• Sonuç bulunamadı

31 Mayıs-01Haziran 2013

Belgede ÇALIŞMA RAPORU (12-13 NİSAN (sayfa 105-110)

GENEL TEMSİLCİLER KURULUNA

Öncelikle Hatay-Reyhanlı’daki terör saldırısını kınıyor, hangi amaç ve kim tarafından yapılmış olursa olsun lanetliyoruz. Ebetteki bu ve benzeri saldırılar, savaş, kan, kin ve nefret üzerinden halkları katleden savaş baronlarının işine yaramaktadır.

AKP’nin kullandığı şiddet ve savaş diline, çıkarcı, pragmatik ve ne olduğu bilinmeyen programlarına takılmadan, tüm demokrasi güç-lerinin barıştan yana tavır geliştirmeleri önemlidir. Siyasal İktidarın zihniyeti barış sürecine katkı sunmaktan uzak olduğu gibi, samimi de değildir. “İleri demokrasi” söylemini her fırsatta dile getiren AKP, gelişen bu süreçte bir koyup üç almayı hedeflemektedir.

Biliyoruz ki, Kürt sorununun çözümü tüm Türkiye toplumunun talebidir. Özellikle uzun süreli çatışmalı dönemden sonra, barışın ek-mek ve su kadar gerekli olduğu açıktır. Barış sürecinde Türkiye halk-larının özgürlüğü barış içerisinde bir arada yaşamayı benimsemekten ve bu mücadeleyi yürütmekten geçmektedir.

Yıllardır bu topraklarda akan kanın durması ve bir arada yaşam zeminlerinin güçlenmesi için mücadele yürüten emek ve demokrasi güçlerinin şimdi inisiyatif almasının, barışı, toplumsal zeminlerde aşa-ğıdan inşa etmesinin zamanıdır.

Silahların susması, barışın sağlanması, diğer toplumsal sorun-ların tartışılmasına ve sınıf mücadelesinin yükselmesine de katkı verecektir.

Ne var ki, AKP’nin bir yandan “barış ve müzakere” derken, bir yandan da hala şiddet ve savaş dilini kullanmakta ısrar etmesi, ege-men sınıf siyasetinin izinde yerel ve bölgesel olası planlar veya gele-cekte önümüze gelebilecek diğer olasılıklar, otuz yılı aşkın bir süredir on binlerce insanımızın ölümüne sebep olan savaşın karşısında dur-mamıza engel olmamalıdır.

Değerli arkadaşlar;

Bugün, emek mücadelesinin yaratmış olduğu değerler ve mücadele tarihi; faşizmin, emperyalizmin, savaşın, baskının ve emek sömürüsü-nün kurulu düzenine ve bu düzenin yürütücüleri siyasal iktidara karşı sürdürülen kararlı bir mücadelenin tarihidir.

V. Olağan Genel Kurulu 106

KESK’in tarihi; ağır bedeller ödeyerek sürdürdüğümüz emek, de-mokrasi, eşitlik, özgürlük, barış ve AKP eliyle inşa edilen neoliberal, dini muhafazakar, ırkçı ve otoriter bir düzene karşı vermiş olduğu mücadele tarihidir.

2002 yılından bu yana devam eden AKP iktidarı, öncüllerinden teslim aldığı emek ve demokrasi düşmanı uygulamalarını, her geçen gün biraz daha arttırarak ve yeni hak gasplarını hayata geçirerek de-vam etmektedir.

Özelleştirme, taşeronlaşma, yeni personel almama, ücretli personel uygulaması, geçici süreli sözleşmeli personel çalıştırma, geçici mev-simlik işçi, düşük ücret politikası, sürekli olarak emekçilerin kazanıl-mış haklarının gaspı gibi uygulamalarla kamu istihdamı son yıllarda önemli ölçüde daraltılmış, güvencesiz çalıştırma yaygınlaştırılmıştır.

Demiryolu hizmeti veren TCDD’nin ve posta hizmeti veren PTT’nin sermayeye peşkeş çekilmesi, Enerji ve Maden sektöründeki özelleştir-meler ise bu sürecin halkaları olmuştur.

Bugün gelinen noktada kamu hizmetlerinin alınır satılır bir mala, hizmet birimlerinin ticarethaneye, bu hizmetten yararlanması gere-ken yurttaşların müşteriye, kamu hizmeti sunanların ise ücretli kö-lelere dönüştürülmesinde önemli mesafe kaydedilmiştir. Bu sürece direnilmediği ve bu süreci boşa çıkartacak politikalar üretilmedikçe bu sürecin devam edeceği bilinmelidir. Gelinen süreçte; Kamu yararı-nın yerine, piyasayararı-nın ihtiyaçlarıyararı-nın temel alındığı bu düzende, kamu emekçilerinin istihdam biçimleri de alt üst olmuş, her türlü müdaha-leye açık hale getirilmiştir.

Bu değişikliklerle kamu emekçilerinin 6111 sayılı Torba yasa ile daha da sınırlandırılan iş güvencesini hedef alan gelişmeler özellikle son dönemde yoğunluk kazanmıştır. AKP iktidarınca gündeme getiri-len Kamu Personel Rejimi değişikliklerinin ve bu çerçevede 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yeni düzenlemeler yapılması çalışma-larının hedefinde, kamu emekçilerinin sınırlandırılan iş güvencesinin olduğu bilinmektedir.

12 Nisan 2013 tarihinde gerçekleştirilen Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısının gündemine usulsüz-hukuksuz bir şekilde eklenen

“personel statülerinin değerlendirilmesi, rotasyon, disiplin cezalarının yeniden düzenlenmesi ” gibi olağan olmayan gündemler AKP’nin ni-yetini tartışmasız bir şekilde ortaya koymuştur. AKP iktidarının sınırlı iş güvencemizi ortadan kaldırmak için kamu emekçilerinden gizlediği

V. Olağan Genel Kurulu 107

bir ajandasının olduğu ve bu konuda hummalı bir çalışma yürüttüğü kamuoyunca ve emek örgütlerince de bilinmektedir.

Konfederasyonumuzun, kamu emekçilerinin kazanılmış en önem-li hakkı olan iş güvencesini hedef alan saldırılara karşı tutumu nettir.

Genel Kurul kararlarımızın, yetkili organlarımızın karar ve önerileri-nin rehberliğinde sürdürdüğümüz mücadelemizde, iş güvencemizi he-def alan saldırılar karşısında sessiz kalmayacağımız, hizmet üretimin-den gelen gücümüzü kullanmakta tereddüt etmeyeceğimiz kamuoyu tarafından bilinmektedir.

Yaşanan tüm bu gelişmeler, çalışanları 19. yüzyıl kölelik koşulları-na itmek isteyenlere karşı sürdürdüğümüz mücadelemizi yükseltmek-ten başka çıkar yol olmadığını göstermektedir. Başta iş güvencemiz olmak üzere kazanılmış haklarımızı ortadan kaldırmaya yönelik saldı-rılara karşı; “herkese güvenceli istihdam ve ücret güvencesi” talebiyle her türlü eylemi hayata geçireceğimiz bilinmelidir. Bu konuda 05 Ha-ziran 2013 tarihinde bir günlük uyarı GREVİ yapacağız .

Tüm kamu emekçilerini, sendikamız ESM, KESK ve bileşenlerini zorlu bir mücadelenin beklediğini bilerek, kararlılığımızın sürdürül-mesinin her zamankinden daha önemli olduğu bir dönemden geçi-yoruz. Kazanılmış vazgeçilmez haklarımızı hedef alan saldırıların yo-ğunlaştığı bu hassas dönemde, kamu emekçileri sendikal hareketinin yapı taşı, fiili meşru mücadelenin açık adresi olan örgütümüzün görev ve sorumlukları daha da artmıştır.

Bunların yanı sıra daha önceki GTK’da belirttiğimiz gibi, bugün sendikamız için en önemli sorunlardan birisi de, özelleştirme yoluyla işyerlerimizin teker teker yok edilmesidir. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, özelleştirmelerin ilk başladığı yıllardan itibaren yeteri ka-dar direnç gösteremediğimiz için, bugün özelleştirmeler tüm hızıyla devam etmektedir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Boğaziçi Elekt-rik (İstanbul Avrupa yakası) Gediz ElektElekt-rik (İzmir-Manisa) Akdeniz Elektrik (Antalya-Burdur-Isparta) dağıtım bölgelerinin özelleştiril-mesini gerçekleştirmiştir. Bu işyerinde çalışan arkadaşlarımız havuza alınmış ve tercih ettikleri üç ildeki herhangi bir Kuruma naklen tayin edileceklerini beklemektedirler.

Diğer özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerinden, İstanbul Ana-dolu Yakası, Toroslar Elektrik, Dicle Elektrik ve Van gölü Elektrik’nin özelleştirilmesi de gerçekleştirilmiştir. Yine bu işyerinde çalışan ar-kadaşlarımız da muhtemelen Haziran veya Temmuz ayında havuza alınacaklardır.

V. Olağan Genel Kurulu 108

Özelleşen bu kurumlarda Boğaziçi Elektrik (İstanbul Avrupa ya-kası), Gediz Elektrik ve Akdeniz Elektrikte yaklaşık 100 üye arkadaşı-mız havuza alınmıştır. İstanbul Anadolu Yakası, Toroslar, Dicle, Van gölü Elektrikle birlikte toplam 391 üye havuza alınmış olacaktır.

Bu özelleşen kurumlardan sonra sıra termik santrallere ve termik santrallere kömür sağlayan linyit sahalarına gelecektir. Termik santral ve linyit kömür sahalarının tamamen satışı ile devir sürecinin tamam-lanması, iktidarca 2015 yılı sonu olarak belirlenmiştir.

İş kolumuzun, özelleştirmelerle iç içe olması nedeniyle önümüzde-ki dönemde üye kayıplarının yoğun bir şeönümüzde-kilde yaşanacağı açıktır. Bu nedenle, işin mali boyutu da sendikamızın varlığını sürdürmesi açı-sından hepimizi düşündürmelidir. Bu süreçte GTK’mız, Şubelerinin özgün koşullarını tartışmalı, farklı örgütlenme modelleri ve şubelerin yeniden yapılandırılması dahil bugünden itibaren gündemimize al-malıdır. Bu konuda genel kurul belirleyici olmakla beraber GTK’mız ilkesel kararlar almalıdır.

KESK’e yapılan baskı ve saldırılar da tüm hızıyla devam etmek-tedir. Buna bağlı olarak bazı işyerlerimizde örgütlenme çalışmala-rı yapan üyelerimize birim amirlerince görevlendirilen güvenlik gö-revlileri baskı yaparak örgütlenme çalışmalarımız engellenmektedir.

Tutuklu arkadaşlarımız biran evvel mahkemelere çıkartılarak serbest bırakılmalıdır.

Örgütlenmeyi pekiştirecek olan araçlardan biri de eğitimdir. Şu-belerimizin yaptığı eğitim çalışması üye diyalogunun gelişmesi açı-sından önemlidir. Sendikal eğitimin var olan kadroların motivasyo-nunu artırarak, kamu çalışanlarıyla olan ilişkilerde, yarar sağladığı bilinmektedir.

2014-2015 dönemini kapsayan Toplu Sözleşme görüşmeleri 2013 Ağustos ayında gerçekleştirilecektir. Yaklaşan toplu sözleşme sürecine hazırlık çerçevesinde şubelerimizden gelen toplu sözleşme talepleri ortaklaştırılarak KESK Genel Merkezine gönderilmiştir. Toplu Söz-leşme sürecinde KESK bütünselliği içerisinde Genel Merkez ve Şube-ler olarak üzerimize düşen çalışmayı ve katkıyı vereceğimizden kuşku duymuyoruz.

AKP iktidarının kurmuş olduğu baskıya rağmen, işçi sınıfındaki kıpırdanış umut vericidir. Türk Hava Yolları ve Metal işçilerinin gre-vi, sendikalaştıkları için Pak Maya ve Güçlü İplikteki işten atılanların vermiş olduğu işe dönüş mücadelesi, BMC, DEBA tekstil ve Şeker Piliç

V. Olağan Genel Kurulu 109

deki işçilerin, tazminat hakları için verdikleri mücadele, gelecekte; işçi sınıfı mücadelesinin büyüyerek devam edeceğinin bir göstergesidir.

Ancak; siyasal iktidarla ilişkisi olan sendikacıların Çay Kurda alınan grev kararını engelleyerek grevi yaptırmamaları düşündürücüdür.

Kadına yönelik şiddet ve cinayet her geçen gün artmaktadır. Ata-erkil bakış açısı, yaşamın her alnında kadını baskıya ve şiddete maruz bırakıyor. Son 3 yılda yaklaşık 666 kadının öldürülmesi yetmiyor-muş gibi, savcılar ve hâkimler, kadın katillerini koruyan, cinayetleri meşrulaştırmaya çalışan kararlar veriyor. Ölüm tehlikesiyle yüz yüze kalan kadınların savcılıklara sundukları koruma talepleri çoğu zaman sonuçsuz kalıyor veya koruma kararı verilen kadınlar korunamıyor.

Kadınların; cins ayrımcılığına karşı verdiği mücadeleyi sınıf mücade-lesi ile birleştirerek daha da güçlendirmesi gerekmektedir.

AKP iktidarı, ülkemizin derelerini satarak, betonlaştırıp ekolojik dengeyi bozduktan sonra HES’lerle enerji sorununu çözemeyeceğini anlamıştır. Ancak, bu sefer enerji sorununu, canlıları ve doğayı yok etme pahasına nükleer santrallerle çözmek istiyor.

Sözün kısası; Kamuda CEO’lara, Hükümet Memurluğuna, Per-formansa Göre Ücretlendirmeye, Kadrolaşmaya, Rotasyona, Es-nek Çalışmaya, İş Güvencemizin elimizden alınmasına, Özelleştir-melere, HES’lere ve Nükleer santrallerle karşı etkin bir mücadele yürütmeliyiz.

Saygılarımla.

ESM YÖNETİM KURULU

V. Olağan Genel Kurulu 110

31 MAYIS-1 HAZİRAN 2013

Belgede ÇALIŞMA RAPORU (12-13 NİSAN (sayfa 105-110)