• Sonuç bulunamadı

A. OSMANLI DEVLETİ'NDE TOPRAK SİSTEMİ

6. Malikane-Divani Sistemi ve Uygulanışı

Osmanlı toprak sistemi içerisinde yukarıda bahsedilen toprak tasarruf şekillerinden ayrı olarak bir de "Malikâne-Divani" adında bir toprak tasarruf sistemi daha vardır. Bu sistem XVII. yüzyılın sonlarına doğru uygulanmaya başlayan Malikane sistemi ile ismen benzerlik gösterse de uygulamada tamamen farklı bir yapıdadır.85 Malikane sisteminde toprağın rakabesi değil, vergi toplama ve tasarruf

hakkı bir muaccele karşılığında ve kayd-ı hayat şartıyla özel şahıslara bırakılmıştır.86

Ayrıca, malikane arazisine bölgede yetkili kadılar haricinde idari ve mülki hiçbir devlet görevlisi müdahale edemezdi.87 Buna karşın, Malikane-Divani sisteminde

toprağın rakabesi özel şahıslarda veya vakıflardadır. Ancak malikler toprak üzerinde

81 Cemile Şahin, "a.g.m." s. 458.

82 Cin, "Arazi.", s. 345 Sadık Albayrak, bir arazinin mevat olabilmesi için yerleşim yerine olan

mesafesinin insan sesi duyulamayacak kadar uzakta diye tanımlar. Bkz. Sadık Albayrak, Budin

Kanunnâmesi ve Osmanlı Toprak Meselesi, Tercüman Gazetesi 1001 Temel Eser, Kervan Kitapçılık,

s. 71.

83 Hamza Aktan, "İhya", DİA, C. 22, İstanbul 2000, s. 8. 84 Aktan, "İhya", s. 9.

85 Mehmet Genç, "Malikâne-Divanî", DİA, C. 27, Ankara 2003, s. 519.

86 Erol Özvar, Osmanlı Maliyesinde Malikâne Uygulaması, Kitabevi Yay. İstanbul 2003, s. 20. 87 Mehmet Genç, "Osmanlı Maliyesinde Malikane Sistemi", Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve

sınırsız bir hakka sahip olmayıp, sadece toprağın çıplak mülkiyetini ellerinde tutarlardı. Malikane sahipleri toprağı işleyen köylüden sadece bir toprak kirası istemek hakkına sahiptiler. “Malikane hissesi” adı verilen bu kira genellikle öşrün beşte, yedide veya onda biridir.88 Rüsum-ı Örfiye ve öşrün kalanı "Divanî" adı altında sipahiye aitti. Bu durumda toprağın biri malikanesine ve diğeri divanisine olmak üzere iki sahibi vardı.89

Malikane-Divani sisteminde malikler, toprak üzerinde idari ve inzibati hiç bir yaptırımda bulunamaz ve hak iddia edemezlerdi. Devlet bütün bu hakları kendi bünyesinde tutmaktaydı. Ancak toprağın sahibi olarak, mülkü satma, hibe etme, miras bırakma, vakfetme vb. gibi işlemleri yapabilirlerdi. Bu durum malikanenin statüsünde bir değişikliğe sebep olmazdı. Toprak, kimin mülkiyetinde olursa olsun yine sadece çıplak mülkiyete sahip olur ve toprak kirasından başka bir şey alamazdı. Bu sebeple Anadolu’da malikane sahibi olan bazı vezirler, bu hisselerinin muadili olmak kaydıyla Rumeli’de mutlak bir mülkle değiştirmek istemişler ve sultanlar da bu isteğe olumlu cevap vermişlerdir.90

Malikane-Divani sisteminin ne zaman teşekkül ettiği tam olarak bilinmese de, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan çok daha önceleri özellikle Türk-İslam devletlerinden intikal eden yerlerde var olduğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin Hristiyan devletlerden fethettiği bölgelerde bu sisteme dair bir ize rastlanmaz iken, Anadolu Beylikleri ve Selçuklular gibi müslüman devletlerden alınmış olan bölgelerde bu sistem uygulanmıştır.91

Malikane-Divani sistemi Anadolu’da Çorum’dan başlayarak Sivas, Karahisar-ı Şarki ve Erzurum dolaylarından Halep’e kadar bir alanda uygulanmaktaydı. Doğuya doğru uygulama alanı daralan bu sisteme Batı Anadolu ve Rumeli’de rastlanmaması da bu sistemin Türk-İslam kaynaklı olduğunu doğrular niteliktedir. Sistemin uygulama sahasındaki bu genişlik Osmanlı maliyesi içerisinde büyük bir paya sahip olmasına yol açmıştır. Öyle ki, sistemin bütçe içerisindeki payı

88 Barkan, "Türk-İslam Toprak Hukuku Tatbikatının Osmanlı İmparatorluğu’nda Aldığı Şekiller:

Malikane-Divani Sistemi", Türkiye’de Toprak Meselesi, s. 153.

89 Barkan, "Malikane-Divani", s. 155.

90 Barkan, "Toprak Mülk ve Vakıflarının Hususiyeti", s. 253, Barkan, "Malikane-Divani", s. 154-155. 91 Barkan, "Malikane-Divani", s. 175, Barkan, "Timar", s. 297.

%30’lara kadar ulaşmıştır.92

Devlet eline fırsat geçtiği zaman sisteme müdahale etmekten geri durmamış ve zamanla ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Malikane sahiplerine yalnızca öşürden bir hisse vererek onların haklarını kısıtlama yoluna gitmiş, normal şartlarda malikane sahibinin olması gereken tapu resmini dahi sipahinin gelirleri içerisine kaydettirmiştir.93 Bu suretle malikane sahibine reayadan aldığı çıplak toprak

kirasından başka hiç bir tasarruf hakkı tanımamıştır. Devlet malikane hisselerini miriye çeviremediği zamanlarda ise malikane sahibine seferlere eşkinci göndermek zorunluluğunu getirmiş veya buralardan yemlik, salariyye, harman arpası gibi değişik isimlerle vergi toplamaya çalışmıştır.94 Herhangi bir şekilde devlete başkaldıran ya da

düşman ile işbirliği yaptığı düşünülen malikane sahiplerinin hisselerine devlet tarafından el konularak miriye ilhak edilme yoluna gidilmiştir. Örneğin Karahisar-ı Şarki Sancağı’nda "Altı" isimli karyenin 1.150 akçelik malikane hissesini tasarruf eden Sofi Çelebi, Kızılbaş olduğundan hissesine el konularak Hassa-yı Hümayuna ilhak edilmiştir.95

Malikâne sahiplerinin devletin çeşitli müdahalelerinden kaçınmak için hisselerini vakfa dönüştürmek yoluna gittiği de görülmektedir. Hatta bazı durumlarda devlet dahi bu vakıflara destek vermiş ve malikane hissesi ile birlikte divani hissesi de vakfa kaydedilmiştir.96

Osmanlı kayıtlarında "Nısf malikane mülk-i ... ve nısf-ı aher malikane ve divani timar" nısf malikane-i vakf-ı ... ve nısf-ı aher malikane ..."97 veya "gibi bazı

92 Genç, "Malikane-Divani", s. 518. 93 Barkan, "Malikane-Divani" s. 156. 94 Barkan, "Malikane-Divani" s. 177-179.

95 Fatma Acun, Karahisar-ı Şarki ve Koyluhisar Kazaları Örneğinde Osmanlı Taşra İdaresi (1485-1569),

TTK, Ankara 2006, s. 143; krş. BOA, TTD. 478, s. 291; Başka bir kayıt için bkz. Bahaeddin Yediyıldız, Ordu Kazası Sosyal Tarihi (1485-1613), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1985, s. 88 Dip Not: 407.

96 BOA, TTD. 478, s. 243 "Karye-i Temâker Malikâne-i Vakf-ı Zâviye-i Karayakub ber mûceb-i

Defter-i Atik Hâliyâ Hazret-i Eba Bekr Radıyallahu anh neslinden livâ-yı Karahisârı küffârdan feth iden Kara Yakub Gazi nevverallâhu merkadehu zâviyesine karye-i mezbûre iki baştan defter-i atik zamânına değin vakf iken bozulup timâra virüldüğü pâye-i serîr-i âlâya arz olundukta kıbel-i padişah-ı âlem-penâhdan divânîsi bile mezbûreye vakıf kayd olunmak emr olunub hükm-i şerif -i alişân irâd olmağın ber mûceb-i emr-i şerif dîvânisi dahi kayd olunup iki baştan sebt olundı..."

97 BOA, TTD. Nr: 716, s. 395, 397 "Karye-i Yeniceköy tabi-i m. Nısf Mâlikâne vakf-ı İmâret-i Mehmed

ibareler görülmektedir.98 Bu durumda malikane hissesi iki parçaya bölünmüş ve yarım

hissesi malikane sahibine veya vakfa diğer yarısı ise divaniye ilhak edilerek timar sistemine dahil edilmiştir.99 Bazı durumlarda malikane sahibinin, hissesi öşrün çeyreği

hatta daha azına razı olmak zorunda kaldığı görülebilir. Örneğin, Milas Nahiyesine bağlı Narcı karyesinin malikane sahibi olan Mehmed Paşa imareti vakfına rub‘ (¼) hisse kalmış ve kalan bütün hisseler divani ile birlikte sipahiye tevcih edilmiştir.100

Bununla birlikte Karahisar-ı Şarki sancağı dahilinde "iki baştan" olarak sınıflandırılmış olan köylerin hemen hiç birisinde malikane hissesinin yer almamış olması buralardaki malikane hisselerinin miriye ilhak edildiğini veya malikane hisselerinin divani ile birlikte malikane sahibine timar olarak verildiğini düşündürmektedir. Keza malikane ve divani hisselerinin birlikte tasarruf edildiği bu gibi durumlarda malikane hissesi ayrı olarak yazılmazdı.101 Malikâne hisselerinin

miriye ilhak edildiği durumlarda dahi devlet bu karyelerin statüsünü belirtmek amacıyla bu gibi sınıflandırmaya gitmiştir.

İncelediğimiz tahrir defterlerinde dikkatimizi çeken bir nokta ise malikane hissesinin miriye ilhak edildiği durumlarda sipahinin hissesine düşen hasıl miktarı bir öşür miktarı artması gerekirken, hep aynı kalmıştır. Yani devlet malikane sahibinin miriye ilhak edilen hisselerini ilga etmek yolunu seçmiştir. Örneğin, Milas nahiyesine bağlı Neclü Karyesinin tam malikane hissesi 3.000 akçe (Arpa ve Buğday öşrü karşılığı) iken, malikane sahibine rub’ (çeyrek) malikane hissesi verilmiş ve 3 rub’ hisse ise divani ile miriye katılmıştır. Buna göre karyenin hasılı, 3 çeyrek malikane hissesi ile birlikte 5.000+2.250= 7.250 olması gerekirdi. Ancak hasıl icmal defterinde 5.000 olarak kalmış ve miriye ilhak edilmesi gereken 2.250 malikane hissesi yazılmamıştır.102

98 BOA, TTD. Nr: 716 s. 99, 176; BOA, TTD. 478, s. 272, 277. 99Barkan, "Malikane-Divani" s. 178.

100 BOA, TTD. Nr: 716. s. 374, krş. BOA, TTD. Nr: 562, s. 104 Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün

olmakla birlikte burada yalnızca bir tanesini vermek kanaatimizce yeterli olacaktır.

101 Acun, a.g.e. s. 138.

102 Karşılaştırma için bkz. BOA, TTD. Nr: 716, s. 377 ve BOA, TTD. Nr: 562, s. 104, BOA, TRD. Nr: