• Sonuç bulunamadı

DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ VE POLİTİKALARININ İHRACAT AÇISINDAN ANALİZİ

2.2. Döviz Kuru Politikaları ve İhracat

2.2.1. Araç Olarak Döviz Kuru Politikaları ve İhracat

2.2.1.1. Devalüasyon ve İhracat

2.2.1.1.2. Massetme (Toplam Harcama) Yaklaşımı

Devalüasyon konusunda esneklik yaklaşımına dayanan geleneksel açıklamalar birçok iktisatçı tarafından eleştirilmiştir. En önemli eleştiri konusunu da dış ticarete giren malların arz, talep ve fiyatları dışında kalan tüm ekonomik değişkenlerin sabit varsayılması oluşturmaktadır.

Massetme yaklaşımı bu eksikliği gidermek için ortaya atılmıştır. Massetme yaklaşımı her ne kadar esneklik yaklaşımına alternatif olarak geliştirilmiş olsa da gerçekte bu analizin devamı niteliğindedir. Massetme yaklaşımında, ithalat ve ihracat esnekliklerinin yüksek olduğu kabul edilmektedir. Massetme yaklaşımında devalüasyonun dış dengeyi sağlayıcı etkileri milli gelir üzerinde yaptığı değişmeler yoluyla açıklanmaktadır. Massetme yaklaşımına göre, dış ticaret açığı bir ülkenin tüketim, yatırım ve kamu harcamalarının, toplam üretimden daha fazla olması demektir. Devalüasyonun ticaret bilânçosu ve yurtiçi gelir etkileri arasındaki ilişkiyi topluca irdeleyen massetme yaklaşımında kullanılan temel denklem milli gelir denge koşulu;

Y ≡ C + I + G + X - M şeklindedir.106

105 Güran, 1987, a.g.e., ss.74-75

106 Y: toplam üretim, C: tüketim harcamaları, I: yatırım harcamaları, G: kamu harcamaları, X: ihracat, M: ithalat

Denklemde (C + I + G), massetme olarak tanımlanmaktadır ve A ile ifade edilir. (X – M) ise ihracat ile ithalat arasındaki fark olup B ile ifade edilmektedir. Bu durumda milli gelir denge koşulu

Y ≡ A + B olarak yazılabilir.

Dış ticaret dengesini ise; B ≡ Y – A şeklinde ifade edebiliriz. Buradan da anlayabileceğimiz gibi, dış ticaret bilânçosundaki açık veya fazla gibi sonuçlar ülkenin üretimi ile tüketimi arasındaki farktan kaynaklanmaktadır.

Dış ticaret bilânçosunda dengenin sağlanabilmesi için yurtiçi üretim ve yurtiçi harcamaların Y ≡ A birbirine denk olması gerekir. Yurtiçi üretim, yurtiçi harcamalardan küçük ise ( Y < A) dış ticaret bilânçosu açık vermektedir. Yurtiçi üretimin yurtiçi harcamalardan büyük (Y > A) olması durumunda dış ticaret bilânçosu fazla verecektir.

Ticaret bilânçosunun pozitif kalıntı vermesi durumunu ( Y > A) massetme yaklaşımını geliştiren S.Alexander bunu ekonomide bir gömülemenin varlığı (Hording) ile açıklamıştır. Bu durumda dış ticaret dengesi;

B ≡ Y – A ≡ H şeklini alır. (H = gömüleme)

Döviz kurlarındaki değişimin ticaret bilânçosu üzerinde meydana getireceği etki,

∆B ≡ ∆Y – ∆A ≡ ∆H şeklinde gösterilir.

S.Alexander’ın gelir-massetme yaklaşımı, Keynes’in gelir modeliyle farklılık göstermektedir. Alexander’ın marjinal massetme eğilimi (δ), Keynes modelindeki marjinal tüketim eğilimi (c) ve marjinal ithal eğiliminin (m) yanı sıra marjinal yatırım eğilimini (i) de kapsamaktadır. Alexander’ın yaklaşımında, marjinal massetme eğilimi (δ) ile marjinal tasarruf eğiliminin (s) toplamı bire eşittir.

Massetme yaklaşımındaki marjinal tasarruf eğilimi, Keynes modelinkinden küçüktür. Çünkü ilave gelirin bir kısmı da yatırıma gitmektedir. Diğer taraftan Alexander’ın yaklaşımında marjinal tasarruf eğilimi sadece yatırıma gitmeyip, iddihar edilen gelir miktarına ilişkin bulunmaktadır. Bu nedenle Alexander, marjinal tasarruf eğilimi (s) yerine marjinal iddihar eğilimi (h) kavramını kullanmaktadır.

δ = (∆C / ∆Y) + (∆I / ∆Y).

δ = marjinal massetme eğilimidir. Gelirdeki bir birimlik değişmenin massetme üzerindeki etkisini göstermektedir.

h = marjinal iddihar (gömüleme) eğilimidir. Gelirdeki değişmenin gömüleme üzerindeki etkisini gösterir.

δ + h = 1 dir. Bu koşullar altında; δ < 1 ⇒ h > 0 dır.

δ > 1 ⇒ h < 0 dır. (Bu durum gömülemenin çözülmesidir). Bu durumda devalüasyonun ticaret bilânçosu üzerindeki etkisi;

∆B ≡ (1 – δ)∆Y – βA ≡ ∆H şeklinde ifade edilir.

Yaklaşımda devalüasyonun dış ticaret bilânçosu üzerindeki etkisi gelir üzerindeki ve gelir yolu ile etkiler [(1 – δ) -∆Y] ve massetme üzerindeki dolaysız etkiler (βA) olmak üzere iki bölümde incelenmektedir.107

Devalüasyonun hem gelir üzerinde hem de gelir yoluyla massetme üzerindeki etkisi i) atıl kaynaklar etkisi ii) dış ticaret yolu ile etki olmak üzere ikiye ayrılır. Atıl

kaynaklar etkisinin ortaya çıkabilmesi için ekonominin eksik istihdamda olması

gerekir. Bu durumda yapılan devalüasyon ile ortaya çıkan fiyat etkisi hem ihraç

mallarına hem de ithal ikamesi mallara olan talebi arttırır.108 Bu talep artışı üretimi artırır. Üretimdeki bu artış marjinal massetme eğilimine bağlıdır. Ekonomi tam istihdamda olması bu durumda atıl kaynaklar etkisi ortaya çıkmayacak, bunun yerine devalüasyon enflasyonist bir etki doğuracaktır. Dış ticaret yoluyla etkide ise; yapılan bir devalüasyon ticaret yoluyla Y’yi (toplam üretimi) oradan massetmeyi etkiler. Devalüasyona bağlı olarak ticaret bilânçosundaki ilk iyileşme, tersine çevirici gelir etkileri nedeniyle azalmış olacak ve bu nedenle ticaret bilânçosundaki nihai iyileşme, başlangıçtaki iyileşmeden, gelirdeki uyarılmış artışa bağlı olarak bu bilânçoda ortaya çıkan kötüleşme kadar az olacaktır.

Devalüasyonun massetme üzerindeki dolaysız etkileri (βA) tam istihdam durumunda ortaya çıkar ve fiyatlar üzerinde etkilidir. Bu dolaysız etkileri; nakit depoları etkisi, gelirin yeniden dağılımı etkisi, para yanılgısı etkisi, fiyat bekleyişlerinin etkisi, yüksek yatırım maliyetlerinin etkisi ve teorik bir imkan şeklinde altı madde altında toplanabilir. Nakit depoları etkisi, devalüasyon yapılınca tam istihdam durumunda fiyatlar genel seviyesi aratacaktır. Para arzı sabit durumda iken bu durumda nakit depolarının reel değeri düşer. Bu ise massetmeyi azaltır. Massetme azalınca ise ödemeler bilânçosu iyileşecektir. Gelirin yeniden dağılımı

etkisi, devalüasyon ile beraber yine fiyatlar artınca, bu da gelirin sabit gelirliler

(ücretliler) aleyhine yeniden dağılımına yol açacaktır. Para yanılgısı etkisi, devalüasyon sonrasında fiyat artışlarının olduğu bir durumda ücret geliri (sabit gelir) elde edenler nominal ücretleri artınca reel ücretleri artmış gibi harcamalarını arttırırlar. Oysa reel ücretleri sabit kalmış ya da azalmışta olabilir. Fiyat

bekleyişlerinin etkisi, devalüasyon sonrasında fiyat artışlarına ilişkin iki tür bekleyiş

vardır. İlki fiyat artışlarının yavaş olacağı, diğeri ise fiyat artışlarının hızlı olacağı beklentisidir. Fiyat artışlarının yavaş olacağı beklentisi varsa bu durumda massetme azalır. Çünkü ileride fiyatların daha da azalacağı beklentisi vardır. Böylece harcamalar ertelenir ve massetme azalır. Fiyat artışlarının hızlı olacağı beklentisi varsa, massetme artar. Çünkü ileride fiyatların daha da yüksek olacağı beklentisinden harcamalar artar bu da massetmeyi arttırır. Yüksek yatırım maliyetlerinin etkisi, devalüasyon ile ithal edilen yatırım mallarının fiyatı artar. Buna bağlı olarak

sermayenin arz fiyatı artar ve sermayenin marjinal etkinliği azalır. Sabit bir faiz oranında yatırımlar azalır ve buna bağlı olarak ta massetme azalır. Teorik bir imkan, devalüasyon ile beraber ithal malları fiyatı artınca ithalat azalır. İthalattaki daralma durumunda yurtiçi mallarda talep artışı yoksa bu durumda massetme azalır.

S.Alexander daha sonra yapılan eleştiriler nedeniyle elastikiyetler yaklaşımını da dikkate alarak bir senteze gitmiştir. Dış açık varken ( M>X) devalüasyon yapılır. Bunun sonucunda gelir (Y) artar, massetme (A) azalır. Toplam olarak dış ticaret bilânçosu (B) iyileşir. Çünkü B ≡ Y – A’dır. Bu ilk etkidir. Bu etkinin ne boyutta olacağı elastikiyetlerin büyüklüğüne bağlıdır. Ancak gelir (Y) artışına bağlı olarak ithalat (M) artar. Böylece devalüasyona bağlı olarak dış ticaret bilânçosundaki ilk iyileşme, tersine çevirici gelir etkileri nedeniyle azalmış olacak ve bu nedenle ticaret bilânçosundaki nihai iyileşme, başlangıçtaki iyileşmeden, gelirdeki uyarılmış artışa bağlı olarak bu bilânçoda ortaya çıkan kötüleşme kadar az olacaktır.109

Massetme yaklaşımının; Keynes modelinden bir farklılığı da, gelir ve istihdam artarken, Keynes modelinde olduğu gibi sadece ithalat artmakla kalmayacak aynı zamanda ihraç mallarının ya da ihraç malları üreten kaynakların yurtiçi kullanımına doğru yönelme eğilimi de ortaya çıkacaktır. Bu nedenle marjinal ithalat eğilimi (m) yerine ticaret bilançosunun marjinal kötüleşmesi eğilimi (f) kavramı kullanılmaktadır.

Bu analizinden çıkarılacak sonuçlar şu şekildedir; sadece elastikiyetleri dikkate aldığımızda mevcut bir devalüasyon oranı ödemeler bilançosunu düzeltirken, tersine çevirici gelir etkilerini de dikkate aldığımızda dış ticaret bilançosunu düzeltmek için aynı oranda bir devalüasyon yetmez. Tersine çevirici gelir etkilerini de dikkate aldığımızda, devalüasyonun başarısı marjinal iddihar eğilimi (h) ve dış ticaret bilançosunun marjinal kötüleşmesi eğilimine (f) bağlıdır. Marjinal iddihar eğilimi (f) ne derece küçük ve dış ticaret bilançosunun marjinal kötüleşmesi eğilimi (f) ne derece büyükse, tersine çevirici gelir etkileri o derece büyük olur. Diğer taraftan tam istihdama yaklaşıldığında, marjinal iddihar eğilimi (h) küçülür ve dış

ticaret bilançosunun marjinal kötüleşmesi eğilimi (f) artar. Çünkü reel gelir değişmeleri olmaz. Fiyatlar genel seviyesi artmaktadır. Bu durum ticaret bilânçosunu bozar. Bu durumda dış ticaret bilançosunun iyileşmesi için daha büyük bir oranda devalüasyon gerekir.

Massetme yaklaşımı da esneklik yaklaşımı gibi bir takım eleştirilere uğramıştır. Machlup, kaynakların yeniden tahsisi etkisi olduğunu ifade etmiştir. Machlup’a göre, S.Alexander nisbi fiyat değişmelerini dikkate almadığı için bu etkiyi de dikkate almamıştır. Atıl kaynaklar etkisi ortaya çıkmazsa bu etki daha da önem kazanır. Özetle bu etki, nisbi fiyat değişmeleri ile ortaya çıkar.110 Başka bir eleştiri, devalüasyon sonucu ithal malları fiyatlarının artışı, bu mallara yönelik iç talebi, ithalata rakip mallara kaydıracaktır. Aynı zamanda, ihraç malları arzının arttırılması için gerekli üretim öğeleri bu sektörlerden sağlanacağından, ithalata rakip malların talebi artarken arzı azalacaktır. Bu ise ekonomide nisbi fiyat hareketlerine neden olacaktır. Böylece, toplam harcama değişmese bile massetmenin değerinde bir düşme görülecektir.