddâh’a aynı eser nisbet edilmektedir. 31 Karahan,

Anadolu Türk Edebiyatında Maktel-i Hüseynler, s. 26.

Çalışmamızın bu kısmında biz Maktel-i Hüseyn ile Hüseyn’in Makteli adlı eserlerin muhtelif bölümlerinden seçtiğimiz örneklerle, eserleri önce şekil daha sonra da muhteva açısından karşılaştıracağız.33 Böylece Nûreddîn Efendi’nin söz konusu eserden etkilenme derecesini ortaya koymaya çalışacağız.

3.1. Şekil

Yûsuf-ı Meddâh’a nisbet edilen “Maktel-i Hüseyn” ile Nûreddîn Efendi’nin “Hüseyn’in Makteli” adlı eseri mesnevî nazım şekliyle ve arûz vezninin Remel bahrinin Failâtün Fâilâtün Fâilün kalıbıyla yazılmıştır. Ayrıca iki eserde de kullanılan ikinci kalıp hezec bahrinin Mefâîlün Mefâîlün Feûlün kalıbıdır. Her iki eserde de mesnevî nazım şekli devam ederken aralarda gazellerin yer aldığı görülür.

Yûsuf-ı Meddâh’ın eseri 2824 beyit, Nûreddîn Efendi’ninki ise 1745 beyittir. Buna paralel olarak “Maktel-i Hüseyn”de 27 adet gazel bulunurken, Nûreddîn Efendi’nin eserinde 4 adet gazel yer alır. Her iki eserde dikkat çeken bir başka husus redif seçimindedir. Başka kelimeler de kullanılmakla beraber “gerek” kelimesinin redif olarak sıklıkla kullanıldığı görülür.

Yûsuf-ı Meddâh eserinde Kerbelâ hâdisesini on mecliste ele alır. Bu durum Nûreddîn Efendi’nin Maktel’i için de geçerlidir. Her iki eserdeki meclislerin yer alış düzeni ise şu şekildedir:

Maktel-i Hüseyn’deki 1 ve 2. meclisler Hüseyn’in Makteli’de 1. mecliste

Maktel-i Hüseyn’deki 3. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 2. mecliste Maktel-i Hüseyn’deki 4. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 3. mecliste Maktel-i Hüseyn’deki 5. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 4. mecliste Maktel-i Hüseyn’deki 6. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 5. mecliste Maktel-i Hüseyn’deki 7. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 6. mecliste Maktel-i Hüseyn’deki 8. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 6. meclisin sonu ve 7. mecliste

Maktel-i Hüseyn’deki 9. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 8. mecliste Maktel-i Hüseyn’deki 10. meclis Hüseyn’in Makteli’nde 9 ve 10. meclislerde yer alır.

33

İki eser arasında yaptığımız karşılaştırmada, Yûsuf-ı Meddâh’a atfedilen Maktel için Kenan Özçelik tarafından hazırlanan Yûsuf-ı Meddâh ve Maktel-i Hüseyn (İnceleme-Metin-Sözlük)

3.2. Muhteva

“Maktel-i Hüseyn”deki ilk bölüm (1-39. beyitler) tevhîd ve münâcât içeriklidir. Bu kısım “Hüseyn’in Makteli”nde de bulunur (1-38. beyitler). Burada dikkat çeken husus, beyit sayılarının birbirine yakınlığıdır.

Birinci meclise iki eserde de Hz. Peygamber’in irtihâlinden sonra başa geçen dört halife ile başlanır, Âl-i Ümeyye’nin başa gelişi, Yezid’in tahta oturması ve Hz. Hüseyin ile devam edilir.

“Maktel-i Hüseyn”in birinci meclisinde Hâricîler, isimleri verilerek anlatılmıştır (95-103). “Hüseyn’in Makteli”nde ise bu isimlerin yer almadığı görülür. Bu durum eserin bütününe teşmil edilebilir. “Maktel-i Hüseyn”de şahıs adları teferruatıyla verilirken, Nûreddîn Efendi bunları nisbeten eserine almaz.

Kişilerin şiirle konuşturulması “Maktel-i Hüseyn”de çok görülür. Nûreddîn Efendi’nin eserinde ise bu kısımlar çok daha azdır. Örneğin “Maktel-i Hüseyn”de 4. mecliste yer alan “Şi’r, Şi’r-i Seyyid, Şi’r-i Hurr; 5. meclisteki Şi’r-i Hüseyn; 6. mecliste bulunan Şi’r-i Ebûbekr-i Ali, Şi’r-i Abbâs, Şi’r-i Hüseyn, Şi’r-i ma’sûm, Şi’r-i Ali ibn-i Hüseyn” gibi bölümler “Hüseyn’in Makteli”nde yoktur. Nûreddîn Efendi olayları anlatırken “Maktel-i Hüseyn”e göre bazen takdim-tehir yapar. Hz. Hüseyin ile Şimr arasındaki diyalog buna örnek olarak verilebilir.34

Verdiğimiz bu bilgilerden sonra her iki eserin tümünden seçerek yaptığımız aşağıdaki karşılaştırma, eserler arasındaki ilişkinin boyutunu göstermesi açısından önem taşımaktadır:

Yûsuf-ı Meddâh’a Atfedilen Maktel’i Hüseyn Áòirine irdi èömri nÀgehÀn

Vaãl úıldı Tañrı dergÀhında cÀn (48) äoñra çün Ál-i Ümeyye geldiler Mülki bunlaruñ elinden aldılar (62) Birbiriyle görüşüp aàlaşdılar

Bir zamÀn fürúat şarÀbın içdiler (175) Müslim eydür iy yarenler key bilüñ Bu işi key íóùiyÀù ile úıluñ

Eytdiler kim PÀdişÀh-ı lÀ-yezÀl Ol Úadím ü ÚÀdir ü ol bí-zevÀl

Bize furãat vire nuãret bulavuz ÒÀricíden dÀdumuzı alavuz

Uş yine senüñ úatuñda iy ulu Úılalum beyèat úamu kiçi ulu

Yetmiş iki pehlevÀn idi bular Müslim-ile bile beyèat úıldılar

Úaldı Müslim anda on beş gün tamÀm Ol cemÀèat ulu kiçi òÀã u èÀm

Ol yarenler gice gündüz bir birin

Müslim’e gelürler idi her günin (177-183) Müslimüñ oàlanların bulsam gerek İledüben mÀl ü mülk alsam gerek (503) Òaricíler üşüp anı ùutdılar

Ol arada pÀre pÀre etdiler (1193) Eytdi èammum ne úılayum baña ãu Ùop buñaldum ãusuzın iy ník-òÿ

Bir içim ãu olsaydı ben bugün

İşbu òalúı úılur-ıdum ser-nigÿn(1342-43) Kendüye eydür Óüseyn içmedi ãu Nice içem ben revÀ ola mı bu (1583) Na’ra urdı döndi cevlÀn eyledi Vaãf-ı óÀlin şièr idüben söyledi (1769) Bir içim ãu vir elüme sen benüm Kim óelÀl idem saña bu dem úanum

Ùanıú olsun saña Rabbü’l-èibÀd Áòiretde úılmayam ben seni yÀd

Hem dedeme ben şikÀyet itmeyem

İşbu işüñden óikÀyet itmeyem (1872-1874) Hem Óüseynüñ gevdesinden geldi ün Didi baba uşda yatur ol zebÿn (2014)

Seyyid eydür dilegim senden budur Babamuñ başını sen baña buyur

Pes Yezíd eydür revÀ úıldum bunı

Daòı nedür dilegüñ göster úanı (2649-2650) äoñra ÀàÀz eyledi ol vaãf-ı óÀl

Óaú aña virmiş feãÀóat pür-kemÀl (2693) Yaàdı ùolı yaàmurile esdi yil

İndi ùaàlardan Dımışú üstine sil (2742)

Hacı Nûreddîn Efendi’nin Hüseyn’in Makteli Adlı Eseri èÖmri anuñ oldı Àòir nÀgehÀn

Teslím itdi Tañrı dergÀhına cÀn (62) äoñradan Ál-i Ümeyye geldiler Taòtlarını ellerinden aldılar (70) Birbiriyle görüşüp aàlaşdılar

Bir zamÀn fürúat şarÀbın içdiler (165) Müslim eydür iy yarenler key bilüñ İşbu işi íóùiyÀù ile úıluñ

Didiler kim PÀdişÀh-ı lÀ-yezÀl Ol Úadím ü ÚÀdir ü ol bí-zevÀl

Bize furãat vire nuãret bulavuz ÒÀricíden dÀdumuzı alavuz

Òoş sizüñ biz úapuñuzda iy ulu Úılalum beyèat olalum baòtulu

Yetmiş iki pehlevÀn idi bular Müslim ile anda beyèat úıldılar

Úaldı Müslim anda on beş gün tamÀm Ol cemÀèat ulu küçük òÀã u èÀm

Ol yarenler gice gündüz bir birin

Müslim’e gelürler idi bir birin (168-174)35 Müslimüñ oàlanların bulsam gerek Öldürüben mÀl ü mülk alsam gerek (302) Òaricíler üşüp anı ùutdılar

Úılıç ile pÀre pÀre etdiler (724) Didi iy èammí meded Àh baña ãu Key buñaldum ben ãusuz iy ník-òÿ

Bir içim ãu olsa idi ben bugün

Hep úılurdum bu çeriyi ser-nigÿn (810-811) Yine eyder ki Óüseyn içmedi ãu

Nice içem ben revÀ ola mı bu (844) Na’ra urdı döndi cevlÀn eyledi Şièr içre vaãf-ı óÀlin söyledi (979) Bir içim ãu virsen aàzıma benüm Kim óelÀl ide idim saña úanum

ŞÀhid olsun saña Rabbü’l-èibÀd Áòiretde úılmayam ben seni yÀd

Rÿz-ı maóşerde şikÀyet itmeyem

İşbu óÀlüñden óikÀyet itmeyem (1034-1036) Çün Óüseynüñ gevdesinden geldi ün Didi baba işte yatur ol zebÿn (1108) Seyyid eydür dilegim senden budur Babamuñ başını girü baña vir

Pes Yezíd eydür revÀ úıldum anı Daòı nedür dilegüñ iste anı (1361-1362) äoñra ÀàÀz eyledi vaãf-ı Resÿl

Óaú aña virmiş feãÀóatda kemÀl (1379) Yaàdı yaàmur ùolu ile esdi yel

İndi ùaàlardan Dımışú üstine sel (1396)