• Sonuç bulunamadı

Masalda Mekânın Temel Đşlevleri

4.4 Masal Mekânı

4.4.1 Masalda Mekânın Temel Đşlevleri

Masal mekânı, masal kahramanının, masalda geçen olayların içinde yer alması için bir zemin oluşturmaktadır. Masal mekânı, masal kahramanını içine alarak, ona kimi zaman tüm kahramanlıklarından sonra döneceği yuvayı anımsatan masal geçmişi, kimi zaman içinde bulunduğu çevreyi algılatan masalın şimdisi, kimi zaman da gideceği yeri belirleyen masal geleceği olmaktadır.

Masalda mekânın temel işlevleri;

• Yolculuk/ evden uzaklaşma-ait olunan mekândan başka bir mekâna geçiş: Masalların temel işlevlerden biri kabul edilen “yolculuk”, eksikliği duyulan bir nesneyi elde etmek amacıyla, masal kahramanının evden uzaklaşması ile başlayan, türlü engellerin aşılmasından sonra, eksikliği duyulan nesnenin elde edilmesini kapsayan bütün bir süreçtir. Masalda yolculuğa çıkılması, anlatımın yatay ve dikey doğrultusunu oluşturan mekânda ve zamanda hareket edişin başlatıcı etkeni sayılmaktadır (Gökalp, 1997, s.119-129). Yolculuk, masal kahramanının ait olduğu mekândan, bir başka mekâna geçmesini sağlamaktadır. Böylece, mekânsal değişiklik ve mekansal hareketlilik de beraberinde gelmektedir. Tüm masallarda ilk çıkış mekânı/ uzaklaşma mekânı evdir. Yolculuğa hep evden çıkılır. “Yedi Kardeşler”, “Altı Kız Babası” masallarında olduğu gibi.

Masallara yönelik mekânsal izlenimde; masal kahramanının yapmış olduğu yolculuk isteğe bağlı ise; masal sonunda kahraman, genelde tekrar ait olduğu mekâna/eve dönmektedir. Masal kahramanı, isteği dışında evden uzaklaştı ise; tekrar ait olduğu mekâna/eve dönmemekte, mutlu olacağı başka bir mekânı seçerek oraya ev demektedir. Boratav’ın, “Zaman Zaman Đçinde” adlı masal kitabında yer alan “Bacı Bacı, Can Bacı” masalında, evden kendi istekleri dışında

uzaklaştırılan masal kahramanları (iki kardeş), tekrar bu mekâna dönmemekte ve şehzadenin evini kendi evleri olarak sahiplenmektedirler. Ancak; “Yedi

Kardeşler” masalında, kendi isteği ile yedi erkek kardeşini aramaya çıkan kız, tekrar ait olduğu mekân olan eve dönmektedir. Masalda, kahramanın isteği ile çıkılan yolculuk sonrası mutlaka bir eve dönüş vardır ve mutlulukla sona erer, kahraman muradına erer. Olay başarı ile tamamlandıktan sonra, masalın başlangıcındaki mekâna tekrar dönülmüştür.

Masalda mekânın, sırası ile evden uzaklaşma-yolculuk-tekrar eve dönüş işlevselliği üzerine işlenmesi ile çocukta bir mekâna sahiplenme, bir mekân üzerinde aidiyetlik duygusu kavramının geliştirilebileceği fikri ortaya çıkmaktadır. Kendine ait bir mekâna sahip olan çocukların, masalda işlenen bu üç işlevi anlama ve algılama konusunda daha başarılı olacakları düşünülmektedir.

Mekânlar, gerçek yaşamdaki işlevsel özelliklerine göre masallarda yer almaktadır. Dolayısıyla çocuk, masalda geçen mekânsal ifadeler doğrultusunda; masalda geçen bu mekânların toplumsal ve kültürel yaşam içerisindeki anlamları hakkında da algısal bir izlenim elde etmektedir. Gerçek yaşamında kullanmıyor olsa bile, “hamam, saray, kuyu, kahve “gibi mekânların işlevselliği üzerine bilgi sahibi olmaktadır. Bu durumda çocuk, sadece çevresinde algıladığı ev, okul, sokak gibi gündelik mekânlar dışında da algılayabileceği mekânlar olduğunu fark etmektedir.

Mekânların olağan olmasına karşın, olayların akışı içerisinde olağanüstü

nitelik kazanması: “Ahu Melek” adlı masalda, altından yapılmış bir öküz heykeli

oldukça gerçekçidir. Ancak, “öküz heykeli” nin içerisinin bir mekân olarak kullanımı ve denize itilmesi ile heykelin tıpkı bir denizaltı gibi ilerlemesi de masala olağanüstü özellikler katmaktadır. “Altı Kız Babası” adlı masalda da; cadı-karı küpün üstüne binerek, kısa sürede kızın memleketine varmakta, benzer şekilde kızın elindeki mayanın yarısını karşısına çıkan denize atması ile deniz ikiye bölünmektedir. Bu masalda da, küpün bir uçak/ füze gibi istenilen yere hemen varması, denizin ortadan ikiye bölünerek kahramanın içinden geçebilmesi

sonucu; olağan gibi görünen mekan ve olayların bir anda olağanüstü özelliklere sahip olmasıdır. Bu durum çocuk açısından; mekana farklı bir gözle bakabilmeyi öğrenmesine ve hayal gücünü geliştirmesine yardımcı olacak niteliklere sahiptir.

Masal içinde olağanüstü gibi görünen mekânsal niteliklerin, günümüzde

karşılıklarının olması: “Altı Kız Babası” adlı masalda karşılaşılan küpün üzerine

binen cadı-karının istediği yere hemen varması veya “Ahu Melek” adlı masalda öküz heykelinin denizin altında ilerlemesi masal dünyasında hayali bir olay iken; günümüz teknolojik dünyasında olanaklı hale gelmektedir. Günümüz çocukları benzer masalları dinlerken, hayretler içerisinde kalmadan, olayları sıradan karşılamaktadır. Sadece modern dünyanın teknolojik kullanımlarını, masalın büyüleyici dili ile duymak onlara eğlenceli gelmektedir. Diğer bir bakış açısı ile de; teknolojik bazı olanakların, böylesine masalsı bir dil ile anlatımı, çocukların hayal gücünün gelişimi açısından son derece önemlidir.

Masallarda soyut mekânlara sıklıkla yer verilmesi: Masallarda sadece somut mekanlardan bahsedilmez. “Padişahın huzuru”, “anasının yanı” gibi soyut mekansal ifadelere de yer verilmektedir. Masalın kıvrak anlatımı içerisinde, böylesi soyut mekansal ifadelerin kullanılması, çocuğun mekansal algılamasına zenginlik katmaktadır.

Masalda mekanın algısı: Masallarda mekânın görsel algısı yanında; işitsel, algısal, zihinsel yönden de anlatımına yer verilmektedir. Bu durum masalı dinleyen çocuğa algısal anlamda bir çeşitlilik sunmaktadır.

Masalda mekânsal yasaklama: Masalda çoğu zaman kahramana yapılan yasaklamalar, mekânsal bir yasaklamayı da beraberinde getirmektedir. “Papağan” adlı masalda, kahramanın kırk birinci odaya girmesi yasaklanmıştır. Masalı dinleyen çocuğun gerçek yaşamında da gitmesi, kullanması yasak olan pek çok mekân olabilir. Böylesi tehlikeli ve yasak mekânların çocuk tarafından kullanılmaması adına iyi bir örnektir.