• Sonuç bulunamadı

MANZUM ATASÖZLERİ ÜZERİNE ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER

A. MANZUM ATASÖZÜ ÜZERİNE GENEL BİLGİLER

2. MANZUM ATASÖZLERİ ÜZERİNE ÇEŞİTLİ GÖRÜŞLER

Atasözlerimiz, konu açısından değerlendirmeye tabi tutulurken şekil açısından da değerlendirilmiştir. Atasözlerini inceleyen bilim adamı ve araştırmacılar atasözlerinin şekil açısından manzum ve mensur olarak ikiye ayrıldığını belirterek manzum atasözleri hakkında çeşitli değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Bu konuda ilk ve en önemli değerlendirmeyi ise Reşit Rahmeti Arat yapmıştır.

Reşit Rahmeti Arat Eski Türk Şiiri adlı eserinde manzum atasözlerinin ayrı bir tür oluşuyla ilgili olarak şu görüşlerine yer vermiştir:

“Türk nazmının inkişaf merhâleleri bahis mevzuu olurken, bir nevi manzûm birlikler şeklinde tavsif edilebilecek ata-sözleri ile mânanın sırlı te’sirini artırmak üzere, bâzı vesileler ile muayyen hitâp tarzında kullanılan ‘bağlı’ tâbir veya cümleler göz önünde tutulmalıdır.

Türk ata-sözleri kalıplaşmış mânaların şekillendirilmiş bir ifâde tarzı olup, muhtelif devir ve muhitlere göre az-çok farklı kisvelere bürünmüş bulunmaktadır. Türk nazmının en eski şekillerinden biri olan bu ata-sözlerinin tarihî inkişaf devirleri ve yayılış sâhaları içinde meydana gelen kalıpları ile ifâde ve âhenk bakımından mukayeseli bir araştırmaya tâbi tutmak, şüphesiz, bir çok husûsların aydınlatılmasına yardım edecektir.” (Arat, 1991: 271).

Arat, manzum atasözlerinin şekil özellikleriyle ilgili olarak da şu tespitleri yapmıştır:

“Türk rûhuna ve bu rûhun yoğurduğu dilin yapısına uygun olan bu tarz, taklid edilmeğe, inkişaf ettirilmeğe ve bu esas üzerinde yeni-yeni tecrübelere cidden değer bir kıymettir. Dikkatli kullanılan yahut, başka bir tâbirle, tam ifâdesini bulan ata-sözlerinde, âhenk, baş ve son kafiye, vezin v.b. gibi şiirde aranılan bütün esas unsurlar mevcuttur.” (Arat, 1991: 271).

Atasözlerimizin manzum özellikleriyle ilgili olarak bir diğer değerlendirme Dehri Dilçin’e aittir. O, Edebiyatımızda Atasözleri adlı eserinde Dîvânü Lûgati’t- Türk’teki manzum örneklerden hareketle günümüzden de örnekler vererek manzum atasözlerini açıklamaya çalışarak şu tespitlerde bulunmuştur:

“Atasözlerimiz, millî edebiyatımızın öz anası sayılabilir. Bu sözlerden bazıları nazımdan ziyade nesre daha yakın iseler de birçoklarının da vezne uygun geldikleri

görülmektedir. Binaenaleyh bu gibi sözlerin, ilk söylenişte atalarımızın ağzından vezinli ve kafiyeli olarak çıkmış olduklarını kabul etmek lâzım gelir. Bunların ekserisi beyit halindedir; müstakil bir mısra şeklinde olanları da çoktur. Bu çeşit atasözlerinden birkaçı:

Tezek karda yatmas, Edgü isiz katmas. (D.L.T.)

(Tezek kar altında uzun zaman kalmaz, iyi ile kötü birbirine karışmaz.)

Teğme kişi öz bolmas,

Yat yağuk tüz bolmas. (D.L.T.)

(Herkes kendin gibi olmaz, yabancı ile yakın bir olmaz.) …

Deli kız evde kalmaz Delik taş yerde kalmaz. Kel ölür sırma saçlı olur Kör ölür badem gözlü olur. Kız anadan öğrenir sofra düzmeyi Er atadan öğrenir sıra gezmeyi

Gerek manzum olsun, gerek mensur olsun atasözlerimizin hepsi de kendilerine has birinci vasıf olan sadelik, tabiilik ve her suretle mükemmellikten başka edebiyat nokta-i nazarından da birçok sanat güzelliklerini haiz bulunmaktadırlar. Bilhassa mevzun olanlar, bu tabii zevk inceliklerine seci, yarım kafiye, tam kafiye gibi bediî bir takım unsurların da karışmasıyla ikinci bir güzellik daha edinmiş oldukları içindir ki birçok asırlardan beri büyük atalarımızın ruh ve zevkleri üzerinde yapageldikleri tesiri, bugün aynen bizim zevklerimiz üzerinde de icra etmekten geri kalmıyorlar.” (Dilçin, 2000: XIX-XX).

Manzum atasözlerimiz hakkında değerlendirme yapan bir diğer bilim adamı ve araştırıcımız Şükrü Elçin’dir. O, Halk Edebiyatı Araştırmaları II adlı eserinde bu konuyla ilgili olarak şu yorumu yapar:

“Belli bir dil, kültür, mantık, tecrübe, zevk ve muhâkeme seviyesinde meydana gelen bu edebiyat mahsullerinin ilk örnekleri umumiyetle manzumdur. Türk düşüncesinde aynı cümle veya mısrada kelime tekrarlarından gelen tenâzur, mânâ

aykırılıklarından doğan tezâd ve umumî ses unsurlarını teşkil eden vezin ve kafiye, bu manzumeleri ve geleneğini zamanımıza kadar getirmiştir. Mensur atalar sözü, nazmın parçalanmasından, onu teşkil eden unsurların düşmesinden, unutulmasından meydana gelebileceği gibi müstakil bir hüviyetle de dilde asıl şeklini almış olabilir.” (Elçin, 1988: 339).

Manzum atasözlerimiz üzerine değerlendirmelerde bulunan bir diğer araştırmacı ise Azerbaycanlı Vagıf Veliyev’dir. Onun, Azerbaycan Folkloru (Bakû 1985) adlı eseri Türkiye Türkçesine bitirme tezi olarak birkaç öğrenci tarafından aktarılmıştır. Bu eserinde Vagıf Veliyev, atasözlerinin manzum özelliği ile ilgili şu bilgileri vermektedir:

“Azerbaycan atalar sözünün bir hissesi menzumdur. Menzum atalar sözü ve meseller daha tesirli ve yadda galandır. Diger terefden tez ezberlenir, uzun iller hafizelerden silinmir:

Yemeyin dadı duzda, Dünyanın dadı gözde.

İpek el har olub, Eşşeye çidar olub.

Divari nem,

İgidi gem çürüder.”

(Keskin, 2001: 14-15)

Atasözlerimiz ile ilgili ilk sistemli çalışmayı yapan araştırmacılarımızın başında gelen Aydın Oy, Tarih Boyunca Türk Atasözleri adlı eserinde atasözlerimizin manzum yönüyle ilgili olarak şunları söyler:

“Türk halkı konuşma sırasında âhengi sever. Hem kulağa hoş gelsin diye, hem de uzun yıllar boyu unutulmasın diye Türk halk zevki, atasözlerine de manzum özellikler kazandırmıştır.

Atasözlerinde, en az üç heceliden başlayıp on üç ve daha çok heceli olanlarına kadar çok çeşitli hece ölçüsü görülür. Birer örnekle gösterelim:

3 heceliler: Yaş bitmiş İş bitmiş …

13 heceliler: Buğdayım var deme ambara girmeyince, Oğlum var deme yoksulluğa ermeyince.

…Sayılı birkaç atasözünün de aruz ölçüsünün bir iki kalıbına uyduğu görülüyor.” (Oy, 1972: 53-55)

Türk atasözü araştırmalarına emeği geçen bir diğer isim İ. Hilmi Soykut’tur. Onun Türk Atalar Sözü Hazinesi adlı eserinde atasözleri ayrıntılı bir konu tasnifine tabi tutulmuş, şekil ve kavram özelliklerine de değinilmiştir. Onun atasözlerinin şekil özelliklerini belirtirken ortaya koymuş olduğu olduğu 16 maddelik sonucun ilk iki maddesi atasözlerinin manzum özelliğiyle ilgilidir. Aşağıya ilgili maddeleri alıyoruz:

“1. Bazı atasözleri, hafızaya yardımcı olarak (iç kafiyeli) söylenmiştir; hatta gerekirse bunu beyit hâline getirmek de mümkündür.

Eski dost düşman olmaz, it derisi post olmaz.

2. Açıkça bir kafiye bulunmadığı hâlde atalar sözü ahenkli hatta aynı ölçüde iki ifadenin birleşmesi suretiyle kurulmuştur.

Bir gözümü ağlatır, bir gözümü güldürür.

Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek.” (Soykut, 1974: 49-50)

Türk atasözleri ile şiir kavramını bir bildirisinde birlikte değerlendiren Vecdi Yarman da, atasözlerimizin manzum yönüne dikkat çekerek hece ölçüsü üzerinde durmuş ve üç heceli olanlardan başlayarak, on altı hece ölçüsüne sahip olanlara kadar tespit etmiş ve örneklendirmiştir. Bu arada aruz ölçüsüne uyan atasözlerine de örnekler vermiştir (Yarman, 1976: 177-183).

Atasözlerimizi geniş bir bakış açısıyla değerlendiren H. Fethi Gözler de, III.

Milletlerarası Türk Folklor Kongresi’nde sunduğu bildirisinde; atasözlerinin genel

nitelik ve özelliklerini verdikten sonra, “Atasözlerimizin Nazmı Andırması Bakımından Özellikleri” başlığında, atasözlerinin ölçü ve kafiye çeşitlerini örneklerle değerlendirmiştir. Ayrıca, atasözlerini biçim açısından mısra ve beyit olmak üzere ikiye ayırmıştır. Aşağıya, Gözler’in beyit şeklinde verdiği atasözlerden örnekler alıyoruz:

Armudun sapı var, Üzümün çöpü var.

Gülme komşuna,

Gelir başına. (Gözler, 1982: 190)

Manzum atasözlerimizi bilimsel bir değerlendirmeye tabi tutan bir diğer araştırmacımız ise Yurdanur Sakaoğlu’dur. O, “Atasözlerimizin Şiir Yapısı” adlı

makalesinin girişinde şunları söyler: “Atasözlerimizi yapısı açısından incelediğimiz zaman karşımıza çok çeşitli meseleler çıkmaktadır. Bugüne kadar değişik açılardan yaklaşılan atasözlerimizi biz de bu kısa incelememizde manzum olmaları yönüyle ele alacağız. Binlerce sözün büyük bir bölümünü teşkil eden manzum sözlerini bir yazının dar çerçevesine sığdırmak zor olacağı için, şimdilik bir bölümünü konu edeceğiz.” (Sakaoğlu, 1983: 13).

Yurdanur Sakaoğlu, manzum atasözleri üzerine yaptığı değerlendirmesinde birçok manzum atasözünü incelemiş ve şu konular üzerinde durmuştur: Manzum atasözlerimizin mısra yapısı, hece ölçüsü, cümle yapısı, durak ve kafiye çeşitleri.

Atasözlerimizin manzum yapısıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan bir başka araştırmacımız Ali Duymaz’dır. O, “Balıkesir’den Derlenen Atasözleri Üzerine Bir Değerlendirme” adlı bildirisinin biçim başlığı altında şunları söyler:

“Atasözlerini biçim açısından inceleyenler ilk olarak nazım unsurları üzerinde durmuşlar, hatta atasözlerinin ilk şekillerinin nazım olduğu fikrini savunmuşlardır. Sözlü edebiyatın yapısı ve sosyal hayatın gereği bu fikirde doğruluk payı muhakkak vardır. Çünkü sözlü edebiyatın kalıcılığını sağlayan özellik, ahenk unsurlarıdır. Bugün yazının geliştiği, eğitimin sözlü ve geleneksel değil, yazılı, görsel ve örgütlü olarak yapıldığı toplum yapımızda dahi atasözlerindeki nazım unsurları varlığını sürdürmektedir. Ölçü, kafiye, nazım birimi, aliterasyon ve seci gibi nazma mahsus özellikler atasözlerinde bütün canlılığıyla yaşamaktadır.” (Duymaz, 1999: 341).

Manzum atasözlerimizle ilgili değerlendirmelerde bulunan bir diğer araştırmacımız ise Ziyat Akkoyunlu’dur. O, Irak Türk kültürü içerisinde atasözlerinin ve özellikle manzum atasözlerinin yerini değerlendirirken şunları söyler:

“Atasözleri için ‘Eskiler Sözü” tabirini kullanan Irak Türkleri, mensur atasözlerini manzum hale getirme temayülü gösterirler. Bize göre bu temayül bütün Türk atasözlerinde görülen ortak bir özelliktir. Zira manzum olarak söylenen sözler daha tesirli ve daha akılda kalıcıdır. Bu itibarla, bir milletin kültürüne ait zevk, tecrübe, mantık ve muhakemenin birleştiği mahsullerin ilk örneklerinin manzum olduğu kanaatimiz esas alınacak olursa atasözlerinin, eski şiir parçalarının muhakeme gücü en kuvvetli mısralarının kalıntıları olduğu düşünülebilir. Bu hadiseye Irak Türklerinin diğer bir edebi hazinesi olan hoyrat dörtlükleri arasında yer alan atasözleri örnek teşkil eder. Ancak tabii ki bu örneklerdeki atasözlerinin halkın bir tercihi neticesiyle mısra ilave edilmek suretiyle şiir parçaları haline gelebileceği ihtimali de göz ardı edilmemelidir.

Düşte gör

Hayalde gör düşte gör Düşenin dostu olmaz

İnanmazsav düş te gör Son iki mısra bir atasözüdür.

O yar gözün

Kim görüp o yar gözün Aslan gücünden düşse Karınca oyar gözün

Son iki mısra bir atasözüdür.” (Akkoyunlu, 2002: 630).

Atasözlerimizin manzum yönüyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan bir diğer araştırmacı ise Mustafa Gökçeoğlu’dur. O, Kıbrıs Türk Atasözleri ve Deyimler

Sözlüğü adlı eserinin başında aşağıda bir bölümüne yer verdiğimiz şu tespitleri

yapmıştır:

“Atasözlerimizle deyimlerimizin ölçülü, uyaklı olanları da vardır. Bunlar çoğu kez iki yargılıdırlar. Her yargı da ayrı dize biçimindedir.

Kim öle, kim kala.

Kim öle 1+2=3 Kim kala. 1+2=3 …

Kimi toplar, kimi saçar.

Kimi toplar 2+2=4 Kimi saçar. 2+2=4 …

Sakla samanı, gelir zamanı; sattım samanı, yaptım bu hanı.

Sakla samanı 5 Gelir zamanı 5 Sattım samanı 5 Yaptım bu hanı. 5 …

Ne az ver yerindir, ne çok ver övündür. Ne az ver yerindir 3+3=6 Ne çok ver övündür. 3+3=6

Hancının arabı kaçtı, gaylesi sana mı düştü.

Hancının arabı kaçtı 8 Gaylesi sana mı düştü. 8

Uyaklı olmalarına karşın ölçüsüz olanlar da vardır.

Necla dokur, Mübecel diker,

Hep işler elden geçer.” (Gökçeoğlu, 1997: 22-24)

Mehmet Nuri Gönüllü, Alanya’dan derlediği manzum mahiyetteki atasözlerine

ölçülü ve kafiyeli atasözler adını vererek, beyit şeklinde olanları ikili, üç mısradan

oluşanları üçlü atasözleri başlıkları altında değerlendirmiştir. İncelemenin bulunmadığı, sadece metin yayımından ibaret olan makaleden örnek metinler alıyoruz:

“Acısını denizin, gemisi batan bilir, Sızını bir dizin üstünde yatan bilir.

Başka malı, Paşa malı.

Asil azmaz Bal kokmaz,

Kokarsa yağ kokar. (aslı ayrandır)

Aşır, Deşir,

Pişir.” (Gönüllü, 1997: 12-16) * * *

Yukarıdaki görüşlerden anlaşılacağı üzere, Türk atasözlerinin ilk şekli genellikle manzumdur. Atasözlerinin manzum özelliği akılda kalmasını kolaylaştırmış ve bugünlere kadar en az bozulma ile gelmesini sağlamıştır. Manzum atasözlerimizin yanında mensur atasözlerimiz de vardır, ancak bugünün mensur atasözlerinin büyük bir kısmı dünün manzum atasözleri olduğu unutulmamalıdır.

3. MANZUM ATASÖZLERİNİN ŞEKİL VE KAVRAM