• Sonuç bulunamadı

3.1. ANADOLU SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİ

3.1.1.2. HATİBOĞLU MUHAMMED

3.1.1.2.2. Manzum Mülk Sûresi Tefsiri: Letâyifnâme

Hatiboğlu Muhammed’in bilinen ikinci eseri Letâyifnâme, manzum mülk sûresi tefsiridir. Muslihuddin Muhammed bin Mustafa’ya ait olan Mülk sûresini nazma çeken Hatiboğlu, eserin baş kısmında yer alan mukaddime ve hatime kısmı

190

Veysi Sevinçli, Letâyifnâme (Giriş-İnceleme-Metin-Sözlük), Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Van 1996 (Doktora Tezi). s. I

(Ayrıca Veysi Sevinçli tarafından hazırlanan doktora tezinin 1. Sayfasında Hatiboğlu’nun hayatından bahsederken şunlar söylenmektedir: “XV. yüzyıl şair ve mesnevi yazarlarından olan Hatiboğlu’nun hayatı hakkında kaynaklarda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Hayatı hakkında en doğru bilgileri kendi eserindeki bazı ipuçlarından elde etmekteyiz.” Bu bakımdan Hatiboğlu hakkında M. Esad Coşan tarafından hazırlanan doktora tezini görmediğini anlıyoruz. Kaynakçasında da bahsetmediğini görmekteyiz.)

191

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 127. 192

M. Fuat Köprülü, Türkiyat Mecmuası, II, 1926, s. 490. M. Esad Coşan, a.g.e., s. 127-128.

58

haricinde herhangi bir eklemede bulunmamıştır.193 Mülk sûresi tefsirini olduğu gibi manzum hale getirmiştir. Eserin incelemesini yaptığımızda göreceğimiz üzere, Hatiboğlu Muhammed nazım bilgisi konusunda son derece maharetli ve bilgi sahibidir. Eserlerine hangi ismi neden verdiğini yazdığı eser içerisinde belirtme geleneğini bu eserinde de sürdürmüştür. Esere Letâyifnâme adını verdiğini belirtmektedir.194

Araştırmalarım sonucunda öğrendiğim kadarıyla, Letâyifnâme’nin bugün bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi, numara 3326’da bulunmaktadır. Bu nüsha ilk defa M. Esad Coşan tarafından bulunmuş ve incelenmiştir.195 Coşan, Agâh Sırrı Levent tarafından bu eserden bahsedildiğini ancak nerede yer aldığının belirtilmediğini söylemekte ve bu esere kendisinin belirttiğimiz numarada tesadüf ettiğini belirtmektedir.196 Belirtilen bu eseri araştırmam esnasında yerinde tespit etme fırsatım oldu. Eser, mesnevî tarzında yazılmış olup, kütüphane kayıtlarına göre 124 varaktan oluşmaktadır. M. Esad Coşan’ın hesabına göre eser, 17x124 varak x20=4216 hesabıyla takriben dört bin beyit civarındadır.197 Eser üzerinde Veysi Sevinçli tarafından doktora çalışması yapılmıştır. Ancak Veysi Sevinçli, M. Esad Coşan tarafından yapılmış olan doktora çalışmasından haberdar olamamış, bu sebeple bazı tespitleri ilk defa kendisinin bulduğunu belirtmiştir. Veysi Sevinçli tarafından yapılan doktora çalışmasını ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak ele alacağız.198

193

Veysi Sevinçli’ye göre, Hatiboğlu kısa hikâyeler, hadisi şerifler ve anlatımı kolaylaştıracak eklemeler yapmıştır. Bunun bizce doğru olmadığını ilerleyen sayfalarda ortaya koymaya çalışacağız. 194

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 56-57. 195

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 55-62. 196

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 55 ve 83. dipnot 197

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 55 198

Veysi Sevinçli tarafından hazırlanan doktora çalışması iki cilt halinde basılmış olup birinci cilt Giriş-İnceleme-Metin kısmını içermektedir. İkinci cilt ise Sözlük bölümünü içermektedir. (Ayrıntılı bilgi için bkz.: Veysi Sevinçli, Hatiboğlu-Letâyifnâme I Giriş-İnceleme-Metin, II Sözlük, Töre Yay., İstanbul 2007). Biz çalışmamız esnasında doktora tezini esas aldık.

59

Yazmayı incelediğimizde göreceğimiz üzere, 16,5x22,6 ebatlı, bir kapağı ve miklebi kopmuş, daha sonra tamir görmüş, basma şemseli199, deri bir cilt içerisinde 124 varak olarak muhafaza edilmektedir. Eserin yazıldığı kâğıt üzerinde yer yer sararma olmuştur. Yazı kütüphane kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 10,5x15,5 cm. ebadında bir çerçeve içerisine alınmıştır. Eser açık bir Rik’a yazısı ile kaleme alınmıştır. Ayetler, hadisler ve söz başları kırmızı mürekkeple yazılmış, diğer kısımlar siyah mürekkeple yazılmıştır. Eserin baş kısmında yaldızlı ve tezhipli bir bölüm bulunmaktadır. 200

Eserin baş kısmında “ Hâzâ Kitâb-ı Letâyifnâme ” başlığı yer almakta ve besmeleden sonra “Hamdele” bölümü yer almaktadır. Son kısmın ise,

Gerçi yazanuñ günâhı çok-durur Afv idüb bağışlayıcı Óaú-durur Okuyanı, dinleyeni, yazanı Raómetüñle yarlıàa-àıl yÀ Ganì.

Eser bu şekilde dua ile bitirilir. Coşan, ferağ kaydını şu şekilde belirtmektedir: “ Temmet hâzâ’l-kitâb… senete elf ve mi’eteyn ve hamsin ve erbaèìne (h. 1245). Ketebehû… Yusuf b. Muhammed (Mehmed ?) Ali-i Bodrumî, hâlâ sâkinu dâri’l-cihâdi Cezâ’ir-i Ğarb…”

Eserin ismi Hatiboğlu tarafından mukaddime ve hatimede birkaç defa bahsedilmektedir.

Hem Letâyifnâme virdüm buna ad Bağladum şol niyete berk iètikâd:

199

Coşan, üzerinde kurt yeniği olduğundan bahsetmektedir, bizim gördüğümüzde sonradan tamir görmüş ve CD’ye kaydedilmiştir.

200

Eser hakkında ayrıntılı tanım için bkz.: M. Esad Coşan, a.g.e., s. 56. Ayrıca bkz.: Veysi Sevinçli, a.g.e.

60

Kim letâyifdür kamu her sözleri Göynüdürür her hikâyat özleri201 …..

Bu Letâyifnâme’yi her kim yazub Anlayub her nüktesin, remzin sezüb Kim yitüre eksügin iy bar Hodâ Ramatundan kılmaàıl anı cudâ202 …..

Bu Letâyifnâme’yı kıldum tamâm Virdügince devr (ü) eyyâm intikâm Hamduli’l-lah kim düşürdüm hâmeyi Uş tamam ittüm Letâyifnâme’yi203

Bütün bu bilgilerde de anlaşılacağı üzere Hatiboğlu eserine Letâyifnâme adını vermiştir. Hatiboğlu’nun diğer eserlerinde de eser içerisinde hangi ismi verdiğini belirttiğini görebilmekteyiz. Bu Hatiboğlunun üslup özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Letâyifnâme içerisinde eserin Hatiboğlu’na ait olduğunu göstermesi bakımından şu beyitler önem arz etmektedir:

Pes nitekim hasta ister hem tabîb204 Şöyle ister iy ÒodÀ İbni Hatìb

Zihne dürişsün dokunsun muèteber YadigÀr olsun okunsun bu òaber205

201

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud, nr. 3326, vr. 6a 202

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud, nr. 3326, vr. 122b 203

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud, nr. 3326, vr. 122b M. Esad Coşan, a.g.e., s. 57

204

M. Esad Coşan a.g.e.’de 88. Dipnotta bu kelime için şu bilgilere yer vermektedir: “Mısradaki “hem” yerine nüshada “hekim” yazılmışltır. Vezin o şekilde bozulduğu, “tabîb” kelimesi mevcut olduğu ve yazılışları birbirlerini andırdığı için biz [aslında kelimenin “hem” olması gerektiğini kabul ediyoruz.]”

205

61

….

Kim maèÀnì menzilinde duruşa Maksudına ol muèayyen irişe

İy Hatìboğlı bu yolda gey düriş Hiç hebÀ olmaz emekler budur iş.206

Eser üzerinde inceleme yaptığımızda yukarıdaki beyitleri tespit ettik. Bu beyitlere daha önce M. Esad Coşan’da doktora çalışmasında değinmiş ve eserin ismini tespit etmiştir. Eserin ismi ve Hatipoğlu’na aitliği bugün kesin olarak bilinmektedir. Yukarıda yer verdiğimiz beyitleri Süleymaniye Kütüphanesi’nde yer alan nüshadan kontrol ederek bahsettiğimiz doktora tezinde geçen yazılışlarıyla aynen yer verdik.

Eseri incelediğimizde muhteviyatıyla ilgili kısaca şunlara değinebiliriz. Eserde ilk olarak “ Hâzâ Kitâb-ı Letâyifnâme” başlığı yer almaktadır. Daha sonra Arapça bir mukaddime yer almakta ve daha sonra besmelenin Farsçası yer almaktadır.207 Bundan sonra besmelenin nazım halinde yazımı vardır. M. Esad Coşan tarafından da belirtilen208Arapça mukaddimeye burada yer verecek olursak:209

206

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud, nr. 3326, vr. 124a M.Esad Coşan, a.g.e., s. 57.

207

“Benâm-ı îzid-i bahşayende vu bahsayiş-ger” 208

M. Esad Coşan a.g.e., s. 58 209

“[Parantez içerisinde verilen kısım] Mülk sûresinin ilk âyetidir. Başta, kitabın konusunu ima eden bir ifade kullanmak, eski müelliflerce bir hüner telakki edilirdi. Az ilerideki “min ‘azâbi’s-sa‘îr” ibaresi de sûrenin 5.âyetinde geçen “ve a‘tednâ lehum ‘azâbe’s-sa‘îr” ile 9. ve 10. âyetlerde geçen “ashâbi’s-sa‘îr”i hatırlatyor.” (M. Esad Coşan, a.g.e., s. 58.)

62

Besmelenin nazım olarak yer aldığı beyitleri de burada belirtmek yerinde olacaktır.

Başla evvel söze bismi’l-lah-ıla Her bir evvelde ki Allah anıla Hem temiz ider bismi’l-lah işi Komaz ol işde giderür teşvişi

Bu beyitlerden sonra Hatiboğlu, Allah’ın isim ve sıfatlarını sayan, O’nun yüceliğini belirten beyitler söylemiştir. Bu da yine bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonrasında “Der Nât-ı Muóammedini’l-MusùafÀ èaleyhi’s-selÀtü ve’s-selÀm” başlığıyla yer alan Peygambere yazılan naat kısmı yer almaktadır.210 Eser oldukça açık yazıyla kaleme alınmıştır.

Peygamber için yazılan naattan sonra dört halife için yazılan övgü bölümü karşımıza çıkmaktadır. Her halife için yazılan övgü ayrı ayrı başlık altında yer almaktadır. Daha sonra 4b ve 7a varakları arasında “Der beyÀn-ı tercüme-i kitÀb” başlığı altında tercümenin neden yapıldığı yer almaktadır. Aşağıda birkaç örnek beyite yer verelim.

210

M. Esad Coşan’ın belirttiğine göre burada yer alan beyitler aynı şekilde Bahrü’l-hakâik’te de yer almaktadır. Bkz.: M. Esad Coşan, a.g.e., s. 58.

63

Úıl bu kez ãaóibü’l-èaúl istimÀè Göñli ùut èaúluña ol ictimÀè

Her sözi aãlınca söyle her işi

Hem muvÀfıú eyleye her bir cünbüşi

Pes bunı vaøè eylemiş ehl-i temìz Yaènì söz gökden inüpdür iy èazìz …..

Olmasa taàyìr maèÀni yaènì ol Her ne dilce kim ola düşer úabÿl

Türki vü Ùatca èArabca úalmaya Maènìler olsa tefÀvüt olmaya211

…..

Pes söz oldur kim kişi bir söz söyleye Lìki şeróinde niçe biñ söyleye

İşidenler diyeler kim Àferin Söz degül sükkerdür úandı hemìn

Yoú yoú ol kim göz göre söyler güõÀf İşidenler diye ùuyduú niçe lÀf

….

èÁlim iseñ söyle görem naúlüñi Degül iseñ başuña dir aúluñı

211

64

Var siñarek cÀhilüñ úatında ùur Sen becìd ãamradısan kim ol budur

Uş úavì óuccet ki peyàamber dimiş Bunı ol dìn serveri òoş söylemiş212

Eserde bundan sonra oldukça güzel bir dille ifade edilmiş münâcât bölümü yer almaktadır. M. Esad Coşan’ın belirttiğine göre 7a- 8b bölümü aynen “Bahrü’l-hakâik”te de bulunmaktadır.213Münâcât bölümü hiç değiştirilmeden “Bahrü’l-hakâik”ten alınmıştır. Daha sonra yer alan bölümde ilim ve âlimlere değer verilmesi konusunda iki hadis yer almaktadır. 8b-13a bölümleri bu hadisi içermektedir. Mülk sûresi tefsirine 13a’dan itibaren başlanmaktadır. Ayetler başta kırmızı mürekkeple yazılmış olarak yer almakta, daha sonra ayetin anlamı nazım halinde verilmektedir. Bazı Arapça ibareler de eser içerisinde yer almaktadır. Eser bu şekilde 122b’ye kadar devam etmektedir. 122b’den itibaren kitabın hâtime bölümü yer almaktadır. “Der beyÀn-ı tÀriò-i òatm-i kitÀb [veya “ Der BeyÀn-ı Tariò ve Òatm-i KitÀb214

] başlığı altında Tanrı’ya hamdı, haddi olmayarak bu eseri nazma çekişindeki düşüncesini ve nüshanın yazılış tarihini bildiren kısım yer almaktadır. M. Esad Coşan’nın belirttiğine göre, müellif hâtimenin de birçok beytini Bahrü’l-hakâik’ten aynen almıştır.215

(3847) Der BeyÀn-ı Tariò ve Òatm-i KitÀb

(3848) İmdi gel añla nedür tedbìr ü rÀy Aç gider göñüldeki kibri i yÀr

Naúlimüñ tedbìrini iy muèteber

212

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 5a Ayrıca bkz.: Veysi Sevinçli, a.g.e., s. 116.

213

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 59. 214

Kitabın bitirilişi ve tarihi hakkında 215

65

Añla taórìrinden ol işde òaber

Bu LeùÀyif-nÀmeyi úıldum tamÀm Virdügince devr-i eyyÀm intiúÀm

(3850) Óamdü’lillah kim düşürdüm òÀmeyi Uş tamÀm itdüm LeùÀyif-nÀmeyi

Şeró olındı sÿre-i Mülk iy ulu İrdügince sırrına èaúl u bilü

Ulular vaøè itdügince iy kibÀr Naõm olındı nüsòasında ne ki var216

……

Eserde görüleceği üzere, buradan sonra alçak gönüllüğünü bizlere sunmaktadır, aciz bir kul olarak bu eseri meydana getirdiğinden bahsetmektedir. Eser içerisinde, Mülk sûresinin nazma çekildiği bölümlerde Hatiboğlu, beyitlerde kendisinin de belirttiği üzere, herhangi bir eklemede bulunmamıştır. Veysi Sevinçli, eser içerisinde Hatiboğlu tarafından kısa hikâyeler eklendiğini belirtmektedir.217Ancak eser içerisinde Hatiboğlu’nun söylediklerine ve Muslihuddin Mustafa bin Muhammed tarafından yazılan asıl Mülk Sûresi tercümesine baktığımızda, hatta iki eserin

karşılaştırmasını yaptığımızda bunun doğru olmadığını görmekteyiz.218

Hatiboğlu’nun eserinde yer alan dini hikâyelerin, Arapça ibarelerin, ayet ve hadislerin aynen Muslihudin Mustafa bin Muhammed’in eserinde de yer aldığını görmekteyiz.219

216

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, 122b. Ayrıca bkz.: Veysi Sevinçli, a.g.e., s. 356

217

Veysi Sevinçli, a.g.e., s. I Önsöz 218

Ayrıca bkz.: Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 6a ve 122b 219

66

Eserin yazılış tarihiyle ilgili bilgi vermesi bakımından aşağıdaki beyitlere de yer vermek istiyoruz.

(3884) İmdi vÀcibdür bize iy şehriyÀr Áòir itmeklikde sözi iy kibÀr Hicretüñ n’eye irişmişdür óisÀb Úaç yıl olmışdur220 úamer andan óisÀb Pes sekiz yüz on yidi yıldur tamÀm Hem rebièü’l-evvel evsaù ve’s-selÀm221

Eserin devamında şu beyitler de Hatiboğlu’nun ismi geçmesi bakımından ve eserin orijinali hakkında bilgi vermesi bakımından önemlidir.

Bu sözüñ aãlı tamÀm iy baòtulu Neår iken oúındı manôÿm iy ulu Lìki maèniden taàayyür olmadı Ne ki var neårinde nesne úalmadı

(3890) Kim maèÀnì menzilinde ùurışa Maúãÿdına ol muèayyen irişe

İy Òaùìboàlu bu yolda key ùurış Hìç hebÀ olmaz emekler budur iş222

220

M. Esad Coşan, a.g.e., 93. dipnotta şu bilgiye yer verir: “ Yazmada “olmuşdur”. Biz Bahrü’l-hakâyık, faksimile s. 112’deki, buradakine benzeyen 12. beyite bakarak tashih yaptık.” M. Esad Coşan, bu tashihe göre “almışdur” şeklinde yazmaktadır.

221

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 123b Ayrıca bkz.: Veysi Sevinçli, a.g.e., s. 358

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 59 222

67

Eserde, Hatiboğlu isminin geçmesi yanında “İbnü’l-Òatìb” şeklinde de geçmektedir. Şimdi bununla ilgili birkaç beyit örneği verelim:

(150) Pes nite kim òaste ister óükm-i ùıb Şöyle ister iy ÒodÀ İbnü’l-Òatìb

Õihne dürişsün dürişsün ùoúınsun muèteber YÀdigÀr olsun oúunsun bu òaber223

…….

Eserin son kısmında okuyanlara dua edildikten sonra kitabın müstensihinin ve tamamlandığı tarihin Arapça olarak belirtildiği kısım yer almaktadır. Son kısma da burada yer verelim:

Temmet hÀõa’l-kitÀbı bi-èavniél-lahiél-Meliki’l-VehhÀb

Sene elf ve miéeteyn ve òamseten ve erbaèìne fi-evÀsıti şehri õi’l-kÀède

Ketebehu’l-óaúìru’l-faúìrü’l-èacz bi’t-taúsìr Yÿsuf bin Muóammed èAlì Bodrumì óÀlÀ sÀkin DÀrü’l-cihÀd-ı cezÀyir-i àarb.

Emennaha’l-lahu èan suéi’d-devÀ’ir. Ámìn. 224

Burada yer verdiğimiz ferağ kaydını daha önceki sayfalarda belirtmiştik. Ancak önemime binaen tekrar belirtmeyi uygun gördük.

Hatiboğlu bu eseri hazırlamakla, dini öğrenmek isteyen kişilere hoş bir eda ile dini öğretmek arzusunda olduğunu belirtmektedir. Gençlere, Kur’an ayetlerini ve dini bilgileri, zevkle ve kolay bir şekilde öğrenmelerini sağlamak, neticede hayır dua ile anılmak istemektedir. Onun bu düşüncesini şu beyitten anlamaktayız:

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 124a 223

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 6b 224

“Bu kitap, her şeye sahip olan ve karşılıksız veren Allah’ın yardımıyla 1245 yılı Zilkade ayının ortasında tamam oldu. Bu kitabı yazan hakir, fakir, aciz ve kusurlu olan Yûsuf b. Muhammed Ali Bodrumî’dir; halen Darü’l-Cihâd Batı Cezayir’de oturmaktadır. Dünyanın kötü gidişatından Allah onu emin etsin.”. Veysi Sevinçli, a.g.e., s. 359.

68

(139) Hem LeùÀyifnÀme virdüm buña ad Baàladum şol niyete berk iètiúÀd Kim LeùÀyifdür úamu her sözleri Göyündürür her óikÀyet özleri Mübtedìlere geñez olsun didüm Ol sebebden bu işüñ úaydın yidüm225

Yukarda Hatiboğlu’nun isminin geçtiği 6a’daki beyitlere baktığımızda eserin aynı zamanda hatırlanmak ve geleceğe iyi bir eser bırakmak düşüncesinin yer aldığını görmekteyiz. Bu amel-i salih anlayışının bir göstergesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Hayırlı bir eser bırakarak hayırla yâd edilmek anlayışı dönem âlimleri arasında olan bir düşüncedir. Ayrıca şu beyitler yine Hatiboğlu’nun eseri yazmasındaki sebebi bizlere sunması bakımından önemlidir:

(155) Göç idüp vaútüm çü úabre irişe Key òırÀşına göñül cÀn ùurışa Òod èamellerden buluram boş elüm Hem úavì nefsüm günÀhkÀr uş cÀnum

Böyle úıldı beni çünkim rÿzigÀr Úala direm bÀri benden yÀdigÀr

Vaút ola kim düşe bir ãÀóib-dile Luùf-ıla òoş oúuna düşe bile

225

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 6a M. Esad Coşan, a.g.e., s. 59.

69

Arasında var ise bir òoş kelÀm Ol sebeble bir duèÀda añılam226

Eserin kimin için yazıldığını metin içerisinde tespit edemedik. Eser üzerinde çalışma yapan Veysi Sevinçli ve M. Esad Coşan da bu yönde bir bilgi vermemektedir. M. Esad Coşan, eserin hangi Bey’e sunulduğunu belirtmese de, bazı beyitlerden anlaşıldığına göre eserin mutlaka bir Bey’e sunulmuş olduğunu belirtmektedir.227 Süleymaniye Kütüphanesi’nde incelemelerimiz sonucu bu beyitlere biz de tesadüf ettik. Aşağıda bu beyitlere yer verelim:

Her ki èadl ide bu iş anuñ-durur Adı èÀdil baòtulu cÀnuñ-durur

Beglere èadl eylemek vÀcib-durur èAdle raèiyyet aàız açub-durur

(220) èÁdil ol èadl eyle imdi iy ulu Var ise õÀtuñda ger èaúl u bilü

èÁdil adını cihet228

özüne ùaú Kim yarın èÀdilligüñ ola ùayaú

Böyle buyurmış óadìåi ol Resÿl Ümmet-iseñ ùut sözin budur uãÿl229

226

Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, nr. 3326, vr. 6b 227

M. Esad Coşan, a.g.e., s. 60. 228

M. Esad Coşan bu beyti şu şekilde okumuştur: “ Âdil adın ceh (cehd) it, özüne dak Kim yarın âdilligün ola dayak” M. Esad Coşan, a.g.e., s. 60.

229

70

Yukarıda belirttiğimiz beyitlerde bu eserin bir Bey’e sunulduğunu gösterir ibareler bulunmaktadır. Ancak bu aslında dolaylı bir çıkarımdır. Beyitlerin öncesine baktığımızda genel bir nasihat verildiği göze çarpmaktadır. Dolayısıyla bu eserin bir Bey’e sunulduğunu kesin olarak söyleyemeyiz. Eserin tamamı üzerinde inceleme yaptığımızda bir Bey’e ithaf edildiği yönünde bir bilgiye rastlayamadık. Daha önce belirttiğimiz gibi, eser üzerinde çalışma yapan araştırmacılar da bu yönde herhangi bir bilgi vermemektedir. Letâyifnâme üzerinde en kapsamlı çalışma Veysi Sevinçli tarafından doktora çalışması olarak ortaya konmuştur. Hazırlanan bu doktora çalışmasında da elbette birtakım eksiklikler bulunmaktadır. Özellikle müellifin hayatı hakkında bazı bilgiler eksik kalmıştır. Araştırmalarım sonucunda müellifin hayatı hakkında en kapsamlı çalışma M. Esad Coşan tarafından hazırlanmıştır. Veysi Sevinçli, kanaatimce, Letâyifnâme’nin asıl kimin eserinin nazma çekildiğinden bahsederken de yanlış çıkarımlarda bulunmuştur. Eserin Arapça bir Mülk Sûresi Tefsiri’nin tercümesi olduğunu belirtmektedir.230Bu tespit yaptığımız karşılaştırma ve araştırmalar neticesinde yanlış gözükmektedir. Sadece Muslihuddin Muhammed

bin Mustafa’nın Türkçe Mülk Sûresi tercümesinin mukaddimesini ve

Letâyifnâme’nin başındaki Arapça kısım ile karşılaştırmamız bile bunu ispatlamaktadır. Ayrıca manzum ile mensurun muhtevaları da aynıdır.

Eserin orijinali hakkında Hatiboğlu’nun bazı beytleri bilgi vermektedir. Şimdi bu beyitlere bir bakalım:

Sÿre’-i Mülk taúrìrin iy muèteber Vüsè-i ùÀúatca vireydük biz òaber

Nitekim faòr-i mevÀli’-i imÀm èÁlim ü èÀmil faøÀéil intimÀm

(130) FÀyıú u muúlıú èaôìmü’l-úÀéimu Müttaúi münúı kemÀlü’d-dÀ’imu

230

71

VÀriè-i verè ü imÀmü’l-müslimìn KÀmilü’l-èaúli’ã-ãafÀ rÿóu’l-emìn

(6 a) Kimdür ol medó itdügüm iy şehriyÀr èİlm-ile meşhÿr u bellü ÀşikÀr

KÀziyü’l-kuzzÀt-ı231

şehr-i Laõiki Óükm içinde ãaúlar idi yazuúı

Muãlihü’d-dìn-i Muóammeddür hemÀn Ùayyibu’l-lahu şerÀ devr-i emÀn

(135) Niçeler andan alurdı fÀéide RabbenÀ enzil èaleynÀ mÀéide

Sÿreé-i Mülk tefsìrin fikr eylemiş Òoş hikÀyetler bile õikr eylemiş

Ben daòı çün oúudım buldum ãafÀ Vüsè-i ùÀúat ol yola úıldum vefÀ

Naôm úıldum hep úamu ucdan uca Oúıyanlar göreler kim óÀl nice

Hem LeùÀyifnÀme virdüm buña ad Baàladum şol niyete berk iètiúÀd

231

Burada M. Esad Coşan, a.g.e., s. 61, 99. dipnotta şunları belirtmektedir: “Bu terkip Arap dili kaidelerine uygun değildir. Arapçaya göre “kâzıya’l-kuzât” veya “kâzı’l-kuzât” demek gerekirdi. Yanlışlığın, vezin delaletiyle ve aynı terkibin Ferahnâme mukaddimesinde de hatalı olarak yer almasına bakarak müelliften neşet ettiğini sanıyoruz.”

72

(140) Kim LeùÀyifdür úamu her sözleri Göyündürür her óikÀyet özleri232

…….

Şeró olındı Sÿre-i Mülk iy ulu İrdügince sırrına èaúl u bilü

Ulular vaøè itdügince iy kibÀr Naõm olındı nüsòasında ne ki var233

……

Bu beyitlerden ve eser içerisinde geçen başka beyitlerden anladığımıza göre Hatiboğlu’ndan önce yaşamış, ilmiyle büyük şöhret kazanmış, Lazik, bugünkü adıyla Denizli, şehrinde kadılık yapmış Muslihuddin lakabıyla anılan bir zat herkesin faydalandığı bir eser meydana getirmiş, Hatiboğlu da bu eseri nazım olarak kaleme almıştır. M. Esad Coşan doktora tezinde öncelikle bu eserin Arapça olarak