• Sonuç bulunamadı

C. ATASÖZLERİNİN ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİ

1. ŞEKİL VE KAVRAM ÖZELLİKLERİ

Atasözleri, atasözü araştırıcıları ve bilim adamları tarafından şekil ve kavram açılarından incelenmiş ve çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır. Aşağıda; atasözleri üzerine çalışan araştırıcıların ortaya koydukları görüşler yer alacaktır.

Atasözlerimiz üzerinde en fazla çalışan araştırıcılarımızın başında Ömer Asım Aksoy gelir. Onun ilk baskısı 1965 yılında yapılan Atasözleri ve Deyimler adlı eserinin elimizde bulunan yedinci baskısı 1988 tarihini taşımakta ve Atasözleri ve Deyimler

Sözlüğü / 3 Cilt olarak tasarlanmıştır. Bu eserde, Ömer Asım Aksoy atasözlerinin şekil

özelliklerini şöyle sıralamıştır:

1. Atasözleri kalıplaşmış (klişe durumuna gelmiş) sözlerdir. Her atasözü, belirli bir kalıp içinde, belli sözcüklerle söylenmiş olan donmuş biçimdir.

2. Atasözleri kısa ve özlüdür. Az sözcükle çok şey anlatır. 3. Atasözlerinin çoğu, bir, iki cümledir. Daha uzun olanları azdır.

Kavram özellikleri ise şöyle belirtilmiştir:

1. Sosyal olayların nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem ve deneme sonucu olarak yansızca bildiren atasözleri vardır:

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.

2. Doğa olaylarının nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem sonucu belirten atasözleri vardır:

Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.

3. Toplumsal olayların nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem ve deneme sonucu olarak bildirirken bundan ders almamızı (açıkça söylemeyip dolayısıyla) hatırlatan atasözleri vardır:

Ağlamayan çocuğa meme vermezler.

4. Denemelere ya da mantığa dayanarak doğrudan doğruya ahlak dersi ve öğüt veren atasözleri vardır:

5. Birtakım gerçekler, felsefeler, bilgece düşünceler bildirerek (dolayısıyla) yol gösteren atasözleri vardır:

Bal bal demekle ağız tatlı olmaz.

6. Töre ve gelenekleri bildiren atasözleri vardır:

Bir fincan kahvenin kırık yıl hatırı var.

7. Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır:

Ananın bahtı kızına.

(Aksoy, 1988: 15-19)

Atasözlerimizin şekil ve kavram özelliklerini inceleyen bir diğer araştırmacımız ise İ. Hilmi Soykut’tur. O, Türk Atalar Sözü Hazinesi adlı eserinde atasözlerinin şekil özellikleriyle ilgili görüşlerini şöyle ortaya koymuştur:

1. Bazı atasözleri, hafızaya yardımcı olarak, iç kafiyeli söylenmiştir; hatta gerekirse bunu beyit hâline getirmek de mümkündür.

Eski dost düşman olmaz, it derisi post olmaz.

2. Açıkça bir kafiye bulunmadığı hâlde atalar sözü ahenkli hatta aynı ölçüde iki ifadenin birleşmesi suretiyle kurulmuştur.

Bir gözümü ağlatır, bir gözümü güldürür.

3. Bazen sözün başında ve sonunda tam veya yarım kafiyeli iki kelime bulunur. İlk kelime ayak olarak alınmıştır, asıl metne hiçbir şey ilave etmez, hatta kendisi de ekseriya manası olmayan bir sözdür:

Taberi, çocuktan al haberi.

4. Bazı atasözlerimizde, ifadenin bölüm yerlerini belirtmek için muvazât (mukabillik, karşılıklı olma hâli) diye vasıflandırabileceğimiz ses uyuşmaları görülür.

Sabreden derviş, muradına ermiş.

5. Birçok halk şairinin yaptığı gibi cinas sanatına yer veren sözlerimiz de vardır:

Sivrilttiğimiz kazıklar, gelir bizi kazıklar.

6. Bazı atasözleri, belli bir bölgeye ait olup, o çevreye mahsus mahallî sözleri aksettirir:

Köylü birbirine düşmezse Osmanlı nukla yiyemez. (nukla: yumurta)

7. Mini mini bir fıkrayı andıran savlar ve sorulu, cevaplı sözler de şekil bakımından orjinaldir:

Hayır söylemeze demişler: “Hayır söyle, seferden gelince sana neler getiririm.” Demiş: “Şimdi ver, belki gider gelmezsin.”

8. Bilhassa karar verme hususunda muhayyer bakış manası taşımayan bazı atasözlerimiz vardır ki, başka başka şekiller altında fakat aynı kavramda kullanılagelmektedir:

Ya düdüğü çalmalı, ya mandırada kalmalı. Ya deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli.

9. Bazı kelimeler, çeşitli bölgelerde çeşitli şekillerde kullanılmıştır:

Hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza. Kadın eli kaşık sapından kabarır.

Karı malını yiyip de unmuş var mı? Kes bir soğan daha. Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar.

10. Bazı atasözlerimiz, komşu milletlerle olan karşılıklı dil ve kültür alışverişleri sebebiyle, temasta bulunan milletlerin atasözlerine ya kavramca benzer veya kelimesi kelimesine onların aynıdır:

En-nezâfetü min-el iyman. (Arapça) Temizlik imandandır.

La langue bat où le dent fait mal. (Fransızca) Dervişin fikri neyse zikri de odur.

11. İlk defa hırçınlık, küskünlük, hiddet, vb. ruhî taşkınlık anlarında söylendiği besbelli olan bazı atasözlerimiz, o anların verdiği pervasızlık sebebiyle, açık ve seçik kelimelerle ifade edilmiştir:

Ayıp ölmüş, kıçı görünmüş.

12. Bazı atasözlerimizde dikkati çeken bir karşıtlık bulunmaktadır:

Bekarlık sultanlıktır. Bekarlık maskaralıktır.

13. Gerek meslek ve sanatlar, gerekse coğrafî mevki ve şiveler bazı atasözlerine hudutlu bir yer verir, yani bu gibi sözler ancak belli yerlerde ve bölgelerde kullanılır.

14. Öyle atasözlerimiz vardır ki, iki bölümden ibaret oldukları hâlde, bazen ifadeyi kuvvetlendirmek ve ilk hükmün sınırını genişletmek için her iki bölüm bir arada söylenir, bazen de yine müstakil hüküm taşıyan birinci bölüm kullanılmakla yetinilir:

El elden üstündür, arşa varıncaya kadar. El elden üstündür.

15. Bazı atasözü kitaplarında yer alan atasözü mahiyetindeki birtakım sözler bazı aydınlarca yazılmış ya da söylenmiş sözlerdir.

16. Bir kısım atasözlerimiz de vardır ki bunlar minyatür birer fıkracık gibi tertiplenmişlerdir. Bu tip sözlere temsîlî atasözleri adını vermek mümkündür.

(Soykut, 1974: 49-54)

Kavram özellikleri ise eserin ana konusu oluşturmuştur. Bu başlık altında ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır. Atasözleri konuları açısından tasnif yapılmış ve aşağıdaki maddeler de ayrıca belirtilmiştir:

1. İnsanın tabiatla olan münasebetlerini, müşahedeye dayanarak anlatan sözler:

Ağacın yemişini ye, kabuğunu soyma.

2. İnsanın toplum hayatıyla olan münasebetlerini, yine uzun denemelere dayanarak belirten sözler:

Komşu hakkı, Tanrı hakkı.

3. Toplum hayatında rastlanan olaylardan alınmış dersleri kesin bir öğüt hâlinde veren sözler:

Ev alma, komşu al.

4. Bazen bu öğütler, doğrudan doğruya hitap şeklinde değil de, dolayısıyla verilir:

Kendi düşen ağlamaz.

5. Ataların, kendi düşünüş ve felsefesine, kendi mantığına dayanarak elde ettiği sağlam sonuçları gösteren sözler:

Ak akçe kara gün içindir.

6. Geleneklere dayanan ve millî karakter gösteren sözler:

Misafir, kısmetiyle gelir.

7. Bütün bu konular dışında; hayvanlar, bitkiler, hatta cansız varlıklar üzerine söylenmiş sözler de bize atasözleri kavramı hakkında bir fikir verebilir:

Deve ölürse derisi eşeğe yük olur.

(Soykut, 1974: 46-48)

H. Fethi Gözler, III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi’nde sunduğu bildirisinde; “Atasözlerimizin Genel Nitelik ve Özellikleri” başlığı altında atasözlerinin şekil ve kavram özellikleriyle ilgili olarak şu tespitleri yapmıştır:

1. Atasözlerimiz kalıplaşmış hâlde bulunur.

2. Atasözlerini günlük konuşmalardan muhteva bakımından ayıran bazı özellikler vardır:

a. Atasözleri yalın sözlerdir.

3. Atasözleri hiçbir zaman edebî bir tür sayılmaz.

4. Atasözlerimiz kavram bakımından da özellikler gösterir. a. İctimaî hadiseleri tarafsız bir gözle aksettiren atasözleri

b. İctimaî hadiselerin nasıl meydana geldiğini ve bundan herkesin ders almasını öğütleyen atasözleri

c. Tabiat hadiselerinin nasıl meydana geldiğini anlatan atasözleri ç. Nasihat ve ahlakla ilgili atasözleri

d. Felsefî hakikatler ve kuru gerçekleri aksettiren atasözleri e. Gelenek, görenek ve âdetlerimizi aksettiren atasözleri f. İnanışlarımızı aksettiren atasözleri

5. Atasözlerimiz temsili özellik gösterirler ve mecazi anlamla yüklü oldukları ifade edilirse de, mecazsız atasözleri az da olsa vardır.

6. Bazı atasözlerimiz birbirine zıt gibi görünürler

7. Bazı özdeyişler, bazı yalın gerçekleri ifade eden sözler veya yazarı bilinen veya bilinmeyen fakat bilgece söylenmiş mısralar, beyitler atasözlerimizin özelliklerini taşısalar bile bunları atasözü kabul etmek yerinde değildir.

8. Atasözleri milletlerin kendi varlık ve benliklerinin aksidir. Bununla beraber diğer milletlerin atasözlerine benzeyen atasözlerimiz de vardır. (Gözler, 1982: 177- 189) Zeyneş İsmail ve Muhittin Gümüş tarafından hazırlanan Türkçe Açıklamalı

Kazak Atasözleri (Ankara 1995) adlı eserin Ön Söz’ün de atasözlerinin genel özellikleri

şöyle sıralanmıştır: a. Kısa ve öz anlatım b. Genelleştirme c. Gözlem d. Ders ve öğüt verme e. Yol göstericilik

f. Dilin genel özelliklerini, gelenekleri, örf ve âdetleri yansıtma, vb. g. Gerçeklik

h. Halk inanışları i. Alay, yergi, tenkit

j. Mecazlı ve sanatlı anlatım (İsmail-Gümüş, 1995: 6)

Bizim atasözlerinin şekil ve kavram özellikleri ile ilgili görüşlerimiz manzum atasözlerinin şekil ve kavram özellikleri başlığı altında değerlendirilecektir.

2. ATASÖZLERİNİN CÜMLE YAPILARI ÜZERİNE ÇEŞİTLİ