• Sonuç bulunamadı

3.4 Çocukta Mekan ve Algı

4.3.9 Masalın Özellikleri

• Masal Kahramanları

Tür ve Turla (1999:56)’a göre, masalların baş aktörü çoğu zaman padişah, prens, prenses, dev, cüce, peri kızı, cin gibi kahramanlardır. Olayların içerisinde bu kahramanlar sihirler, büyüler veya mucizevi olaylarla yer almaktadır. Prensesler mutlaka güzel, prensler ise yakışıklıdır, üvey anneler kötü, ejderhalar ve devler korkutucu olması gibi, olay kahramanlarının belirli standart özellikleri vardır. Kahramanlar bu özelliklerini zaman zaman üstünlüklerini rekabet ya da yok etme biçiminde göstermektedirler (akt. Şeref, 2008, s.12-14).

Boratav (2007:15) masal kahramanlarının, belli bir tarih anında belli bir yerde yaşamış olan bir topluluğun belli fertleri olarak değil, ancak; herhangi bir padişah, bir tüccar, bir karı koca… gibi yersiz ve adsız kişiler olduğunu belirtmektedir. Bazı durumlarda, Keloğlan, Köse, Altın Toplu Sultan örneklerinde olduğu gibi, kişiler adı ile masal içerisinde anlatıldıysa, bu sadece anlatımı kolaylaştırması veya kişinin belirgin bir özelliğini vurgulamak amaçlı belirtilmektedir.

Kadın ve erkek kahramanlar masallarda evrenseldir ve insanoğlunu yansıtmaktadırlar. Ancak Türk masallarında karşılaştığımız kahramanlar genelde yalnızdır. Bu durum onların mekânlarını kolay terk etmelerine ve yeni dünyalarda yeni ilişkilere açılabilmelerine olanak tanımaktadır. Tanımlı ve adı konulmuş bir işleri yoktur bu nedenle de her işi yapabilmektedirler. Kahramanlar, katı

kişiliklere sıkışmadan, sadece olaylar doğrultusunda şekillenen figürler olmaktadırlar (Cooper and Ditchburn, 2008, s.41).

Masal kahramanlarının, çocuk tarafından model olarak alınması önemli bir noktadır. Kahramanın mükemmel olması, hiç yenilmemesi, kusursuz olması, sonradan çocukta bir aşağılık duygusu yaratabilecektir. Dolayısıyla, onların da hata yapabilecekleri, nihayetinde insan olduğu imajının altının mutlaka çizilmesi gerekmektedir. Lüle (2007: 18)’ de benzer endişeleri paylaşmış ve genelleme yoluna giderek, özellikle çocuk kitaplarında yer alan “çocuk” öğesinin oldukça önemli bir yere sahip olduğuna, çünkü “çocuk okur”un, “çocuk kahraman” ı örnek alarak, özdeşlik kurduğuna değinmiştir. Bu nedenle çocuklar için yazılan kitaplarda kahraman seçimi ve bu kahramanların özellikleri son derece önemlidir (Lüle, 2007, s.18). Ancak masalda kahramanın mutlaka bir çocuk kahraman olması şartı değil, masal kahramanının, çocuk okuyucuya model olmasına dikkat edilmelidir.

Taner (1991: 231-232)’inMasal Metinlerine Göre Devlerin Anatomik

Yapıları, Yaşama Biçimleri ve Masallardaki Đşlevleri” başlıklı çalışması ile incelemiş olduğu masallarda, masal karakterlerinden devlerin yaşadıkları mekanlar ile ilgili olarak yapılan tespitlerde devlerin;

• Kaynak suları, nehirler, göller ve denizler olarak çeşitli masallarda işlendiği şekli ile suda yaşadıkları,

• Đnsan ayağının değmediği sık bölgelerde, insanlardan uzak yerlere kurdukları ev veya saraylarında yaşadıkları, avlanarak geçindikleri ve

ormanlarda yaşadıkları,

• Kimi zaman devlerin evlerine, saraylarına giden yolun ağzı sayılan geniş, saray gibi olan mağaraların bulunduğu dağlarda yaşadıkları,

• Kimi masallarda su kenarındaki ormanın içindeki mağarada yaşayan devlerin, üç özelliğin bir arada olduğu su, orman ve dağın bir arada olduğu

Evleri, mağaraları ya da saraylarında kırk odaları bulunan devler, padişahın kızını ya da çeşitli zamanlarda kaçırdığı kızları, odalardan birine kapatmaktadırlar. Kahramanın gelerek devlerden kurtardığı kızlar, bu odalarda “gergef” veya “halı” dokumaktadırlar.

• Masalda Zaman

Masalın içerisine girmeyerek, masalın zaman ve mekanını anlayamayan okuyucu, masalda her şeyin dışında kalmaktadır. Masal zamanına karşılık gelen zaman, geçmiş ve şimdi dışında ayrı bir zaman boyutudur. Bazen, “Geçmiş zamanların birinde, uzak bir ülkede” gibi anlatımlar masalı yaşadığımız çağdan uzaklaştırsa da; masallar yaşanmış zamanların değil, yaşandığı kabul edilen hayali bir zamanda doğmaktadırlar. Đlginçtir ki bu zaman hep yaşanmaktadır. Her anlatışta da masalın zamanı aynı zamandır yani masal zamanıdır (Şirin, 2007, s.38). Masallar, -mişli geçmiş, şimdiki veya geniş zaman ile anlatılır, ancak; masallarda -dili geçmiş zaman kullanılmaz (Boratav, 1992, s.76). Masalda kahraman, mekân ve zamanı birbirinden ayırmadan ele almak gerekir.

• Masalda Yer/ Mekân

Masal mekanı, gerçek anlamda belirli bir mekân olmayıp kahramanın kendi bilinçdışında şekillenmektedir. Masal mekanı hayali ve belirsiz olduğundan; masal dinleyicisi, edindiği kültür birikimine, geleneğe ve yaşadığı coğrafyaya uygun olarak bu hayâlî mekanı zihninde canlandırmaktadır. Masalda geçen yerler, Kafdağı, Yedi Derya Adası, yedi yerin altı ve üstü devler âlemi, cinler ve periler âlemi gibi haritalarda bulunmayan gerçek dışı ülkelerdir. Yeryüzünde karşılığı olmayan kentler, saraylar, bahçeler bulunmaktadır. Masal kahramanlarının, ne zaman, nerede bulundukları asla bilinmez. Masal mekânları çabuk değişen, hareketli ve çeşitli yerlerdir. Mekanların oluşması veya mekanlar arası geçiş bir anda olabilmektedir.

Özdemir (1992)’e göre; “Masallarda anlatılan olaylar herhangi bir atlas ya da haritada bulabileceğimiz bir yerde ya da belirli bir yerde geçmez. Anlatılanların geçtiği yer, masala özgü düşsel bir ülkedir. Daha doğrusu masal ülkesidir. Kimi

masallarda, özellikle Binbir Gece Masalları’nda Kaf Dağından bahsedilmektedir. Bu dağ coğrafyada rastlayabileceğimiz bir dağ değildir. Zümrütten yapılmış, gökyüzüne renk veren, her köşesi ayrı bir yapı taşıyan bir masal dağıdır. Yer gibi zaman da belirsizdir.” (akt. Yaldız,2006,s.15)

Bazı masallarda yer alan tekerlemelerde; “Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Bir de arkasına bakmış ki: bir arpa boyu yol gitmiş” örneğinde olduğu gibi, masalın gerçekdışı niteliğini belirtme kaygısını da belirten şakaya dönüşen mekânsal anlatımlar yer almaktadır (Boratav,1992, s.77).

Masalda, genel olarak zaman ve mekân kavramı olmamakla birlikte; ‘masal mekânı’nı; “Çoğunlukla hayali bir takım olayları, her şeyi yapmağa kudretli kahramanları içine alan, belirli olmayan saraylarda, köşklerde, dağlarda, denizlerde, yedi kat yerin altında, on iki kat gök yüzünde geçen, dağları, taşları, ağaçları, çiçekleri” içine alan bir mekansallık olarak değerlendirebiliriz. (Türk Ansiklopedisi,s.317).

Boratav (2007:15) masal mekanları ile ilgili şu ifadelere yer vermektedir: “.. insanlar, hayvanlar, varlıklar nerede, ne zaman yaşamışlardır? Masal bu sorulara: ‘Evvel zaman içinde…bir memlekette…’ diye karşılık verir. Bazı bazı maceranın geçtiği yer söylenmişse bu, olup bitenlerle gerçek bir bağı düşünülemeyecek bir ülkedir: Türk masallarındaki Yemen, Çin, Mısır…gibi memleketler, kolayca görülür ki, masaldaki olaylarla gerçekten ilişiği olmayan yerlerdir. Bazı masallardaki Halep… gibi şehirleri de ancak “bir büyük şehir…” anlamına almak mümkündür.”

Boratav (2007: 18)’a göre; “Masal bizim memleketimizde –mani, ağıt… gibi- kadın çevresinde gelişmiş, sanki kadın imtiyazı diye tanınmış bir sanattır. Masalı yoğuran, şekillendiren kadın sanatçı olunca, kendi cinsini daha keskin çizgilerle ve özene bezene belirtmesini, onun alın yazısı üzerinde ısrarla durmasını, davalarını ön plana almasını yadırgamamak gerekir.” demektedir. Bu ifadeler masal-kadın ve mekan içinde doğrudur. Şöyle ki; masal anlatıcısı olarak masalı

genelde kadınlar anlattığı için; özellikle hem kendilerini, hem de kendi mekanlarını anlatmaya özen göstermişler, bunu yaparken de bu mekanları daha özenli ve sıklıkla vurgulamışlardır. Bu anlatılan mekanlar arasında özellikle ev, saray, hamam gibi özel veya kamusal ama mutlaka kapalı mekanlar vardır. Dört tarafı duvarlar ile çevrili bu mekanlar özellikle toplumda ve masalda kadına yaşam hakkı verilen alanları oluşturmaktadır. Masallarda en gerçek unsur mekândır. Anadolu masallarında geçen pek çok mekânın (örneğin; hamam), geleneksel mimarideki işlevine uygun olarak kullanıldığı görülmektedir.

Örneğin Naki Tezel ( 1990)’in “Türk Masalları” adlı kitabında yer alan “Peri

Kızı” adlı masalda; peri kızı ile evlenen ve eşine her gün “köylü kızı” diye takılan delikanlı, eşini birgün gerçekten bir odaya kapatmıştır. Bir gün delikanlının ablası pencereden, bahçedeki kuyudan su çeken peri kızını seyrediyormuş. Elindeki kovayı kaçıran kız, hiç telaşlanmamış. Saçından bir tel kopararak kuyuya uzatmış. Saç uzamış, uzamış, kuyunun dibine inmiş. Sonra peri kızı çekmeye başlamış. Kova yukarıya çıkmıştır. Peri Kızı masalının geneline bakıldığında, geçmişte Türk toplumundaki kadınların kullandığı mekanların anlatıldığı görülmektedir.

Şekil 4.1 “En güzel Türk masalları” kitap kapağından bir görüntü (Đpek, b.t.).

Ayrıca; Şekil 4.1’de, masal kitabının kapağında pencere önünde, evin bahçesindeki kuyudan su çeken bir kadın figürü yer almaktadır. Görüldüğü gibi,

kadın yine kendine kullanım özgürlüğü tanınan mekanlar içerisinde resmedilmiştir.