C. YÖNTEM
2.8 MALDAN MAHRUM OLANIN ÖFKESİ
Bu konuyla ilgili olarak dört ayet-i kerimeyi incelemeye çalışacağız. Bunlardan birincisi malı elinden zorla alınan kimsenin kin tutmasıyla ilgilidir. Ayet-i kerime şöyledir: “Eğer sizden onları isteyip de sizi zorlarsa, cimrilik edecektiniz, O da kinlerinizi ortaya
çıkaracaktı.”1132
Bu ayet-i kerimede insanın yaratılışında var olan mal sevgisine dikkat çekilmektedir. İnsanın elinden sahip olduğu mal zorla alınırsa o, bu duruma öfkelenir ve bu işi yapana kin tutar. Bundan dolayı “Mal canın yongasıdır.” denilmiştir. Ancak insanın sevdiği kişilere ya da şeylere harcama yapması onda öfke ve kin gibi olumsuz duygular oluşturmaz. İnsanın malı ihtiyacından fazlaysa yani zaruri ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabiliyorsa, malının fazlasından az bir kısmının alınmasına da öfkelenmeyebilir. Bundan dolayı Allah (c.c) mü’minlerden mallarının tümünü istememiştir. Farz olan ibadet ve vergilerde de alınan miktar, ihtiyaç fazlası olan malların tamamı değil, az bir kısmıdır. Eğer malın tamamı
1129 el-Enbiyâ 21/100.
1130 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XIII, 123-124; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, IX, 153. 1131
er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XXII, 10. 1132 Muhammed 47/37.
istenmiş olsaydı ayet-i kerimede de ifade edildiği gibi insanlar cimrilik ederler, ısrar edildiğindeyse öfkelenerek kin tutmaya başlarlardı.1133
Şüphesiz insanların fıtratına mal sevgisinin yerleştirilmesinin1134 çeşitli hikmetleri vardır. Bu hikmetlerden birisi de sosyal hayata canlılık kazandırmak ve rekabet duygusunu geliştirmektir. Ancak insanın mal sevgisi konusunda dengeyi kurabilmesi gerekir. Aşırı mal hırsı insanı her türlü kötü davranışa sürükleyebilir. Bunun için Allah (c.c) insanlara zekât, hac gibi mali yükümlülüğü olan ibadetleri emretmiştir. Böylece insan gerektiğinde sevdiği insanlar ve davranışlar için harcama yapabilecek fazilete ulaşır. Bu mali ibadetler fakir insanlara emredilmemiştir. Çünkü onlar zaruri ihtiyaçlarını ya ancak karşılayabilmekte ya da karşılayamamaktadırlar. Eğer onlardan da bu malî ibadetler istenmiş olsaydı ayet-i kerimede de ifade edildiği gibi onlar cimrilik edecekler ve kin tutmaya başlayacaklardı.1135
Yükümlülükler hususunda Allah’ın (c.c) kullarına sert davranmaması onlara olan merhametindendir.1136 Eğer insanlara mallarının tümünü infak etmeleri gibi bir emir vermiş olsaydı insan zayıf yaratıldığından1137 bu emir onların imanlarını kuvvetlendirmez tam aksine imanının tamamen kaybına sebep olabilirdi. Bu konuda dikkat çeken bir nokta da Allah’ın (c.c) insanların malının tümünü infak etmelerini istememesinin Kur’ân-ı Kerîm’in hayata uygulanabilir bir din ortaya koyduğunu göstermesidir.1138
İnceleyeceğimiz ikinci ayet-i kerime bir menfaatten istifade edemeyenlerin öfkesinden bahsetmektedir. Ayet-i kerime şöyledir: “Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni
ayıplayanlar da vardır. Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar.”1139
Bu ayet-i kerime münafıklar hakkında nazil olmuştur. F. Râzî (606/1209), Dehhâk’tan (67/686) aktardığı rivayette Hz. Peygamber’in (s.a.s) sadakaların dağıtımı sırasında meydana gelen bu olayı şöyle aktarmaktadır: “Hz. Peygamber (s.a.s), Cenâb-ı Hakk’ın kendisine
verdiği az veya çok her malı onlar arasında taksim ediyordu. Mü’min olanlar kendilerine düşene razı oluyor ve bundan ötürü Allah’a (c.c) hamd ediyorlardı. Münafıklar ise, eğer kendilerine fazla verilirse seviniyorlar, az verilirse kızıyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.s), o gün
1133
et-Taberî, Câmiu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, 1996, VII, 447; er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XX, 126; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, XVI, 160; İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, 1985, XIII, 7312; Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, ts., VI, 478; Heyet, Kur’ân Yolu, 2007, V, 60.
1134 Âl-i İmrân 3/14.
1135 Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’ân Tefsiri, 1986, XI, 5693. 1136
es- Sâbûnî, Safvetü’t-Tefâsîr, 1990, VI, 101. 1137 en-Nisâ 4/28.
1138 Esed, Muhammed,Kur’ân Mesajı(tr. Cahit Koytak-Ahmet Ertürk), 5. Baskı, İşaret Yay., İstanbul, 1999, III, 1042.
Mekkelilerin kalplerini, kendilerine bol ganimet vererek İslam’a ısındırıyordu. Münafıklar, bu sebeple Hz. Peygamber’e (s.a.s) kızmışlardı.” Münafıkların bu tutumu onların bir menfaate
ulaştıklarında sevindiklerini, ulaşamadıklarındaysa hemen öfkelendiklerini göstermektedir.1140
Onlar bu menfaati hak edip etmediklerini düşünmemektedir.1141
Bazı insanların gönlü münafıklar gibi maddi menfaatlere bağlıdır. Kendileri ihtiyaç sahibi olmasalar da yapılan yardımlardan istifade etmek isterler.1142
İstifade edemediklerinde de öfkelenirler. Bu da öfkenin, bir menfaatten istifade edememekten kaynaklanan psikolojik bir duygu olduğunu gösterir.1143
İnceleyeceğimiz üçüncü ayet-i kerime fakirlere sadaka vermek istemeyen ve bu sebeple bir plan kuran bahçe sahiplerinden bahsetmektedir. Ayet-i kerime şöyledir: “Sadece
engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.”1144
Kalem Suresinde anlatılan bahçe sahipleri1145 ürünlerini devşirecekleri zaman ürünlerden fakirlerin bir şeyler istemesini önlemek için sabah erkenden bahçeye gitmeyi düşünürler. Giderlerken de fakirlere engel olacakları azmi ve kararı içinde, fakirlere karşı öfkeli ve onlara güçlerinin yettiği düşüncesiyle sabah erkenden yola çıkarlar. Ancak bahçeye vardıklarında bahçenin simsiyah kesildiğini görerek hatalarını anlayıp yaptıklarına pişman olurlar.
Ayet-i kerimede geçen “hard” kelimesinin birçok anlamı vardır. Bu anlamların hepsi de bu ayet için geçerli olabilir. Bu anlamlarla ayetin mealini verdiğimizde “Onlar bahçeye ‘kuvvet ve şiddetle gittiler’, ‘ciddiyetle gittiler’, ‘yoksullara güçleri yeter gibi gittiler’, ‘kastederek gittiler’, ‘(fakirleri) engelleyerek ya da men ederek gittiler’, ‘Hard isimli bahçeye gittiler’, ‘kinle, gazap ve kızgınlıkla gittiler.’”1146
diyebiliriz.
Görüldüğü gibi bahçe sahipleri sahip oldukları malları kimseyle paylaşmak, kimseye vermek istememişlerdir. Üstelik kimse kendilerinden bir şey istemesin diye plan kurmuşlardır. Hatta kimseye bir şey vermeme azmi ve kararlılığı içinde öfkelenmişlerdir. Öfke öfkelenilen şeyin meydana gelmesine adeta engel olur. Onlar da fakirlere bir şey vermemek için onları men edebilecekleri zannıyla bahçelerine erkenden varmışlardır.1147 Bahçe sahiplerinin bu düşünce ve davranışları bize mal hırsı olanların, mallarını
1140 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XII, 34. 1141 Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, ts., IV, 258.
1142 Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’ân Tefsiri, 2001, VIII, 243–244. 1143 Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’ân Tefsiri, 2001, VI, 121. 1144
el-Kalem 68/25. 1145 el-Kalem 68/17–32.
1146 er-Râzî, Tefsîr-i Kebîr, 1998, XXII, 59; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’ân, 2001, XVII, 557; İbn Kesîr,
Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, 1985, XIV, 8062.
kaybetme endişesiyle öfkelendiklerini göstermektedir. Onların mallarından en ufak bir şeyi başkalarıyla paylaşmaya tahammülleri yoktur.
Dördüncü olarak inceleyeceğimiz ayet-i kerimeler yetimler ve isteyenlere karşı nasıl davranmamız gerektiğini açıklamaktadır. Ayet-i kerimeler şöyledir: “Öyleyse yetimi sakın
ezme. El açıp isteyeni de sakın azarlama.” 1148
“Yetimi azarlama.” ayeti “Yetime kahretmemek, onu ezmemek, azarlamamak ve küçümsememek; aksine ona iyi davranıp merhamet etmek.” olarak tefsir edilmiştir. “Ve bir
şey isteyeni azarlama.” ayeti de “Soru sorarak doğruyu bulmak isteyeni azarlama; zalim,
kendini beğenmiş, azgın ve Allah’ın zayıf kullarına katı davrananlar gibi olma.” şeklinde tefsir edilmiştir.1149
Yine bu ayetler “Yetimlere zulmederek kahretmemek, maddi ya da manevi bir şeyler isteyenleri azarlamamak, onlara ağır ve kaba sözler söylemek yerine isteyene kolayına gelen bir şeyi vermek, onu güzel bir şekilde geri çevirmek, bir şey verilemeyecekse, kendisinin de ihtiyaç içinde olduğunu söylemek.” şeklinde de tefsir edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) de şöyle buyurmuştur: “Dilenciyi ya kolayınıza gelen bir
şeyi karşılıksız vererek yahut güzel bir söz söyleyerek geri çeviriniz. Çünkü insanlardan da, cinlerden de olmayan kimseler size gelir ve Allah'ın size ihsan ettiği şeyler hususunda nasıl tasarruf ettiğinize bakarlar.”1150
Ayete baktığımızda direk öfkeyle ilgili bir şey görememekteyiz. Ancak kahretme ve azarlama davranışlarının sebepleri arasında öfke de olabilmektedir. Yukarıda incelediğimiz Kalem Suresinin 25. ayetiyle de bağlantı kurduğumuzda yetimlerin ve fakirlerin ihtiyaç içinde olan kimseler olmaları, dolayısıyla bizden bir şeyler istemeleri, iyi huylu ve merhamet sahibi kimseler değilsek bizi öfkelendirecektir. Bu durumda bizden bir şeyler isteyen insanlara öfkelenerek onları azarlamamız bu ayetlerle yasaklanmıştır. Bu yüzden onlara herhangi bir şekilde yardımcı olamıyorsak da onlara kaba ve katı davranmamalıyız.