• Sonuç bulunamadı

1. ULUSLARARASI POLİTİK EKONOMİ

1.4. Ana Akım Uluslararası Politik Ekonomi Kuramları

1.4.3. Marksizm

Karl Marks öncesinde de sanayileşme, kapitalizm ve bireycilik konularına ilişkin sosyalizmin getirmiş olduğu çeşitli yaklaşımlar olmuştur.208 Günümüzde sosyalist ekonomiden toprak ve sermayenin kamulaştırılıp merkezden yönetimi anlaşılsa da, bu sistem 19. yüzyılda kapitalizmin çözemediği ve neden olduğu sorunlara dönük olarak ortaya çıkmıştır.209 Diğer yandan Marksizm, kendi savlarıyla realizm ve liberalizm ile birlikte UPE’de kabul gören üç ana kuramdan biri olmuştur. Marksizm, en geniş uygulama alanını SSCB’de görmüş; ancak uygulanışı, kuramdan farklı seyretmiştir ve bazı görüşlere göre bu uygulamalar, realist bir yaklaşım olarak değerlendirilmiştir.210

Politik ekonomiyi çatışmacı bir temele oturtan Marksist kuramcılar, merkantilist (veya realist) bakış açısının devlet temelli yaklaşımına karşın, üretim süreci ve onun getirmiş olduğu yapılar üstüne yoğunlaşmıştır.211 Marks, ekonomi politikte, üreticinin kendi emeğine dayalı mülkiyet şekli ile başkalarının emeğinin kullanılmasına dayanan mülkiyet şeklinin birbirleriyle karıştırıldığını ve ayırt edilemediğini savunmuştur.212 Bu noktadan hareketle de çağdaş sömürgeciliği eleştirmiştir. Kaleme aldığı kitabın ikinci cildinde ise kapitalizm genelinde Adam Smith, David Ricardo ve John Stuart Mill’i eleştirmiştir.213 Smith’i eleştirisi, sermayenin ve malın değeri konusunda oluşmuştur. Bir malın (tohum örneği) sahibi aynı olması koşulunda dolaşıma girmesinin değerini değiştirmeyeceği savı Marks tarafından eleştirilmiş ve üretim süreciyle fiyatlandırma konusunda kendi görüşünü aktarmıştır.214

Kurama göre devletler toplumlarının ortak çıkarlarına yanıt verebilme için kurulmuş; ancak zamanla bu işlevinden uzaklaşarak egemen sınıfın (veya sınıfların)

208 Geraint Williams, a.g.e., s. 134.

209 Mehmet Dikkaya, Orta Asya ve Kafkasya: Dönüşüm Süreci ve Uluslararası Ekonomi Politik, Beta,

İstanbul 2009, ss. 28-29.

210 Stefano Guzzini, The Continuing…, s. 88. 211 Ali Şen, a.g.m., s. 403.

212 Karl Marks, Capital: A Critique of Political Economy, Cilt: 1, Çeviren: Ben Fowkes, Penguin

Books, 1982, s. 931.

213 Karl Marks, Kapital: Ekonomi Politiğin Eleştirisi, Cilt: 2, Çeviren: Mehmet Selik, Yordam Kitap,

2014, ss. 373-374.

baskı aracı ve küçük bir azınlığın sömürü aracı şeklini almıştır.215 Marksist görüş, kapitalistlerle işçiler arasındaki ilişkinin düşmanca şekillendiğini öne sürdüklerinden toplumsal sınıfları politik ekonominin egemen aktörü olarak kabul etmiştir.216 Sosyalizmin, komünizme geçişte bir aşama olarak kabul edilişi ve beklenen sonda da sınıfsız bir toplumun oluşacağı savunulur.217 Ayrıca liberallerle birlikte, bireyleri harekete geçirenin kendi zenginliklerini en üst seviyeye taşıma istekleri olduğunu savunmuştur.218 Marksist geleneğin UPE’ye yaklaşımı ise dört şekilde ifade edilmiştir. Ulusal düzeyde üretim araçlarına sahip olan sınıfların sınır ötesi rekabetini konu alan klasik Marksizm, sanayileşmiş ülkelerin az gelişmiş ülkeleri sömürgeleştirdiğini savunan Leninci görüş, Bağımlılık Kuramı ve rıza kavramını da dikkate alan hegemonya yaklaşımıdır.219 Bağımlılık ile ilgili çalışmaların Marksizmin sınıf temelli çözümleme arayışını uluslararası ekonomi seviyesine taşımasından220 ötürü, bu konuya ayrıca değinilmek istenmiştir. (Bkz. 1.5.3 Bağımlılık Kuramı)

Kuram, küresel çapta politik ekonomiyi belirleyen gücün kapitalizm olduğunu ve kapitalist sürecin de sınıflar arasında bir çatışma yarattığını ileri sürmüştür.221 Radikal yaklaşıma göre, çağdaş uluslararası ekonomik sistem, Batı kapitalizminin bir sonucu olarak okunmuş ve tarihsel olarak, emperyalist genişlemenin günümüzün az gelişmiş ülkelerinin Batı devletlerince doğrudan denetimine açılması şeklinde yorumlanmıştır.222 Klasik Marksizm, devleti, burjuva sınıfının işçi sınıfını kontrol etmek için kullandığı siyasal bir araç olarak yorumlamıştır.223 Ayrıca daha genel bakış açısında eleştirel kuramcılara göre kapitalist bir devlet, ağır şartlar altında çalıştırıp denetimi altında tuttuğu bireylerin

215 Cem Eroğlu, “Marksist Devlet Kuramı Hakkında Bir Not”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt:

29, Sayı: 1, 1974, s. 113.

216 Ali Şen, a.g.m., s. 403. 217 Mehmet Dikkaya, a.g.e., s. 29. 218 Jonathan Kirshner, a.g.m., s. 37.

219 Davut Ateş - Gülizar Samur Gökmen, a.g.m., ss. 58-60. 220 Ali Şen, a.g.m., s. 404.

221 André Broome, ag.e., s. 23. 222 R. J. Barry Jones, a.g.m., s. 43. 223 Davut Ateş, a.g.e., s. 81.

olası tepkisini önlemek için bilgiyi ve popüler kültür öğelerini kullanmaktadır.224 Realistler gibi, liberal politikaların, yani ekonomik bağımlılığın, çatışma ve güvensizlik ortamı oluşturduğu savunulmuştur.225 Emperyalizm çözümlemesine göre, az gelişmiş ülkelerin doğal ve beşeri kaynaklarının gelişmiş ülkelerce sömürülmesi, bu varlık transferi sonucunda edinilen çıkarın bir kısmının gelişmiş ülkelerdeki işçi sınıfı arasında dağıtımı, komünist devrimlerin gelişmiş ülkelerde gerçekleşmesini kısmen de olsa engellemiştir.226 Realizm, insan doğası gereği siyasal çatışmaları bir sonuç olarak kabul etmişken; Marksizm, insan doğasının şekillendirilebileceğini, sosyalizm ile düzeltilebileceğini savunmuştur.227 Gelecekteki değişime dönük varsayımları konusunda realizmde bulunmayan bir değişimi işaret etmiştir.

Karl Marks, emperyalizme ilişkin bir kuram türetmemiş; ancak önemli bir kısmında kapitalizmin rol aldığı bir tarih kuramı geliştirmiştir; ancak görüşlerinden etkilenenlerce bu kavram şekillendirilerek günümüze taşınmıştır.228 Marks, kapitalizmdeki mal üretme kapasitesiyle tüketicilerin bu ürünleri tüketme kapasiteleri arasında bir çelişki görmüş ve bu durumun ekonomik depresyonlara ve dalgalanmalara yol açtığına inanmıştır.229 Lenin ise, kolonilerin kurulmasıyla üretim fazlası malların satılabileceği pazarlar oluşturulduğunu savunmuştur.230

Emperyalizm, Marksist görüşlerde genellikle ekonomik olarak yorumlanmış ve ekonomi, emperyalizmin nedeni olarak ve anlamı şeklinde öne sürülmüştür.231 Yani emperyalizmin ortaya çıkışında ve ne olduğu yönünde ekonomiye yer verilmiştir. Marksizm, bir devrim olacağına inanmış ve bunu anamalın, sayıca az olan varlıklı bir elit kesimin elinde toplanacağı, kapitalizmin kâr oranının düşmesiyle ilişkili olduğundan maaşların düşeceği ve kapitalizmin üretilen ve talep edilen

224 Özgöker, Uğur - Batı, Ferhat Güney, “Siyaset Biliminde Eleştirel Teori’nin ‘’Sofistik’’ Nosyonu

ve Frankfurt Okulu Perspektifi”, Ekonomi, Yönetim ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, 2017, s. 7.

225 Robert Gilpin, Uluslararası…, s. 51. 226 Davut Ateş, a.g.e., s. 82.

227 Robert Gilpin, Uluslararası…, s. 61.

228 Spyros Economides - Peter Wilson, a.g.e., s. 54. 229 Robert Gilpin, Uluslararası…, s. 53.

230 Robert Gilpin, Uluslararası…, s. 56. 231 Stefano Guzzini, The Continuing…, s. 73.

ürünler arasındaki doğan farktan ötürü zarar göreceği fikirleri üstüne kurmuştur.232 Bu tür bir devrim siyasi tarihte tespit edilememiştir.

Zamanla yaklaşımda farklar ortaya çıkmış, çekirdekten bakış sunan burjuva ve devlet ilişkilerini inceleyen klasik Marksizm dışında periferiden (çevre) bakış sunan Dünya Sistemi kuramı oluşmuştur.233 Immanuel Wallerstein tarafından son şeklini alan Dünya Sistemi Kuramı, Marksizm ile ilgili bir pencere sunmuş ve UPE’nin anlaşılabilmesi için yeni bir yaklaşım ortaya koymuştur. Dünya Sistemi Kuramı, Bağımlılık Kuramı’nın geliştirilmiş şekli gibi kabul edilmiştir.234 Realistler, Dünya Sistemi Kuramı ile “hegemonyaları siyasal-politik kapasiteler açısından”235 tanımlarken, Wallerstein ile şu görüş benimsenmiştir:

“(…) hegemonya sermaye yoğun üretimindeki yenilikler temelinde

yükselir ve daha sonra ticari, finansal ve siyasal üstünlüğe dönüşür.” 236 İthal ikameci sanayileşmeye tepki olarak doğan kuram, kölelik ve ücretli işçilik gibi özneleri kapitalizme bağlamış; ancak birçok ekonomist ücretli işçiliğin kapitalizmin sonraki evrelerinde ortaya çıktığını, köleliğinse kapitalizmle ilgili olmadığını savunarak görüşü eleştirmiştir.237 Merkez ve çevre ya da merkez, yarı çevre ve çevre şeklinde sistem açıklanmıştır. Merkez fabrikasyonda uzmanlaşma eğilimi göstermişken, çevre hammadde üretimini sağlamış ve yarı çevre ise ikisi arasında bir noktada yer almıştır.238 Bir başka ifadeyle ekonomik, politik ve kültürel iletişimin olduğu bu sistemde, ürünlerin değişimi sürekli yeni baştan sağlanır.239 Hammadde, ara girdi ve son ürün farklı yerlerde üretilip piyasaya girer. Buna göre gelişmiş ülkeler nitelikli işgücü ve sermaye yoğun üretime sahip iken, gelişmemiş

232 Thomas Oatley, International Political Economy, 5. baskı, Routledge, 2016, s. 10. 233 Gös. Yer.

234 Davut Ateş - Gülizar Samur Gökmen, a.g.m., s. 59.

235 Faruk Yalvaç, “Uluslararası İlişkiler ve Marksizm: Marksizmi Uluslararasılaştırmak ve Marksist

Bir Uluslararası İlişkiler Kuramı’na Doğru”, Marksizm ve Uluslararası İlişkiler Kuramları, Derleyen: Faruk Yalvaç, İmge, Ankara 2017, s. 42.

236 Gös. Yer.

237 Osman Aydoğuş - Burcu Türkcan - Elif T. Çalışkan, - Barış S. Kopurlu, “Kriz Teorileri:

Kondrafieff, Schumpeter ve Wallerstein”, Working Paper No: 09/01, Ege Üniversitesi Ekonomi Bölümü, 2009, ss. 16-17.

238 Robert Gilpin, Uluslararası…, ss. 93-94.

239 Hasan Yeniçırak, “Debate on Word System-Modern Word Systems in the Context of Andre

Gunder Frank and Immanuel Wallerstein”, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal

olanlar niteliksiz işgücüne ve emek yoğun üretimle hammadde kaynağına sahiptir.240 Uluslararası ekonominin dengesiz de olsa bir gelişim oluşturduğunu savunan Marksizm’den farklı olarak, ekonomik güçlerin kontrolündeki sınıf egemenliğine dayalı devlet hiyerarşisinin, bağımlı çevre aracılığıyla geri kalmışlığa neden olduğuna inanılmıştır.241 Bu sistemin, ekonomik gelişmeyi çevre ülkelerde engellediği ve bağımlı ekonomiler olmalarına yol açtığı savunulmuştur.242 Bir başka ifadeyle, devletler arasındaki sömürüye dayalı ilişkilerin zengin ülkeleri daha zengin, yoksulları da daha yoksul yaptığına inanılmıştır.243 Ayrıca küreselleşme sürecinde ulus devletlerin sermayelerin önündeki engelleri kaldırma eğilimi gösterdiği belirtilmiştir.244 Böylelikle liberal görüşlerin devlete biçmiş oldukları en düşük seviyedeki rolle ters düşülmüş, devletin bir şekilde müdahalesi gerçekten de gözlenmiştir.

1.5. Realist Açıdan Uluslararası Politik Ekonomiye İlişkin Bazı Önemli