• Sonuç bulunamadı

MARKSİST-KOMÜNİST MÜLKİYET ANLAYIŞI

Kapitalizmin, 19. asır boyunca kârını azamiye çıkarmak için işçi hak-larını gözetmeyen ve zulme varan tatbikatları bir takım reaksiyoner hare-ketler doğurmakta gecikmedi. Bu harehare-ketler içinde en güçlü, yaygın ve kalıcı olanı Marksist-komünist hareketti. Öyle ki, ortaya çıkışından itiba-ren evvelâ Avrupa’da, takip eden asırda da dünyanın tamamında taraftar bulmuş, bazı Asya ülkelerinde iktidar olmuş ve uzun yıllar toplumlara hük-metmiştir.

Marksizmin yanlışı, sanayi çağının ortaya çıkmasında rol oynayan dü-şünce hürriyeti, teşebbüs hürriyeti gibi hususları ve yine medeni toplum çağlarına geçilmesinden itibaren toplumların yapısını belirlemede birinci derecede tesirli olan mülkiyet hakkını kapitalizmin günahı olarak görmesi ve sistemin dışına atmasıydı.

Marksizmin kurucusu olan Marks (Karl Marks) özel mülkiyete, hak-sız bir müessese olduğu gerekçesiyle karşı çıkar. Onun bu husustaki tahli-linin hareket noktası “artık değer” kavramı idi. Ona göre;

Ortalama olarak ücretler, Malthus’un ileri sürdüğü gibi nüfus baskı-sından dolayı değil, fakat özel mülkiyet düzeninden dolayı, hayatı devam

ettirmeye ancak yetecek asgari bir düzeye yakın olacaktır. Kapitalistin dü-zen içindeki tekelci durumu da, bu artığı kâr ve kira biçimi altında gasbet-mesini mümkün kılacaktır (Sabine, 1969: 173).

Yani özel mülkiyetin temelde bir istismardan doğduğu iddiasındadır.

Bu sebeple, özel mülkiyetin kaldırılması, bütün bu istismarlara son vere-cektir. Nitekim Marks; üretim araçlarının kamu mülkiyetine geçişi, kendi-liğinden artık değerin alınmasını önleyecek ve işçilere ürettikleri şeyin tam değerini vermek yolundaki burjuvaların sözde kalan imanlarını gerçekleş-tirecektir (Sabine, 1969: 180) demektedir.

Marks, özel mülkiyeti, bir uğursuzluk gibi değerlendirdiği iktidar ger-çeğinin de sebebi görür.

Sınıflar arasındaki farklılaşmanın temel nedeni, üretim araçları üzerin-deki özel mülkiyettir. Böyle bir çerçeve içerisinde sınıfsal iktidar farkları, bir toplumdaki temel siyasal güçlerin bu mülkiyet türüne bağlı olmasın-dan, ona göre tanımlanmasından ileri gelmektedir (Tolan, 1993: 263).

Marksistler, mülkiyet-siyaset münasebetini temellendirirken kriter olarak “eşitlik” vakıasından hareket etmektedirler.

Tabiatın insanlara sağladığı üretim araçları bol bulunduğu zaman, üretici emek şekli kolektif bir nitelik taşımakta, gens’e veya kabileye ait bulunmaktadır. Bu dönemde sömürüden söz edilemez, çünkü insanlar ara-sında bir hakimiyet durumu bulunmamakta, hem fiilî hem de hukukî olarak eşitlik göze çarpmaktadır (Güriz, 2018: 289).

Marksizm, özel mülkiyeti bütün kötülüklerin kaynağı olarak gösterirken, bunu tarihî olarak da temellendirmeye çalışır. İnsanlık tarihinin evriminde 5 safha ayırt eder. İlk safha üretim araçları mülkiyetinin toplumsal olduğu ilkel toplumlar safhasıdır. İlkel toplumlar safhasıyla, henüz gerçekleşmemiş olan sosyalist toplum safhası arasındaki safhaların hepsinde özel mülkiyetin var olduğunu, bunlardan ikinci safha toplumlarının esirliğe dayanan toplumlar ol-duklarını ve bunlarda “esir”in, diğer üretim araçlarıyla beraber özel mülkiyet konusu olduğunu; üçüncü safha olan feodal toplumlarda feodal lordun kısmen üretim araçlarının ve serflerin de bir miktar üretim aracının sahibi bulundu-ğunu; dördüncü safha olan kapitalist toplumda üretim araçları mülkiyetinin tümüne kapitalistlerin sahip olduğunu iddia eder (Kazgan, 1989: 360).

Marks’ın ve dolayısıyla Marksizmin mülkiyet ve toplum tipi arasında-ki münasebetle alâkalı bu anlayışları, aslında özel mülarasında-kiyetin bulunmadığı bir toplum hayatının mümkün olmadığının ve olmayacağının itirafı gibidir.

Henüz üretim ekonomisine geçilmediği için toprağa yerleşme imkânının bulunmadığı, topluluğun hayatının tabiatın istismarına dayandığı ve insan-ların sürü halinde yaşayıp sadece sefalette eşit oldukları iptidaî topluluk hayatı âdeta yüceltilmektedir.

NETİCE

Buraya kadar yapılan açıklamalardan anlaşılıyor ki, mülkiyet anlayı-şı ve yapısı, toplum tipleriyle yakın bir münasebet halindedir. Üretimin organik enerjiye dayandığı ve verimin düşük olduğu modern çağ öncesi toplumlarda asıl zenginlik, toprak sahipliğine dayanıyordu. Toprağın ve-riminin düşük oluşu ucuz iş gücü olarak köle kullanımını zaruri kılmış, bu da “insan”ı menkul ve gayrimenkul mallarla beraber mülkiyetin konusu haline getirmişti.

Gayrimenkul mülkiyetinin belli ellerde toplandığı İlk Çağ toplum-larında, toprak sahipleri, din adamlarıyla beraber yukarı sınıfı meydana getiriyordu. Bu statüsünü korumak için de bir taraftan siyasî iktidarla da-yanışma içine giriyor, diğer taraftan mülkiyet hakkını hukukî korumaya aldırıyordu.

Batı Avrupada Orta Çağ’ın başlamasından evvel merkezî otoritenin zayıflamasının neticesi olarak ortaya çıkan feodal toplumlarda mülkiyet yapısı farklı bir biçim almış, emniyet ve asayişin yokluğu dolayısıyla, fe-odal beyler bölgelerindeki halkın emniyetini toprak karşılığı sağlama yo-luna gitmişler, bu da yeni bir toprak mülkiyeti ve kölelik türünü ortaya çıkarmıştır.

18. asrın ikinci yarısında başlayan sınaîleşme hareketi ise, toprağı asıl zenginlik kaynağı olmaktan çıkarmış, buna karşılık, sermaye malı sahipli-ğini birinci sıraya geçirmişti.

Mülkiyet hakkını kutsal olarak kabul eden liberal kapitalist toplum-larda sermaye sahipleri, kârlarını azamileştirmek için işçileri düşük üc-retlerle ve uzun saatler boyunca çalıştırarak, yaygın bir sefalet meydana getirmişler, bu da liberal kapitalizmin bütün müesseseleriyle beraber, ge-tirdiği mülkiyet anlayışına ve bizatihî mülkiyete karşı bir tavır doğurmuş ve böylece Marksizm-komünizmin, mülkiyeti haksız bir müessese olarak görmesine yol açmıştı.

BİBLİYOGRAFYA

AKIN, İ. F. (1990), Kamu Hukuku, İstanbul, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.

ARİSTOTELES. (1975), Politika, Çev. Mete Tuncay, İstanbul, Remzi Kitabevi Yayınları.

ARSAL, S. M. (1948), Umumi Hukuk Tarihi, İstanbul, İstanbul Üniversitesi Yayınları.

BAKER, S. (2017), Eski Roma- Bir İmparatorluğun Yükselişi ve Çöküşü- İngilizceden Çev. Elçin Duru, İstanbul, Say Yayınları.

BLONCH, M. (1983), Feodal Toplum, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Ankara, Savaş Yayınları.

CLINE, E. H., GRAHAM, M. W. (2017), Antikçağ İmparatorlukları- Mezopotamyadan İslamiyetin Doğuşuna – Çev. Ekin Duru, İstanbul, Say Yayınları.

DIAKOV, V., KOVALEV, S. (2019), İlkçağ Tarihi, Fransızcadan Çev. Özdemir İnce, İstanbul, Yordam Kitap Basım ve Yayın Tic. Ltd. Şti.

EFLATUN. (1980), Devlet, Çev. Sabahattin Eyyüboğlu - M. Ali Cimcoz, İstanbul, Remzi Kitabevi Yayınları.

FREEMAN, C. (1996), Mısır, Yunan ve Roma - Antik Akdeniz Uygarlıkları - İngilizceden Çev. Suat Kemal Angı, Ankara, Dost Kitabevi Yayınları.

GÜNALTAY, Ş. (1987), Türk Tarihinin İlk Devirlerinden YAKIN ŞARK ELAM ve MEZOPOTAMYA, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.

GÜRİZ, A. (2018), Teorik Açıdan Mülkiyet Sorunu, Ankara, Siyasal Kitabevi Yayınları.

İNAN, A. (1987), Eski Mısır Tarih ve Medeniyeti, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

ÇELEBİCAN, K. Ö. (1982), Roma Hukuku, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları.

KAZGAN, G. (1989), İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi, İstanbul, Remzi Kitabevi Yayınları.

KILIÇBAY, M. A. (2010), Feodalite ve Klasik Dönem Osmanlı Üretim Tarzı, Ankara, Efil Yayınevi.

Le GOF. (1982), Ortaçağ Batı Uygarlığı, Çev. Hanife Güven- Uğur Güven, İzmir, Dokuz Eylül Yayınları.

ORTAYLI, İ. (2007), Türkiye Teşkilât ve İdare Tarihi, Ankara, Cedit Neşriyat.

ÖZER, Y. Z. (1987), Mısır Tarihi, Ankara, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları.

SABİNE, G. (1969), Siyasal Düşünceler Tarihi, Çev. Alp Öktem, Ankara, Türk Siyasi İlimler Derneği Yayını.

SARICA, M. (2017), 100 Soruda Siyasi Düşünce Tarihi, İstanbul, Milenyum Yayınları.

STORIG, H. J. (2013), Vedalardan Tractatus’a - Dünya Felsefe Tarihi, Almancadan Çev. Nilüfer Epçeli, İstanbul, Say Yayınları.

ŞENEL, A. (1982), Siyasal Düşünceler Tarihi Tarih Öncesinde İlk Çağ’da Orta Çağ’da ve Yeni Çağ’da Toplum ve Siyasal Düşünüş, Ankara, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları.

TOLAN, B. (1993), Sosyoloji, Ankara, Adım Yayıncılık.

WOOD, E. M. (2012), Özgürlük ve Mülkiyet -Rönesans’tan Aydınlanmaya Batı Siyasi Düşüncesinin Toplumsal Tarihi-, İngilizceden Çev. Oya Köymen, İstanbul, Yordam Kitap Yayınları.

Bölüm 82

LOZAN ANTLAŞMASI ONAYLANMADAN